Mixolodian stil, antik yunan müziğinde kullanıldığını bildigimiz muzikal bir ses aralığıdir.
Antik lir telleri ile uyumludur.
Modern zamanin majör akorlarina benzer,.kucuk bir farkla.
Majör akor : 2 tam ses, 1 yarim ses, 3 tam ses, 1 yarım sestir.
Sol major gam:

Mixolidian gamda ise, dizideki 7.nota ( fa diez) hariç diğer tüm notalar aynıdır. Sadece 7. nota yarim ses pestır. Fa diez yerine normal Fa gelir.
Dolayısıyla:
2 tam ses, bir yarim ses, iki tam ses, bir yarim ses, bir tam ses seklinde dizilir.

Bu küçük farklılık, söz konusu ses diziliminin ne majör akor kadar coşkulu ne de minor akor kadar hüzünlü olmamasini saglar, ikisinin arasinda daha dengeli ve tabiat ile nötr kıvamda takilan bir duygulanim yaratır. ( ki, antik donem konulu filmlerde, film müziğinin oluşturulmasında bolca başvurulur.)
Bunlari niye anlattım...
Eger vakit bulabilirsem, insanlik tarihinin yazılı kayıt (notasyon) altına alinmis en eski ( ve tamami elimizde olan) parcasi olan Seikilos Epitah'in oykusunden bahsedeceğim.
Yaklasik 2000 yıllık. (M.Ö 1. Yüzyıl civarlarina tarihlenmis)
Edit:
M.Ö. 1400 civarına tarihlenmis bir baska parcq daha var aslinda (ay tanrıçasına yazilmis akatca bir doğurganlık ilahisi)
Ama ona ait notasyon bilgisi seikolos kadar asikar olmadigi icin, değişik yorumlara, varyasyonlara ve farkli seslendirmelere acik.
Seikilos epitah ( seikolos yaziti) ise şüphe bırakmayacak ölçüde çözümlenmis durumda.
Bir mezar taşının üstüne, notasyonu ile birlikte kaydedilmiş bir dörtlük;
Ben bir mezar taşıyim.
Yaşadığın sürece mutlu ol ( parilda)
Cunku hayat cok kisa bir an'dan ibaret,
Vakti geldiğinde sona eren ( kaybolan)

r2d2:
Gamaro,
Sağol sayende akor nedir biraz daha eğildim konuya. Major coşkulu, minör hüzünlü deyince.
Ama güzel anlatamıyorlar.
1-3-5 falan değil. böyle kimse anlamaz.
İlk ses, +4 yarım ses, sonra +3 yarım ses major.
İlk ses, +3 yarım ses, sonra +4 yarım ses minör.
İlk ses, +4 yarım ses, sonra +4 yarım ses aug.
İlk ses, +3 yarım ses, sonra +3 yarım ses dim.
r2d2:
Notaların bu hali, çook eskiden kalan kadim bir bilgidir aslında. Yarım seslerin yerini kafanıza göre değiştiremezsiniz mesela. Çünkü insan ve evren ve varlıklar buna göre dizayn edilmişlerdir.
Hatta Gurdjieff'in şöyle bir anlatısı vardır, insan bir amaç edinir. Ve ona doğru ilerlemeye başlar. Her süreç kendi (nota) ilerleyişini doğurur. Tam aralıklar sorunsuzdur. Ama yarım aralıklar (mi-fa ve si-do) birer şok gerektirir. Ve hatta bu noktalarda insan amacına giden düz yoldan ayrılır ve spiral çizmeye başlar (diyor). Yani amacından sapar.
Bazı ruhsal bilgiler de vardır, ışık aslında düz ilerlemez, spiral çizer diye. Hatta atom altı parçacık çarpışmalarında ortaya çıkan spiral izlere bir bakın.
gamaro:
Akor konusu oldukca detaylidir.
Zaten akorlar sadece minör veya major dan ibaret degil.
Dogal minör
Harmonik minör
Melodik minör (inici)
Melodik minör (çikici)
Ayrica bunlarin her birinin tonik, altceken subdominant ve çeken dominant varyasyonlari vs vs vs..
Daha da var, 7 liler, 5 liler, pentatonk gamlar filan.
( akor: en az üç sesten olusur,.ustu serbesttir)
Ilaveten;
Bu adlandirmalarin mevcudiyeti, aslinda her bir akorun karsilikik geldiği, hemen hemen benzer duygulanimlar yaratmasidir.
(deniz kizi eftelya sahnesinde isiteceginiz büyülü ve masalimsi duygulanim dahil)
Modern ses araliklari ile, eger temel ses araliklarini ya da basic armoniyi bilirseniz, her akorun matematik anlatımı inanılmaz derecede kolay ve basarilidir.
Hatta dupeduz matematiktir, aksiyomatiktir.
Cocugunuz varsa ve muzikle ilgileniyorsa, piyano temel enstrumandir.
Baska hicbir enstrumanda olmayan bir özelliği vardır;
Piyano çalmayı öğrenen, beraberinde zorunlu olarak armoni öğrenir.
gamaro:
r2d2' den alinti: Hatta Gurdjieff'in şöyle bir anlatısı vardır, insan bir amaç edinir. Ve ona doğru ilerlemeye başlar. Her süreç kendi (nota) ilerleyişini doğurur. Tam aralıklar sorunsuzdur. Ama yarım aralıklar (mi-fa ve si-do) birer şok gerektirir. Ve hatta bu noktalarda insan amacına giden düz yoldan ayrılır ve spiral çizmeye başlar (diyor). Yani amacından sapar.
Bu alintiya dair yorumum;
Si bemol ikiler, üçler vs..
Ortadogunun ve uzak doğunun, uzerinde 75 tane yarim aralığın ucte birinin çeyreği kadar perde ihtiva eden enstrüman ve sesleri...
Dahasi, perdesiz tüm enstrümanlar.
Tam sapitmislar demek ki.
Zaten bu nedenle belki de;
Ne dogu batıyı, ne de batı doğuyu anlayamayacaktir
r2d2:
Bana ilginç gelen. Neden 3 ses birlikte basılıyor. Bunu kim düşünmüş. Kim hangisinin ne duygu vereceğini bulmuş.
Bunun da kökü kadim bilgilerden geliyor olabilir.
Ayrıca o 3 ses ardışık basıldığında da bir duygu veriyor. Aynı duygu mu bu.
Çıkan sesler (tizleşen) çoşkulu, inen sesler (baslaşan) daha hüzünlü gibi.
Yani neden tekil seslerin ardışıklıklarını keşfetmeye takmamış da insanlar, 3 ses aynı andanın tiplerine takılmışlar.
Aslında diğeri tamam daha zor ama, çok daha fazla bilgi verebilirdi sanırım.
3 sesi aynı anda basınca zaten tek bir ses gibi oluyor. Onun için, bence gidilmesi gereken yön tekli sesler idi. Olay karmaşıklaşmış oluyor çoklu seslere geçince.
gamaro:
Dogu muzigi temelde boyle aslinda.
Bi ara anlatmıştım sanirim;
Neden birisine dikey, diğerine yatay muzik denildiğini.
r2d2:
Ama tekli ilerlemesi esas değil benim için aslında. Tıpkı 3 sesin ardışıklığına, akor kadar çok takmalarını ve duyguları çözümlemelerini istiyorum. Müziğin bütünüyle ilgilenmiyorum.
Hatta böyle bir sayfa açabiliriz. Önce akorlardan başlar, akor hali bizde hangi duyguları oluşturuyor, ardışık hali hangi duyguları oluşturuyor, tek tek açımlayabiliriz.
Sence yapılabilir mi?
gamaro:
Olur tabi..
Sadece, sonuclar ne kadar objektif ne kadar subjektif olur ( daha dogrusu ne olcude genellenebilir) onu bilemiyorum.
Farkli cografyalar, farkli kulturler, farkli ve onceden karmasik bir mantikla birikmis bulunan isitsel datalar .. algıyı illa ki etkileyecek ve farklilastiracaktir.
Ornegin bir İskandinavin bir bozlak'i, bizim ise bir uzak doğu pentatonik tarzını isittigimizde oluşacak yarılmalar gibi.
White man can not jump durumu olusur sanki belli bir yerden sonra.
Sanki yani..
r2d2:
Olsun. Takılacak mıyız ve nerede takılacağımızı göresim var. Varsayımda takılmak yerine.
Hem takıldığımız yer ve takılış şeklimizden de anlam çıkarılabilir gibi düşünüyorum.
gamaro:
Kolaylık olsun diye bakabilirsin.

Bu sayfada do major ve onun ilgili minoru olan la minorun hemen her çeşidi, her çeşidin her çevrimi ve tonik, dominat, subdominat inen cikan vesiresi vesairesi var.
Ister üçlü, ister arpej tarzinda teker teker çalabilir ve duyabilirsin.
Sen birseye bakarsan ben de bakar ve olusan duygularını yazarim
r2d2:
Sağol. İlgili minör ne demek ki?
Sordum ama cevabı öğrenmek istediğime emin değilim. Şu zamana kadar ki müzik teorisi üzerinden şartlanmak istemiyorum aslında.
Önce bir orgumsu meydana çıkarmam gerek (ses çıkaran bir alet gerek). Sonra 2 mi 3 mü, 4 mü; minimum anlam taşıyacak nota dizisi uzunluğunu falan anlamaya çalışmam gerek. 2'den çok umutlu değilim. Biraz kısa. 3 iyi gibi sanırım. 4 ile de çok fazla dizilim ortaya çıkar başa çıkılmaz gibi.
Bir de nota ismi kullanmayacağım zaten. Kaçıncı yarım ses olduğuna göre yazarım belki sana.
1-3-5 do re mi
6-8-10-12 fa sol la si
Sonra soru şeklinde yazarım, etkilememek için.
Sende de duygu oluştuktan sonra ortaya dökeriz.
Veya kimler katılmak isterse.
gamaro:
İlgili minor su demek;
Major bir gamin ( nota dizilisinin) sahip oldugu notalar ile aynı isaretleri tasiyan (bemol ve diyez, ya da notr)...yani ayni malzemeden uretilmis bir ses dizilimi oldugunu düşün.
Iste o ana gamin ( ornegin do major) altıncı notası ile başlayan ve yukardaki kurala uygun bir gam yaparsan, ona ilgili minor deniliyor.
Do, re, mi, fa, sol, la
Dolayısıyla do major'un ilgili minoru la minor oluyor ( buna dogal minor denilir)
Neyse, dipnot gibi dursun en azindan.
Ilaveten;
İkili sesten akor olmaz zaten.
Onlara ikili denir.
Onların total etkisini birlikte kullandığında hissedebilirsin ( duygulanim anlaminda)
3 lu, beşli, yedili vs.
(yani baslangic sesini 1 kabul edersen, 3. nota ile birlikte çalarsan üçlü, dördüncü ile calarsan 4 la, 5 ile besli vs)
Her birinin yarattigi etkisini farklıdır.
Normal şarkılarda arkada duydugun ikinci vokal genellikle bu sekilde yapılır.
r2d2:
Neden altıncı nota?
Sanırım bunları kimse bilmiyor.
İkili sesten akor olması mesele değil. Zaten akorla pek ilgilenmiyorum, sıralı sesle ilgileniyorum. Akor biraz kolayına kaçma olmuş gibi geliyor bana.
Hem 6. nota mı, yoksa 9 yarım aralık sonrası mı?
gamaro:
9 yarim aralik.
O kadar detaya girmek istemedim su an.
Yani hesaplarsan 9 yarim aralik cikiyor, bi daha bi kontrol edeyim.
r2d2:
İşte bu müzik adamlarının herşeyi yarım aralık üzerinden konuşması gerekirken (çünkü birimi o)
kalkıp nota üzerinden konuşunca (ki öyle yapıyorlar diye gördüm videolarda) herşey karışıyor.
gamaro:
Klasik armonide 6.nota denmiyor aslinda, 6.derecesi deniliyor.
Ama 6.derece denilince de 6 tam ses araligi gibi bir anlamı yok, o düzenin 6. Notası demek oluyor
r2d2:
Yarım aralık üzerinden olmazsa işler karışıyor.
mi'den sonrası değişik öncesi değişik, hatta 2 yarım ses bile işin içine girebilir.
O zaman tam bir notanın ilgili minörü diyezli olabilir.
gamaro:
Senin sorduğun neden 6. derece sorusunu ben de piyano egitimi alirken sormustum.
Onun cevabi biraz matematik.
Cunku ancak 6. dereceden alir ve major gamdaki aynı malzemeyi (sesleri) kullanarak minor bir akor yazmak istersen, kalkış noktan 6. derece olmak zorunda.
Anlayabildin mi bilmiyorum..
Ama araliklari kontrol edersen görebilirsin.
Ayrıca,
diezli ilgili minorler zaten var.
Do diez majorun ilgili minoru la diez minor.
Önemli olan aynı malzemeyi kullanmak.
r2d2:
Hayır benim kastım kendisi diyezsinken, ilgili minörün diyezli çıkması.
Olamıyor mu?
gamaro:
Cikiyor.
Daha dogrusu çıkmıyor.
Off..
Soyle anlatayım;
İlgili minorde çıkmıyor.
Bu nedenle ilgili minor denilen şeye ( dogal minor).deniliyor. ( ayni malzemeleri kullandigi icin)
Ama minor gamlar ilgili minorden ibaret degil, o bir matematik ciktinin yansısi.
Adamlar her sesi ve kombunasyonu denemişler iste.
Mesela do major akorun ilgili minoru la minordur, ama la minorun harmonik ve Melodik minör denilen dizilimlerinde diez bulunur.
Bir de şu var;
Modern zamanlarda, antik ve yakin çağın adamdan sayılmayan ya da hatalı bulunan ses dizilinleri ve gamlari bile belli matematik kurallar dahilinde yeniden üretildi.
Atonal müzik mesal.
Ya da soyle düşün, caz akorlari ve gamlari;
Antik yunan neden bulamamis ki acep?
gamaro:
Bence sen "ilgili" kısmına takilma.
O zaman neden "ilgili" ya da bu ilgi nereden geliyor gibi sahte bir soru zihni yoruyor.
O sadece bir betimleme (etiket) major gam ile aynı malzemeyi (sesleri) kullandigi icin verilmiş bir isim, bunu yapabilmesi içinse major gamin 6.derecesinden başlamasi gerekiyor, baska türlü ayni tuğlaları kullanarak minor bir dizi üretmek mumkun olmuyor.
Birisi burdan yola çıkarak ilgili demiş.
İlgisi bu kadar.
( orjinali relatif= ilgili)
Bunun dışındaki minor akorlar ise birebir ayni taşları kullanmak zorunda degil.
(ya da daha basitce: kullanmiyorlar)
Armonik minor.
Melodik minör vs..
Belki böyle daha anlaşılır olmustur.
r2d2:
Hangi aynı tuğlalar yav. İkisinde de 7 nota var. Ve yukarı doğru uzanıyorlar. Zaten oktav değişiyor. Tuğlalar aynı değil.
Ama oktavı bir kenara bıraksan bile, değil 6. nota, hangisinden başlayıp 7 nota gidersen, gene aynı tuğlalar olur diyebilirsin.
Yoksa "minörün kendi T-Y-T (Tam - yarım) kalıbı var, ona uyan versiyon bu" demek mi istiyorsun?
Olabilir.
gamaro:
Evet.
Sana belki isa gibi muhqmmed gibi kitap vermedim sevgili kulum, ama sahife indirdim yukarda.🙂
T-Y-T-T-Y-T-T
Simdi diyeceksin ki, bu araliklari kim nasil bulmus?
Deneye deneye bulmuşlar, sonra kendilerinde ve genelde olustuklari duyguya bağlı olarak, siniflandirmislar.
Ormegin dogal minor ile (ilgili minor) gecisler daha dramatik hale gelir, ancak artarak giden bir etkinin patlamasi ( ya da cozulmesi) ya da finito yaratmaya uygun degildir.
Livaneli mesela, daha dogrusu onun parçalarının düzenlemelerini yapan ve muzikal eğitimini Norveç'te alan kardesi Ferhat livaneli, bunu bol bol kullanır. Bir kelimenin bitip ikinci kelimenin başladığı, ya da kelime icinde hece değiştirirken, (gecis anlarinda) ayni akorun minor ve majorunu , veya ayni tonun farkli minor varyasyonlarini arka arkaya kullanır sik sik.
Bu sekilde, aslinda melodinin/bestenin kendi ana iskeletinde olmayan, ama arkada eslik eden bir baska ses mudahalaesi ile karşılaşırsın,.dalgalanma benzeri bir etki yaratır, dalga once carpar, sonra geri çekilir.
Muzigin kendisine muzik yapmak gibi bisey.
Diger minor akorlar da, farkli duygulanim veya efektler oluşturmalarina gore siniflandirilmis ve her biri icin matematik ses araliklari formuluze edilmiş.
Ama dedigim gibi, bu klasik bari muzigi aleminde evrimini yaşamış bisey.
Bizim kulagimiza nisbeten daha kolay ve yalin geliyor anlasilabilirligi.
Uzak doğuya gittiğinde 5li ya da 7li araliklar arasinda sicramalar temel hareketler haline geliyor.
Bu durum kullanılan muzik aletlerinin yapisi ile de ilgili biraz.
Tarihteki ilk muzik aleti 4 delikli bir kavaldi sanirim (arkeolojik olarak bulunan)
Sadece bu bilgi bile, yaklasik olarak nasil bir matematikle, ne tur aralijlari kullanarak ve ne kivamda bir muzik yaptıklarını anlamada buyuk imkanlar verir araştırmacılara.
Tam olarak bilemeyiz ama en azından kokusunu alabiliriz bir miktar.
.
Yalniz bi de şu var, eklemem gereken;
Baba müzisyenler bu matematiğin arasinda bir teknograd gibi dolanarak yazmıyorlar eserlerini.
Onlar nerdeyse reflekslesmis bir ses bilgi hazinesi ile daha üst bir leveldalar.
Bir nevi master level oyun.
Mutfağın, malzemenin ve pisirme tekniklerinin hepsine hakim bir şefin, nasil daha yeni bir lezzet elde edebilirim diyerek çaba sarfetmesi gibi bisey.
(buyuk ustadlardan bahsediyorum, popüler ya da kitle kültürünün pop-zart sakicilarindan vs degil )
Benim gibi amatörler ise, zaten olaya ustalar kadar hakim olmadığımız icin, isi biraz doğaçlamaya bırakıyoruz.
Bunca yazip cizdigime bakma, deneysel çalışmalarda bazen yüzyıllar öncesinden formuluze dilmis bir yapıyı sıfırdan bulmak icin inatlasilabiliyor. O da insanin kendisi ile olan mücadelesi ya da estetik /zihinsel bir haz mesgalesi.
Hatta bazen biri geliyor, şurası iyi ama bu boyle olmaz, 5.dereceye diez eklemen lazim filan diyor.
Bense itiraz ediyorum, onu ben duyuyorum kime ne diye poykuruyorum.
Deli saçması bi suru partisyonum var boyle.
Tabi bu tavir, her ne kadar iste budur, gelisme boyle olur zaten seklinde etiketlenebilecek bir guzellemeyi icinde barindirma potansiyeli tasimakla birlikte, her zaman geçerli ve düzgün birsey urettigin anlamina gelmiyor.
Hatta cogu zaman resmen saçmalıyorsun.
Daha dogrusu, sincabin kuyrugu iridir, o artik oyledir, bunu daha fazla dürtmek bir yenilik faaliyeti olmaz.
Binlerce yıllık bir evrime karşı kürek cekemeyecegin noktalar var, ve sen boşuna bir inatlaşma giriyorsun vesaire..
Kamran İnce'nin ilk gençlik yillarinda neleri denediği ile bir söyleşisi vardi..
O da demis ki ( henuz 21-22 yaşında filan) kim kurdu bu orkestral duzeni, neden birinci yaylılar, ikinci yaylılar şurada, nefesleri kim ne diye su sıraya koymuş, davul biye oyle, bu niye boyle zart zurt..
Ve öğrenciliği döneminde, uluslararası bir öğrenci yarışması icin herseyi alt ust ettigi bir çalışmasını icra etmis hayli buyuk istatlarin önünde.
Sonraki sözleri soyleydi;
Yok.. tamam.. yani bazi seyler oyledir, yizlerce yıllık bir deneme yanılma sürecinin ürünüdür ve olabilecegi en uygun hale gelmiştir, hersey yenilebilir degildir, herseye savas acilmaz vs..
Neyse.
Ben zaten sefil bir amatorum.
Boyle boyke yaşıyoruz iste, nihayetinde gideceğiniz yer kara toprak 😉