Vietnam Savaşı

Vietnam savaşının dehşet fotoğrafları. Biraz canınızı sıkacağım. Tüm savaşların iç yüzü böyle karelerde kendini gösterir.

34 yorum “Vietnam Savaşı”

  1. Biraz değil , fazlaca can sıkıcı görüntüler.
    İnsanlık, varolduğundan beri kitlesel kıyımlar son bulmuyor.
    İnsanın, insanlıktan çıkıp canavarlaşması böyle bişey olsa gerek. Başka nasıl açıklanabilir ki?

  2. Bunlarda hayatın bir gerçeği ne kadar savaşma seviş yada barış adı altında ne kadar grup varsa safsata gelir bana. Bireylerin içinde bulunduğu ülkeler savaşa girmeye dursun bak o zaman yukardaki fotoğraflar nasıl sesli ve renkli olur hemde al renginde… Ve ayrıca savaş halinde isek savaşmama özgürlüğümüz yoktur. Özgürlüğü savunan arkadaşlara atfen….

  3. xenix´den rica edelim gazze ile ilgili hatta bulabilirse dersim katliam fotograflarini
    vs. yayinlasin cesaret ister tabii ..

    isaret parmaginizi uzaklara degil kendi gecmisinize cevirin
    ARINMA´ya
    yakindan
    cok yakindan
    hatta
    yanibasinizdan baslayin..

    evet
    hayatin gercegi bu olabilir hatta budur fakat ondan cok daha önemli olan kimin safinda durdugunuz..

    zalimi ve zulmü desteklemek bazilari icin cagdaslik simgesi olmus gibi de..

    slm.

  4. “Günlerden 8 Haziran, yıllardan 1972 idi. Bir tapınakta saklanıyorduk. Kutsal bir yerdi; bize göre en güvenli yer… Başlangıçta korkmuyorduk; çocuklar için bir macera gibiydi. Aniden askerler geldi ve bize “Dışarı çıkın” diye bağırmaya başladı. O zaman gerçekten korktum. Her taraf yanıyor, patlama sesleri durmuyordu. Çok yüksekti ses. Tapınaktan çıktık. İki kardeşim ve kuzenlerimle yola çıkıp koşmaya başladık. Bütün giysilerim yanmıştı. Yine de şanslıydım, çünkü ayaklarım yanmamıştı. Böylece koşabiliyordum. Çığlık atmaya başladım; Nong Qua! Nong Qua (çok sıcak) diye. Sonunda biri, bir asker başımdan aşağı su döktü. Beni incitmemeye çalışıyordu, ancak aslında bana en büyük zararı veriyordu. Çünkü ilerde öğrenecektim ki aslında gaz yağı olan napalmın üzerine su dökmek yapılabilecek en kötü şeydi. Su, yanıkların derinleşmesine, benim de bu acılardan bayılmama neden oldu. Kendimden geçmeden birkaç dakika önce o ünlü fotoğrafı çeken Nick Ut beni hastaneye yetiştirdi. Ailem beni ancak 3 gün sonra bulabildi. Hastanede birçok kez ölümden döndüm. 17 kez bıçak altına yattım. Ama artık bana bunları yaşatanların hepsini affettim. Bundan böyle savaşın değil barışın simgesi olarak anılmak istiyorum…”
    Bu sözlerin sahibini merak ediyorsanız, şu haberi okumanızı tavsiye ederim:
    http://www.sabah.com.tr/Dunya/2010/06/08/artik_savasin_degil_barisin_simgesiyim.

  5. Gazze beni ilgilendirmez. Vietnam da.
    Bu fotoğrafları koyman yersiz mi oldu ne…. askerliğini doğuda komando olarak yapan arkadaşlar bu fotoğraftakileri canlı olarak yaşamış ve iliklerine kadar ölümü hissetmişlerdir.
    Çünkü doğuda bir savaş var kimse kabül etmesede.
    Vatanımın evlatları hiç yoktan solmaktalar arkalarında gözü yaşlı ANNE ler bırakarak…..

  6. Tek Kaş, öyle yorumlar yapmışsın ki seni savunacak manevra alanı bırakmamışsın bana. 🙂 Doğudaki savaşa değil, nedenlerine ve çözümlerine odaklanmalıyız. Vietnam, gazze veya evrenin herhangi bir köşesi. Örn pandora da bizi ilgilendirmeli. Zaten başkalarının derdi bizi ilgilendirmediğinden doğuda savaş var.

  7. dünyanın bir ucundaki masum yada değil bir insanın eline batan iğnenin bile acısını hissedemiyorsak insanlığımızı sorgulamalıyız değil mi ama???

    ve gülmek bir dünya gülebiliyorsa gülmektir bana göre… kişisel mutluluk nereye kadar ki???

    veen kötüsü de şu ki; bir çok şeyi bilmek, görmek ama bir şey yapamamamk ne acı:(((

  8. Saygım ve sevgim size ve beni alaşağı edecek forum sakinlerine karşı daim olacak.
    Sağlığım elverdikçe ve toprağın altına erken girmedikçe bir şeyler yazıcam burda.

    Toruk makto, delişey.. İYİ GECELER. ESEN KALIN
    TORUK MAKTO SAMİMİYETİNDE DOLAYI TEŞEKKÜRLER. (savunulacak bir şey yazmadım rahat ol lütfen)

  9. belki de en kötüsü;
    bildiğini sanmaktır.

    ve ayrıca;
    her şeyin başladığı yer “ben”dir bana göre…
    ben’deki gülümseme, ben’deki tutku, ben’deki arılık……

    “eğer savaş istiyor olsaydım, barışı desteklerdim” demişti bir ünlü şahsiyet.
    “nasıl yani?!!!” demiştim duyduğumda…
    sonra şaşkınlık yüklü bir “nasıl yani!!!!!!” dedim.
    sonra da sustum.
    “susmak erdemdir” derler.
    Erdem midir bilemedim ama söylenecek bir şey olmadığında susmak elzemdir kesinlikle.

  10. Henüz başarılı olamasamda insanın yalnızca olgusal gözlem halinde olmasının şiddetten kurtulması anlamında yeterli olacağını mantıksal olarak ifade etme gereği duyuyorum. İçsel disiplinden geçiyor gibi şiddetsiz bir dünyanın yolu. Her zaman olduğu gibi uzun uzun yazamayacak kadar tembel davranacağım.

    Bizler ciddiyetsiz insanlarız. Bu ciddiyet önemli bir yetkinlik hali. İlişkilerimizin adaletsizliği kişisel acılarımıza gömülmemizi sağlıyor gibi. Gamaro buralardaysa yine nevroza gönderme yaptığımı söylemek istiyorum 🙂

    Kültür, gelenek ve devletin hastalıklı yapısı. Şimdi tam bu noktada yabancılaşma devreye giriyor. Var olan düzeneğin yerleşik algılarına teslim olmamak ve beraberinde gelen yabancılaşma. Kendini olumsuzlayan beraberinde herşeyi olumsuzlayan ama farkında olan bir algı anlamında yabancılaşma.

    Savaş olmasın demekle gelen kendini aklama durumunda bağımsız olarak savaş olmasın demek istiyorum. Olmazsa olmaz diyor içerden bir ses. Çünkü çoğunluğun varmış olduğu içsel olgunluk gerekiyor gibi. Çoğunluk ise geleneğin, kültürün sınırlı algısında bulduğu güven duygusuyla yaşamaktan hoşnut gibi.

    Neyse ben de çok uzağında değilim savaşın. Hangimiz buna hizmet eden bir varoluş yaşamıyorsa ne mutlu ona. Bize de öğretsin.

    Yahu insan nasıl tepki vermesin şimdi. Savaş diyoruz ama dünyada ebubekirler var maalesef.

  11. İki adet gitmiş aynı mesajdan ikincisinin içini farklı sözcüklerle doldurayım.

    Bilgeler şiddetten özgürleşebileceğimizi söylüyorlar. Onları onaylıyorum bu konuda. Bunu yapmanın çok zor ve zahmetli bir içsel disiplin gerektirdiğini farkettim. Bu yüzden ben de şu an ki varoluş biçimiyle savaşı destekliyor durumdayım. Mantıksal uslamlama ne konforlu bir uğraş.

  12. Seninde cesaretin ve vicdanın varsa “Beni kureyza” katliamını anlatırsın, dinleriz.

    (Gerçi vicdanının sustuğu, ses çıkarmadığı yeri biliyorum fakat yine de şansımı deneyeyim dedim)

    xenix

  13. Ne yani? Savaşlar hep oldu hep olacak diye, bu fotoğraflara sanat eseriymiş gibi mi bakacağız?
    Bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığını mı güdeceğiz?
    Peki,acaba bu kitlesel bencillik ve sorumsuzluklar, bu tür davranışları sürdürenleri mutlu edebiliyor, onlara huzur verebiliyor mu?
    Savaşların, ölümlerin, sokakta yaşamak zorunda olan, tecavüze uğrayan, işkenceden geçen nice insandan ve çocukdan bizene mi diyeceğiz?
    İnsan olmanın eğreti duruşuna nasıl çeki düzen vereceğiz?
    Ulusal çıkarlar, dinsel amaçlar, buluduğumuz coğrafyaya ‘‘hakim olma’’ isteği, daha çok ‘‘silahlanma”, şoven milliyetçiliği, tanrı buyruğu olduğu iddia edilen her türlü kutsallık izafe edilen bir takım söylemlere boyun eğerek yaşamaya devam mı edeceğiz?
    Bir tek, senin vatanının evlatları mı solmakta?

    Not: tek kaş, senin kayış kopmuş, motor boşa dönüyor…

  14. Bak işte masal kardeş sen bana savaş açtın. Kayış kopmuş motor boşa dönüyor. vınnnnnnnn
    Demekki ne oluyormuş
    SAVAŞLAR HEP OLDU HEP OLACAK oluyormuş…
    UZAĞA VE FAZLA GEÇMİŞE DEĞİL.
    ÇANAKKALE SAVAŞLARI, VE KURTULUŞ SAVAŞLARI HER YIL KUTLANIYOR ZAFERLE ÇIKTIĞIMIZ BÜTÜN SAVAŞLARI SANAT ESERİ DEĞİL AMA BİR GÜÇ EDASINDA KUTLAMIYOR YAPILAN SAVAŞLARI MEŞRU OLARAK GÖRMÜYORMUYUZ.
    HADİ BEN DENİZDEN FİLOMU İNDİRDİM.
    HAVA SAVUNMAMDA GÜÇLÜ BAKALIM YENİ BİR CEPHE NERDEN AÇICAKSIN.

    Tek kaş….

  15. Neden savaşlar var, neden savaşlar bitmez sorularını merak ediyorsanız
    bir kez daha Thea Alexander’ın M.S. 2150 kitabını okumanızı öneriyorum.

    http://www.mihrace.net/ms2150/

    Acılı Not; Tutumunu tasvip etmiyorum ama Tek Kaş bir konuda haklı: Dünya üzerinde savaşlar bitmez!

  16. Küçük bir ilave yapma ihtiyacı hissettim, eğer yanlışım varsa siz de beni düzeltin lütfen xenix.

    İlk karedeki fotoğraf 1963 yılında çekilmiştir ve resimde görülen kişi Budist rahip Thich Quang’dır.

    Fotoğrafın çekildiği 1963 yılında Vietnam kuzey ve güney olarak ikiye bölünmüş durumdaydı ancak henüz bildiğimiz ve filmlere konu olmuş haliyle Amerika-Vietnam savaşı başlamış değildi. (1940’lı yıllarda başlayan komünist isyancı hareket 1954 yılında ülkenin kuzeyindeki kontrolü bütünüyle ele geçirmiş ve ülke bu tarihten itibaren kuzey ve güney olarak ikiye bölünmüştü.)

    Fotoğrafta izlenen Rahip Thich Quang, güney Vietnam hükümetinin budist rahipler üzerinde uyguladığı baskıları protesto etmek amacıyla kendisini yakmış olan budist bir din adamıdır. Üzerine benzin dökerek yaptığı intehar eylemi sırasında yanarak ölene kadar tipik rahip duruşu ile beklemiş ve bu süre içerisinde hiç ses çıkarmamış ve kımıldamamıştır. Arka planda görülen araba ise rahip Quang’ın bu eylemi gerçekliştirdiği yere gelirken kullandığı arabadır ve yanılmıyorsam hala saklanmakta.. Kendinden sonraki dönemde başka budist rahipler de benzer eylemlerle kendilerini yaktılar. Thich Quang’ın protesto ettiği güney vietnam devlet başkanı Ngo Diem ise aynı yılın sonunda (1963) yapılan bir askeri darbe sırasında öldürüldü.

    _ _ _

    Rahip Thich Quang ile ilgili daha detaylı bilgiye vikipedi’den (ing. ve almanca) ulaşılabilir.

    Çok da önemli bir öneri gibi görülmeyebilir..Ama bence bu fotoğraf savaş fotoğrafları arasında değerlendirilmemeli..

  17. “Bir insanın gelişmişliği, kabul edilemez olanı kabul etmesiyle ölçülür / Rana, 2150′den bir bilge” Vermiş olduğun linkten alıntı yaptım.
    Acılı Not; Tutumunu tasvip etmiyorum ama Tek Kaş bir konuda haklı: Dünya üzerinde savaşlar bitmez!
    Savaşı savunmuyorum ve sevmiyorum ve istemiyorum.
    VE BU KONUDA HAKLI DA OLMAK İSTEMİYORUM. Üzgünüm….
    Şehit cenazelerinde askerken 3 şehidimizin tabutunu taşıdım. O kadar ağır bir yük ki Bu foruma bilgilerini aktaranlar kitap yalamış yutmuş kültürlü insanlar o anı anlatmaya müktedir olamazlar. Ki düşünün savaşta yaşanılan vahşetleri….. Kahrolası savaşları ne fotoğraflar anlatsın ne de anılar…
    Ama savaşlar gerçek….

    SAYGILARIMLA.

  18. Dünya üzerinde savaşların bitmeyeceğinin bilincinde herkes!! Diğer türlüsü ütopya olurdu.
    Filler tepişiyor, çimenler eziliyor…

    Fakat;Gazze beni ilgilendirmez. Vietnam da.İnsanlar ölüyor banane,benim vatanımın evlatları mı diye,talihsiz cümleler kurmazdın.Üzülüyormuş peh!!
    İnsan olmanın eğreti duruşuna, örnek olan tutumunu tekrar tekrar sorgula!

  19. Git gazzeye şehit ol ve o mertebeye ulaş. Laf cambazlığına gerek yok. Beni de ilgilendirmiyor bak seni ilgilendiriyor. Laf üretme eyleme geç bir şeyler yap önder ol arkandan geleyim…. vınnnn vınnnn vınnnnn vınnn … kayış attığından beri vınlamaktayım… ama 3g vını değil.
    Talihsiz cümleler değil…. vın vın

  20. Savaş konusuna iki ayrı noktadan bakabiliriz. Biri duygusal. Vicdanı olan hiç kimse savaş istemez. Yalnız kendi ülkesinde veya yaşadığı ortamda değil, dünyada istemez ve savaşın kalkması için savaşır. Ama, son söylediğim önemli. Savaşın kalkması için savaşmak da bir çeşit savaştır. Yani, savaş konusuna duygusal yaklaşanlar olayı anlamıyorlar demektir.

    İkinci yaklaşım akıl ve mantık yaklaşımıdır ki savaşın barış için gerekli olduğunu görebilenlerdir. Çünkü savaş olmasa barışın anlamı olmaz ve sürekli barış olabilmesi için insan denen canlının beşer boyutunu aşması gerekir. Ancak o zaman sürekli barış gelebilir. Fakat bu sadece bir ütopyadır. Tüm insanların beşer boyutundan insan boyutuna geçeceklerini ümid etmek saflıktır. Önemli olan biz kendimizi beşer boyutundan insan boyutuna nasıl yücelteceğimiz.

    Nasıl mı? Kendimizle savaşarak. Dış bir düşmana karşı değil, kendimize açacağaımız sorgulama savaşıyla bu beşer boyutunu aşabiliriz. Savaşın sonunda ulaşacağımız barış durumu bizim insan olduğumuz boyuttur. “Cihat” sözü hep yanlış anlaşılmıştır. Cihat, sanki “müslüman olmayanlara karşı savaşmak” imiş gibi algılanır. Oysaki cihat kendimize karşı açtığımız savaştır. Bu savaş kendi varsayımlarımıza, tutkularımıza ve önfikirlerimize, ikili ayırımlarımıza karşı açılan bir savaştır. Bu anlamda savaş gereklidir. Ancak bu savaşı kazanmak daha da önemlidir.

    Hatırlatma: “denizler durulmaz dalgalanmadan“.

  21. ”Gerçi vicdanının sustuğu, ses çıkarmadığı yeri biliyorum fakat yine de şansımı deneyeyim dedim”

    1-yanılıyorsun
    2-elmalarla armutları karıştırıyorsun
    3-söz konuya ayrı bir başlık altında geri döneceğim
    4-şimdi bir ınternet cafeden yazıyorum(gemlik) ve tekrar hasta annemin yanına/hastaneye dönmek mecburiyetındeyim

    slm.

  22. Elbette, beklerim. Yanıldığımı görmek üzmez beni. Ama elma armut durumu değil durum, sen de biliyorsun bunu. Neyse o başlıkta devam ederiz.

    xenix

  23. Yapraktan dal düşer bazen
    Alevden ocaklık ayrılır
    Ninniler büyümüş ağıtlar yaşındadır
    Sessizce giderken anneler

    Annenize geçmiş olsun Ebubekir…

  24. Ebubekir, mesajlara dikkat etmemişim, ben de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.Umarım anneniz daha iyiye gider, her şeyin başı sağlık olsun..

  25. Çok geçmiş olsun. Umarım bir an önce eski sağlığına kavuşur ve lütfen benim yerime de annenizin o pamuk ellerinden öpünüz.

  26. Savaş demiştik, gazze demiştin, filistin demiştin.
    Şiddetle savunuyorum ben senin nazarında boş lakırdı olaraktan, gazzeye gitme yakına git,
    Şehit olan vatan evlatlarının evine gidip onlarla yas tut. Ağla ağla, göz yaşların sevap işlesin.

    (Ülkücü değilim sevmem o düşünceyi sadece kendi nazarımda vatanperverim.)
    ve ayrıca senin nazarında boş lakırdı.
    saygılarımla masal…

Bir yanıt yazın