Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Dişiliğin Manevi Gücüyle Temasa Geçmek

delete

Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin yaratmış olduğu topluma uyamamıştır çünkü toplum mantığa ve nedenlere uygun olarak yaratılmıştır. Kadın kalpten bir dünya ister. Erkek tarafından yaratılan toplumda ise kalbe yer yoktur.
Ben kadınların gerçekten bir kadın olmasını isterdim çünkü bu büyük oranda kendilerine bağlıdır. Kadın erkekten çok daha önemlidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de annelik eder; her ikisini de besler. Eğer o zehirliyse, o zaman sütü zehirlidir, o zaman çocukları yetiştirme tarzı zehirlidir.
Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle birlikte çarpan kalbin senin dansındır!


OSHO-Kadın / Dişiliğin Manevi Gücüyle Temasa Geçmek (The Book of Woman)


Şu kısım hariç

xenix -- 15.04.2008 - 15:55

"Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin yaratmış olduğu topluma uyamamıştır çünkü toplum mantığa ve nedenlere uygun olarak yaratılmıştır"

Diğerlerine olduğu gibi katılıyorum. Lakin dünya hep bu şekilde değildi. Son birkaç bin yıldır bu işleyiş başladı bunun da en büyük sebebi yine kadınlar. Sanırım kendi güçlerini birbirilerine karşı kullandılar.

En basitinden örtünme olayına bakalım. Bence kadınlar erkekler yüzünden örtünmüyorlar. Muhtemelen kendi erkeği diğer kadınları görmesin diye savunuyor kadınların örtünmesi gerektiğini ve kendiside o örtüyü seve seve takıyor o zaman.

xenix


şiir sensinn..

sonmedcezir -- 22.03.2009 - 12:27

Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle birlikte çarpan kalbin senin dansındır!
bu kısım çok haşuma gitti.. ama içinde acımasızca eleştiriler de yok degill..


kalbin yolu

daphne -- 23.03.2009 - 08:35

Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir.

Bu sözü severim, yarışmaları sevmem kazanandan daha çok kaybedene yol açma ihtimalleri var sanki yarışmaların. Kadına kendini kendisini daha iyi hissettirir. Ona gücünü hissettirir. Kadın güçlüdür ama gücünün farkında değildir. Kadınlar ne kadar güclü olduklarının farkında vardıkları zaman her şey herkes için çok daha güzel olacak.

Kadınlar niye örtünürler hiç anlayabilmiş değilim. Niye örtünmeye ihtiyac duyarlar. Sanıyorum bu örtünme ihtiyacının altında korkular yatıyor. Korkularından kurtuldukları zaman böyle bir şeye de ihtiyaç duymayacaktırlar.

Korkulardan arınmak lazım.


evet amazonları

Delişey -- 09.06.2010 - 13:37

evet amazonları unutmayalım...

ve kadın ikinci yaratıcıdır. tanrı ona bu görevi yüklemiştir. ziraa yüreğinden emindir. erkek tanrının eseri, kadın tanrının şaheseridir...


Günümüz kadınlarının

Yabancı -- 09.06.2010 - 16:53

Günümüz kadınlarının çoğunluğunun konfor takıntısıyla sistemin devamını sağladığını görmek üzücü. Geleneksel ya da modern. Kadın zihinsel potansiyellerini yalnızca konforun rahatlığı yönünde kullanıyor. Belkide bunu erkek egemenliğine karşı bir alan bulmuş olmakla ilgili yapıyor. Ama öteden beri süregelen bir durum olduğunu düşünüyorum.

Ne kadındır şaheser ne de erkek.

osho iyi demiş de kadını yüceltmek ondaki yönetme hırsını kamçılar sanki. Erkeğin durumu zaten ortadadır.

Gidip gelip İKTİDAR sözcüğüne takılıyorum. Oysa sorun tüm çıplaklığıyla ortadadır. İKTİDAR savaşını gerektirecek hiçbir haklı neden yoktur. Bunu algılayabilmek esas mesele. Şimdi basınç çok yüksek, sahip-olmak temel gereklilik. Kadın için de erkek içinde.

İyi ama erkeğin de babalık rolü var ve önemli. Osho bu konuyu ne kadar irdelemiş bu kısacık yazıda göremiyoruz ama ekleyen kişinin yalnızca bu kısmını almış olması da düşündürücü geldi.

Çünkü bir kadının sahip olma hırsından korkmak gerekir! Erkeğin kadın için, ondan alacağına karşılık ödenek olması anlamında sahip olması başka bir saçmalık. İşte böyle oyunlarla dönüyor bu küre.




şaheser olması,

Delişey -- 09.06.2010 - 17:19

şaheser olması, bünyesinde bir varlığı yetiştirmesidir, analık içgüdüsüdür, naçizhane fikrimdir...

yoksa insan eşittir varoluşta. ne erkek kadınsız , ne kadın erkeksiz bir işe yaramaz... bir olmak vardır, ayrı ayrı olmak değilde, lakin günümüzde ne yazıkki bir sidik yarışı varki, tüm dolaplar şehvet uğruna dönüp duruyor...valla bende anlayamıyorum nereden çıktı bu oyun... belki kadından, belki erkekden belkide çokkkk uzun süre önce ki toplumlardaki bir fitneden:PP


Bir kaç "for example" ile

gamaro -- 09.06.2010 - 17:22

Bir kaç "for example" ile gerçeğin sırrına erebilenlere selam olsun.


Ben kadın mıyım?

Toruk Makto -- 09.06.2010 - 18:06

"Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir."

?!!

Dışarıdan nasıl görünüyorum bilmiyorum? Silüetim erkek değil mi benim? Kendimden şüphe duymaya başladım bunları okuyunca. Ne güveni, ne kestirmesi, her zaman duyguların sarp ve tehlikeli yolundayımdır. Genellikle de en çılgınları dahil sevdiklerim güvenli yolu tercih edip benimle tehlikeli yola gelmezler.

Ya ben erkek değilim, ya da OSHO bu kez yanılıyor.

Tatanka Yotanka gibi ben de bir şeyler karalamak istedim şimdi. Hangi kadının benim tarafımdan onuru zedelendi? Hangi kadını sevmediğim halde sırf elde etmek için seni seviyorum dedim? Hangi kadın benimle beraberken sevgisinin karşılığını alamadı? Hangi kadın bana sonu olmayan bir yol teklif etti ve ben o yola girmedim? Hangi kadınla girdiğimiz yoldan dönen ben oldum? Kadınların yaptığı anlaşmayı ne zaman ben bozdum? Yine de benim güvenli ve kestirme yaşam tarzını seçmiş bir erkek olduğumu söylüyorlar...


tek

MoRGaNa -- 09.06.2010 - 18:07

tek kelimeyle;
"tehlikeliyiz"....
bildikten sonra sorun yok.
sonra yok ben duymadım, görmedim demek olmaz.


Onu biliyoruz da

Toruk Makto -- 09.06.2010 - 18:18

Gerçekten de "duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçiyor musunuz? Bunu bilmiyoruz!


sevgili xenix bu günlerde

Yabancı -- 09.06.2010 - 18:22

sevgili xenix bu günlerde sık sık gözlemliyorum kişilerin ilişkilerini, senin söylemiş olduğun bir şeyler gerçekliğini kanıtlıyor her lahza:)

Hani erkeklerin aslında minimumla yetindiğini ama kadınların maximum için kılıç kalkan savaştığını filan söylemiştin. Yine de üzerime manevi gücün şimleklerini çekmek istememekle birlikte bu durumu sessizce onaylayıp gerekli payeyi çıkarmak niyetindeyim :)

Elbette düzenin dinamiklerini de hesaplamak gerekli. Yoksa buradan başlangıca dair genel sonuçlar çıkarma eğilimde değilim.


"Hangi kadının benim

Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2010 - 04:00

"Hangi kadının benim tarafımdan onuru zedelendi? Hangi kadını sevmediğim halde sırf elde etmek için seni seviyorum dedim? Hangi kadın benimle beraberken sevgisinin karşılığını alamadı? Hangi kadın bana sonu olmayan bir yol teklif etti ve ben o yola girmedim? Hangi kadınla girdiğimiz yoldan dönen ben oldum? Kadınların yaptığı anlaşmayı ne zaman ben bozdum?"

Okyanusun ortasında tek başına çırpınan bir çocuğa benziyorsun Toruk Makto:)
Paralama kendini, hepsini ben bozdum. Hepsi benim suçum. Ben bozdum ben yapacağım. Ama bana yardım edin! Tek başıma yapamam. Tek başıma bu kadar yapabildim. Yaptığımı sanarken bozdum işte... yalnız başıma bırakırsanız bozmaya devam edeceğim. "İlanen duyrulur":))...

İyi de Toruk Makto, sen okyanusta değilsin ki?
Aslında ben de tek başıma değildim ama nasıl aldandım bilmiyorum...
Sen temiz kaldıysan, suçun yoksa eğer, suçsuzluğu anlatsana bana biraz...


konumuz;

Toruk Makto -- 10.06.2010 - 04:32

temiz kalma, masumiyet vs. değil. Sadece şu cümleden yola çıktım;
"Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir."

Bu tespitte bir hata olduğunu düşünürken Tatanka Yotankanın sözleri aklıma geldi ve ona benzer bir şekilde düşüncelerimi dile getirdim.

Yıllar önce Atlas dergisinde görüp çok etkilenmiştim. Onun sözlerinden bir alıntı;

"...hangi beyaz adam onun toprağını ya da parasını çaldığımı iddia edebilir? yine de benim bir hırsız olduğumu söylüyorlar... hangi beyaz kadın, ne kadar yalnız olursa olsun, benim tarafımdan esir alındı ya da onuru kırıldı? hangi beyaz adam beni sarhoş gördü? kim benim yanıma aç geldi ve doyurulmadı? kim beni karılarımı döverken ya da çocuklarıma kötü davranırken gördü? hangi kanunu çiğnedim? yine de, benim kötü bir kızılderili olduğumu söylüyorlar... "


Devam et işte Toruk Makto,

Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2010 - 05:15

Devam et işte Toruk Makto, suçsuz insanı anlatıyor bunlar. Buna ihtiyacımız var. Suçsuzu anlarsak suçluyu daha iyi tarif ve teşhis edebileceğiz...


Toruk, sen neymişin be

oik0s -- 10.06.2010 - 05:42

Toruk, sen neymişin be abi!

Dün de adamı bi sundun, sanırsın alem-i cihan...

Ne cihanlar gördük de böylesi gelmemişti. Hahaha:)

Konuşmacı dediğin, bir hazırlığı olur, konuya hakim olur, konunun medyasını(çevre bilgisini) bilir. En önemlisi KAYNAKÇALARI olur. Kaynakça belgeselmiş. Miş miş...


Gerektiği gibi sundum.

Toruk Makto -- 10.06.2010 - 15:04

Gerektiği gibi sundum. İşinde başarılı bir inşaat mühendisi olduğundan bahsettim. Kitapları olduğundan, sürekli kendisini geliştirip yeni fikirler ürettiğinden bahsettim. Adam da zaten bunların varsayım olduğundan bahsetti.
Ben ona seminer gibi olmayacak, sohbet ortamı olacak dediğim için geldi. 3 gün önceden haber verdik. Fikirlerinin kaynağını anlatmakla çok vakit harcadı. Fazla müdahale etmek istemediğim için sabrettim. Onun teorilerini zaten biliyordum. Baştan teorisini sunsaydı; direkt itiraz edilir diye düşündü herhalde ki teorisinin kaynaklarını sunmaya çalıştı. Siz de daha ikinci resimde müdahale ettiniz. Herhalde baştan teorisini sunsaydı; kafasına çürük yumurta falan atardınız. Resimleri, kitapları, belgeselleri kaynaktan saymıyorsan diyeceğim bir şey yok. Adamın quantum fiziğinden spiritualizme dek bir çok geniş konuda fikirleri, varsayımları var. Bunları cesurca ortaya koyuyor. Bunu yüceltmekle hata mı yaptım? Kalkıp avustralyaya gidip oralarda inceleme yapmış olmasını istiyorsun sanırım. Bir arkeolojik kazı grubuna liderlik etmiş olmasını, belki de zaman makinası icat etmiş olmasını istiyorsun. Öyle bile olsa kokpitine seni oturtmasını isterdin. Aksi taktirde yine kafasına domates falan yerdi adamcağız. :)

Dediklerini dinlemeden, ortaya neyi koyduğunu anlamadan tepkisel yaklaşımda bulunmanız yasak değil. Fakat bunu biraz daha geç yapsanız daha iyi olur kanımca. Çünkü anladığım kadarıyla neden bahsetmek istediğini pek umursamadınız. Çünkü aklınız kaynaklara takılmıştı. Benim aklımda kaynaklara takılmıştı. Bir an önce teoriye geçmesini bekliyordum. Fırsat bulabilirse tabi ki...


Toruk

oik0s -- 11.06.2010 - 03:50

Girizgahta bir mağara resmi gösterdi 35 bin yıllık dedi. Ardından ilave etti: Bu resim o günkü insan tarafından yapılamaz.

Yok yahu neden ? Bilim demiş. Hangi bilim ? Cevap yok. Kaynak ? Cevap yok.

Sorduk: Bu yorumu yaparken sanat tarihi veya sanatın yaratımı üzerine bir metin okudunuz mu?

Hayır bilim öyle diyor.

O halde birşey denmemiş oluyor. Devamı önem arzeder mi? Devam da edildi. Sonuç bildirgesi, insan yaşamı her 25 bin yılda bir resetleniyormuş. Müthiş. :)


...e tamam işte..amacı o

Toruk Makto -- 11.06.2010 - 05:57

...e tamam işte..amacı o 25 bin yılda bir olan reseti anlatmak, o teori üzerinden de bir önceki resetçilerin Atlantisliler olduğunu dile getirmekti. Konu resete bir türlü gelemedi gitti. Bizim toplantılarımızın amacı zaten fikir paylaşmak. Kabul edilir ya da edilmez. Deli saçması olarak da görülebilir. Bence, deli saçması bile olsa önem arzeder. Kaldı ki televizyonlarda iki lafından birisi foton kuşağı ve titreşim olan ne insanlar çıkıp fikir beyan ediyor. (normal olarak) Toplantılarımız; Profosörler tarafından sunulan seminer dizisi değil. Ben bile ufak bir sunum yapmıştım o toplantılarda.

Resimler hakkında çok fazla şey denmiş burada.

http://www.seyfullahdemir.com/tarih-oncesi-resimlerinin-gizemi-1/


sizi tanımak isterim Toruk Makto!

Misafir -- 02.10.2010 - 15:08

yorumlarınızı okuduğumda sizi çok sempatik buldum..tanımayı isterim..


Teşekkürler. :)

Toruk Makto -- 14.10.2010 - 04:23

Yazdıklarımı okuduysan tanımış sayılırsın misafir. Misafir de olsa sonunda beni sempatik bulan birisi çıktı. Demek ki sempatik bulunmak için forumda olmamam gerekiyor. Aktif yazıştığım zamanlarda daha çok antipatik bulunuyor olmalıyım ki kimse sempatiksin demedi bu zamana dek. Yazan kendisi değilse xenix çatlasın. :)


Sempatiksin tabi

xenix -- 15.10.2010 - 08:49

Arada kazara :)))

xenix: Şaka şaka, kişisel alma...


"Kadınlar sevilmek için

HoLa -- 30.01.2011 - 17:39


"Kadınlar sevilmek için değil düzülmek için yaratılmışlardır"

Sanırım yirmili yaşımın sonlarından...belki de otuzlu yaşıma denk gelen yılların başından bu yana, kadınlar ile olan her türlü teşrik-i mesaimde (bireysel/özel/sosyal) bu düsturu kendime ilke edindim.

Şunu bildiğimi ve göze aldığımı peşinen söyleyeyim. Bu yazdığımı okuyan ne kadar "içlerinde en edeplisi benim" gösterisine meraklı adam var ise tepeme çullanacak...

..."kadınları birer hiç olarak görüyor"...

...anlamı çıkaran ne kadar kadın var ise keza benzer olumsuz tepkiler verecektir.

Büyük bir ihtimalle pek inandırıcı ve samimi gelmeyecek, hatta oldukça kaba ve irite edici bulunacaktır. Ama bendeniz çok daha samimi ve gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Hatta daha sağlıklı da diyebilirim.

Hayır efendim...bu yazdığım hiç bir şekilde kadınlara -isterseniz dişiler deyiniz- hakaret içermez. Aksine hepimizde var olan dürtüler ve bu dürtülere bağlı duygu ve düşünceler ile daha paralel, daha barışıktır.

Gerçekçidir.

Ne yani karşıdan gelen alımlı bir kadını gördüğü/m/n zaman:

"Offf beee bununla ne güzel bir ömür geçer" ya da ne bileyim "aha aynı yastıkta kocanacak kadın geliyor" mı demekteyim?

Oldukça sağlıklı bir kişinin ilgi duyduğu cinsiyette birinden etkilenmesine neden olan neden cinselliktir.


Nezaket, adab-ı muhaşeret gibi sosyal kontratlar ise sonradan devreye girer ancak sadece birer araçtır..

..amaç sevişmektir.

Yalçın Pekşen in bir önermesini hatırlıyorum...sanırım Nuhun Gemisi isimli kitabında idi; kadınlar diğer kadınlardan daha alımlı görünmek için çarşıda ve aynanın karşında saatler geçirirler ama bunu dile getirince de çantayı kafanıza geçirirler.

Diğer taraftan Eddie Murphy de Raw isimli stand up gösterisinde şöyle bir ifadeye yer verir; beyler...beraber çıktığınız bir kadın sizinle yatmak için geberse dahi istemiyor gibi görünecektir.

Karşı cinsten biri ile giriştiğimiz teşrik-i mesai esnasında neden bir çok şeyi alttan alır, tolerans ayarlarımızı en üst seviyeye çeker, hoşa gitmeyen durumlar olsa dahi göz yumar ve hiç olmadığınız kadar optimist bir kefale dönüşerek; hep böyle kalsam keşke şeklinde kendinizin dahi inanamayacağı bir derişiklikte olumlu davranışlar sergileriz?

İkna etmek için!!!

Öyle değil mi?

Sosyal iki yüzlülük yani hipokrasi tavan yaparken bizler cinsellikten...yani bir araya gelinen birincil nedenden oldukça uzaklaşıyormuş triplerine girer ve dönüp asıl noktaya tekrar gelmek için parmaklarımızı çapraz yaparak koskocaman bir daire çizeriz.

Neden?

Garantili ikna etme çemberi!!!

Sonuçta o koca çemberin çember olması baştaki amaca gelme nedenlidir. Artık bir hafta da mı...üç ayda mı...yirmi muhallebici, iki korku filmi ya da ne bileyim nikahtan sonra mı bilemem.

Abant a gidersek kesin abanırım diyen hayvan çok...ama bunların konumuz ile alakası yok.

Elbette demek istediğim köprü altında bir balık ekmek oradan hemen eve gitmenin çok daha anlamlı olacağı filan değil.

Ancak çok daha debdebeli ve de sansasyonel olacağından eminim.

"Dişiliğin manevi gücü ile temasa geçmek" başlığını okuyunca öylesine aklıma geldi...

...paylaşayım dedim.



hOLA

DEC CAL -- 30.01.2011 - 17:57

hOLA yazdı;

""Kadınlar sevilmek için değil düzülmek için yaratılmışlardır"

Sanırım yirmili yaşımın sonlarından...belki de otuzlu yaşıma denk gelen yılların başından bu yana, kadınlar ile olan her türlü teşrik-i mesaimde (bireysel/özel/sosyal) bu düsturu kendime ilke edindim.

Büyük bir ihtimalle pek inandırıcı ve samimi gelmeyecek, hatta oldukça kaba ve irite edici bulunacaktır. Ama bendeniz çok daha samimi ve gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Hatta daha sağlıklı da diyebilirim.

Hayır efendim...bu yazdığım hiç bir şekilde kadınlara -isterseniz dişiler deyiniz- hakaret içermez. Aksine hepimizde var olan dürtüler ve bu dürtülere bağlı duygu ve düşünceler ile daha paralel, daha barışıktır.

Gerçekçidir.

Ne yani karşıdan gelen alımlı bir kadını gördüğü/m/n zaman:

"Offf beee bununla ne güzel bir ömür geçer" ya da ne bileyim "aha aynı yastıkta kocanacak kadın geliyor" mı demekteyim?

Oldukça sağlıklı bir kişinin ilgi duyduğu cinsiyette birinden etkilenmesine neden olan neden cinselliktir.

Nezaket, adab-ı muhaşeret gibi sosyal kontratlar ise sonradan devreye girer ancak sadece birer araçtır..

..amaç sevişmektir.

Garantili ikna etme çemberi!!!

Abant a gidersek kesin abanırım diyen hayvan çok...ama bunların konumuz ile alakası yok.

"Dişiliğin manevi gücü ile temasa geçmek" başlığını okuyunca öylesine aklıma geldi...
"


Güzel bir paylaşım,
Teşekkürler hOLA

Değilmi sonsuz... Gamaro....Masal....


Ben kefalin optimistini

Nibelunga -- 30.01.2011 - 18:01

Ben kefalin optimistini severim :)


Güzel Nibelunga

DEC CAL -- 30.01.2011 - 18:09

Ne mutlu sana,


Kefal...


Sazan!

Nibelunga -- 30.01.2011 - 18:15

Sazan!


Ne o dec cal, sen dibine

gamaro -- 30.01.2011 - 18:18

Ne o dec cal, sen dibine kadar vururken pek bi güzeldi hani?

Ataan ahlakçısına hoşgeldin, Nibelunga'ya kefal.. E madem o kadar heves ettin, seni de ağırlarız merak etme, şimdilik bi zahmet sıranı bekle.


sazan

DEC CAL -- 30.01.2011 - 18:18

sazan


Evet Gamaro

DEC CAL -- 30.01.2011 - 18:21

Gün döndü hesap döndü...
Yanlış hesap Bağdat tanmı döndü....


Gamaro

DEC CAL -- 30.01.2011 - 18:26

Ben nibelungaya kefal demedim

Bana kefal dedi ve niteledi

Dec cal diye yazmadımda Kefal olduğumu kabul edip o maksatla yazdım bak sen bile yanlış anlamışsın.


Deccal senin yanlış

Nibelunga -- 30.01.2011 - 18:29

Deccal senin yanlış yunluş değil, direkt anlamayla ilgili ciddi bir sorunun var :)


Sen Nibelunga'ya kefal

gamaro -- 30.01.2011 - 19:06

Sen Nibelunga'ya kefal demedin de ne yaptın? Bana niye güzel mi değil mi diye pas attın? Bütün bu oyun ve saklı vurgular niye?

Dedim ya ama, şu an araya alamayacağım seni, biraz daha bekle lütfen.


Konu heder oluyor.

HoLa -- 30.01.2011 - 20:03



Konu heder oluyor.


Olur efendim olur,

gamaro -- 31.01.2011 - 03:15

Olur efendim olur, dec cal sağolsun huyudur. Alır koskoca mesajı kendi altına kopyalar, devamında da sağol mağol yapar. (Fikir) Gerçi pas atmaya da başlamış şimdilerde, güzel mi değil mi, sorsan ama o ayrı mevzu.

Tabi canıım..Kes yapıştır, bi de ayna tut üstüne, olmadı tekrarla, hani ille de yazacak ya, nihayetinde demokrasi var şurda.


Gamaro

DEC CAL -- 31.01.2011 - 03:33

Olur olur.
Her şey olur,
Konu da heder olur,
Demokrasi de,

Ne dersen o da olur,

Dec cal ne de olsa
Ne yapsa olur.





Kadın erkeğin yüzüne

gamaro -- 31.01.2011 - 17:49

Kadın erkeğin yüzüne mi otururmuş hiç.. o nası ifade öyle sayın HoLa, bakın hem çok ayıp oluyo hem de özenecekler sonra, yakışır mı böyle bi mekana:)

(fırsat bulunca ben de bişeyler eklerim kendimce, şimdilik iyi geceler.)


""Kadın kalpten bir dünya

Nibelunga -- 31.01.2011 - 18:35

""Kadın kalpten bir dünya ister" "

hakikaten öyle mi?
Yoksa kadın, toplumsal dayatmanın bir tezahürü olarak "kalpten bir dünya istediğini mi sanır?"
Bence bu sorunun tek bir cevabı var; o da yaşayıp görmek. Kadının da erkeğin de monogam ya da poligam olup olmadığı sorusunu yanıtlaması, toplumun dayattığı ahlaki kavramlara karşı kendi gözlem ve deneyimlerine dayanmasıyla gerçekleşebilir. Bir kadının, monogam ya da poligam olduğunun yanıtını toplumsal ahlaktan kurtulmuş olarak vermesi, bir erkeğe göre daha zordur. Kendini monogam olarak tanımlayan bir kadın, gerçekten öyle midir? Öyle öğretildiği için mi bu cevabı veriyor, yoksa kişisel tercihini mi dile getiriyor?
Elbette erkekler için de farklı dayatmalar var ancak kadın; şimdiki dünyada bireyselliğine, esasen özgürlüğüne daha uzak mesafede maalesef. Tüm bunların ötesinde kadınlığın da, erkekliğin de kişisel özgürlüğümüz yanında pek önemi yok. Özgürlüğümüz olmadan kendimizi değil, toplumu tarif etmekten öteye geçemeyiz.


"Tabiat ile Kültür

HoLa -- 31.01.2011 - 19:14

"Tabiat ile Kültür Arasındaki Kanalı Kontrol Etmek"

...bunu kimler yapıyor biliyor musunuz?

Fahişeler.

***

Öncelikle monogami ve poligami.

Bunları neyin altında inceleyeceğiz?

Sosyal ve kültürel bir alanda mı (mesela sosyoloji) yoksa biyoloji altında mı?

Çünkü erkek ile dişiden bahsederken başka hallerden konuşurken, kadın ile adamı incelerken göz önüne alınan materyaller başka alanlara kayıyor.

Örneğin cinsel sorunlar-fonksiyon bozuklukları ve cinsel kimlik üzerinde ciddi araştırmalara sahip jinekolog bir arkadaşımla ettiğim bir sohbette dedi ki:

-Kadınlar monogamdır fikri safsatadan ibarettir.

Ayrıca...

Kadınları cinsel olarak uyaran ilaç 2006 yılında Amerika da yapıldığı ve kadınlar üzerinde çok başarılı olduğu halde FDA (ilaçların piyasaya sürülme öncesinde test eden ve onaylayan devlet dairesi) onayı alamamış çünkü sivil toplum örgütleri karşı gelmiş. Nedeni de bu ilacı alan dişi uyarılınca "eş seçmiyormuş". Erkeğin (kim olursa olsun) üzerine atlıyormuş...

Bu da toplum düzenini bozabileceği ve istismara yol açabileceği için FDA onay vermemiş.

Şimdi monogam bir kadın daha romantizm taraftarı...vs vs var ya. O romantik kadın bu ilacı alınca bir şey olmuyor mu?

Bir de şöyle oranlar var:

İnsanların yaklaşık olarak % 40' ı monogam yani aşık olabilen ve ruh eşine inanan aşık olduğu kişiyşe bir ömür yaşayabilen türden. % 40'ı ise flörtöz. Fırsatını buldumu poligamdır. Ama toplumsal baskı-ahlaksal etik vs gibi nedenlerle monogam kalabilir (ki kadınların çoğu böyle yetişmiştir yani toplam % 80 buluyor diye kadınlar monogamdır demeyin). Geri kalan % 20 ise ne yaparsan yap gözü birşey görmez direkt poligamdır.

Arkadaş ben bir şeyi anlayamıyorum...

Bu poligami monogami tam olarak nedir...durun başka bir şekilde sorayım...Tek eşli derken oradaki eş koca mıdır partner mi? Yukarıda dediğim üzere tek eşlilik/çok eşlilik biyoloji altında mı incelenen bir olgudur yoksa sosyoloji altında mı? Ya da kişi mi monogam ya da poligamdır yoksa insan mı? Hatta şöyle de denilebilir...şu yüzdeleri belirleyen nedir? Metabolizma mı öğretiler mi? Bunların cevaplarına bakmak lazım. Haliyle yukarıda yazdığım yüzdeler de farklı kişilere göre (ki burada kişilikler demektir) başka olurken bu önermeleri ve argümanları alıp dişi erkek olarak yüzdelersek iş bambaşka yere varacaktır.

Romantizmden ödün vermeyen bir kadını (bu erkek de olabilir) o yönde bir tercihi yapmasında etken olan kültürel öğretiler silsilesinin etrafından şöyle bir dolanıp DİŞİLİĞİN MANEVİYATI ile temasa geçtiğin zaman ne oluyor?

Kadın bir anda "vayyy beeee hayatım bir anda değişti" oluyor mu olmuyor mu? Böyle sansasyonel böyle debdebelisini yaşamamıştım. Neler varmış, geride neler kaçırmışım diyen de az değil hani.

Şuraya belirtmeden edemeyeceğim. "Buradan da sinemaya gideriz hayatım" şeklinde planlar yapan, oldukça romantik bir adamı "ne sineması gel bakiiim buraya" diyerek gravatından tutup çökertip yüzüne oturan bir kadının adamda yarattığı sansasyonel durumun pek de bir farkı yoktur.

Var mıdır?

Devam ederiz...


Geçeriz. Bana sorarsanız

HoLa -- 31.01.2011 - 20:01

Geçeriz.

Bana sorarsanız insan çok eşlidir.

Bunun aksini iddia edenler daha çok etrafındakilerin duymak istediğine yumurtluyor diyorum. "Ben sadığım, ahlaklıyım, edepliyim" mesajları verme tasası.

Süper egosuna egosunu oracıkta satacak kadar tırsıyor ve bileşkeyi tribünlere doğru hedefliyor.

Çok eşlilik birden fazla eş almak mıdır yoksa birden fazla kişiyi aynı anda arzulayabilmek midir? Sadakat çevrenizde sizden peşin beklentileri olanların düşüncelerine uygun hareket etme ve kendiniz onların gözünde kaybetme korkusu ile oluşan bir mekanizmanın ürünü müdür yoksa fizyolojik midir?

Bu soruların cevabını anons ettiğiniz zaman aleyhte delil olarak kullanma heveslisi sadece bu forumlarda mı var sanmaktasınız.

Size en yakın olanlar, sizi en çok sevdiğinizi düşündükleriniz ve hatta sizin gözlerinizin içine bakanlar bile size başka bir göz ile bakmaya başlayacaklarını düşünmektesiniz.

Bunu yapmaktan da en ufak bir çekinge duymuyorlar.

Fazla söze gerek yok. Kişilerin nasıl bir paranoya içinde olduklarının nedenleri belli. Burada saatlerce ananesel, kültürel, örfsel...

...özetle süper egonun unsurlarını buraya yazmanın bir alemi de yok.

Şunu anlamıyorum...bu "DEĞERLER" dediğimiz unsurlar, sahip olduğun metabolizmanı ve o metabolizmanın sende yarattığı duygu ve hisleri talan ediyor ise, o sahip olduğun insani ve tabii özelliklerinin ne suçu var? Kadının dişiliğinden fersah fersah uzaklaştırılıyor olması, adamın da erkekliğinden soyutlanması (aterkillikte soytarı oluyor o ayrı mesele) ile gelinen yerin değerlendirmesini yapmaya çalışıyorum.

Ucubelere dönderiliyoruz...ya da dönüyoruz.

Kapının önüne çıkıp bacaklarını 160 derece ayırmış bekleyen bir kadın tipini idealleştirmiyorum. Özgürlük uçuk kaçık, marjinal bir şeyler yapmak ile daha bir anlam da kazanmıyor. Dişiliğinden uzaklaştırıldığı zaman kadının bir ucubeye dönüştüğünün kime neye yararı var bunu açmaya çalışıyorum. Andavalın tekinin gözüne gireceğim diye telaşeler yaşayan bir kadının hali midir matah olan?

Her insan poligamdır demek ve bunun farkındalığını anlamak toplumsal bir erozyona neden olabilir mi?

Flörtözlüğün f sini dahi düşününce masaların tahta kısımlarına vurarak ürperen bir kadın, bir kaç sene sonra adama tekmeyi bastığında elde ettiği geniş alanda geriye kalan "lörtöz" ün her bir harfinin hakkını gani gani vermekte...

...örnekleri çok.

"Sus bakiiim ben senin bildiğin kadınlardan değilim" diyen oluyor sana "hahhhayyyyyt, elimin kiri bunlar."

Hani monogam idin. Romantizm, sadakat...

Başa döndük gibi olacak ama monogam derken bir kişilik yansımasından değil tabii bir özellikten bahsediyoruz.

Bunun yerini belli edelim.

Efendim deniyor ki; "bunlar toplumsal bazda böyledir ama kişisel bazda farklılıklar gösterir.

Tamam anladık...TOPLUMSAL BAZDA deyince akan sular durur...insan da şirin görünmek adına ucubeleşebilir.

E peki ya o toplumun içinden biri ile karşılıklı yemek yerken aranızda iki servis tabağı, bir salatadan başka ne var?

"Bak hayatım farz edelim peçeteler de toplum olsun...kendimizi kaybetmeyelim, şuraya koyalım ki değerlerimizin varlığını unutmayalım."

Karşındaki ile sen, o değerlerle bezeli toplumdan gelmektesin...kocaman çemberi dönerken kıvranıyorsun...ama belli etmiyorsun.

Ne demiştim bir önceki yazımda...

Tabiat ile kültür arasındaki kanalı kontrol etmek...Bunu yapanlar da fahişeler.

Amerikalı yazar, öğretim görevlisi ve sosyoloji yorumcusu Camille Paglia bir alıntı bu dediğim:

Fahişe, feministlerin iddialarının aksine, erkeklerin kurbanı olmuş kişi değildir...aksine onları yani erkekleri ele geçirenlerdir (fethedenlerdir)...kanuna karşı gelen, tabiat ve kültür arasındaki "cinsellik" kanalını kullanan (kontrol eden) kişidir.

(The prostitute is not, as feminists claim, the victim of men but rather their conqueror, an outlaw who controls the sexual channel between nature and culture.)

Hemen atlamayınız, dişiliğin maneviyatına ulaşmak istiyorsanız fahişeler ile olmalısınız diyen yok burada...bunu sadece fahişeler yapar diyen de yok...

...amma dişiliği ön plana çıkardıklarına da itiraz edemezsiniz.

Dünyanın en büyük sektörlerinin de başında gelenlerindendir o ayrı.

Paşa paşa sıraya girdiğiniz...üstüne de para verdiğiniz.

:)




Katılmaktayım.

sucu -- 28.01.2012 - 01:30

Kadın özeldir, güzeldir, cicidir falandır filandır. Hepisini maddi manevi, her şekilde severim, çok bastırılmıştır kadın, ben hepsini açmak, hepisini koklayıp, bağrımda dans etmek istiyorum. Seviyorum kadınlarııı... :D:D:D


Kadınlar dişiliğin manevi

mor -- 28.01.2012 - 03:15

Kadınlar dişiliğin manevi gücüyle o kadar temasa geçmiş ki, birbirlerine bile üstünlük taslamaya kalkmış, anneliğin bile bokunu çıkarmış, kadınlığını fırsat malzemesi haline getirmiş.Bu yüzden kadın kadının düşmanıdır çoğu zaman..


sucu ; başarmanin yarısı

mor -- 28.01.2012 - 03:42

sucu ; başarmanin yarısı istemektir rastgele o halde :))


Öyle boku moku gibi

sucu -- 28.01.2012 - 06:46

Öyle boku moku gibi kelimeler, böyle zarif bir konu içersinde oldukça kaba ve yıkıcı bir hal alabiliyor lütfen kullanmayalım mor hanım :D:D:D : P


Ayrıca; Ruhum, hissim,

sucu -- 28.01.2012 - 06:50

Ayrıca;

Ruhum, hissim, halim bir kadını istemiyor şu vakit. Bedenim istiyor kadın, gerçekçi istediğinde, erkek isteyen dişil beden beliriyor, bunun içinde ne bir çaba ne bir istek güdülmekte zaten.

Huzur sağlandığı vakit (nasıl olursa olsun) isteklerde kendliğindelik ile belirip, harekete geçirilmesi ile oluşuyor hissler ve ön görüler ile birlikte. : )

Özetle kadınları seviyorum fakat kalıbını çapının farkında bilincinde olan kadını sevmekteyim. kendini et ya da beşikteki çocuk sanan kadınlar ile pek alakam olmuyor.: )


konu kadinken agzini bozan

mor -- 28.01.2012 - 07:07

konu kadinken agzini bozan kadinsa yıkıcı olmaz sucu :) hersey nasip kısmet akışta kalmaya bak sen :)


mor

sucu -- 28.01.2012 - 07:30

Baksen;

Bakıyorum heryere girer, her lafa cevabımı yapıştırırım dialogları cıxxxx...

Olmaz böyle. Kadın erkek ayrımımı varmış bu zamanda:D


Hola; Yanılıyor olabilirim

zensen -- 28.01.2012 - 19:56

Hola;

Yanılıyor olabilirim ama ateistforum'da Hubbez niki ile yazan üye sizdiniz galiba..

Yorumunuza katılmamak mümkün değil.

"Fahişe, feministlerin iddialarının aksine, erkeklerin kurbanı olmuş kişi değildir...aksine onları yani erkekleri ele geçirenlerdir (fethedenlerdir)...kanuna karşı gelen, tabiat ve kültür arasındaki "cinsellik" kanalını kullanan (kontrol eden) kişidir.

(The prostitute is not, as feminists claim, the victim of men but rather their conqueror, an outlaw who controls the sexual channel between nature and culture.)

Hemen atlamayınız, dişiliğin maneviyatına ulaşmak istiyorsanız fahişeler ile olmalısınız diyen yok burada...bunu sadece fahişeler yapar diyen de yok...

...amma dişiliği ön plana çıkardıklarına da itiraz edemezsiniz.

Dünyanın en büyük sektörlerinin de başında gelenlerindendir o ayrı.

Paşa paşa sıraya girdiğiniz...üstüne de para verdiğiniz."



Ancak eklemek gerekir;

Fahişe ile sex yapan bir erkekte insiyatif erkektedir.İnsiyatifin tek tarafta olduğu cinsel ilişki "pornodur",erotizm değildir.Ancak,

Türkiye'de ve gelişmekte olan pek çok ülkede de bütün evlilikler "pornodur".İnsiyatif erkektedir,kadın da bunun bilincinde.Aleniyet arzetmediği için "hukuken"porno sayılmaz ama.Bu sebeple evli kadınlara da "fahişe"denmez.

Erotizm ise insiyatifin herkesin elinde olması durumundaki bir ilişkide yaşanabilir.Dişiliğin ve erkekliğin maneviyatını Erotizmle yaşayabiliriz.

kediciklerine selam :))


"Fahişe ile sex yapan bir

HoLa -- 31.01.2012 - 19:57



"Fahişe ile sex yapan bir erkekte insiyatif erkektedir."

...acaba öyle midir?

İnisiyatif birincil olarak paradadır.

Ayrıca, fahişe istemez ise seninle birlikte olmayacaktır.


evet öyledir Hola

zensen -- 03.02.2012 - 20:21

evet öyledir Hola :)

Erotizm;gücün,iktidarın,otoritenin,ciddiyetin,paranın dışlanmış olduğu cinsel bir iletişim ile mümkün...

Senin yanılgın şu;cinselliği doğal boyutundan çok kültürel boyutu ile yaşamakta olduğumuz gerçeğinin karşısında,fahişeler ya da kurumsallaşmış ilişkiler ile erişebileceğimiz gerçek üç boyutlu kadınların cinsel bir özgürleşimi mümkün kılabileceğini düşünmen.Oysa ki burada da kadına/aşka/cinselliğe eksik erişim biçimleri devrede :P

erotizm ile porno arasındaki fark bu...şiddet ya da açıklık/saçıklık/sınırlar vs..değil farkı yaratan...

Shakespeare,Boccaccio,Geothe de böyle söylemiş...

ya da Tolstoy'un Anna Karenina'sı da..Anna Karenina'da cinsellik toplumsal görev öncelikli bir eleştiriyle veriliyor mesela.

çok derin konular bunlar...:)

uykumu alayım daha güzel bişeyler yazarım.




Devam

zensen -- 04.02.2012 - 08:44

Devam edelim:

Cinsellik,insan doğasının dışa vurumu. Erotizm ve pornografi ise insana ilişkin kültürel olgular.

Erotik olan ile porno olan arasındaki fark anlaşılmıştır sanırım.Pornografi açıklık şaçıklık değil,cinselliğin sınırsız biçimde yaşandığı,özgürleşimci bir cinsel edim değil.Genel olarak pornografik hayatlar yaşanıyor(evlilikler de dahil).Kendini özgürleştirememiş sıradan bir erkek için Anne ve kız kardeş dışında diğer tüm kadınlara ulaşabilmek eksik bir erişim ile mümkün oluyor.

Bugünün koşullarında fahişeler gibi gerçek üç boyutlu kadınlar dışında internette,dergilerde,ekranlarda ki iki boyutlu tasvirler ile cinselliğe erişim ve sözde özgürleşim var!

pornografinin eleştirilmesini "sansürcülük"olarak gören liberal bir zihniyet var.Oysa ki pornografik gösterimleri özgürlük olarak nitelemek "baskıcı hoşgörüden"başka birşey değildir,özgürleşim hiç değildir.

Mutluluğun "görünüşte"herkese açık olduğu verili bir sistem içindeyiz.Eşitsizliği kendi meşru temeli sayan bu sistemin hedef gösterdiği mutluluklar fiyat farklılaşmaları(kalite farklılaşmaları desek daha doğru) ile hiyerarşik bir biçim alıyor.

Yani,Playboy'da ki ayın güzeline karşın bizim elde edebildiğimiz-diyelim ki sevgilimiz,nişanlımız,karımız-arasında devamlı bir kalite farkı oluyor.Sevgilimiz-nişanlımız ya da karımızın Playboy ayın güzelinin kadar güzel ve çekici olmaması,playboy güzelinin elbiseleri kadar kışkırtıcı prezantasyona sahip olamaması karımızla,sevgilimizle yaşadığımız cinsellikte doyumdan çok doyumsuzluk oluşturuyor.Aynı zamanda realiteye duyulan husumet te artıyor.


Çok genel hatlarıyla

zensen -- 04.02.2012 - 10:05

Çok genel hatlarıyla Erotizm,Porno,Özgürleşim böyle.

Para,ciddiyet,mertebe,toplumsal formaliteler,iktidar,güç vs. dışlanmadığı müddetçe özgürleşmiş bir cinsellikten(erotizmden)bahsetmemiz mümkün değil.

mesela 19.yy Viyana'sında zengin aileler,16 lı yaşlara gelmiş "erkek çocuklarına"kentin banliyölerinde bir ev tutuyorlar ve evin yakınında da birer "şeker kız"buluyorlar. Bu zengin ailelerin kız çocukları ise benzer bir uygulamadan yoksun bırakılıyor,bu kızlar yıl sonu okul balolarını aylar öncesinden heyecanla beklerken elleri terliyor,heyecanlanıyor.Erkeklerle karşılaştıklarında kızarıp bozarıyorlar ve dolayısıyla hastalıklı bir ruh halleri var.

Baudelaire'nin beyaz ve asil sevgilisi madam sabatier ile Paris yakınlarında bir banliyödeki otelde geçirdiği geceden sonra hiçbirşey yapamadan kaçması buna karşılık aşkın onda karanlık ve rutubetli bir orman gibi olduğunu söylediği melez sevgilisi ile bu işleri iyi yapabilmesi de kültürel boyutta yaşanan cinselliğe bir örnek :P

Porno'nun bizdeki yaygın biçimi de buna benzer :)


Soft pornoyla hardpornonuyn

dubadubadu -- 04.02.2012 - 12:01

Soft pornoyla hardpornonuyn farkı ne oluyor onu da anlatırmısınız?


Baudelaire, porno film

zensen -- 04.02.2012 - 17:12

Baudelaire, porno film yönetmeniydi,Madam Sabatier'de porn star.

Biz de porno film eleştirdik buralarda...duyarlı bir okuyucumuz da porno kategorilerine geçiş yapmış,bilgilenmek istiyor.


Not:Çok utandım çokkk.Gidip şükür namazı kılıcam!


Erotizm ile porno

xenix -- 05.02.2012 - 17:49

Erotizm ile porno arasındaki farkı her zaman "biri etrafında dolaşırken" biri "direk söylemiştir" gibi bilirdim (veya hissederdim). Mevzu daha derinmiş.

Mesela erotizmde hiç birleşme yoktur. Birleşmeyi çağrıştıracak şeyler vardır. Duygu vardır. Aşk, sevgi, saygı vs vardır. Tamam bunlar vardır ama doğallık? Bence doğallık yoktur. Tamam belki porno da doğal değildir ama ikisinin de altında yatan sebepler saydıklarınız (otorite, para, güç, kültür vs) olamaz mı?

Bütün bunlar çıktığında geriye düz, çocuk yapmak için döllenme kalıyor.

Keçilerin, dişileri etkilemek (güç savaşı) için kafa kafaya boynuz tokuşturmaları (bazen ciddi hasarlar olsa da) ne şimdi peki? Porno mu?

xenix: Takiplerim

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -