Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

7 bedeni aşmak(1)

delete

Soru: Yedi bedenimiz olduğunu söylediniz; eterik beden, zihinsel beden gibi. Hint dilini Batı psikolojisine uyarlamak bazen zor oluyor. Bizim Batı da böyle kavramlarımız yok. Dolayısıyla bu farklı bedenleri dilimize nasıl çevirebiliriz? Spiritüel sözcüğü sorun değil ama eterik sözcüğü nasıl çevrilecek? Ya astral? Bu sorunu nasıl çözümleyebiliriz?


Sözcükler çevrilebilir; ama sizin bakmadığınız kaynakların yardımı ile. Yüzeysel bilinçlilik araştırmalarında Jung Freud'dan daha iyiydi ama Jung'un çalışmaları da yalnızca bir başlangıçtı. Bilgi parçacıklarından bir şeyler çıkarılabilir, sonra da bu parçacıkları birleştirebilirsiniz.

Üstelik ne söylediysem sizin terminolojinizi kullanarak söyledim. Batı dilinde olmayan tek bir terim kullandım: Nirvanik. Diğer altı sözcük -fiziksel, eterik, astral, zihinsel, spiritüel ve kozmik- Hint dilinden alınma değildir. Yedincisinden Batıda hiç söz edilmez. Onu bilen kimse olmadığından değil, anlatılamaz olduğu için.

Bu terimler size sorun yaratıyorsa, onların yerine "birinci" "ikinci" "üçüncü" sözcüklerini kullanabilirsiniz. Onları sıfatlar ve terimlerle tanımlamaya çalışmayın; yalnızca tanımlayın. Bu yeterlidir. Hangi sözcüklerin kullanıldığı önemli değildir.

Bu konuya pek çok açıdan yaklaşabilirsiniz. Rüyalarla ilgili Freud'un, Jung'un ve Adler'in terimleri kullanılabilir. Onların bilinç diye adlandırdığı birinci bedendir. Bilinçaltı dedikleri -tam olarak değil ama yaklaşık- ikinci bedendir. Toplu bilinç adını verdikleri -yine tam olarak değil ama yakın- üçüncü bedendir.

Kullanılacak ortak terimler bulunamadığında yenileri yaratılabilir. Bu daha da iyidir çünkü yeni sözcükler eski kavramları çağrıştırmaz. O zaman daha iyi anlaşılır.

Eterik, gökyüzü ve uzayla ilgili anlamına gelir. Astral en küçük, sukshma, sonuncu, atomik, maddenin varoluşunun sona erdiği noktada var olan demektir. Zihinsel sözcüğünde bir sorun yok. Kozmikte de öyle.

Sonunda yedinciye geldik: Nirvanik. Nirvanik tamamen yok olma, mutlak boşluk anlamına gelir. Artık tohum bile yoktur; her şey yok olmuştur. Bu sözcüğün linguistik anlamı "alevin söndürülmesi"dir. Alev sönmüştür; ışık söndürülmüştür. Böyle olduğunda nereye gittiğini soramazsınız. Yalnızca varoluşu sona ermiştir.

İşte Nirvana alevin sönmesidir. Artık o hiçbir yerde değildir, ya da her yerdedir. Belirli bir varoluş noktası, zamanı ya da anı yoktur. Artık o boşluğun kendisidir, zamanın kendisidir. Varoluştur ya da varolmamaktır; fark etmez çünkü o her yerdedir, iki terimi de kullanabilirsiniz. Bir yerdeyse, her yerde olamaz, her yerde ise bir yerde olamaz. Bu yüzden hiçbir yer ile her yer aynı anlamdadır. Demek ki yedinci beden için nirvanik sözcüğünü kullanmalısınız çünkü yerine geçebilecek daha iyi bir sözcük yok.

Sözcükler tek başına bir anlam taşımazlar. Yalnız deneyimlerin anlamları vardır. Bu yedi bedenden bazılarını deneyimlediyseniz sizin için anlamları olabilir. Her boyutta size yardımcı olacak yöntemler mevcuttur.

Önce fizikselden başlayın. O zaman diğer aşamalar size açık olacaktır. İlk beden üstünde çalıştığınız anda ikinci size görünecektir. Onun için fizikselden başlayın. Her anının farkında olun. Yalnızca dışa dönük bir farkındalık değil. Bedeninizin içten de farkında olabilirsiniz. Dışarıdan göründüğü şekli ile elimin farkında olabilirim ama içsel bir duygu da vardır. Gözlerimi kapattığımda elimi göremem ama orada bir şeyin var olduğunu hissederim. Onun için bedeninizin yalnızca dıştan görünüşünün farkında olmakla kalmayın. Bu sizi içe götüremez. İçsel duygu çok farklıdır.

Bedeninizi içten hissettiğinizde hayatınızda ilk kez bedeninizin içinde olmanın nasıl bir şey olduğunu anlayacaksınız. Ona yalnızca dışarıdan baktığınızda onun gizlerini öğrenemezsiniz. Ancak dış hatlarını, başkalarına nasıl göründüğünü bilirsiniz. Elimi siz de benim gördüğüm gibi görürsünüz. Bu objektif bir şeydir. Onun var olduğu bilgisini benimle paylaşırsınız. Ama elime bu şekilde bakıldığında içsel olarak tanınamaz. Ortak bir mal olmuştur. Siz de onu benim bildiğim kadar iyi bilebilirsiniz.

Elimi ancak içten gördüğümde o paylaşılamaz bir biçimde benim olur. Siz onun içerden nasıl göründüğünü bilemezsiniz. Bunu yalnız ben bilebilirim. Bildiğimiz bedenimiz bizim bedenimiz değildir. O herkesin objektif bir biçimde bildiği bedendir. Bir doktorun bir laboratuarda incelediğinde gördüğüdür. Asıl beden o değildir. İçselliğe giden yol yalnız kişisel ve özel biçimde bilmektir, herkesle ortak olarak bilmek değil. Fizyolojinin ya da psikolojinin bedenimiz hakkında içsel bilgiler edinememesinin nedeni budur; onlar dışarıdan gözlemler, bu yüzden yalnız fiziksel bedeni bilirler.
Bu pek çok ikilemlere neden olur. Bir kişi kendisinin içten güzel olduğunu hisseder ama bizler onu dış görünüşünün çirkin olduğuna inanmaya zorlayabiliriz. Biz toplum olarak bu düşüncede olduğumuzda o da bunu kabullenebilir. Ama içinin çirkin olduğunu düşünen kimse yoktur. İçten yalnız güzellik duygusu gelir.

Bu dıştan duygu aslında gerçek bir duygu değildir. Yalnızca bir moda, dışarıdan empoze edilmiş bir kriterdir. Bir topluma göre güzel olan bir kişi başka bir toplumun bakış açısına göre çirkin olabilir. Tarihin bir döneminde güzel sayılan bir kişi başka bir dönemde çirkin görülebilir. Ama içteki duygular hep güzellikle ilgilidir. Bu yüzden dış kriterler olmasa çirkinlik de olmazdı. Toplumsal olarak paylaştığımız bir güzellik ve çirkinlik imajı vardır. Güzellik ve çirkinlik kavramları olmasının nedeni budur. Hepimiz kör olsaydık çirkin insan olmazdı, herkes güzel olurdu.

Demek ki ilk adım bedeni içten hissetmek. Beden değişik durumlarda değişik içsel duygular taşır. Bunlar aşık olduğunuzda, nefret hissettiğinizde farklı farklıdır. Buda'ya göre, "Sevgi güzelliktir" çünkü o sevdiği zaman güzel olduğunu içsel olarak hissediyor. Ortada nefret, öfke, kıskançlık olduğunda içinizde kendinizi çirkin hissetmenize neden olan bir şeyler olur. Böylece değişik durum ve düşünceler değişik duygulara yol açar.

Kendinizi tembel hissederken başka, aktif hissederken başka, uykunuz geldiğinde başka duygular ortaya çıkar. Aradaki farklar çok iyi bilinmelidir. Ancak o zaman bedeninizin iç yaşamını tanıyabilirsiniz. Ancak o zaman içsel tarihinizi; çocukluğunuzun, gençliğinizin ve yaşlılık döneminizin coğrafyasını bilirsiniz.

İnsan bedenine tümüyle içten bakabildiği an, ikinci beden de otomatik olarak görünür. Bu ikinci beden artık dışarıdan da görülebilir. Birinci bedeninizi içinizden biliyorsanız, ikinci bedeni de dışarıdan bilirsiniz.

Birinci beden ikinci bedeni asla dışarıdan bilemez ama içerden baktığınızda onun dış yüzünü görebilirsiniz. Her bedenin bir iç bir de dış olmak üzere iki boyutu vardır. Tıpkı bir duvarın biri içe biri dışa bakan iki yüzü olduğu gibi. Her bedeni çevreleyen iki duvar olduğu için birinci bedene içerden bakarken, ikinci bedenin de dışarıdan farkına varırsınız.

Şimdi siz arada bir yerdesiniz; birinci bedenin içi ile ikincinin dışı arasında. İkinci, yani eterik beden yoğun bir dumana benzer. İçinden rahatlıkla geçebilirsiniz ama saydam değildir. Onun içinden dışarıya bakamazsınız. İlk beden katıdır. İkinci bedenin biçimi tıpkı birincisi gibidir ama o katı değildir.

İlk beden öldüğünde ikincisi on üç gün daha hayatta kalır. Sizinle birlikte yolculuk yapar. On üç gün sonra o da ölür. Buhar olup dağılır. Yaşarken ikinci bedenin farkına varabilmişseniz, bunu da izleyebilirsiniz.

İkinci bedeniniz bedeninizden dışarı çıkabilir. Meditasyon yaparken bazen aşağı yukarı hareket eder. Siz o zaman yerçekimi ortadan kalkmış, yeryüzünü terk etmişsiniz gibi bir his duyarsınız. Ama gözlerinizi açtığınızda yerde olduğunuzu görürsünüz; zaten oradan hiç ayrılmadınız. Yukarı çıkan ikinci bedeninizdi çünkü onun için yerçekimi mevcut değildir. Bu yüzden ikinci bedeni tanıdığınız an fiziksel bedeninizin bilmediği bir özgürlük duyarsınız. Artık bedeninizden çıkıp, sonra geri dönebilirsiniz.

İkinci beden deneyimleri yaşamak için ikinci aşama budur. Ve metot hiç de zor değildir. Yalnızca bedeninizden çıkmayı isteyin; ve işte dışarıdasınız. İsteğin kendisi, bu isteğin gerçekleşmesidir. İkinci bedenin bunun için hiçbir çaba sarf etmesi gerekmez çünkü onun için yerçekimi yoktur. Birinci beden için bu böyle değildir. Gittiğiniz bir yerden evinize dönmek istediğinizde yerçekimi ile savaşmak zorundasınız. Ama ortada yerçekimi olmadığında basitçe istemek yeterli olur. İsteğiniz gerçekleşiverir.

Hipnozda işin içinde olan eterik bedendir. Birincinin burada hiçbir rolü yoktur. Örneğin hipnoterapist size kör olduğunuzu söylerse gözlerinizde hiçbir sorun olmamasına karşın artık göremezsiniz; yalnızca kör olduğunuza inandığınız için. Burada etki altında kalan, telkini alan eterik bedendir. Derin bir transa girdiğinizde ikinci beden etkilenir. Sağlıklı bir insana, "sen felçlisin" dendiğinde yürüyemez. Bir hipnoterapist çok kesin bir dille konuşmalıdır. Ortada hiç şüphe olmamalıdır. "Kör olmuş gibisin" derse işe yaramaz.

İşte aynı bu şekilde ikinci beden yalnızca, "bedenin dışındayım" der. Sadece bedeninizden çıkmayı isterseniz, hemen çıkarsınız.

Normal uyku birinci bedene aittir. Gün boyu çalışma, stres ve gerginlikler yüzünden yorulan o olduğu için, gün sonunda gevşeyen de odur. Hipnozda uyuyan ikinci bedendir. O uyuduğunda onunla istediğinizi yapabilirsiniz.

Hastalandığınız zaman, hangi hastalık olursa olsun, bunun yüzde yetmiş beşi ikinci bedende başlamış ve oradan birinciye geçmiştir. İkinci beden telkine o kadar açıktır ki, tıp birinci sınıf öğrencilerinin üzerinde çalıştıkları hastalığa yakalandıkları çok görülür. Örneğin konu baş ağrısı ise, farkında olmadan içlerine dönüp, "Benim de başım ağrıyor mu? Bende de aynı belirtiler var mı?" diye sorarlar. İçe dönmek eterik bedeni etkilediğinden, telkin çalışır ve baş ağrısı yaratılır.
Doğum sancısı birinciye değil, ikinci bedene aittir. Bu nedenle hipnozla tamamen sancısız doğum yapılabilir. Kadınların hiç doğum sancısı çekmediği ilkel toplumlar vardır çünkü o kadınların kafalarında bu kavram yoktur. Ne var ki her toplumun ortak telkinleri vardır ve bunlar o toplumdaki her bireyin beklentisi haline gelir.

Hipnoz altında acı duyulmaz. Hipnoz altında her türlü ameliyat acısız yapılabilir çünkü ikinci beden acı olmayacağı telkini aldığında acı olmaz. Ben her türlü acının olduğu kadar her türlü hazzın da ikinci bedende oluştuğuna ve birinciye geçtiğine kesinlikle inanıyorum. Telkin değiştiğinde acı veren her neyse zevk verebilir. Tabii bunun tersi de mümkün.

Telkini değiştirin, eterik zihni değiştirin, her şey değişir. Yalnızca bunun oluşmasını kesin biçimde isteyin. İstemek ve yaptırmak arasındaki fark kesinliktir. Bir şeyi tümüyle, kesinlikle ve bütün benliğinizle istediğinizde bu irade, yaptırma gücü olur.

Fiziksel bedeninizden çıkmayı kesin biçimde istediğinizde bunu yapabilirsiniz. İşte ancak o zaman ikinci bedeni içerden görebilirsiniz. Fiziksel bedeninizden çıktığınızda artık birinci ile ikincinin arasında değilsiniz; ikincinin içindesiniz. Birinci beden yok.

Şimdi ikinci bedeni içerden görüyorsunuz; tıpkı birinci bedeni içerden görmüş olduğunuz gibi. Onun içsel çalışmasının, mekanizmasının, içsel yaşamının farkında olun. İlk deneyimde bunu yapmak zordur ama sonraları hep iki beden içinde olacaksınız; hem birincinin, hem de ikincinin. Dikkatiniz daima iki düzeye, iki boyuta çevrili olacak.

İkinci bedenin içine girdiğiniz an üçüncü, yani astral bedenin dışında olacaksınız. Astral söz konusu olduğunda irade bile gereksizdir. Sadece onun içine girme isteğinin var olması yeterlidir. Artık tümüyle ya da kesinlikle istemek gerekmez. İçine girmek istiyorsanız, girebilirsiniz. Astral beden de tıpkı ikinci gibi dumana benzer ama saydamdır. Bu yüzden onun dışına ulaştığınız an kendinizi içinde bulursunuz. Sınırları saydam ve görünmez olduğundan dışarıda mı yoksa içerde mi olduğunuzu bile bilemezsiniz.


OSHO
(Sessizliği Dinlemek, 81-100. sayfalar, Kuraldışı Yayınları)


İlginç yazılar

xenix -- 17.04.2008 - 05:16

Diğerinide okuyayım bu konu hakkında yorum yapma isteğimi saklı tutuyorum.

xenix


Biraz uzun olunca uc parcaya

9999 -- 17.04.2008 - 10:24

Biraz uzun olunca uc parcaya böldüm, simdi de sonuncusunu ekliyim..

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -