Hayalet Hayvanlar!

Bugün ilginç bir konuyla karşınızdayım. Sebebini sonra söyleyeceğim

Tarihsel olarak bakıldığında hayalet vatozlardan korkulmuş ve tapılmıştır. 1978 yılına kadar dalgıçlar bu hayvanların aslında ne kadar kibar ve insancıl olduklarını gösterinceye kadar durum böyleydi. Bugün, hayalet vatozun koruma altına alınması en çok ekoturizm sayesinde olmuştur. Zira Çin geleneksel tıp ilaçları vatozların solungaç tırmığını kullanmayı gerektirmiştir. Bunlar yüzlerce dolardan satılmaktadır. Aynı zamanda etleri ve derileri içinde avlanmaktadırlar (bir çok ülkede yasaklanmış). Scuba dalgıçları isterse bu hayvanlarla karşılaşabilirler. Ancak Bahamalar, Hawaii, Endonezya, Avustralya, İspanya ve diğer ülkelerde manta görmek turizm sayesinde oldukça kolaydır. Agresif değillerdir fakat turistler dokunmamaları konusunda uyarılır. Zira mukoza tabakalarını bozmak yaralanmaya ve enfeksiyona karşı duyarlı hale gelmelerine neden olur. Biraz daha küçük mantalar kıyı resiflerine kadar yaklaşabiliyor, dalgıçların gördükleri aslında 3 metre civarındaki bu türler. Benim bahsettiği yaklaşık yedi metre cüssesinde ve derin denizlerde bulunuyor. (Bu arada manta ismi,  yabancı dildeki mantodan esinlenmiş)

Korunma durumu

IUCN Kırmızı Listesi, hem M. alfredi hem de M. birostris’i “soyu yüksek tükenme riskiyle karşı karşıya” olarak sınıflandırır. Mantalar pek çok ülke tarafından korunurken, korunmasız sular nedeniyle göç, aşırı avlanma, mikroplastik madde alımı, su kirliliği, tekne çarpışmaları ve iklim değişikliği nedeniyle sayıları azalmaktadır. Yerel popülasyonları ciddi bir tehdit ile karşı karşıyadır çünkü alt popülasyonlar arasında çok az etkileşim vardır. Balıkların üreme hızlarının düşük olması nedeniyle, özellikle korunmasız bölgelerdeki mantaların aşırı avlanmadan kurtulması muhtemel görünmüyor.

  • Kuyrukları iskelet desteğinden yoksundur ve diske benzeyen vücutlarına göre oldukça kısadır. Ayrıca Manta vatozunun kuyruğunda diğer vatozların kuyruğunda görülen zehirli dikenden yoktur.
  •  Tüm dünya sularındaki balıklar içinde Manta vatozlarının beyni en büyüktür ve Manta vatozunun zekası ile sosyal ilişkileri hakkında pek çok şey keşfedilmeyi beklemekte.
  • Kadim Peru’lu Moche insanları denize ve deniz hayvanlarına ibadet ederlerdi. Sanatlarında Manta vatozunu görmek mümkün.
  • Tarihsel olarak, Mantaların büyüklüklerinden ve güçlerinden korkuluyordu. Denizciler eğer Manta yerlerse gemilerinin demirlerinden çekilerek batacağına inanıyorlardı.
  • Boynuza benzeyen sefalik yüzgeçleri nedeniyle Manta vatozları “şeytan balığı” olarak da bilinir.

Sizleri fazla sıkmadan kısaca bilgilendirdiğim bu konu nerden aklıma düştü?

Devamını oku “Hayalet Hayvanlar!”

Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa -Feryal Çeviköz yazdı

Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa

 

Sibel Atasoy’un “Laniakea” adını verdiği romanı beşinci yayın yılını dolduruyor.

İyi bir kitap okumak isteyenler için hafıza tazelemekte yarar var.

Konfor alanlarında zorunlu olarak daha çok zaman geçirdiğimiz şu günlerde, oturduğunuz yerden bilinç ötesine yolculuk etmek iyi hissettirir. Gökbilimle ilgilenenlerin ve uzmanların bildiği bir kelime “Laniakea”, Hawaii dilinde “sınırları ölçülemeyen cennet” anlamına geliyor.

Fantastik Bilim-kurgu yazarlığı ve Urban şamanlık öğretisinin yol göstericisi olmanın yanısıra; bir felsefeci olarak tanımlayabileceğimiz Atasoy, son beş yıl içinde geliştirdiği Urban Şaman atölyeleriyle “Laniakea; Anayurt Lemurya” adını verdiği Fantastik Bilim Kurgu üçlemesinin ikinci kitabının hazırlıklarını yapmış. Ama aynı zamanda yoğun bir biçimde kendini resme de vermiş. Zaten yazının sonunda bir de sergi anonsumuz olacak.

Atasoy’un hem Şamanizm’e hem de felsefeye bakış açısı, Toltek bilgeliği, Hawaii Şamanlığı ve bilimsel açıdan da kuantumun çağrıştırdığı her şeyle uyum içinde; (ki zaten Urban Şamanlık, Huna ve Kahuna bilgeliğini içermekte olan bir prensip) taklit ve zorlama olmadan, akıştaki hayatı en keyifli biçimde yaşamak için çaba harcamak, istenç geliştirmek.

Bu tür bir bütünsel bakış söz konusu olduğunda, kadim öğretilerin kitabî çemberleri içinde sıkışıp kalmadan bağımsız bir üstdil oluşturmak daha olası değil mi?

Sanırım bunu oluştururken de, insanları mutsuz etmek için uğraşan dinler gibi asık suratlı, eleştirel ve çıkışı olmayan labirentlerde gezinmeye gerek yok.

Bu açıdan Sibel Atasoy’un pozitif enerjili anlatımları ve atölye çalışmaları da onu okuyan ve dinleyen kişiye de kendi yolculuğunda aydınlatıcı ipuçları sunuyor: Bütünsel bakış açısıyla özgürleşmek.

Roman Laniakea’nın en önemli özelliklerinden biri geleceğe yönelik yeni bir Dünya’nın penceresini aralarken, gerek anlatım dili, gerek olay dinamikleriyle geniş bir yaş yelpazesindeki okuyucuya sesleniyor olması.

Genellikle doğum ve ölüm anında yükseldiği düşünülen ve bilimsel olarak da “ruh molekülü” olarak tanımlanan DMT’nin, şamanlarda, sanatçılarda ve içsel sessizliği hakkını vererek deneyimleyen bazı insanlarda kendiliğinden yüksek olduğunu düşünebiliriz. Bu sayede algıları sıradan insanların algısından daha çok boyutlu, yorumlayış biçimleri de farklı olabiliyor. Böylece hem gerçek hayattaki hem de rüyadaki şifreleri görüp analiz etmekte daha fazla yetkinleşebiliyorlar.

Devamını oku “Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa -Feryal Çeviköz yazdı”

Kurgu dünyasından; The time Machine ile başlayan hafta

Bu haftanın kurgularına geçmeden önce:

en az on kez izlediğim filmler (unuttuklarımı sonra ilave etmek kaydıyla)
matrix
fight club
Thirteenth Floor
inception
twelwe monkey
the usual suspects
Seven
Bird cage
Back to Future
the prestige
Minority Report
solaris
the truman show
dead poets society
*
Madem başladım devam edeyim 🙂

En az 5 kez okuduğum kitaplar
(unuttuklarımı sonra ilave etmek kaydıyla)

İNSANIN GERÇEĞİ “KENDİNİ BİLMEK” – Ouspensky (gurdjieff öğretisi)
CASTANEDA SERİSİ (12 cilt)
BEN OYUM -Maharaj
RA BİLGİLERİ – 4 cilt
RUHSAL ASTROLOJİ
KUANTUM BENLİK – Danah zohar
AGATHA CHRİSTİE tüm kitapları
KIZIL KADIRGA – ABdullah Zİya K
HUMAN DESİGN
YAŞAMA OYNA – Alan Watts
URBAN SHAMAN – sergei kahili king

Maalesef ilk gençlikte defalarca okuduğum jung, Reich, Eric from ve bazı romanların ismini hatırlamıyorum. Aslında en az 3 kez okuduğum diye sınırlasaydım bu liste öyle uzardı ki hepimiz sıkılırdık 😀 yukardakikerden bazıları 5 kezden fazladır.
Burdan ne anlıyoruz? Anlama kabiliyetim kıtmış 🤣😎😜

*

The time machine -kitap

h g wellsin ilk romani.
daha gorelilik teorisi bulunmadan quantum fizigi icat edilmeden once 1890’larda yazilmis oldugundan, dort boyutlu uzay zamandan ve gelecekte gunesin genisleyerek ic gezegenleri icine alacagindan bahsetmesiyle yazarina saygi duydurtur.
wells’in thomas huxley’den aldigi biyoloji derslerinin etkisi cok bariz gorunmektedir. gelecekteki tum varliklarin evrimsel bir aciklamasi vardir. ki zannimca bu gelecekte insanlarin eloi ve marlock’lar kadar birbirlerinden ayri turler olusturacak sekilde evrim gecirecegine kendisi de inanmaz (eger oyle olsaydi ilk basta hindistan’daki kast sistemi sayesinde bu gerceklesmis olur, ozel vahiy gucleriyle rahipler ve super tuccarlar ortaya cikardi, fakat kaldi ki insanlar surekli kaynasma egilimindedir ve turun evrimesi icin gereken tecridi asla saglayamazlar) ama bu tarz bir benzetme varolan duruma cok guzel aciklama imkanlari sunar. kitabin genelinde insanin dogaya hakim olmasini iyi ve zorunlu bir sey oldugu ama bunun dogru bir sekilde yapilmasi gerektigi anlayisi yaygindir. bunun yaninda mantarlar ve curume olmadan ekosistemin nasil ayakta durdugu tartisilabilir.
kitap ayrica wells’in “eger benim uyarilarimi dinlemezseniz dunya boyle olacak” seklinde bir uyarisidir. Ekşi sözlükten alıntı

Kitabın yazıldığı tarih dikkate alınırsa gayet güzel bir kurgu. Ancak aradan çok sular aktı ve şimdilerde konuyla ilgili olanlara çok da sürpriz değil. Fakat bilimkurguya yeni ilgi duyanlara hem sade dili ve tek bir fikre odaklanması hem de ince bir kitap olması bakımından hararetle tavsiye ediyorum. Roman değil güzel bir uzun öykü sanki.

*

İn The Dark, dizi film

Digi’nin hafif dizilerinden biriydi, bu hafta sezon finali yaptı. Netflix’in DARK diisiyle karıştırılmasın.
Bence rahat izlenen zaman zaman eğlenceli bir diziydi, kör genç bir kadının rehber köpeği ile dünyaya tutunma çabaları ve zenci uyuşturucu dağıtıcıları, patronları ve kirli polis standart üçlüsünün ortasına düşerek, o haliyle dedektiflik yapmaya çalıştı. Kendisi de zaten körler için rehber köpek eğiten bir kurumda yarı zamanlı çalışıyordu. Duygusal içerikleri de olan eğlenceli bir yapım.

*

DARK,dizi

Devamını oku “Kurgu dünyasından; The time Machine ile başlayan hafta”

Laniakea -Bilimkurgu roman

Lanıakea
bu kitabı mutlaka okuyun bakış açınız değişecek, bu kitap severek okuduğum ve bir defa daha okuyacagım kitap.
Kendinizi parelel evrenlerin izdüşümünde hissedeceksiniz

Mari Peri Aryn

Her gün uyanır, yüzümüzü yıkar, kahvaltımızı yapar ve işe gideriz. Beş duyumuza çarpan gerçekliği hissederiz. Her şey ne kadar da nettir. Üzerimize gelen bu somut imgelerden, maddelerden sıyrılıp daha fazlasını düşünmek hele inanabilmek zor bir eylem gibi görünür.

Hikayemizdeki genç çift için de her şey gayet anlaşılabilir ve sıradan görünüyordu başlangıçta. Ancak olaylar öyle alışılmadık biçimde gelişti ki, uzay-zamanın lineer yapısı onlar ve olayla ilgili bazı insan ve yerleri de etkiler biçimde çöktü. Büyük ve küçük ölçekler birbirine karıştı. Kuantum mekaniğinin; eş uyumluluk (coherent), üst üste gelim (superposition), kuantum dolanıklık gibi özelliklerinin sıradan olayların içsel yapısında doğal olarak işlemekte olduğu gözler önüne serildi.

Anlatıcı, 2014 yılının ilkbaharında başlayan olayı giriş bölümünde bize şu sözcüklerle sunar:

“Genç bir çift bir motosikletle dağda kamp yapmaya giderler. Yol tahmin ettiklerinden uzun sürmüştür ve dağın kamp yapmaya elverişli bölgesine ulaşmaları alacakaranlığı bulur. Karanlık tam olarak çökmeden çadırlarını kurmak için aceleyle davranırlar fakat işte tam o anda ne olduysa kadın ortadan kaybolur, erkekse ertesi gün bir çoban tarafından hayatını yitirmiş biçimde (işin bu kısmı bambaşka yönlere götürecektir bizi) bulunur. Allahtan kimliklerini belirlemeye imkan verecek bazı materyaller kaybolmamıştır da kişilerin ailelerine bilgi verilir ve soruşturma için hızlı bir başlangıç imkanı bulunur. Aslında elde yalnızca tuhaf konumda bir ceset vardır, kadına dair sadece bir iki çamaşır dışında fazla belirti olmadığından o gerçekten var mıydı sorusu bile belirsiz kalmıştır! İşte benim devreye girişim bu soruya (karanlığa) biraz aydınlık katmayı mümkün kılar. Tabi bazıları için böyle olur çünkü bilmediğimiz şeyleri duymaya görmeye muktedir değilizdir çoğu kez.”

Meydana gelen olay öylesine sıradışı ve mantığa aykırıdır ki, yetkililerce derhal yüksek seviyeli ulusal güvenlik kapsamına alınır ve istihbarat elemanlarınca bir dizi soruşturma başlatılır. Hikayenin gelişim evrelerinde, okuyucu kendini bir çok farklı zaman ve boyutta gezinirken bulur. En ağırlıklısı olayın 2037 yılına sıçrayan bağlantısı ve bizzat kahramanımız Serap’ın aniden kendini bulduğu gizemli boyuttur. Mekanın sakinleri konumlarını Samanyolu galaksisi 5.67 olarak tanıtmaktadır. Hiç bir şeyin insanca algıya hitap etmiyor oluşu kahramanımızı uzun süre belirsizliğe mahkum eder, akıl sağlığını korumak adına bir çeşit rüyada olduğuna kendini ikna etmeye çalışır. Po köylerinin bu esrarengiz varlıkları ile iletişime geçmek ve durumunu sorgulamak, Serabı bazen heyecanlı, bazen de yoğun duygu mücadelesine maruz bırakır.

Öykü, 2014 ve 2037 yılının güncel dünya konumlarından SG 5.67 konumuna geçişler yaparak sürer. Olaya karışan 1791 yılı Avusturyasından Josef, 2072 yılından Josu ve tüm bu şeylere sebep olan bilim adamı Stanislow, Türk yetkililerce önceleri Rusya’da sonra Polonya’da hem de iki ayrı zaman çizgisinde kovalanır.

Serap acaba Dünyadaki eski yer ve zamanına dönebilecek midir? Bunun için önce çok kritik kararlar almak durumundadır öyle ki bu kendisini adeta ölümlerden ölüm beğendirecek önemde ahlaki-vicdani ve duygusal çıkmaza sokar. Okuyucu Serap’la birlikte, bildiği anlamdan öte ölümler olabileceğini keşfeder.

Zamanda yolculuk, Teleportasyon ve hatta soyut boyutların, altınızda süper gelişmiş bir uzay gemisi olmadan bile nasıl ulaşılabilir olup iç içe sürebildiklerinin şaşırtıcı kurgusudur bu kitap. Şüphesiz bu olayları yaşayan ana karakterimiz Serap Doğan için yaşananlara anlam biçebilmek, algısını yönetebilmeyi başarmak ve bu sayede hayatta kalabilmek hiç de kolay olmadı. Çeşitli zaman, yer ve konumlardaki kahramanların hepsi hiç tanımadıkları Serap’ın dördüncü boyut lineer algısından çıkıp çok boyutlu alanlara geçmesi için büyük bir çaba gösterdiler. Tabi Borsacı Serap’tan, duvarlardan geçebilen Hawaii’li psikolog Harmonia’ya bağlanan bu fantastik dönüşümün önemli bir diğer unsuru da kahuna Koa’nın tam zamanında devreye girebilmesi ve 2014 yılı dünyasının henüz duymaya hazır olmadığı gelişmeleri ustalıkla tolere edebilmesiydi.

Bileşik sistemin bütünlükçü bir özelliği olan kuantum dolanıklık kavramının üzerine yapılandırılan roman, paralel dünyaların varlığına dair çok boyutlu bir anlatı çabası olup, yeni Bir Dünyaya geçişin bütünsel şifasını amaçlamaktadır.

Kitabın son fasikülü ise (anlatıcı tarafından “Gri sayfalar” olarak tanımlanan bölüm) okuyucuyu bu serüvenden, evlerindeki güncel ve standart konumlarına sağlıcakla dönebilmelerini sağlamak adına, sevip saydıkları bilim, felsefe insanlarının beyanlarından oluşan bir manifesto sunar. Dikkatli bir okuyucu aslında bu kitapta sunulan ve şimdi fantastik gelen tüm bu olay örgüsünün dünyanın kaçınılmaz kaderi olarak bilim, felsefe ve teoloji tarafından öngörülmekte olduğunu fark edebilir.

Anayurt Lemurya üçlemesinin ilk kitabı olan Laniakea romanı, gelişmiş fiziğin, spritüal ve felsefi çıkarımların birbirlerinden hiç de uzak olmadıklarını fantastik-Bilimkurgu tarzı ile ortaya koymaktadır.2015 İstanbul

MİLU’DA VİZYON KONUĞU

MİLU, Alt dünya için kullanılan sözcük olup tıpkı bahçeniz (garden tiki) ve Laniakea gibi gidebileceğiniz bir yerdir. Vizyon konuğu çeşitli kültürlerde değişik şekillerde olsa da aynı amaçla yapılan bir ritüelin parçasıdır. Özellikle genç erkeklerin onlara böyle bir rol yüklendiği için mevcut statüye aykırı mesajlar almak ve hayata anlam katmak adına denedikleri bir mezarda, bir dağda aç-susuz ve yalnız bırakılarak ya da ayahuska türü maddeler kullanarak eriştikleri bir ekstazi durumunda yine kendi kültürlerince bilinen bir kişi tarafından ziyaret edilirler. Bu bir onurdur. Ve onun önerilerini bu yana-diğer insanlara getirebilmek , o şahsiyete yüklenebilmek, görevin başarıya ulaştığının göstergesidir. Bir çok kültürde bu uygulama mevcuttur. Kızılderililer bu ritueli, yaşamaya değer tek anlam olarak ifade ederlermiş. (Little three filmi buna örnek gösterilebilir.)

Devamını oku “MİLU’DA VİZYON KONUĞU”