GÜZELLiK VE ÇiRKiNLiK
Bir gün Güzellik ve Çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaşırlar. Ve ''Hadi, denize girelim'' derler. Giysilerini çıkartıp, serin sularda yüzerler. Bir süre sonra, Çirkinlik kıyıya döner ve Güzellik'in giysilerini giyerek yoluna devam edip gider.
Bir süre sonra, Güzellik de denizden çıkar ve kendi giysilerini bulamaz. Çıplak olmak onu utandırdığı için de, çaresiz, Çirkinlik'in giysilerine bürünür ve o da yoluna devam eder. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar, onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden Güzellik'in yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerinin güzelliğine bakmadan onu tanırlar. Ve yine Çirkinlik'in yüzünü bilen kimileri vardır ki, Güzellik'in giysileri onun çirkinliğini gizleyemez.
DOSTLUK VE KiBARLIK
Rüzgâr bir gün Güneş'e, kendisinin ondan daha güçlü olduğunu öne sürmüş. Bu savını, kolaylıkla kanıtlayabileceğini söylemiş. "Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun?" demiş, "Kuvvetlice estiğimde onun sırtındaki paltoyu, senden daha çabuk söküp, alabilirim. Benimle yarışa var mısın?" Güneş, Rüzgâr'ın bu sözlerini duyunca, onunla yarışa girmeyi kabul emiş ve bir bulutun arkasına çekilerek, rüzgârın yapacaklarını seyretmeye başlamış.
Meydanın kendisine kaldığını gören Rüzgâr, bir fırtına gücüyle esmeye başlamış. Fakat şiddetini arttırdıkça, yaşlı adam da paltosuna daha da sıkı sarılmış. Rüzgâr şiddetlendikçe, yaşlı adam daha sıkıca sarılmış paltosuna. Rüzgâr, bu işi başaramayacağını anlayınca, yarışı bırakmak zorunda kalmış. Onun tüm yaptıklarını bulutun arkasından izleyen Güneş, Rüzgâr'ın yarıştan vaz geçmesi üzerine, bulutun arkasından sıyrılmış ve büyük bir sevecenlikle yaşlı adama bakarak, tüm içtenliğiyle sımsıcak bir biçimde gülümsemeye başlamış.
Güneş'in sıcaklığını giderek arttırması karşısında, yaşlı adamın yüzünde bir rahatlama ifadesi belirmiş. Sırtından paltosunu çıkarmış ve arkasındaki tümseğe yaslanarak, Güneş'in karşısında keyifle uzanmış. Güneş, daha güçlü olduğunu kanıtladıktan sonra, Rüzgâr'a bir de şu öğütte bulunmuş: "Dostluk ve kibarlık, her yerde ve her zaman, kabalık ve zorbalıktan daha güçlüdür. Sakın bunu unutma!"
loresima -- 09.04.2008 - 17:41
Güzellik bakan gözdedir demişler.İnsanlar nasıl bakarlarsa öyle görürler.
xenix -- 09.04.2008 - 17:45
Gözler görmeye yaramaz, içerdekini dışarıya yansıtır. Bu yüzden katılıyorum size sn. loresima sonuna kadar...
xenix
narin -- 09.04.2008 - 18:15
Gözler sizin içinizdeki yansımayı dışa vurduğu gibi, karşınızdakinin iç yansımasını da görmenizi sağlar.Bakmak var bakmak var.Her bakan göremez ama bakmadan da görülmez...
nirvani -- 09.04.2008 - 18:43
Sataşma var,açıkça...Nereye bakacağımızı şaşırdık...Bakan bakmayanlara ne desin?...Gözlerdeki yansıma,içerdeki bakanın baş-bakanla sürtüşmesini açıklar mı? gibi gereksiz sorular..."Öyleyse,bakanı da al git" derlerse,bakanlar bakmaz olur...
açparantez -- 10.04.2008 - 08:04
Birde görmek var. Her bakan göremez, onlara bakar kör denir. Birde körle yatıp şaşı kalkılma durumu vardır ki konuyla alakası yoktur.
)kapa parantez
nessuno -- 11.04.2008 - 04:14
Sanırım kişinin karşısındaki kişiye bakış açısı da önem teşkil ediyor…perdeli bir bakışla görülen her oluşum aslında realitenin ötelendiği bir durumla eşdeştir…bu durumda karşımızdaki kişide temayı görmek için, önce kendi temamızın doğru işlemesi gerekiyor…
gamaro -- 02.01.2012 - 07:16
Şu vücut, şu yürüyüş, şu göğüs, şu kalça aklımı baştan alıyor ammaaa.. elbiseye mi aldanıyorum yoksaeeaaa??!
Bitiyorum ya böyle öykülere:)
Neyse efenim, bence iyi bakmak için tok* olmak gerekir.
Tok değilsen eğer, matematik profesörü olsan da tırtar:)
Ha bi de şef garson kılığında takılanlar var; hani ailem ve çocuklarım için iyi bir eş, kendim için bir fahişe filan.
Ah bi İNSAN olduğumuzu anımsayabilsek..
Di mi ama?
Muhahahaha :)