Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

BİLMENİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: HAYAL GÜCÜ (1)

delete

BİLMENİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: HAYAL GÜCÜ


Birinin kendi gerçekliğini yaratmasına hayal gücü denir. Geceleri rüyalarında birçok şey yaratırsın. İşin en inanılmaz tarafı, sen hayatın boyunca her gece rüya gördün ve her sabah onun bir rüya olduğunu kabul ettin. Gerçek olmadığını biliyorsun. Ancak tekrar gece olduğu zaman uyuyorsun ve hayal gücün yine kanatlarını açıyor; içinde hiçbir kuşku kalmıyor. Hiçbir kuşku duymadan gerçekliğini kabul ediyorsun.

Bu hayal gücü öğretisi başka şekillerde de işleyebilir. Rüyalarını yaratıyor ve bunların gerçek olmadığını biliyorsun. Ancak o rüyaları görmeye başladığın zaman, onlar seni çevrelediği zaman; çok gerçekçi görünüyorlar. Gerçek dünyadan bile daha gerçekçi. Çünkü gerçek dünyada arada bir şüphelenir ve kuşku duyarsın. Örneğin şu bulunduğun anda, burada gördüklerinden kuşku duyabilir; duyduklarından kuşkulanabilirsin. Ya da uyuyup rüya gördüğünü düşünebilirsin. Bu bir rüya da olabilir. Bunu ancak uyandığın zaman anlayabilirsin.

Aradaki tek ayrım budur: Gerçek hayatta, şüphe duyabilirsin. "Bu bir rüya olabilir." Ancak rüya görürken, bir rüya olup olmadığını merak etmezsin. Rüya ile gerçek arasındaki tek fark budur. Gerçeklik sana muhakeme etme olanağı tanıyor; rüya ise böyle bir şeye izin vermiyor.

Aynı öğreti hayal de yaratabilir. Sessizce oturmuş hiçbir şey yapmıyorsun ve gözlerinin önünden bir hayal geçmeye başlıyor. Uyanıksın, ancak ülkenin başkanı olduğunu hayal etmeye başlıyorsun. Uyanık olduğun için, bir taraftan bunların aptalca fikirler olduğunu biliyorsun. Ancak o kadar güzel hayallerdir ki, insan dünyanın hükümdarı olduğunu ya da dünyanın en zengin insanı olduğunu hayal eder. Uyanık; ancak bir rüya yaratıyor. Eğer bu çok fazla olursa, akıl sağlığını yitirirsin. Bir akıl hastanesi ya da psikiyatri kliniğine gittiğin zaman ne kadar çok insanın hayal dünyası içinde yaşadığını görünce şaşırırsın. Orada olmayan insanlarla konuşur, sadece konuşmakla kalmaz, onlar adına cevap da verir. Bu süreçte hiçbir kuşku yaşamamaktadır.

Eğer hayal gücü, kendi hayallerine inanmaya başlarsa, bir çeşit delilik yaratır. Halüsinasyonlara neden olabilir. Bana sorarsan, senin o azizlerin, Tanrı'yı görmüş ve onunla konuşmuş olan bütün o büyük dini liderlerin, o kategoriye giriyor. Tanrıları sadece kendi hayal güçleri.

Eğer kontrol etmek istiyorsan, bunun bir metodu var. Bunun için gerekli süre en az 3 haftadır ve halüsinasyon yaratmanın temelini oluşturmak için 2 şey yapman gerekir. O zaman karşında İsa'yı ya da Guatam Buddha'yı görebilir ve onunla güzel bir sohbet yapabilirsin. Soru sorabilir ve cevap alabilirsin. Gerçi orada biri olduğunu kimse göremeyecek, ama bu senin suçun. Görünmezi görecek kadar ruhani yüksekliğe ulaşamamışsın. Bunun için 2 basit şey gerekmektedir. İlki 3 haftalık bir oruçtur. Ne kadar aç olursan, zekan o kadar az işler. Çünkü zeka sürekli bazı vitaminlere ihtiyaç duymaktadır. Eğer bunlar sağlanmazsa, zeka kararmaya başlar. 3 hafta geçince zeka artık durur. Yani ilk yapılması gereken şey aklı uyutmaktır. O yüzden bütün dinler orucu büyük bir dini disiplin olarak gösterir. Ancak arkasındaki psikolojiye baktığın zaman, 3 hafta içinde zekan uykuya yatar. O zaman hayal gücü mükemmel bir şekilde işler. Ortada kuşku duyacak bir şey kalmamıştır.

ikinci gereklilik ise yalnızlıktır. Bir dağa, bir ormana, bir mağaraya gider ve tamamen yalnız kalırsın. İnsanoğlu bir toplumda büyür, her zaman insanlarla yaşar. Bütün gün konuşur, gevezelik yapar. Geceleri rüyasında konuşur ve sabah olunca tekrar gece uyuyuncaya kadar konuşmaya devam eder. Eğer konuşacak kimse olmazsa, Tanrı'ya dua etmeye başlar. Bu Tanrı ile konuşmaktır, saygın bir delilik yoludur.

Üç hafta içinde, ikinci haftadan sonra, yüksek sesle konuşmaya başlar. İlk hafta sonunda kendi kendine konuşmaya başlar, ancak bunu kimsenin duymaması gerektiğini bilir; yoksa kendisine deli damgası vurulacaktır. Ancak ikinci haftanın sonunda bu korku kaybolur çünkü artık zekası kararmaya başlamıştır. İkinci haftada yüksek sesle konuşmaya başlar. Üçüncü haftada görmek istediği insanlarla karşılaşmaya başlar: İsa, Krişna, Mahavir, Guatam Buddha, ölmüş bir dost ya da bir başkası. Üç hafta sonra o kişiyi o kadar iyi hayal etmeye başlar ki; bizim sıradan gerçekliğimiz donuk görünmeye başlar. O yüzden dinler bu iki stratejiyi desteklemiştir: Oruç ve inzivaya çekilme. Bu bir halüsinasyon deneyimi yaşamanın bilimsel yöntemidir.

Kendi gerçekliğini yaratabilirsin. İsa ile birlikte yaşayabilir, Guatam Buddha ile sohbet edebilirsin. Onlara soru sorar ve yanıtlarını alırsın. Gerçi her ikisini de sen yaratıyor olursun. Ancak bulgulara göre soru sorduğun zaman, sesin tek yönlü olur. Soruyu cevapladığın zaman ise sesin değişir. Doğal olarak bu, dünyanın dört bir yanındaki akıl hastanelerinde yaşanmaktadır. İnsanlar duvarlarla konuşur.

Tanrı deneyimi yaşamış, Tanrı ile konuşmuş bütün azizlerin geçmişleri daha kapsamlı bir psikolojik tahlile yatırılmalıdır. Onların delilerden bir farkı yoktur. Bütün iddiaları, Tanrı'nın tek oğlu oldukları iddiası, Tanrı'nın tek peygamberi oldukları iddiası, Tanrı'nın yeniden hayat bulduğu tek bedenin kendileri olduğunu iddia etmeleri; deli saçmalıklarından başka bir şey değildir.

Eğer bu insanların halüsinasyonlarla kuşatıldığını anlarsan, büyük bir şok yaşarsın. Onlar kendi etraflarında, kendi gerçekliklerini yaratmıştır. Tanrıları, kendi hayal güçleridir. Mesajları kendi zihinlerinden çıkmıştır, bıraktıkları yazıtlar kendileri tarafından üretilmiştir. Hiçbir kitap Tanrı tarafından yazılmamıştır. Ben bütün o kitapları okudum. Onlara, bırakın kutsallığı, iyi bir edebiyat örneği bile denemez. Üçüncü sınıf edebiyat olmalarına rağmen insanlar onlara tapınmıştır.

İnsanoğlunun bütün tarihi tek bir şekilde özetlenebilir: Bir histeri tarihi. Bütün o azizler ve bilgeler histeri yaşamıştır. Sadece çok azı hayal gücünü bırakmış, bütün zihni ve öğretilerini bırakmıştır. Bu birkaç kişi ise Tanrı deneyimi yaşamamıştır.

Buddha hiç Tanrı görmemiştir. O sadece inanılmaz bir sessizlik yaşadı, aydınlanmasından sonra 42 yıl süren muhteşem bir zevk yaşadı. Onun aydınlanması bir hayal değildi, çünkü hayal o kadar uzun süreli olamaz. Rüyalar bir insanın hayatını değiştiremez. Aydınlandıktan sonra başka bir insan oldu. Mutluluk onun için nefes almak gibi bir şey oldu. O tanrılardan söz etmez, cennet ve cehennemden söz etmez, meleklerden söz etmez. O bu tip şeyler görmemiştir. Bu tip şeylerin önceden yaratılması gerekir. Kendini öyle bir konuma getirirsin ki, daha önceden görmek istediğin her şeyi sonunda görürsün. Eğer bir insan İsa'yı görmek için her şeyi yapmaya hazırsa; oruç tutar, inzivaya çekilir, bir manastıra kapanır.
OSHO

(Sezgi, sayfa 54-67, OWO Yayınları)


ben de osho yu cok

9999 -- 26.04.2008 - 09:40

ben de osho yu cok seviyorum, farkediyorumki onunda gözlerinden, 3 yasindaki bir cocuk muzipligi ve 1000 yasindaki bilge ayni anda bakiyor, sizin gibi:)yasam o vakit gercekten cok guzel, mavi gezegen secipte yasanabilecek bir cennet olabiliyor, realitemizi kendimiz yaratinca:)
sevgimle


Mükemmel

Agnia -- 26.04.2008 - 09:55

bir yazı bu; gerçi azıcık acımasız davranmış ama başka türlü de sivrisinek gibi vız geliyo insanlara, Osho'yu anlayabiliyorum.
Biraz daha detaylı bakmak için "dünyanın OLMAsına" bi göz atmakta yarar var, aslında bütün bu süreçler benim günlükte (agnia blogcu) üç yıldır gün be gün anlatılmış. Walla kendimi yaşayan bi anıt gibi zannettim şu an! :))) Bazen işte böyle yaşlının yaşlısı hissederim, öte yandan iki yaşında bi çocuk oluveririm evvelsi gece olduğu gibi. Hoş vallahi, hayat güzel sanal da olsa gerçek de olsa :)


İlaveten

Agnia -- 26.04.2008 - 10:28

"BİLMENİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: HAYAL GÜCÜ" demiş ya, buradaki hayal gücü, Oyun Kuramındaki, oyunların ilahesidir işte!
Benim Osho'ya nacizane bi ilavem şu olabilir (eminim zaten söylemiştir o, yeni bişey icat edemiyoruz maalesef, sadece ben bu hocanın dediklerini okumamış biri olarak sadece bu yazının kapsamına ilave etmeyi kastediyorum):
Eğer düşünmeyi/hayal etmeyi kesemiyorsak, yani Don Huan'ın deyimi ile dünyayı durduramıyorsak, benim deyimimle oyundan çıkamıyorsak, çünkü bunlar pek kolay işler değil (denedim de biliyorum, bazen dünyadaki en beceriksiz kişinin ben olduğumu sanıyorum), o zaman benim önerim şu; (Osho'ya ilavemdir) bari içinde yaşarken zevk alacağımız bir gelecek/yani şu an hayal edelim. Bunu yapmak elimizde, oyunun daha üst bir fazına geçmemize engel olan yok bu alemde!

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -