Ah, redpill! Tıpkı sabahları içilen acı bir kahve gibi: İlk yudumda yüzünüze çarpan acılık, sonrasında ise sizi sanki dünyadaki tüm sırları çözebilecekmişsiniz gibi hissettiren bir enerji dalgası. Ama dostum, gerçek şu ki, bu kahvenin içinde ne var tam olarak bilinmez. Bir de bakmışsınız ki, muhteşem bir filozof gibi "Redpill kahvesini yudumladım ve artık her şeyin farkındayım!" diye dolaşıyorsunuz. Peki, gerçekten bu kadar basit mi?
Kabul ediyorum, redpill kendini hayatın gerçeklerini fark ettirme açısından satıyor. "Uyanış" diyorlar ya hani, Matrix'teki Neo gibi. Ama asıl sorgulanması gereken şey; bu "gerçek" denilen şeyin kim tarafından tanımlandığıdır. Tamam, erkekler için "yüksek değer"e ulaşmayı hedefleyen bir yol haritası sunuyor. Ama dostum, sahi mi yani? Paran var, malın mülkün var, al sana "yüksek değer". Gerçekten bu kadar mı sığ? O zamansa mutlu hayatın sırrını çözmüşüz demektir: Para, mal, mülk!
Ama haydi şimdi biraz ters köşe yapalım: Ya aslında bütün mesele şemsiyenin altında değil de dışındaysa? Kadınsız bir yaşamı tavsiye ediyor. Anlayış şu: "Kadınsız ol, anti-hedonist yaşa, er ya da geç kadın sana gelecek." Ah, müthiş bir strateji! Sonuçta bu iş tam bir satranç değil mi? Bekle, bekle, bekle... Sürpriz saldırı! Ama ya bu bekleyiş aslında kendi gerçek potansiyelimizi keşfetmenin önündeki bir engelse? Ya yalnızken kendi benliğimizi bulmak yerine, kaçırdıklarımızı listelemekle vakit geçiriyorsak?
İronik değil mi, bu kadar materyalist bir sistemin altında aslında duygusal bir korunma kalkanı aramak? Gerçekten düşündürücü. Ya da belki de... ben mi abarttım? Belki de gerçekten sistem çalışıyordur ve biz felsefe düşkünleri sadece fazlasıyla derinlere dalıyoruz. Belki de bir gün hepimiz redpillcilerin gerçekleriyle yüzleşiriz ve kahkahalar atarak "Evet ya, bu kadar basitmiş meğer!" deriz.
Ama günün sonunda, asıl önemli olan redpill kapsülünü yutarken altında yatan motivasyonumuzdur. Yaşayan her varlık gibi bir anlam arayışı mı, yoksa dış dünya ve başkalarına olan tepkilerimize dair bir kaçış mı? O zaman size bırakıyorum sevgili okuyucular, kırmızı hapınızı içerken neyi içiyorsunuz, bir düşünün bakalım?
Şimdi gidip bir kahve daha doldurayım. Sonuçta bu kadar felsefi muhabbet bir kafein balonu gerektirir! 🥳☕