Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Nükleer Fisyon

delete

Görünüşte basit olan ve birçok eşdeğerlerinin de gündelik deneyim içinde yüzlerce kez gözlenebileceği bu örnek, nükleer fisyonda işleyen süreçlere oldukça yakın bir benzerlik sunar. Çekirdeğin kendisi hareketsiz olmayıp, sürekli bir değişim içindedir. Saniyenin katrilyonda biri kadar süre içinde parçacıklar milyarlarca kez rasgele çarpışmalar yaparlar. Parçacıklar sürekli olarak çekirdeğe girmekte ve onu terk etmektedirler. Ancak çekirdek, çoğunlukla güçlü kuvvet olarak tanımlanan kuvvetle bir arada tutulmakta ve kararsız bir denge durumunda kalmaktadır, ya da kaos teorisinin belirttiği gibi “kaosun eşiğinde” bulunmaktadır.

Titreşen bir sıvı damlasında olduğu gibi, içindeki moleküller hareket ettikçe parçacıklar da sürekli olarak hareket eder, kendilerini dönüştürür, enerji alış verişinde bulunurlar. Büyümüş bir yağmur damlası gibi, büyük bir çekirdeğin içindeki parçacıklar arasındaki bağ da kararsızlaşır ve parçalanma olasılığı artar. Çekirdek yüzeyinden düzenli olarak alfa parçacıklarının serbest bırakılması, çekirdeği daha küçük ve kararlı yapar. Ama nötronlarla bombardımana tutulan büyük bir çekirdeğin, atom içerisinde hapsolmuş muazzam miktarlardaki enerjinin bir kısmını açığa çıkararak parçalanabileceği keşfedilmiştir. Bu süreç, parçacıkların dışarıdan müdahalesi olmadan da gerçekleşebilmektedir. Kendi kendine gerçekleşen fisyon süreci (radyoaktif bozunma) doğada her daim ola gelmektedir. Bir libre uranyumda, bir saniye içinde dört tane kendiliğinden fisyon gerçekleşir ve sekiz milyon çekirdekten de alfa parçacıkları yayılır. Çekirdek ne kadar ağır olursa fisyon olması olasılığı da o kadar artar.

Karşıtların birliği yaşamın kökünde yer almaktadır. Erkek üreme hücreleri (spermatozoa) ilk keşfedildiğinde, bunların –Tom Amcanın Kulübesindeki Flopsy gibi– “sadece büyüyen minik insancıklar”, yani kusursuz biçimde oluşmuş minyatür insanlar olduğuna inanıldı. Ama süreç gerçekte çok daha karmaşık ve diyalektiktir. Eşeyli üreme, tek bir sperm ve yumurtanın, her
ikisinin de aynı anda hem yok olduğu hem de korunduğu bir süreç içinde, embriyonun yaratılması için gerekli tüm genetik bilgiyi aktararak birleşmesine dayanır. Tek bir hücrenin bölünmesinden tüm yaşamın evrilmesi olgusuna çarpıcı biçimde benzeyen bütün bir dizi dönüşümler geçirildikten sonra, nihayet bütünüyle yeni bir birey ortaya çıkar. Dahası, bu birleşmenin ürünü, her iki ebeveynin genlerini, bunlardan farklı olacak şekilde içerir. Demek ki söz konusu olan basit bir üreme değil, gerçek bir gelişmedir. Bunun olanaklı kıldığı artan çeşitlilik, eşeyli üremenin büyük evrimsel avantajlarından biridir. Biçimsel mantığın yasaları modern fizik alanında aşağılayıcı bir darbe aldı. Bu alanda, atomaltı düzeyde gerçekleşen çelişkili süreçlerle uğraşılırken bu yasaların umutsuz biçimde yetersiz kaldığı ortaya çıktı. Varolup olmadıklarını söylemeyi bile güçleştirecek kadar hızlı parçalanan parçacıklar, doğadan ve düşünceden tüm çelişkiyi kovmaya kalkan bir sistemin önüne aşılmaz sorunlar koyar. Bu derhal çözülmez nitelikte yeni çelişkilere yol açar. Düşünce kendisini, deney ve gözlemle saptanmış ve tekrar tekrar doğrulanmış olgularla zıt düşmüş durumda bulur. Proton ve elektronun birleşmesi nötronu oluşturur. Ama bir pozitron bir nötronla birleşirse, sonuç bir elektronun açığa çıkması ve nötronun bir protona dönüşmesi olur.

Bu kesintisiz süreç yoluyla evren kendisini tekrar tekrar kurar ve yeniden kurar. Demek ki herhangi bir dış kuvvete, klasik fizikte olduğu gibi “ilk itişe” gerek yoktur. Maddenin, kendi nesnel yasaları uyarınca sonsuz, duraksamasız hareketi dışında başka hiçbir şeye gerek yoktur.

Çelişkiler doğanın tüm düzeylerinde bulunur ve bunu yadsıyan mantığın vay haline. Bir elektron aynı anda iki ya da daha fazla yerde bulunabilmekle kalmamakta, eşzamanlı olarak farklı yönlerde hareket edebilmektedir. Hegel’le hemfikir olmaktan başka hiçbir alternatifimiz yoktur: onlar vardır ve yoktur. Şeyler kendi karşıtlarına dönüşür. Negatif yüklü elektronlar pozitif yüklü pozitronlara dönüşürler. Bir protonla birleşen elektron, beklenebileceği gibi yok olmaz, nötr yüklü yeni bir parçacık olan nötronu üretir.

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -