Evrende mevcut doğa yasaları, koşullar uygun olduğunda hayatın ortaya çıkmasına izin verir. Hatta koşulların uygun olduğu bir ortamda, hayatın ortaya çıkması mevcut fizik ve kimya yasalarında büyük bir olasılıktır. Fakat bu neden böyledir? Evren neden koşullar uygun olduğunda hayat diye birşeyin ortaya çıkmasına izin verecek doğa yasalarına sahiptir ? Veya, başka bir ifadeyle, "Evrenimiz neden hayata izin veren bir evrendir?". "Neden başka türlü değildir?"
Burada dikkat edilmesi gereken şey, meseleye belki de tersinden bakmakta olduğumuzdur. Yani bizim bu soruyu sorabilmemiz için zaten hayata izin veren bir evrende yaşıyor olmamız gerekirdi. Dolayısıyla, bu soruyu sormamız belki de zaten anlamsız. Çünkü zaten evrenin dışında ne olduğunu bilmiyoruz. Belki de sonsuz sayıda evre var. Belki bunların çoğu hayatın ortaya çıkmasına izin veren fiziksel kanunlara sahip değiller. Belki biz buna izin veren az sayıdaki evrenlerden birinde yaşıyoruz. Diğerlerinde bu soruyu soracak birileri ortaya çıkamayacağına göre, bizim , "Neden başka evren değil de biz?" dememiz kendi kendinin cevabi olan anlamsız bir soru belki de.
Fakat tabi ki, bu da bir spekülasyon. Çünkü evrenin ötesinde ne olduğunu bilmiyoruz. Başka evrenler olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer varsalar, kaçının hayatın ortaya çıkmasına izin veren evren olduğunu da bilmiyoruz.
Fakat zaten eğer spekülasyon yapıyorsa (yani delilsiz konuşuyorsak), seçenekler sonsuz. Belki de evren sonsuz defalar "big bang" patlamalarıyla ortaya çıkıp, sonra "big crunch" denen kendi üzerine çökmeyle yok oluyor. Ve her ortaya çıktığında başka doğa kanunlarıyla çıkıyor. Eğer bu sonsuz defalar oluyorsa, bazılarında hayata izin veren doğa yasalarının olduğu evrenler ortaya çıkabilir pekala.
Eğer spekülasyon yapıyorsak, yani desteksiz atıyorsak, içinde "zeki tasarımcı" fikri bulunan ya da bulunmayan, ateist olan ya da olmayan pek cok evren açıklaması aklımıza gelebilir. Örneğin, evrenin kökeniyle ilgili çeşitli bilimkurgu eserlerinde işlenmiş bazi spekülasyonlardan örnekler:
* Bu evren başka bir üst evrendeki bir bilgisayarda çalışan bir simülasyon programı ve bizler de bu programın, programlanmış karakterleriyiz. Hatta o da birbaşka üst evrenin ürettiği bir simülasyon ve insanlar olarak biz de gelecekte kendi evren simülasyon programımızı çalıştırmaya başlayacağız ve bu sonsuz bir zincir olarak devam etmekte.
Kulağa saçma mı geliyor? Mantıksal olarak, görülmeyen, duyulmayan, neye benzediği bilinmeyen, sadist bir tanrının sırf kendi eğlencesi için sayısız insan hayatıyla oynaması türündeki bir spkekülasyon yine de eşdeğer ve ondan da daha ferahlık verici bizce.
* İnsanlar ve genel olarak bu evrendeki hayat, milyarlarca yıl sonra öyle bir uygarlık duzeyine ulaşacak ki, zamanda geri gidip "big bang"i ve dolayısıyla bu evreni yaratacaklar.
* Evren kendi üzerine kapanan bir halka gibidir. Başı veya sonundan söz edilemez. Evrenin başlangıç (big bang) küre üzerindeki bir nokta (örneğin dünya üzerindeki kuzey kutbu noktası) gibidir ve big bang'in öncesinden bahsetmek kuzey kutbunun daha kuzeyinden bahsetmek gibidir. Yani anlamsızdır.
* Big bang maddenin sonsuz bir yoğunlukta ve kendi içine çökmesi ile oluşturulabilecek bir şey olduğundan, bir karadelik oluştuğunda, bazı spekülasyonlara göre bu başka bir boyutta, bir "big bang"e sebep olduğundan, yeteri kadar gelişmiş bir uygarlık laboratuarda yapay bir big bang oluşturabilir ve belki de biz bir üst evrendeki bir fizikçinin laboratuarında oluşturduğu bir yapay "big bang"iz.
Daha pek cok benzerleri üretilebilir bunların. Nitekim de üretilmiştir. Fakat kısaca, bu örnekleri verirken amacımız, bunlardan herhangi birinin doğruluğunu iddia etmek değil, sözkonusu olan açıklamalar "spekülasyon" (dayanaksız fikir) olduğu sürece, mantıksal olarak birbirine eşdeğer, içinde yaratıcı fikri taşıyan ya da taşımayan çok sayıda evren açıklamalarının mümkün olduğunu göstermektedir.
Yani seçenek yokluğu yüzünden bir "zeki tasarımcı" fikrine ulaşmak gibi bir zorunluluğumuz yok. Ve bunun sebebi, herşeyden önce, bir spekülasyonu kabul etme konusunda bizi engelleyen "bilimsellik" kaygımızdır. Dayanaksız bir seyi kabul etmek istememe prensibimizdir. Ne de olsa, evrendeki hayat ve düzen zorunlu olarak, mantıksal bir biçimde "zeki tasarımcı" fikrine götürmüyor insanı. Bir şeyin delil olduğunu iddia edebilmek için, onu realiteden mantıksal olarak çıkarabilmek gerekir. Evrende düzen ve hayat olmasını, "zeki tasarımcı" fikrine nedensel olarak bağlayamadığımız için, bu olasılığı kabul etmek için ortada yeterli bir sebep yoktur. Bir kabulü sırf başka seçenek olmadığını zanettiğimiz için kabul etmekle, bu kabulün doğruluğunu kanıtlamış olmak aynı şey değildir. Elde gerçekten başka seçenek olmasa bile (ki var), bir açıklamayı sırf seçeneksizlik yüzünden kabul etmek onu kanıtlamak demek değildir. Bu bilimsel bir tavır hiç değildir.
74 vw 1303 s -- 27.04.2008 - 15:18
ya bir yol bul ya bir yol aç yada yoldan çekil
Evrende mevcut doğa yasaları, koşullar uygun olduğunda hayatın ortaya çıkmasına izin verir. Hatta koşulların uygun olduğu bir ortamda, hayatın ortaya çıkması mevcut fizik ve kimya yasalarında büyük bir olasılıktır. Fakat bu neden böyledir? Evren neden koşullar uygun olduğunda hayat diye birşeyin ortaya çıkmasına izin verecek doğa yasalarına sahiptir ? Veya, başka bir ifadeyle, "Evrenimiz neden hayata izin veren bir evrendir?". "Neden başka türlü değildir?"
Yani seçenek yokluğu yüzünden bir "zeki tasarımcı" fikrine ulaşmak gibi bir zorunluluğumuz yok.
Hala amcınızı çözmüş değilim.
YARATILIŞ
Varlık alemi sadece dünyamızdan ibaret değildir. Dünyamızın dışında gördüğümüz görmediğimiz daha nice nice alemler vardır. Bazı kaynaklarda 18 bin alemin Rabbine hamd olsun ifadeleriyle başlanmıştır. Bilinenden daha çok alem vardır. Çünkü ilmi çalışmaların sonunda yeni yeni açıklamalar yapılmaktadır. Araştırmalar göstermiştir ki; hiçbir şey kendi kendine var olmamıştır. Her şeyin bir yaratıcısı vardır.
A- HERŞEYİ YARATAN ALLAH’TIR:
Hiç bir şey kendiliğinden Allah’ın yaratmasının dışında olmamıştır. Büyük küçük, görünen görünmeyen her şeyi Yüce Allah yaratmıştır.
Bunlardan akıllı, bilgili ve en kuvvetli insanoğludur. İnsan da acizdir. O da yaratılmıştır. İnsanda bir şey yaratamaz. Çünkü insan yaratılandır, yaratamaz. İnsan ancak Yüce Yaratanın yarattığı şeylerde değişiklik yapabilir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmiştir:
- “Her şeyi yaratıp nizam veren, mukadderatını tayin eden Allah’tır.” (Furkan:2)
- “Allah gökleri ve yeri yerli yerinde yaratmıştır.” (Caşiye:22)
- “Her şeyi çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız diye” (Zariyat:49)
Big bang maddenin sonsuz bir yoğunlukta ve kendi içine çökmesi ile oluşturulabilecek bir şey olduğundan, bir karadelik oluştuğunda, bazı spekülasyonlara göre bu başka bir boyutta, bir "big bang"e sebep olduğundan, yeteri kadar gelişmiş bir uygarlık laboratuarda yapay bir big bang oluşturabilir ve belki de biz bir üst evrendeki bir fizikçinin laboratuarında oluşturduğu bir yapay "big bang"iz.
Daha pek cok benzerleri üretilebilir bunların. Nitekim de üretilmiştir. Fakat kısaca, bu örnekleri verirken amacımız, bunlardan herhangi birinin doğruluğunu iddia etmek değil, sözkonusu olan açıklamalar "spekülasyon" (dayanaksız fikir) olduğu sürece, mantıksal olarak birbirine eşdeğer, içinde yaratıcı fikri taşıyan ya da taşımayan çok sayıda evren açıklamalarının mümkün olduğunu göstermektedir
işte sizde bunu diyorsunuz
De ki: "O, her şeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiç bir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir." (EN'AM SURESİ / 164)
"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin RABBİNE aittir." (ŞUARA SURESİ / 180
Golem -- 27.04.2008 - 15:30
***Araştırmalar göstermiştir ki; hiçbir şey kendi kendine var olmamıştır. Her şeyin bir yaratıcısı vardır.***
Hangi araştırmalar göstermiş bunu?
Peki evreni vareden Allah diyelim Allah nasıl kendi kendine varoluyor?
"Biz onu öyle tanımladık" veya "o öyle" deyince iş bitiyor mu?
Bilgisev -- 28.04.2008 - 17:03
Düşüncenin Boyutları yazı dizisindeki "İnsan ve Evren" başlıklı yazımdan bir alıntı:
"İnsanla evren arasındaki bu yakın ilişkiye değinmiş olan fizikçi, (1930’lu yillarda Nobel fizik ödülünü de kazanmış olan) Paul Dirac’tir. Dirac (1902-1984)’ın ileri sürmüş olduğu Antropik Prensibine göre “Fizik biliminde bazı sabit sayılar az bir miktar farklı olsalardı evrenimiz bugünkü durumuna asla ulaşamazdı ve bu çok farklı oluşan evrende insan da ortaya çıkamazdı”. İnsan evrende tesadüf eseri oluşmuş bir varlık değildir ve evrenle bütünsel bir ilişki içindedir.
Antropik Prensibin ‘Insanı merkez yapan prensip’ olduğu sanılabilir. Oysa ki, bu yaklaşım ben-merkezci (egoist) bir bakış açısı olmayıp sadece insanı dışlamış olan nesnel fizik bilimine öznel insan yapısını katmak olarak algılanmalıdır. Zira evreni gözleyen ve evren hakkında fikir yürütüp model geliştiren insan ile evren ‘içiçe’dirler. Bu ilişki sadece yerel olmayıp zaman ve mekândan bağımsız, bütünsel bir ilişkidir."
orcagada -- 29.04.2008 - 01:56
Sonsuz evren diyoruz,ben merak ediyorum bu kavram sonsuz ihtimal anlamına da gelmiyor mu?Tesadüf sonsuzdan düşük bir ihtimal veya kuvvet mi?
Sonsuz ihtimal ise sonsuzluk biz de tesadüf edebiliriz yaşamak için zannediyorum.Yanlışsam bana doğrusunu izah eder misiniz?
Bilgisev -- 29.04.2008 - 03:13
İnsan bio-psiko-sosyal bir varlıktır. Psiko-sosyal yanımıza "tin" diyebiliriz. Ancak, hem tin hem de beden sonsuz ve bütünsel enerji alanından türer. Bu enerji alanına "ruh" da denmektedir. Her insan bu sonsuz ve bütünsel ruh varlığına bağlı olduğundan aynı zamanda sonsuz bir yapıya sahiptir.
İnsandaki bu özellik onun sonsuz sandığımız fakat aslında sonlu mu sonsuz mu olduğunu tam olarak bilmediğimiz evren ile ortak özelliğidir. Her insan bir küçük evrendir. Bu bakımdan hem sonlu hem sonsuzdur. Bu gibi konulara ya-veya mantığı ile yaklaşmak yerine hem-hem mantığı ile yaklaşmakta yarar vardır. Evren de benzer şekilde hem sonludur hem de sonsuz. Evren için kapalı ve hudutsuz olduğu söylenir. İnsanı da bu şekilde tanımlamanın mümkün olduğu görüşündeyim.
Bizim gündelik hayatta karşılaştığımız olaylara tek-tek baktığımızda tesadüf varmış gibi görünür. Fakat "insan" denen türe baktığımızda tesadüf ortadan kalkmaktadır. Büyük sayılar yasası tesadüfleri kısıtlayıp belirgin ve determinist hale sokmaktadır. Tüm canlı türler ve elbette ki insan denen canlı türü bu evrende tesadüf eseri oluşmamıştır.
orcagada -- 29.04.2008 - 03:37
Peki o zaman tesadüf değilse nedir oluşmamızın sebebi?Akıllı tasarım mı sizce?Eğer öyleyse sizce akıllı tasarımın mantıklı sebeplerini de en azından kısaca özetlerseniz çok sevinirim.
(Çok soru sorabilirim benden iyi bildiğiniz,anlayamadığım her konuda umarım sıkmam sizi,daha çok öğrenmem lazım daha çok,daha çok.Elbette benim açlığım sizi bağlamaz ama cevaplarsanız çok makbule geçer.)
Saygılarımla...
Misafir -- 18.03.2009 - 15:53
Zor bir dönemde yaşıyoruz.500 yıl sonra doğmuş olmak ya da o zaman kadar dondurulmak isterdim.500 yıl sonra ne olacağını merak ettiğimden değil,dar hatlarıyla ne olacağını tahmin ettiğimden ve onları yaşamak istediğimden.Mesela 500 yıl sonra insanların yedek parça ve sınırsz yaşam sorununu çözmüş olacağını düşünüyorum.Kazaa var olduğum bu evrende yok olmak istemiyorum aslında.
Misafir -- 20.09.2009 - 15:10
evrende neden hayat var?
evren, galaksiler, gezegenler.. insan, beden, mikro organizmalar, mikroplar, hücre, dna, atom... sadece bi benzerlikten değil, biçimiyle hareketiyle uyumuyla, yok oluşuyla var oluşuyla...tastamam bir aynılıktan bahsediyorum ve oturup evrende hayat neden var diyoruz, kendimizi bu büyük oluşumun dışında tutup yaşayanın yalnızca biz olduğunu düşünüyoruz.
aron -- 28.09.2009 - 16:13
Araştırmalar göstermiştirki Evren genişliyor..
“Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„ (Zariyat Suresi, 47).
ALLAH c.c. Ezel'dir, Ebed'dir..
İnançsızlar bir sürü Evren modeli üretip üstelik teori bazında bile olmayıp desteksiz atınca oluyorda iş bitiyor öylemi..
Haydi güle güle yolunuz açık olsun.
oik0s -- 29.09.2009 - 03:58
Bakınız komedi nasıl başlıyor:
Zariyat 47'nin ingilizcesi:
[Zariyat 51:47] And We have built the heaven with hands (the Divine Power), and it is We Who give the expanse.
Kaynak :http://www.ahlesunnat.biz/holyquran/holyquran051.htm
Tercümesi : ve biz ellerimizle cenneti inşa ettik (kutsal güç ile) ve biziz ona(cennete) geniş alan veren...
Elmalılı meali:
47- Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.
Diyanet meali:
47. Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.²
Burada diyanet bir dipnot açmış "2" diyerek:
2 - Âyet “Göğü kudretimizle biz kurduk ve biz onu genişletmekteyiz” şeklinde de tercüme edilebilir. Bu bakış açısı, modern astrofizikte gündemde bulunan, evrenin sürekli genişlemekte olduğu görüşünü desteklemektedir.
İşte bu komedidir.
godlike -- 29.09.2009 - 05:39
bu soruya en güsel cevabı paul diractan alıntı yapan arkadaşım vermiş.evreni yöneten 4 kuvvet vardır ve bu kuvvetlerin sonsuz ihtimalden yalnızca madde için gereken düzeyi seçmesi bana göre tesadüf değildir.paul dirac'a da tesadüf gelmemiş.paul dirac kuantum fizikçisi olup matematik alanında büyük başarı sağlamış birisidir.sadece denklem yoluyla pozitronu gözlemlenmeden önce varlığını bulmuştur.(pozitron=elektronun karşı parçacığıdır)evrende her maddenin bir karşı maddesi vardır ve bunlar bir araya geldiğinde birbirini yok eder.big bang de her nasıl olduysa madde karşı maddeye biraz fazla gelip bugünkü evren oluşmuştur.arkadaşımız evren big bang gibi sonrada kendi içine çöküp tekrardan evren başlaya bilir mi gibisinden fikir üretmiş mantıken ve fiziken mümkün değildir.big bangden bu yana evren genişlemektedir.karanlık madde diye yeni bir kuramın evreni genişletdiği ortaya atılmaktadır.yani evrende küçülüp tekrar big bang düzeyine dönüşü mantıksal olarak mümkün gözükmemektedir.tabiki şuana kadar bilimin bize söylediği budur.arkadaş çok iyi bir soru sormuş.evrenin kendi kendine oluşma olasılığı ile bir yaratıcının yaratma olasılığı birbirine eşittir diye .bencede haklısın.olasılıklar aynı ama sonuçları bakımından farklı.benim inancım bir kimya labaratuvarındayız.herşey yerli yerinde olması gerektiği gibi(paul dirac ve bilim çevresinin görüşüne göre ÇOK FAZLA TESADÜF!!!)bir sürü etrafımızda haplar var.her biri bilmem ne çeşit bir evren.peki şimdi bunun kendiliğinden olması mı mantıklı geliyor yoksa bir kimyagerin olduğu fikri mi?kanaatimce bir yaratan vardır ve o her şeyi yaratmıştır.yoksa sonsuz olasılıkla bir yere varamayız.mesela biraz sen düşün yaratıcı deilde nedir en yüksek bulduğun ihtimali söyle onun tutarlılığını tartışalım!.çünkü bence en yüksek ve mantıklı ihtimal tanrının varlığıdır.hem adalet sistemindeki çarpıklığıda mükemmel bir şekilde açıklıyor.mesela ben senin anneni öldürdüm bana ne ceza biçersin.bu soruya herkes farklı cevap verir.kimisi ömür boyu hapis kimisi idam edilme kimisi işkenceyle öldürülme der.ama ben sana söylüyeyim.mutlak adalet bizim dünyamızda yoktur.çünkü insan eliyle yapılmış yapay şeylerdir.suçsuz yere hapse girenlerin hesabını kimden soracağız sence herşey düzen ahenk içinde kendi kendine yetebilen yaratıcısız dünya bu adaleti sağlayabilir mi?bence öbür tarafın olma ihtimalini kafamda kuvvetlendiriyor.eskiden nietsche okur en büyük hayranlarındandım.halada öyleyim ama nietschenin eksik gördüğünün kanaatindeyim.çünkü o bu adaletsizliği tanrı olsaydı bu adaletsizlik olmazdı diye açıklıyor.keşke nietscheye durumu açıklayabilseydim ona açıklayamam ama sana açıklayabilme şansım var kardeşim.bu adaletsizlik kavramını çok düşündüm tanrının olmadığı kavramlarda bunu açıklamak pek mümkün gözükmüyor ama tanrı çok güsel açıklıyor CENNET ve CEHENNEM!.şimdi aklına şu soru gelecektir.mesela 3 yaşında ölen birisiyle 90 yaşında ölen birisi var.3 yaşında ölen birisine haksızlık yapılmamış mı?onun yaşamaya hakkı yok mu diye(ki bu soru benim kafama geldi :D)3 yaşındaki bir çocuk akik baliğ olmadığı için günahsız sayılıp cennete girecektir.yani 90 yaşına kadar yaşayan sevaplarının yanında elbet günahta işleyecektir ve cennete girme olasılığı değişkenlik gösterip günahlarından cehennemde arınmadan cennete giremiyecektir.sence 3 yaşında günahsız bir şekilde direk cennete gitmek haksızlık mı ödül mü?ikinci olarak o zaman hepimiz ölelim erkenden cennete gidelim önermesi gelicek onuda mükemmel bir şekilde açıklıyor din.hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdir.allahın verdiği canı allah alır.sen emanet taşıyan gibisin bu maddi bedenin düşüncelerin herşeyin ona ait ve kötülük için bunları kullandığında emanetine kötü davranmaktan sorumlusun.en iyisi ben size bütün fikirlerimi yalın bir dille anlatayım.her ne kadar bilimin gittiği yere kadar bilim gidemediği yerde inançlar diyosam bundada öyle diyorum.öbür dünyayı bilimsellikle inceleyemeyiz.çünkü deney yapabileceğimiz bir konu değildir.o zaman fizikteki gibi yanlızca düşünce deneyleri üretip cevap araya biliriz.benim düşünce deneyim çok küçük çocukken herşeyi yaratmadan önce tanrının canı sıkılıyordu.ve melekleri şeytanı insanları yarattı yani can sıkıntısını gidermek için(çocukça bir düşünce o zamanlar allahın sıfatlarının boyutları hakkında bir fikrim yoktu canı sıkılmak insanlara has bişe :D)ve hayatım boyunca komik olmaya çalıştım çünkü biliyordum tanrı beni izliyo ve ben onu güldürürsem cennete gideceğim.ama daha aklım ermeye olgunlaşmaya başlayınca bu fikri terk ettim.şimdiki görüşüm kuranda geçen BEN GİZLİ BİR HAZİNEYDİM BİLİNMEK İSTEDİM. sözü ve kendi sıfatlarından hepsinden biraz azını insanlara vererek(örneğin görmek,bilmek,YARATMAK dahil!,bütün sıfatlarından insanlara az az vermiştir)ve insanın bu sıfatları kullanarak kendisini bulup bulamayacağımız üzerinedir hayat.ilk önce melekler vardı cennetinde günahsız allaha kulluk eden haşa bende tanrı olsaydım bana secde etmelerini isterdim :D gayet doğal bir şey.ikinci olarak en can alıcı nokta şeytan.şeytan ilk yaratıldığında meleklerin hocasıydı ve tanrıyı çok sewiyordu ama allah daha sonra insanı yaratıp meleklere insana secde etmesi gerektiğini söylediğinde reddetti.ve allaha karşı geldi.ve allahtan evrenin sonuna kadar süre istedi bu süre zarfında insanları senin yolundan ayırırsam meleklerin büyüklüğünü kabul et diye.allah istese o an şeytanı yok edebilirdi.ama o ESİRGEYEN ve BAĞIŞLAYAN dı.ve şeytanı allahın sewdiği kanaatindeyim ki affetti.çünkü şeytan meleklerin hocası konumunda o zmna kadar yaratılmış en yüce canlıydı.herşey mantıksal olarak burada bu şekilde açıklamak mümkün.allah insanı niye yaratmış sorusunun cevabı burda insana hür irade veriyor insan aklıyla herşeyi belli ölçüde yapabilme yeteneğine sahiptir.ama kendi bilgisi sınırlı olduğundan herşeyi bilmediği için bilebileceği herşeyi aslında var olan herşey olarak görüyor. bu yüzden allah yolundan sapabiliyor.işte bu sıfatlarından bolca dağıtıp akılla ona ulaşmamızı istiyor biz ise kendimizi mini tanrılar olarak görüp onun varlığını inkar edip herşeyi bulacağımızı her şekilde hayatta kalıcamızı düşünüyoruz.bir ölüm alır götürür seni bu alemden.ilerde onunda çaresi bulunur diyorsunuz.mantıksal olarak imkansız.zaman kavramının olduğu bi yerde muhakkak ölümde var.olacaktır.şimdi einstein bize yüksek hızlarda veya kütle çekimin yoğun olduğu yerlerde zamanın durma noktasına geldiğini söylemeyin .aynı einsteini okursanız o yüksek hıza çıkmanın imkansız olduğunuda söylüyo.bi karadeliğin yanında durma ihtimalinizi kendi aklınıza bırakıyorum.yani ölüm kaçınılmaz ve kuranda her nefis ölümü tadacaktır.ile çok güsel ifade ediyor.yani aradığım her soruya din çok güzel cevap verirken evrenin kendi kendine oluştuğu bi gün ölünce yok olacağım kavramı hem soğuk hem ürkütücü geliyor.ama ben en zeki canlıyım ben mükemmelim ölmek bana göre değil. ben yok olamam ve din bana bunları vaadettiği gibi cenneti vaadediyor.sence taa o yıllarda yaşamış bir kaçık tüm bu sorularıma tutarlı bir cevap verebilir mi(o peygamberdir o allahın kulu ve elçisidir)bide bu ihtimali değerlendir peygamberimiz okuma yazma bilmeden dünyanın en güsel sözleriyle dağdan iniyor.bu bir kanıt değil mi sence?aslında senin kafana takılan soruların hepsi banada takıldı.ama etrafımda çok güzel şekilde açıklayabilecek insanlar vardı.galiba senin böyle bir çevren az.sana açıklamalarını hep yaratıcının olmadığı yönde açıklamalar yapmışlar ve sende olmadığı yönünde düşüncen olgunlaşmış.(aynı şey bizim için tam terside söylenebilir)ama kendi aklımla kefeye koyduğumda en mantıklı bana bu geliyor.ve tanrı bunuda çok güsel açıklıyor:allah bazılarının kalbini mühürlemiştir onlar asla allahı bilmiyecek olanlardır.inşallah onlardan değilsindir kardeşim.akla mantığa önem veririm ve kesin kati bir şekilde tanrı varlığını kabul etmiyorum diyorsan sana dilim döndüğünce açıklarım yetmediğim yerlerde aklıyla zekasıyla sana mantıksal cevaplar verebilecek kişilerle konuşmanı sağlarım.ama benim düşüncem bu kesin kez bunu düşünüyorum bana tanrıyı göster inanayım.diyorsan ben sana söylüyeyim bunu kimse yapamaz.algılayamadığın bir evrenin kanıtı olmaz.sende bakabilen bir göz olursa görebilirsin.kanıt olarak çok fazla tesadüfün olması bununda beni kıllandırdığıdır.inançsal kanıt istiyorsanda bir adamın dağa çıkıp indiğinde okuma yazma bilmeyen birinin dünyanın bütün sorularına cevap bulan sözleridir(ki o sözler üç kıtayı etkisi altına almıştır!!!)sence bir kaçık bunu yapabilir mi? bunları kabuletmiyorsan daha fazla kurcuklama bence çünkü aklının yetmiyeceği gözünün dışında kalan bir alem.ispatlıyamassın.ama din bunuda açıklıyor dediğim gibi allahın sıfatlarından çok az bir kısmı senin elinde :D
aron -- 29.09.2009 - 11:25
Zariyat- 47. EVRENİ [yaratıcı] güc[ümüz] ile inşa eden Biziz: ve, şüphesiz, Biziz onu istikrarlı bir şekilde genişleten.
Enbiya- 30. PEKİ, hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar, göklerin ve yerin [başlangıçta] bir tek bütün olduğunu ve Bizim sonradan onu ikiye ayırdığımızı ve yaşayan her şeyi sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Hâlâ inanmayacaklar mı?
Yetermi..
xenix -- 29.09.2009 - 17:34
Yeryüzünün hep olduğunu sanıyormuş... Göklerin ve yerin oluşum tarihleri hakkında bilgi yoktu tabii o zamanlar.
xenix
aron -- 29.09.2009 - 17:54
Al sepetten bir yumurta..
Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı..
Göklerin ve yerin oluşum tarihi imiş..
marutti -- 13.03.2010 - 13:56
Ben hepsinin üstünde olan nurum, Ben her şeyim, her şey Benden ileri geldi ve her şey Bana erişti. Bir parça tahta koparın, ben oradayım; taşı kaldırın, orada Beni bulacaksınız. (İncil'den)
Allah, göklerin ve yerin nurudur...(Nur 24) Nereye dönerseniz Allah’ın Yüzü oradadır... (Bakara 115) O, ilk ve sondur; görünen ve görünmeyendir… (Hadid 3)
sanalmanik -- 25.08.2014 - 18:29
"evrende neden hayat var?"
sanalmanik -- 25.08.2014 - 18:42
bu durumda/durumlarda neden;
zekanın (ya da kendini bilen/kendinin farkında olan) zekanın kendi kendini görme-gözlemleme-keşfetme bilme gereksinimidir ki; bu ihtiyaçtır ya da zorunluluk
ya da doğal sonuç;
ikinci bi durumda ise ise istek/seçim ve arzudur sonuç; ki bu da istek ve açık iradeyle yaratım, yansıtma-varlık yapma/oluşturma ya da gerçeklik tasarlamadır; ki yine de neden öğrenme-eğlenme-oyun-doğal devinim/yeti gibi sebeplere dayandırılabilir;
sonuçta sebep/neden niteliğe ve gereksinime ilişkindir;
gereksinim ya da ihtiyaç yoksa neden bağı kurulabilir mi? nasıl kurulsun ki? bilmiyorum, tek sonuç istek oluyor bu durumda; ama istek bile bir gerkesinim olmalı belki de çözemedim-bilmiyorum;
bence nedensellik bu ya da benzer ilkelerle temellenebilir ya da bağdaştıtılabilir;
olmadı düşünülebilir;
sonuçta zeka var ve deviniyor;