İki zeki genç, küçük bir dereciğin üzerindeki köprüde durmuş, altlarındaki suyu seyrediyorlardı.
Bir tanesi:
“Bak” dedi, “şu alttaki minicik balığı görüyor musun? Ne kadar mutlu!”
Diğeri:
“Sen bir balık değilsin ki! Bir balığın mutlu olup olmadığını nasıl anlayabilirsin?” diye itiraz etti.
Öteki:
“Peki, sen… Sen de ben değilsin ki. Öyleyse benim balığın mutlu olup olmadığını anlayıp anlamadığımı sen nasıl anlayabilirsin?” diye karşılık verdi.
Diğeri:
“Tamam” dedi, “mademki ben sen değilim ve sen olmadığıma göre de senin anladığını anlayamam. Öyleyse sen de balık olmadığına göre balığın ne hissettiğini anlayamazsın.”
Öteki dayanamadı:
“O zaman senin ilk sorduğun soruya dönelim,” dedi. “Sen bana balığın mutlu olup olmadığını nereden anladığımı sordun. Bu soru gösteriyor ki, benim anlamadığımı, sen hissettin. Öyleyse söyleyeyim aziz dostum. Ben de balığın mutlu olduğunu hissettim
xenix -- 26.04.2008 - 14:40
Birde olaya aşağıdaki balık gözünden bakalım.
Tepenizde iki kişi sizin hakkınızda dır dır konuşup duruyor. Bu konuşmaları dinlemektense olta atıp tutmalarını tercih ederdi heralde.
xenix
Agnia -- 26.04.2008 - 14:51
Yine de önce can, sonra canan mı acaba?
Fakat yaa burda böyle sonsuzca salınıp duruyorum bari birinin karnını doyurayım deyip, İsa gibi kendini feda eden bi balık da olabilir, kimbilir
narin -- 26.04.2008 - 14:56
Hissediyorum öyleyse doğrudur diyebilirmiyiz?