Sorunlar

Karşılaştığınız sorunları, onları oluşturan düzlem içinde çözemezsiniz.

21 yorum “Sorunlar”

  1. İnsan kendisinin akıl hastası olduğunu anlayamaz. Çünkü kendine, kendi düzleminden bakabilir ancak.

  2. Kendi düzlemimizden bakarak sorunlarımızı çözemeyeceksek farklı düzleme geçmeyi nasıl başaracağız.

  3. sorun zannettiğimiz şeyi düşünce şeklimizle kendimiz mi oluşturmuş oluyoruz.bundan kurtulabilmek için de sorunu yaratan düşünce şeklimizi değiştirmedikçe sorun hep var olur.
    böyle birşey mi burada anlatılan?

  4. Evet sorunun kaynağı biz isek, bu dediğiniz doğrudur. Sorun genel haliyle bizim düşünce sistemimizden bağımsız da olabilir. Ama kendi düzlemi içinde çözülemez.

  5. Her düşünce sistemi kapalı bir bütündür. Matematikte buna kapalı bir grup da denir. Bu grubun elemanları kendi içlerinde dönüşürler ama grubun dışına çıkamazlar.

    İnsan da kendi dünya görüşü, ideolojisi ve varsayımları ile kapalı bir sistem içindedir. bu sistemde oluşan sorunu çözmek için mutlaka dışına çıkmak gerekir. genelde çelişkili önermeler de aynı şekilde çözülemez. Örneğin, Epimenides çelişkisi: “Hiç bir Giritli doğru söylemez. Ben de Giritliyim” demiştir. Bu önerme doğru mu yanlış mı? Kendi Giritli olduğundan ve hiç bir Giritli doğru söylemediğinden önerme yalandır. Önerme yalansa bazı Giritliler doğru söyler. Eğer doğru söylüyorsa hiç bir Giritlinin doğru söylememesi gerekir. Bu çelişkiden (paradokstan) çıkış HER veya HİÇ BİR sözünde yatıyor. Her sözü tüm grubu kapsadığından çelişkiden kurtuluş yoktur.

  6. Gödel in bu konuda ince bir ispatı vardır. Hiçbir sistem yokturki, içinde gödel cümleciği* oluşturulmasın.

    *Gödel cümleciği; sistemin eksikliğini gösteren bir cümleciktir.

  7. Gödel teoremi şunu der: “Her rasyonel mantık sisteminde yanıtı bulunmayan sorular üretilebilir”. Yani, benim de onayladığım gibi, “Kapalı bir mantık sistemi içinde oluşan sorunları, problemleri, aynı sistem içinde kalarak çözmek mümkün değildir.”

    Çözmek için mutlaka sistemin dışına çıkmak, yani yeni bir paradigma oluşturmak gerekir. Bilimde mevcut kuramlar deney ve gözlemleri açıklayamayınca yeni bir paradigma gerekmiştir. Bunu ileri süren kişi de mutlaka mevcut varsayımları yıkmış, tümüyle yeni bir bakış açısı ile olaya yaklaşmıştır.

    Örneğin, klasik Newton fiziğinin çözemediği problemleri Kuantum fiziği ve Görelilik kuramı çözmeyi, en azından yeni bir yorum getirmeyi, başarmıştır.

  8. Russell ın, Princpia Mathematica sını toplam 2 sayfalık makale ile yerle bir etmiştir.
    Russell, Matematiğin mükemmel bir sistem olduğunu, ve içinde ispatlanamayan teorem kalmayacağını savunmaktaydı.

  9. Bertrand Russell matematik set (gruplar) teorisi yaklaşımının tüm matematiği açıklamaya yeteceğini sanmıştı. Taaa ki şu çelişki içeren soruyu sorana kadar:
    “Grupları iki sınıfa ayıralım. Kendilerini içeren gruplar ve kendilerini içermeyen gruplar. Acaba kendilerini içermeyen grupların grubu kendini içerir mi içermez mi?”.

    Örneğin, masalar grubu kendini içermez çünkü bu grup bir masa değildir. Ama, masallar grubu bir masal olduğundan kendini içerir. Kendini içermeyen grupların grubu kendini içerirse kendini içermeyen bir grup olamaz. Öte yandan kendini içermezse kendini içermeyen grupların grubu olma özelliğini yitirir.

    Bu çelişki karşısında Russell, matematik gibi mantıksal bir sistemimde dahi yanıtı olmayan çelişkili soruların bulunduğunu kabul etmek zorunda kalır.

    1. Her düşünce sistemi kapalı bir bütündür” deniyor ya — belki de biz o kapalı grubun içinde sadece ayna kırıkları taşıyoruz. Her kırık, bütünü yansıtıyor gibi görünür ama aslında tam olanı asla veremez. Kırıkla kırığı tartışıyoruz. Ve kırıkları birleştirdikçe değil, bıraktıkça dışarı çıkabiliyoruz.

      Düşüncenin içindeki düşünceyle düşünceyi aşmak imkânsız.
      Sistemi sadece sistem dışı bir farkındalık dönüştürebilir.
      Belki de çözüm, düşünmemekte değil — düşünceye dışarıdan bakabilmektedir.
      Yani kırılmadan çıkamazsın.

  10. Peki “Kendi düzlemimizden bakarak sorunlarımızı çözemeyeceksek farklı düzleme geçmeyi nasıl başaracağız?” gibi bir soru sordum sarpa sardınız konuyu (kusura bakmayın ama öyle valla :D)Belli ki bu konularda derin bilgiye sahip olanlar var aramızda e ben o bilgilere sahip değilsem sorunlarımın üstesinden gelemeyecekmiyim?Konuşmalarınız hekimlerin kendi aralarında tıp terimi ile konuşmaları gibi geldi bana:))
    E şimdi o kitapları okumam ,özümsemem ve hayatıma tatbik etmeye çalışmam için bayağı zaman gerekli.Yok mu aranızda anlayabileceğim dilden konuşup sorumu yanıtlayabilecek bir arkadaş?:)

  11. Şimdi şöyle düşünelim:
    Gözünüz beş derece miyop ve bu durumda iki metre ötede olanları (gözlüksüz doğal olarak) göremiyorsunuz. Ordan tır geçse kuş sürüsü sanabilirsiniz. Demek ki sizin durumunuzda bu konun halli mümkün değil, nereye kadar? Belki bi lazer ameliyatı olana dek 🙂
    Lazer ameliyatı nasıl olabileceksiniz?
    1. Karar vermeniz gerekir, geri dönüşsüz bi karar ölüme karşı bi karar (belki tamamen kör olursunuz ameliyatta)
    2. Para sahibi olmanız lazım, iyi bi hastane, iyi doktor, iyi bakım için (para=enerji), yoksa biriktirme yollarını arayacaksınız.
    3. Daha önce bu sorunu aşmış kimseler var mı diye araştırıp, onların tecrübelerinden yararlanmalısınız.
    4. + biraz şans/ ya da tini tini mini hanım…vs vs

    Bu şartları yerine getirince birden bire tırı göreceksiniz, sorun hallolacak.
    sevgilerimle

  12. Düzlem değiştirmek için o güne kadar varsaydığınız ön kabulleri, öğretilmiş olan sözde doğruları, varsayımları ve kulaktan-dolma bilgileri bir kenara atmanız gerekecek. Bu elbette ki kolay değil. Kolay olsaydı herkes dahi/bilge olurdu. Düzlem değiştirenler genellikle çözümü olmayan bir sorunla karşı karşıya kalanlardır. Bu bir sağlık sorunu olabilir, bir ailevi sorun olabilir, veya bilimsel bir sorun olabilir. Çözüm ise ŞOK tedavisindedir. Şok düzlem atlatır.

    Bilirsiniz, kalbi duranları tekrar hayata döndürmek için şok uygulanır. Büyük sorunlar, korkular ve ölüm ile yüz yüze kalmak insanda şok etkisi yaratır. İşte o anda insan yeni bir düzleme geçer. Dünyaya farklı bakmaya başlar.

    Düzlem değiştirmek istiyorsanız kendinize ŞOK tedavisi uygulayın. Veya şok etkisi yaratacak insanları seçin. Size ters gelebilir ama sufi bilgeler birbirlerine “Allah, derdini arttırsın” derlerdi, bir zamanlar.

  13. Güzel bir yorum teşekkürler:)

    Peki her şok tedavisi hayat kurtarır garantisi var mı?Yoksa garantisi yok ama denemeye değer mi?Çünkü bizler genelde sonucundan emin olduğumuz konularda risk almak isteriz.

  14. Evet anladım.İfadeleriniz bu şekilde olursa hep anlaşırız ,teşekkürler 😉

    Saygılarımla,

  15. Bilge kişiler gereğinde şok etkisi yaratacak ifadeler kullanırlar. Bunu hakaret amacı ile değil, karşılarındaki kişiyi uykularından uyandırmak için yaparlar.

    Neyzen Tevfik ileri boyutta bir bilge kişi idi. Câmi avlusunda oturur keyfince ney çalardı. Bir gün bir şahıs ona yaklaşıp sorular sorar. Tevfik elinden geldiğince bildiği gibi yanıtlar verir. Fakat, adam yeterli bulmaz sordukça sorar. Artık bu anlayışsız adamdan bunalan Neyzen Tevfik,
    “Git bak, orada Allah’ın tarlaları çok, otla biraz”, der.

    Bu sözler terbiyesizce sanılsa da aslında bir şok tedavisi amaçlıdır.

  16. Neyzen Tevfik bu ifadede 3 tane farklı nasihati aktarmıştır.
    1. “Git bak” ile “Benim sözlerimle hakikate ulaşmak yerine kendi gözlerinle görmeye gayret et” demek istedi.
    2. “orada Allah’ın tarlaları çok” sözleri ile “Allah’ın verdiği nimetlere, sunduğu zenginliklere yönel. Onlar pek çok ve çeşitlidir” demek istedi.
    3. “otla biraz” sözleri ile “henüz insan boyutuna erişmedin” demek istiyor. Bu son sözler insan olmanın 3 ayrı düzeyde gelişmek gerektiğine işaret ediyor.

    Bunlar Edeb, ilim, ihlas düzeyleridir. Edepli insan ölçülü ve terbiyeli olur. İlim sahibi insan bilgisinin daima kısıtlı ve yetersiz olduğunu bilir. İhlas ise rıza, tevekkül ve durumu kabul edip ölçülü olmayı gerektirir. İnsan bu 3 boyutta ilerleyebilmesi için birçok şok tedavisinden geçmeli, hayat değirmeninde öğütülmelidir.

  17. yaaa bu yazıyı okurken en çok dikkatimi çeken bilgisev’in sonsuz’un her yazdığını açıklama telaşesi içine girişmiş olması oldu. bkz: Tamammen doğru, gödel hakkında, russel çelişkisi…
    sanırım bilgisev sonsuzun yeteri kadar anlaşılamamasından korkmuş.

Bir yanıt yazın