r2d2
YildizTozu Çünkü sağlıklı bir ilişki, iki çocuğun birbirine taktik yaptığı bir yer değil , iki yetişkinin birbirine eşlik edebildiği yerdir.
Bakın burada sağlıklı bir ilişkinin iki çocuğun birbirine taktik yaptığı bir yer olmadığını yazmışım (iki çocuktan kastım kadın ve erkek) ve sağlıklı bir ilişki için iki yetişkin olması gerektiğini belirtmişim. Yani illa erkek olgun olmalı diye yazdığım bir cümle yok , o biraz sizin kendi alınganlığınız olmuş.
YildizTozu Kadın olsun erkek olsun, çocukken anne veya babası tarafından yeterli sevgiyi, ilgiyi ve onaylanmayı alamayan bir çocuk, büyüdüğünde o onayı başka yerlerde aramaya başlıyor.
Bakın yine burada yaralı çocuk olmanın kadın ve erkek olmakla ilgili birşey olmadığını belirtmişim. Zira konu başlığı Redpill erkekleri olduğu için Redpill erkekleri üzerinde durdum. Bağlantıyı kurabileceğinizi düşündüm.
Şimdi bir erkeğin karşısına sık sık “Makbule”ler çıkıyor diyorsanız, bir kadının da karşısına “Mahmut”lar çıkıyor: Aldatan, kandıran, dolandıran, hatta şiddet uygulayan erkekler. Sanmayın ki bütün erkekler masum ve mükemmel. Kadın arkadaşlarım arasında erkeklerden ciddi şekilde yara almış, isyan eden çok insan var.
Ben burada başka bir şeye dikkat çekmeye çalışıyorum.
Diyorsunuz ki ;
Redpill erkekleri kadınlar yüzünden kadınlardan nefret ediyor olamaz mı ?
Eğer durum gerçekten böyle olsaydı, yani bu nefret yalnızca kadınlardan kaynaklansaydı, ne yaparlardı biliyor musunuz ?
Kadınlardan uzak dururlardı.
Ama bunu yapmıyorlar. Daha doğrusu yapamıyorlar. Çünkü içlerindeki “yaralı çocuk” hala muhtaç. Hala annesinden ya da babasından alamadığı sevgiyi, ilgiyi, şefkati bir yerlerden almaya çalışıyor.
Kadından nefret ettiğini söylüyorsun ama onunla bağ kurmak için saatlerce taktik videoları izliyorsun, daha fazla para kazanmak için çabalıyorsun, spor yapıyor, şık giyinmeye çalışıyorsun. Tüm hayatının odağında hala kadın var.
E hani nefret ediyordun?
Gerçekten nefret etseydin, uzak durman gerekirdi.
Duygusal olarak olgun bir kadın ya da erkek, böyle içsel karmaşa yaşayan, yaralı bir insanı kolayca fark eder ve ondan uzak durur.
Çünkü olgun biri, taktik yapan birini anlar.
Ve duygusal olgunluğa erişmiş biri, ne kadar taktik yapılırsa yapılsın, o ilişkiye çekilemez.
Eğer biri, kendi yaralarıyla yüzleşmek yerine taktiklere sarılmaya devam ederse, karşısına yine kendisi gibi yaralı bir çocuk çıkar.
Sonra başlar kısır döngü: Gelsin Makbuleler, gitsin Makbuleler.
Bir de “önce erkek olgunlaşsın” , yok “önce kadın olgunlaşsın” yarışına giriyorsunuz.
Bu gerçekten çocukça bir tavır 🙂
Hala kendine değil, dışarıdakine odaklanıyorsun.
Değişimi karşıdan bekliyorsun.
Ama böyle davranmaya devam edersen, hiçbir şey değişmez.
Peki neden hep çocukluğa bağlıyorum bu meseleyi?
Çünkü, örneğin terk edilmekten korkuyorsan, aldatılmaktan, sevgilinin başkasının etkisine girmesinden korkuyorsan ve bu korkularla onu kontrol etmeye çalışıyorsan...
Kendi benliğini terk ediyorsun demektir.
Kendini bir kenarda bırakıp, onun peşinden koşmaya başlıyorsun:
“Aman beni terk etmesin…”
“Aman başkasına gitmesin…”
“Aman onu kızdırmayayım…”
Ve bu noktadan sonra, karşı tarafın sana öfkeli davranması kaçınılmaz oluyor. Çünkü sen artık kendin değilsin.
Sen, plastik bir figüre dönüşüyorsun. Gerçeklikten uzak, kimliksiz bir şekil…
Bu yüzden diyorum ki:
Taktik yapmak, rol yapmak = kendini terk etmektir.
Bu da çocukluktan kalan korkularla yüzleşmek yerine, kaçmak anlamına gelir.
Peki neden korkmadan kendin olamıyorsun?
Çünkü yalnız kalmaktan, sevilmemekten, terk edilmekten korkuyorsun.
İşte bu korkular, çocuklukta bir yerlerde eksik kalan şeylerin sonucudur.
O yüzden biri diğerini suçlamak yerine, aynaya dönüp kendine bakmalı.
“Ben neden böyle hissediyorum?”
“Bu korkularımın kaynağı ne?” diye iz sürmeli.
Sevgiliden bir şeyler beklemek yerine, insan önce kendine şefkat göstermeli.
Ve kendini olduğu gibi ortaya koyabilmeli.
Çünkü kendilik yoluna giren bir insan, korkmadan “ben buyum” diyebilen biri, ister kadın ister erkek olsun, ışık saçar.
Ve insanlar, bu ışığa doğal olarak çekilir.