Nil nehri
Mısır'a gezmeye giden Temel ile Dursun'un kayığı Nil nehrinde batar. Tabii hünerlerini ortaya koymanın tam zamanı gelmiştir.
Şampiyonlar gibi yüzmeye başlarlar. Bir ara Temel kocaman bir nesnenin kendilerine doğru geldiğini görür. Dev bir timsah iştahla onlara doğru yüzmektedir. Temel keyifle bağırır,
"Ula Dursun, işe bak, adamların kurtarma gemileri bile Lacoste!
* * * *
Uzun zamandır birbirlerini görmeyen Dursun ile Temel kahvede karşılaşmışlar.
Dursun başlamış anlatmaya
- Ula Temel artık yaşlanduk.Ayaklarum, kollarum, başum anlayacağun her tarafum ağriyi.
Bu yaşliluk ne kötü bişeydur.
E sen nasilsun bakalum ?
Temel cevap verir,
-Eyiyum eyiyum. Anamdan doğduğum ilk günkü gibiyum.
Başumda saçum yok. Ağzumda dişum yok. Altuma yapayrum haberum yok.
* * * *_
Temelin ineği hastalanmış.. Hangi veterinere götürmüşse bir türlü iyileşmemiş.Temel biçare bir şekilde düşünürken ellerini açıp ALLAH’A yalvarmış.Yarabbim sen ineğimi iyi et, iyi edersen 15 gün oruç tutarım... ". Bu hayvan iki günden fazla yasamaz diyen veterinerlere rağmen inek iyileşmiş..Bizim temel 15 gün oruç tutmuş.16.gün inek ölmüş. Temel ne yapacağını sasırmış.İnek ölü, havadan 15 gün tutulan oruç...Ellerini açmış : "Yarabbim sen sanıyorsun ki Temel aptaldır, hiç itiraz kabul etmem, ineği kurbana sayar, tuttuğum oruçları da Ramazan'dan düşerim hiç kusura bakma..
sonsuz -- 24.03.2008 - 05:21
Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdili kıyafet gezmeye karar vermiş.
Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış.
Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler.. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş. Padişah, ihtiyari selamlamış.
" Selamünaleyküm ey piri fani..."
" Aleykümselam ey serdar'ı cihan..." Padişah sormuş.
" Altılarda ne yaptın ?"
" Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor..." Padişah gene sormuş.
" Geceleri kalkmadın mı ?"
" Kalktık...Lakin, ellere yaradı..." Padişah gülmüş.
" Bir kaz göndersem yolar mısın ?"
" Hem de ciyaklamadan..."
Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah baş vezire dönmüş.
" Ne konuştuğumuzu anladın mı ?"
" Hayır padişahım..." Padişah sinirlenmiş.
" Bu aksama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım."
Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor..
" Ne konuştunuz siz padişahla..." Adam, baş veziri şöyle bir süzmüş.
" Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.." Baş
vezir, yüz altın vermiş.
" Sen padişahı, serdar'ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah
olduğunu.."
" Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.."
Vezir kafasını kaşımış.
" Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek..." Adam,
bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.
" Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü
çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim."
Vezir bir soru daha sormuş...
" Geceleri kalkmadın mı ne demek ?" Adam bir yüz altın daha almış.
" Çocukların yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim..."
Vezir gene kafasını sallamış.
" Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek..." Adam gülmüş.
" Onu da sen bul..."
statik -- 24.03.2008 - 07:04
kaz olduğunu düşününce anlamış, lakin kelleyi yine kurtaramamış nedenini biliyormusunuz?
statik -- 15.04.2008 - 13:01
demiryolu makasçısı olmak için sınava girmiş. Sormuşlar:
“Bir tren geliyor, saatte 120 ile..Tam karşıdan bir başka tren geliyor, saatte 140’la...Çarpışacaklar... Sen de makasçısın, ne yaparsın?”
Temel, şöyle bir başını kaşıdıktan sonra, “Hemen koşar fadime’yi çağırırım” demiş.
Sınav başkanı şaşırmış, o niye?
“eee.. gelsin, cümbüşü o da seyretsin diye!”
statik -- 17.04.2008 - 09:23
Adam bankaya girmiş ve kartını çıkartıp veznedara uzatmış:
“Bana hemen 10 milyar öde hayvan herif!...”
Veznedar şaşkın, donup kalmış. Neredeyse ağlayacak, doğru müdürün odasına gitmiş:
“Müdür bey, bugüne kadar başıma böyle bir şey gelmedi. Adam bendan 10 milyar isterken hayvan herif dedi...”
Banka müdürü Temel sormuş:
“Bu paranın karşılığı var mı?”
“Evet” demiş veznedar:
“Hesabında 200 milyar var...”
Müdür Temel bağırmış:
“Ulan o zaman niye ödemiyorsun, hayvan oğlu hayvan!”
statik -- 25.04.2008 - 04:12
Temel'le İdris bir çiftlik alıp hayvanları yerleştirmişler…
Sıra katıra gelmiş.
ağır ağır yürüyen katır, kulakları kapının üstüne çarpınca zınk diye durmuş. Temel'le İdris çırpınmışlar ama nafile. Bir merdivene tırmanıp başlamışlar kapının tepesini kesmeye.
Çiftliğin işçilerinden biri merakla sokulmuş yanlarına;
-Beyim, kapının tepesini kaldırmaya çalışacağınıza, eşikteki toprağı üç santim kazsanız daha kolay olmaz mı?
-Gerzek adam, diye bağırmış Temel;
-Sen kendi işine baksana, bu katırın kulakları uzun.. bacakları değil!..
statik -- 28.04.2008 - 10:29
İlkokul 5. sınıfta resim dersinde öğretmen -"Çocuklar konu serbest, hayvan resimleri çizin bakayım" dedi. 10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırdı. Öğretmen yanına geldi. Resim kağıdının üzerinde bir sinek duruyordu. Öğretmen eliyle sineği kovaladı ama hayvan hiç hareket etmedi. Biraz daha dikkatli bakınca da sineğin gerçek olmadığını fark etti. Bu bir sinek resmiydi. Öğretmen şaşkınlıkla sordu;
-Sen mi yaptın oğlum bu resmi?
-Evet öğretmenim.
-Peki bir de at resmi yap bakayım. Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizdi ki, at, sanki kağıttan fırlayıp çıkacak. Şaşıran öğretmen:
-Yavrum beni hemen babana götür. Sen müthiş bir yeteneksin. Burada harcanmaman gerekir. Derhal güzel sanatlara transfer olman lazım. Babanla konuşmalıyım, dedi. Son dersten sonra Ahmet'le beraber yola koyuldular. Dar bir patikadan bir gecekonduya geldiler. İçerde, yatakta, dizlerini karnına çekmiş, üzerinde yorganı bir adam yatıyordu. Öğretmen konuşmaya başladı;
-Geçmiş olsun efendim. Ben oğlunuzun...
-Allah kahretsin oğlumu.
-Aman böyle söylemeyin, yaptığı resimler...
-Onun yaptığı resimler yerin dibine batsın.
-Ama beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun...
-Yeteneğine başlatmayın şimdi.
-Peki ne oldu, niçin böyle kızgınsınız oğlunuza?
-Neden olacak, dün gece eve biraz çakırkeyif geldim. Bu eşşoğlu sobanın üzerine çıplak kadın resmi çizmiş....
statik -- 28.04.2008 - 10:38
sobadaki resmi görmedim;)) anlatanın yalancısıyım;))
statik -- 04.05.2008 - 16:12
Köyün birinde bir çukur varmış ve pek çok kişi içine düşüp yaralanıyormuş.
Köyün ileri gelenlerinden üç kişi toplanmış ve çözüm aramaya başlamışlar.
Birincisi demiş ki:
“Çukurun yanında bir ambulans beklesin ve düşenleri hemen hasteneye yetiştirsin.”
İkincisi:
“Çukurun yanına hastane kuralım, düşenleri yetiştirmesi zaman almaz.”
Üçüncüsü Temel’miş:
“Kafanız hiç çalışmıyor... Gidelim hastanenin yanında bir çukur açalım!...”
aupakkan -- 24.05.2008 - 02:44
Temel askere gider.Komutan gelir; "bana bakın lan hayvan herifler, benim adım Hüseyin Kırç" der.Yanlışlıkla kıç diyen olursa gebertirim ayağınızı denk alın der. Bir süre sonra sonra Temeli odasına çağırır. Temel buyrun komutanım der. Komutan sorar "neydi lan benim adım?". Temel cevap verir. Hüseyin Gört komutanım.
statik -- 27.05.2008 - 09:15
Adam, kısa bir süre önce ayrıldığı evine telefon açıp, bahçıvana sorar:
“Nasıl her şey yolunda mı?”
-Yolunda, yalnız küreğin sapı kırıldı onu tamir etmeye çalışıyorum.
“Neden kırıldı?”
-Köpeğinize mezar kazarken zorlamıştım, ondan.
“Neee! Köpeğim öldü mü?”
-Havuza düştü öldü sonra evde yangın...
“Neee! evde yangın mı çıktı?”
-Evet efendim, Annenizin vefatı dolayısıyla çok sayıda insan geldi. Bir sigara izmaritinden çıkmış...
“Annem nasıl öldü? Sapasağlamdı...”
-Haklısınız. Biz de şaşırdık ama sizin yatak odanıza bir şey bakmaya girmiş. Yatakta karınızla en yakın arkadaşınızı görünce kalbine inmiş...
“Yahu hiç pozitif bir haber yok mu?”
“Olmaz olur mu?” demiş bahçıvan:
“Geçen gün AİDS testi yaptırmıştınız ya, işte onun neticesi pozitif çıktı!...”
statik -- 19.06.2008 - 08:31
Devrin Maliye Bakanı, Karadenizde belde parti teşkilatını ziyarete gelmiş. "yetkililer" caddeleri sokakları, her bir tarafı kendilerine göre bir "düzene" sokmaya çalışmışlar.
Yetkili bir polis memuru:
“- Asfalttaki bisikletin sahibi kimse alsın. Maliye Bakanı gelecek!”
diye bağırmış. Bisikletin sahibi vatandaş, son derece sakin:
- Merak etmeyun, haçan ben kilitledim oni...!
statik -- 27.06.2008 - 07:33
Çok havalı ve zengin bir avukat, yeni aldığı lüks spor arabasını ofisinin önüne park eder. Ofisteki arkadaşlarına nasıl gösteriş yapacağını düşünerek arabasından inerken, yoldan hızla geçen bir kamyon, sürücü tarafındaki kapıyı koparıp atar. Avukat derhal cep telefonunu kapar ve polisi arar.. Bir kaç dakika içinde polis olay yerine gelir; fakat daha tek bir soru sormasına fırsat bırakmadan avukat isterik bir şekilde haykırmaya başlar.. Daha geçen gün aldığı arabası mahvolmuştur ve kaportacı ne kadar ince iş görse gene de eskisi gibi olmayacaktır. O kamyonun sürücüsü derhal bulunmalı ve yaptığı hasar ona mutlaka ödettirilmelidir. Avukat kızgın ve öfkeli şikayetini nihayet bitirdiğinde, polis bıkkın ve inanamaz bir şekilde başını sallar;
- Siz avukatların bu kadar maddiyatçı olmalarını bir türlü anlayamıyorum. Sahip olduğunuz şeylere öyle bağlanıyorsunuz ki, başka bir şeyi gözünüz görmüyor....
- Nasıl söylersin böyle bir şeyi? diye hayretle sorar avukat. Polis adama acıyarak ve küçümseyerek bakar:
- Sol kolun dirseğinin altından kopmuş.. görmüyor musun? Kamyon sana çarptığı sırada olmuş olmalı ve sen bana kaportacıdan bahsediyorsun...
- Aman Tanrım! diye bağırır avukat. Rolex'im de gitmiş!
sonsuz -- 13.07.2008 - 16:11
George Bush bir ilkokula ziyarete gider. Sinifin birinde yaptigi konusmadan sonra cocuklara soru sorabilmeleri icin imkan tanir.
Parmak kaldiran Bob der ki
"Sayin baskan uc sorum var size"
1 Nicin Amerika BM'nin onayi olmadan Irak'a girdi?
2 Siz rakibiniz Kerry'den daha az oy aldiginiz halde nasil oldu da baskan secildiniz?
3 Afganistan'a asker gonderdiniz Usame bin Ladin'e ne oldu?
Kucuk Bob'un sordugu sorular biter bitmez teneffus zili calar, Bush teneffusten sonra devam ederiz" der hep birlikte teneffuse cikilir.
Sinifa geri donuldukten sonra Bush "Nerde kalmistik? Evet.. sorular kisminda kalmistik.. devam edelim"der.
Siniftaki baska bir ogrenci parmak kaldirir.
Bush sorar: "Adin ne bakalim ufaklik?"
Steve
"Senin sorun ne bakalim Steve?" ''Benim 5 sorum var sayin baskan''
1 Nicin Amerika, BM'nin onayi olmadan Irak'a girdi?
2 Siz rakibiniz Kerry'den daha az oy aldiginiz halde nasil oldu da baskan secildiniz?
3 Afganistan'a asker gonderdiniz Usame bin Ladin'e ne oldu?
4 Teneffus zili nicin 20 dakika erken caldi?
5 Bob nereye kayboldu?"
sonsuz -- 13.07.2008 - 20:06
Temel Dallas'daki kuzeni Dursun'u görmeye gitmis. Dursun Temel'i havaalaninda karsilamis. Beraberce disari çikmislar. Temel bir bakmis 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu,da!" Dursun hafifçe gülmüs. "Temelim burası Amerika! Bura da herbirsey büyük!"
Yola çikmislar, Dursun'un çiftliğinin kapisindan içeri girmisler. Git git bir türlü eve varmiyorlar. Temel saskinlik içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!"
Dursun gene hafifçe gülmüs. "Temelim burasy Amerika! Burada herbirsey büyük!"
Neyse, aksam olmus, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye baaarmis. "ammabüyük masa, da!" Dursun'un sesi gelmis "Temelim burasi Amerika! Bura da herbirsey büyük!"
Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmis.
Dursun:
"Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapi" diye tarif etmis. Temel alt kata inmis ama sol yerine sagdan üçüncü kapiya girmis. Orasi evin havuzunun oldugu yermis.Heryer karanlik oldugu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düsmüs. Can havliyle bağırmaya baslamis:
"Sifonu çekmeyiiin!!Sifonu çekmeyiiin!"
sonsuz -- 14.07.2008 - 13:22
Adam, Kayserili arkadasinin latex-kauçuk ürünler yapan fabrikasini geziyordu...
Bir ara bir otomatik makinanin basina gelir ve makinadan ilginc seslerin geldigini duyar ;
- Pissst....PAT. .! ......pissst ..PAT..! .....pissst. ...PAT..!
Merak edip sorar bu makinanin ne yaptigini ve neden bu seslerin geldigini..
Arkadasi cevaplar :
- Bu makina biberon emzigi yapiyor... "pissst" sesi kalıba gelen latexin sisirilip emzik formu aldigini,
"PAT" sesi de ucuna açılan deligin sesini belirtir...
Geziye devam edip baska bir makinanin basina gelirler.
Bu makinadan da benzeri sesler geliyordu ama siralamalari farkliydi ;
- Pisssst....Pisssst. ...Pisssst. ...Pisssst. ...PAT..!
Adam gene meraklanip sorar ;
- Peki bu ne makinasi ?
- Bu prezervatif makinasi...
- Ama neden 4 "Pisssst"tan sonra 1 "PAT" sesi geliyor...
Arkadasi yanitlar ;
- Her 4 preservatiften sonra 1 tanesinin ucunu deliyoruz ondan..
Adam saskinlikla ve biraz da kizarak sordu..
- Ama neden..? Bu yaptiginiz hiç hos degil.. Kayserili cevap verir..
- Öyle mi...emzikleri kime saticaz peki...????
Agnia -- 14.07.2008 - 16:45
Çok güldüm... Müthiş yaratıcı
statik -- 18.07.2008 - 08:15
Kilisenin kapısında matbaada basılmış bir yazı asılıydı;
“Günah işlemekten vazgeçtiyseniz, içeri girin...”
Birkaç gün sonra bu yazının altında rujla yazılmış bir ek görüldü:
“Vazgeçmediyseniz, 199 45 67’ye telefon edin!”
medisis -- 20.07.2008 - 05:57
Çok güldüm... Teşekkürler arkadaşlar.
statik -- 22.07.2008 - 03:52
Ebu Düllâme Abbasi hükümdarlarına çok güzel bir kaside yazınca, Halife :
- Çağırın şairi gelsin, der, ihsanda bulunalım…
Şairi çıkarırlar huzura. Halife sorar:
-Kasiden çok güzel olmuş, caize olarak ne istersin?
Şair şöyle bir etrafındaki kalabalığa süzer ve der ki:
-Sultanım, kulunuz bir av köpeği ister. Herkes şaşkındır. Sen sultanın huzuruna çık, dile benden ne dilersen desin, bir av köpeği iste! Olacak iş değil mi bu? Halife:
- Verdik gitti, der şaşırarak, istediğin av köpeği olsun. Şair kapıya yönelmiştir ki, bir ara dönüp sorar:
- Fakat efendim. Ava ne ile gideceğim?
- Haklısın, der Halife, bir de at versinler. Bir iki adım atan şair tekrar döner ve, boynunu büker:
- Şey efendim, ata nasıl bineceğim?..
Güler Halife:
- Doğru, güzel bir eyer takımı da versinler.
- Efendim, ata kim bakacak?
- Bir de seyis versinler…
Bir iki adım daha atar bizimki:
- Sultanım, diyecektim ki, bu seyisi nerede yatırayım?
- Bir de köşk versinler.
Şair tekrar döner geriye:
- Bu kadar insanı bu köşkte ne ile geçindireyim?
- 1000 altın da harçlık versinler…
Ebu Düllame bir kez daha geriye dönecektir ki, halife Mehdi ondan önce davranır:
- Bak şair efendi, harcamalar için bir kethüda, hesap tutmaya da bir katip istersen av köpeğini geri alırım ha!..
statik -- 09.09.2008 - 10:04
Sarhoşun biri üst baş dağınık bir halde karakola gelir, araba anahtarını göstererek komisere şöyle der:
- Komiserim şu elimde gördüğünüz anahtar var ya, onun üstünde az önce benim arabam vardı, şimdi yok. Arabamı çalmışlar...
Komiser sarhoşa söyle bir bakar,
- Sen önce kendine bir çeki düzen ver bakiyim şu haline bak. Devletin komiseri önünde böyle fermuarı açık durmaya utanmıyor musun?
Sarhoş pantolonunun önünde açık fermuara bakar, bakar ve şöyle der:
- Ahaa! karıyı da çalmışlar...
canu -- 09.09.2008 - 13:17
Vallahi statik demin gülmekle ilgili bir yorum yaptım,üstüne bunu okudum ,iyi geldi:)))E,e rakıyla ilgili yorumun nerde?
statik -- 11.09.2008 - 10:39
Bir karı-koca çok kötü bir kaza geçirirler. Kadının yüzü tamamen yanar. Plastik cerrahlar kadının yüzünü eski haline getirebilmek için deriye gerek olduğunu ama kadından deri alamayacaklarını söyleyince kocası deri vermeye gönüllü olur.Fakat kocasından deri popo bölgesinden alınacaktır..
Adam bu bilginin karısına söylenmemesini ister çünkü moralinin bozulacağından çekinmektedir.
Ameliyat tamamlandıktan sonra kadın eskisinden de güzel görünür.
Her gören bu muhteşem güzellik karşısında hayrete düşmektedir.
Bir gün kadın kocası ile baş başa kaldığında ;
- "Hayatım çok teşekkür ederim. Benim bu halim senin sayende. Sana nasıl teşekkür etsem?"
...deyince kocası cevap verir :
- "Teşekküre gerek yok hayatım. Annen seni her öptüğünde ben gerekli mutluluğu duymaktayım zaten"...
canu -- 19.09.2008 - 13:15
Maho ağa dağ bayır gezerken bastığı yere dikkat etmez. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken bir ağaç parçasına tutunur.
-Ula yuharida kimse yohmii ?
Sadece sesi yankılanmaktadır. Hiç ses soluk yoktur. Saatler geçer, hava kararır, dal çatırdamaya başlamıştır.Kolunda mecal kalmamıştır.Son bir gayretle kısılmış sesi ile bağırır :
-Ula yuharida kimse yohmii?
Derken nerden geldiği belli olmayan bir ses :
-Ben varım.
-Sen de kimsin?
-Ben seni yaratan Allahım.
-Bana bir çare Allahım, NE OLUR.
-Benim sabırlı kulum,bu sabrın mükafatı olarak günahlarını afettim.Bırak ellerini cennetime gel.
Maho ağa düşünür :
-Ula başka kimse yohmidiir?
statik -- 24.09.2008 - 14:17
Temel, her gün gidip gazete alıyormuş. Bir süre sonra bu işten sıkılmış ve eşine dönmüş:
“Bundan sonra cazeteleri sen alacaksun...”
Kadın da ertesi gün gitmiş bayiye ve aynı günün yedi gazetesini birden alıp eve dönmüş.
Her gün birini, sanki o günün gazetesiymiş gibi Temel’in önüne koyuyormuş...
Bir gün, iki gün, beşinci gün derken Temel dayanamamış:
“Ula bu adam da amma salakmış yahu
“Her cün cidip ayni ağaca toslanir mi!..”
statik -- 25.09.2008 - 09:11
İki çiftçi, biri Adanalı diğeri Kayserili.. sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar..
Adanalı başlamış
- "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz"
Kayserili de bunun üzerine
-Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...
apple -- 25.09.2008 - 09:26
Canim hemsom benim, ne guzel demis:))
Gercek hayatta da muhabbet buna cok benzer biliyor musun statik:))
Hem Adanalilar hem Kayserililer bayilirlar hava atmaya:)
statik -- 10.10.2008 - 08:19
20. yüzyılın başında bir evde küçük bir çocuk babasına sormuş:
- "Baba!, kedilerin kuyruklarını kesip kemer yapmak günah mıdır?"
Baba ilgisizce;
- "Günahtır evladım" demiş.
- "Peki baba zencilerin derilerinden paspas yapmak günah mıdır?"
- "O da günahtır evladım"
- "Peki baba japonların beyinlerinden çorba yapmak günah mıdır?"
- "Ooofff! o da günahtır evladım"
- " Peki baba yahudilerin yağlarından sabun yapmak günah mıdır?"
Baba en sonunda dayanamaz:
- Değildir ulan. Oooff bee Adolf , nerden aklına gelir böyle sorular sormak?..."
canu -- 10.10.2008 - 08:40
Temel bir caminin hocasıymış.Caminin yanında da bir kilise varmış.Temel hoca ve papaz ahbap olmuşlar. Bir gün papazın başka bir yere gitmesi gerekmiş ve Temel 'den yerine bakmasını rica etmiş.
- Temel, sende Tanrı adamısın , bende. Birkaç gün beni idare ediver.
-Ama ben senin bu işi nasıl yaptığını bilmeyurumki.
-Bak , bir gün beni izle öğrenirsin.
Almış yanına Temel'i ve başlamışlar çalışmaya . Bir kadın gelmiş, Temel izlemiş.
-Ah, peder,ben bir günah işledim.
-Ne yaptın kızım?(Temel izlemede)
-Ah, ah tam 3 kez zina yaptım. Nasıl günahlarımdan kurtulabilirim?
-Sola dön, Meryem anaya dua et, giderken kutuya 100$ bırak.
Az sonra başka bir kadın gelmiş. Tabi Temel izlemede..
-Ah, peder ben bir günah işledim. Tam 3 kez zina yaptım.
-Sola dön kızım, Meryem anaya dua et ve giderken kutuya 100$ bırak.
Temel, tamam ben anladım demiş. Papaz gönül rahatlığı ile yola çıkmış.
Bir kadın günah çıkarmak için Temel'in karşısına geçmiş:
-Ah, peder. Ben bir günah işledim.
-Ne ettun kızım?
-Tam 2 kere zina yaptım.
Temel biraz düşünmüş.Bak demiş:
-Bugün kampanyamız vardur. Sen git bi koşu bir zina daha yap, giderken kutuya 100$ bırak.
xenix -- 10.10.2008 - 17:49
Zengin ve dul bir bayan gazeteye koca aramak için ilan verir. "Beni dövmeyecek, bırakıp gitmeyecek ve cinsel anlamda memnun edecek bir koca adayı arıyorum. Evim var, param var, pulum var vs."
Tabii bir sürü başvuru olur ama kadın bir türlü ikna olmaz gelenlerden.
Bir gün kapı çalınır, ve açar kapıyı. Yerde bacakları ve kolları olmayan bir adam var.
Sende kimsin der.
Gazetedeki koca ilanı için geldim der adam. Kadın gülmemek için zor durur ama yine de nasıl yani diye sormadan duramaz.
Adam açıklamaya başlar,
"Ellerim yok seni dövemem, bacaklarım yok bırakıp gidemem."
Kadın, peki cinsel memnuniyeti nasıl garanti ediyorsun diye sorar.
Adam,
"Kapıyı nasıl çaldım sanıyorsun?"
xenix: Copy/Paste değildir kendim hatırladığımı yazdım değerimi bilin. :)
statik -- 12.10.2008 - 06:45
Temel ilk kez İstanbul’a geliyor...
Sirkeci’de otobüs kuyruğuna giriyor.
Bakıyor önüne gelen cebinden bir kimlik çıkarıyor ve para vermeden geçiyor...
Sıra kendisine gelince de, cebindeki tek kimliği evlenme cüzdanını çıkarıyor ve şoföre gösteriyor.
Şoför, eviriyor, çeviriyor ve gülerek konuşuyor:
“Bununla ancak Fadime’ye binersin kardeşim!”
canu -- 12.10.2008 - 15:09
Fıkra bu ya Mars'a insanlı seferler düzenlenir. Bir adam ilk kez Mars'a gider. Bakar orada da koşullar aynı Dünya gibi.Gökyüzü, sular, yeşillik her şey mükemmel.
Dünyalı adam şaşkın yürürken bakar, pembe panjurlu bir ev, kapısı açık.İçeri süzülür, mutfakta sarışın bir afet, elinde bir kepçeyle fokurduyan kazanı karıştırıp duruyor.Adamın gözleri parlar:
-Merhaba Marslı. Ben Dünyalıyım. Ne yapıyorsun?
-Merhaba Dünyalı, bebek yapıyorum.
-A,a siz bebeği böyle mi yapıyorsunuz?
-"Evet",der kadın ve fokurdayan kazandan kepçeyle bir bebek çıkarır.
-Çok ilginç , biz böyle yapmayız.
-Nasıl yaparsınız?
-Gel, yatak odasına geçelim.Nasıl yaptığımızı göstereyim.
Müthiş bir deneyimden sonra adam keyifle bir sigara yakar.Marslı kadın:
-Bebek nerede, neden yok?
-Ne acele ediyorsun ,bebek en az 9 ay sonra gelecek.
-E,e kepçeyi niye çıkardın? Karıştırsaydın ya!
statik -- 14.10.2008 - 10:24
Adamın biri yeni BMW'siyle havalı havalı dolaşıyormuş. Kırmızı ışıkta durmuş. Bir kaç saniye sonra kamyon arkadan tampona vurmuş. Adam dışarı çıkıp bakınca kamyondan Temel inmiş ve başlamış yalvarmaya :
-Ağabey yapma etme eyleme ben bu üç kuruş maaşla bu arabanın aynasını alamam beni bağışla. Sen büyüksün ağabey yaptık bireşşeklik bağışla beni. Adam acımış Temel'e. Tam arabayı tamire götürürken yine bir kırmızı ışıkta durmuş. Yine arkadan kamyon geçirmiş buna. Sinirli sinirli çıkmış adam tekrar. Bir bakmış yine Temel!
Camdan bağırmış :
-Benim ağabey ben, devam et !
nurcihan -- 14.10.2008 - 16:00
Temel ve Dursun amerikanın ırak a savaş açmasını hazmedemeyip Amerikaya savaş açmaya karar vermişler.
ne yapıp edip Bush un telefonuna ulaşmışlar..
ve arayıp konuşmaya başlamışlar
Temel:sayın Bush siz Iraka savaş açtinuz bizde size açayruz
Bush:siz kimsiniz hangi ülkesiniz..
Temel:biz Rizeliyuz
Bush: peki asker sayınız kaçtır
Temel:ben ve arkadaşım Tursun toplam içi
Bush:silah sayınız kaçtır
Temel:benım dededen kalma çakıralmaz,Tursun unda bi tekkırma tüfek
Bush:buna karşılık bizim 20.000 askerımiz,5.000 uçaksavarımız,3000 gemimiz var
Temel:ben sizi tekrar arayacağum..
Amerikalılar oturmuşlar aramışlar taramışlar sonunda Rize yi bulmuşlar,bakmışlar ufak bir yer şok olmuşlar
Temel tekrar aramış..
Temel:Sayın Bush biz size savaş açıyoruz
Bush:asker sayınız
Temel:ben,Tursun ve kahveden birkaç arkadaş toplam 5 çişiyuz
Bush: peki silah sayınız
Temel:benim çakıralmaz,Tursunun tekkırma,kahvedeki arkadaşlardan birunun çakısı bide biçerdöver
Bush:buna karşilık bizim asker sayımız 50.000 e ulaştı,10.000 uçaksavarımız ve 7.000 gemimiz oldu
Temel:biz sizi tekrar arayacağuz...
bir müddet sonra Temel tekrar arar
Temel:biz savaştan vaz geçtuk
Bush:neden?
Temel: o kadar savaş esirunu barındıracak yerumuz yok.
hesna -- 22.10.2008 - 06:27
Temel,Dursun ve Cemal bir gün bir karinin evine zamparalik icin giderler.Tam is üstünde iken kadini kocasi gelir, Dursun yatagin altina, Cemal dolaba, Temel de balkona saklanir.Adam odaya girer. Yatagin altindan bi ses gelir, bakar ki kimi görsün.
-"Dursun ne ariyorsun burada?" diye sorar.
Dursun:
-"Yatagi tamir ediyordum." der
Adam:
-"Borcumuz ne kadar? diye sorar.
Dursun:
-"10 milyon" der.
Adam parayi verir, Dursun gider. Dolaptan bir ses gelir. Bu sefer adam bakar ki Cemal.
-"Ne ariyosun burada?" der.
Cemal:
-"Dolabi tamir ediyorum." der.
Adam:
-"Borcumuz ne kadar?" diye sorar.
Cemal:
-"15 milyon." der.
Adam parayi verir, Cemal de gider.Temel adamin arkadaslarina para verdigini görmektedir fakat konusmalari duymamaktadir içeri girer ve bagirir:
-"BEN DE S..TIM BEN DE"
hesna -- 22.10.2008 - 06:28
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım."
Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
- "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.
xenix -- 25.10.2008 - 11:43
Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:
-aranızda müslüman olan var mı ?
korkudan kimse bişey diyemez. birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:
-ben müslümanım. der.
Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:
-amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin ? der.
Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra 'ben yoruldum başka birini bul' der.
Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:
-aranızda başka müslüman var mı ?
az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar,
imam:
-ulan iki rekat namaz kıldırdık diye müslüman mı olduk.
xenix
nurcihan -- 25.10.2008 - 12:12
Vay ihlassız adam diyesim geldi.
canu -- 25.10.2008 - 12:23
Temelle Dursun trenle yolculuk yaparken, bir sığır çiftliğinin önünden hızla geçiyorlarmış.Temel tahmin etmiş:
-Dursun, burda tam 397 sığır vardur.
-Ula Temel, nasıl saydun, vızz diye geçduk daa..
-Kolaydur..Ayaklarını sayup dörde böleyrum.
statik -- 25.10.2008 - 13:59
Adamın biri işten eve gelmiş bir bakmış, karısı başka bir adamla yatakta. Hemen tabancasını almış ve öteki adama:
- 'Madem karımı istiyorsun onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum'...Öteki adam bunu kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler kapıyı kapatmışlar, sonra kadının kocası öteki adama fısıldamış;
- 'Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım, karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur'...Böylece ikisi havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar...Kadın silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş... Yerde yatan iki adama bakmış ve bağırmış.....:
- 'Hayatım çıkabilirsin, ikisi de öldü!
canu -- 25.10.2008 - 14:22
Temel, zengin bir fabrikatörmüş.Haylaz ve aylak oğluyla baş edemeyince sahibi olduğu sosis fabrikasında çalıştırmaya karar vermiş.
Girmişler fabrikaya Temel, makineleri anlatmış:
-Bak oğlum, bu sosis maçinesidur. Yani maçineye öküzü atayursun sosis olarak çıkayur.
Oğlan bu işten hiç hoşlanmamış ama ilgileniyor gibi yapmış:
-Anladım, bi şey soracağım. Bu makineye sosis sokarsak öküz olarak çıkar mı?
Temel'in tepesi atmış:
-Yok oğlum, o teknoloji bi tek anan da var.
statik -- 27.10.2008 - 11:41
John, kan ter içinde odun kesmekteyken, biraz uzakta bir Kızılderilinin durduğunu farketmiş. Kızılderili John'a şöyle bir bakıp
"Bu kış soğuk." demiş ve gitmiş.
John ise; yerliler bunca senedir doğayla iç içe yaşıyor, elbet bir bildiği vardır, diyerek daha fazla odun kesmeye başlamış.
Biraz sonra başka bir Kızılderili ortaya çıkmış ve John'a bakıp
"Bu kış çok soğuk." diyip kaybolmuş.
İyice paniğe kapılan John, deli gibi odun kesmeye başlamış.
Kan revan içinde tükenecek haldeyken başka bir Kızılderilinin yaklaştığını farketmis.
"Bu kış çok çok soğuk." demiş.
Kızılderili tam gidecekken, John onun gitmesine izin vermemiş ve
"Nerden biliyorsun?" diye sormuş.
Kızılderili gayet sakin:
"Atalar der ki; ne kadar çok odun keser beyaz adam, soğuk olur o kadar kış."
statik -- 03.11.2008 - 13:52
Adamın biri ülkenin birinde "Başbakana" "ET KAFALI" demiş.
Hemen yakalamışlar ve yargıç 22 yıl ağır hapis vermiş.
İtiraz edilmiş ama ceza kesin:
- 2 yılı Başbakanın manevi şahsiyetine hakaretten
-20 yılı devlet sırrını ifşa etmekten.
Adam Yargıtay'a başvurmuş.
Ceza 2 yıla inmiş. Gerekçeli kararda ise:
- İsnat edilenin devlet sırrı olmadığı yazıyormuş...!
statik -- 07.11.2008 - 07:30
Küçük kız, erkek arkadaşına,
“Haydi evcilik oynayalım”
“Tamam ben ne olacağım?” demiş oğlan,
Kız bilmiş bir tavırla,
“Önce karar vermek konusunda fikrini öğrenmek istiyorum” diye yanıtlamış...
Oğlan,
”Fikir mi?” Karar vermek mi? Ne demek onlar” diye karşılık verince
küçük kız sırıtmış.
“Tamam tamam, sen koca ol!..”
statik -- 13.11.2008 - 06:05
Temel eşeğiyle köyüne giderken yolda gördüğü elma bahçesine dalmış...
Eşekle birlikte güzelce elma yemişler. Tam ayrılacağı sırada bahçe sahibi görmüş ve yakalamış.
Önce eşeği bir güzel dövmüş...
Sonra da Temel’i...
Dayaktan sonra dayanamayan Temel sormuş:
“Anladık, haklısın arkadaş ama, neden önce eşeği dövdün?”
Bahçe sahibi gülmüş:
“Önce seni dövseydim, eşek kaçardı!”
statik -- 21.11.2008 - 04:53
Adamın biri barda barmene:
- Sekiz votka, hemen, şimdi, hepsi birden!
Barmen:
"Tabii Zor bir gün geçirdiniz galiba!"
Adam:
-Sormayın, bugün erkek kardeşimin eşcinsel olduğunu öğrendim.
Aynı adam, ertesi gün tekrar o bara gitmiş ve yine:
- Sekiz votka!
barmen;
"Bu sefer n'oldu beyefendi?"
Adam da:
- İnanılır gibi değil ama benim büyük abim de eşcinselmiş.Öğrenince yıkıldım tabii.
üçüncü gün, aynı adam, yine sekiz votka isteyince, barmen
dayanamamış.
"Sizin ailede kadın seven kimse yok galiba."
Adam;
- Var, var... Karım!
xenix -- 21.11.2008 - 08:24
Türk çifti amerikada emlakçıdan ev bakıyorlarmış. Evi dolaştıktan sonra, kadın eşine Türkçe olarak;
- Muvaffak bu mutfak, çok ufak.
demiş
Bunun üstüne amerikalı emlakçı,
- What a fucker language?
xenix
canu -- 21.11.2008 - 15:03
Gerçekten sadece gülümsemedim , güldüm de :))
Sayende bu hafta sonu , kimsenin duymadığı-nı umduğum-
bir fıkrada ben anlatacağım fıkra ekibime..;))
Ben, sana böyle hoş fıkralar anlatırken fena halde katılıyorum
ve seninle fena halde uyum içinde oluyorum. xenixcim...:))
NOT:statik'in son fıkralarıda kontenjanımda ;)
xenix -- 21.11.2008 - 19:08
An Arabian guy at the aeroport:
- Name?
- Ahmed al-Rhazib.
- Sex?
- Three to five times a week.
- No, no… I mean male or female?
- Male, female, sometimes camel.
- Holy cow!
- Yes, cow, sheep, animals in general.
- But isn’t that hostile?
- Horse style, doggy style, any style!
- Oh dear!
- No, no! Deer run too fast.
xenix
statik -- 05.12.2008 - 08:11
Ünlü antikacı çarşıda dolaşırken mağazanın birinde bir kedinin çok kıymetli bir antika kaseden süt içtiğini fark etmiş.. Kasenin çok eski ve değerli bir parça olması nedeniyle mağazaya girip kediyi 2 dolara satın almak istediğini söylemiş..
"Özür dilerim kedi satılık değil!" demiş dükkan sahibi..
"Lütfen.." demiş antikacı.. "Evdeki fare için bu kediyi bırakın.. Size 200 dolar teklif ediyorum..!"
Bu kadar yüksek bir parayı duyunca
"Tamam!" demiş dükkan sahibi, "Sattım!" ve parayı almış..
Antikacı devam etmiş,
"Su kasesini de alayım da.. Hayvan alışmıştır.. Şimdi bir de yeni süt tası peşine düşmeyeyim.."
"Özür dilerim onu veremem.." demiş dükkan sahibi,
"O benim uğurlu tasım.. İnanır mısınız manifaturacıyım ama dükkan Pet shop gibi çalışıyor.. Bu hafta sattığım 68'inci kedi bu..!"
statik -- 06.12.2008 - 04:04
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlamışlar, çok ağır olduğu için birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar.
Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra, geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş.
Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar.
Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp :
-Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık...
xenix -- 19.12.2008 - 03:34
Temel'in kötü huylarindan biri de her sabah uyanir uyanmaz, gök gürültüsü kadar yüksek sesle gaz çikartmakmis. Karisi Fadime de bu densizlige pek içerler, -"Cözü çikasu heruf, ha pir sabah poyle fosururken, tüm pagursaklarun donuna dökülsun da cör cünunu" dermis.
Derken, Kurban bayraminin ikinci sabahi, Fadime mutfakta kurban etlerini ayiklarken ve Temel hâlâ uyurken, Temel'i yola getirme niyetiyle, bir gün önce kurban olarak kestikleri koçun barsaklarini toparlayip bir güzelce Temel'in donunun içine koymus!
Az sonra Temel uyaninca, adeti üzere, keyifle ve gök gümbürtüsü timsali, gaz atinca bir de bakmis ki tüm barsaklari donunun içinde. Saskinlik ve korku ile rengi benzi atmis akli uçup gitmis. Temel, bir muddet sonra kendine gelmis, kalkip tuvalete gitmis. Epey zaman sonra, sararmis yüzünden soguk terler damlayarak bitap yorgun bir halde mutfaga gelen Temel;
-"Haçan dedigun oldi be Fadime, fosururken tüm pagirsaklarum donuma döküldu da" dediginde, Fadime: -"Oh olsun, ama pagirsaklarun çikarken canun da pek yanmistur be Temel'im" diyerekten gönlünü almaya çalisirken;
Temel yanitlamis hemen : -"Yok be Fadime, ha çikarken acumadi da, geri sokarken az kalsun ceberiydum"....
xenix
canu -- 21.12.2008 - 11:54
Beş yıldızlı bir otele giden Temel, bir odaya yerleşir. Laz olduğunun anlaşılmasını istemediği için kara kara düşünmeye başlar.
Aynanın karşısına geçip prova yapar:
" Hey barmen! Bana bir fvisku".. yok böyle anlarlar.
" Hey barmen! Bana bir raki"...yok böyle de anlarlar.
" Hey!barmen! Bana bir bira"...tamam böyle anlamazlar, der .Aşağı iner.
Masaya dirseklerini dayar , büyük bir özgüven içinde :
"Hey! barmen bana bir bira "der.
Barmen Temel'i, biraz süzdükten sonra sorar:
- Birader sen laz mısın?
- Uyy, nasul anladun?
- Burası resepsiyon, bar karşıda.
xenix -- 10.01.2009 - 18:04
Temel ve Fadime ormanda gezerlerken birkaç adam bunlara saldırır.
Temeli ağaca bağlayıp Fadime yi soymaya başlarlar.
Fadime bağırır :
- Temeeel bunlar galiba, gali-ba beni.
Temel :
- Başım ağrıyo de, başım ağrıyo deeeeee!..
xenix
denge -- 11.01.2009 - 04:17
Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Hollandalı, bir de bizim Temel barda sohbet ederlerken sıra gelmiş memleketlerini övmeye..
İngiliz,
"Arkadaslar. ." demiş "Bizim biramız cok meşhurdur.. içmeye kıyamazsınız
Fransız hemen girmis konuya
"Bizim kızlarımız meşhurdur.." demiş, "öpmeye kıyamazsınız"
Alman içini cekip " Hey gidi memleketim.. " demiş,
"Biz öyle arabalar üretiriz ki binmege doyamazsınız. ."
Holandalı hemen atılmış, "Evlerimiz.. " demiş,
"Bizim dünya şirini evlerimiz meşhurdur.."
Bizim en meşhur şeyimiz KGB'dir.." demiş Rus,
"Dünyanın bir ucunda sinek havalansa haberdardır ! ..
Sıra ona gelince İranli ya
" Halılarımız. ." demiş, "Yumuşacıktır ve çok meşhurdur.."
Sonra hepsi birden suskun oturan Temele dönmüşler..
Sakin sakin bakmış onlara ve gülerek baslamış söylemeye..
"Bizim delikanlılarımız meşhurdur.
Öyle ki ;
Alır Fransızın kızını , içer ingilizin birasını , Atar Almanın arabasına ,
Götürür Holandalının evine , Yatırır iran halısının üzerine , Degil kocasının,
KGB'nin bile ruhu duymaz.."
sonsuz -- 21.01.2009 - 17:23
Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.
Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var... Karakuşi Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?'
Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi,'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikáyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'
Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...'
Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca Karakuşi Kadı, 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.'
Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı, 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.'
Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi'ye: 'Senin şikáyetin ne?'Bre…
Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen, e mi !'
nurcihan -- 22.01.2009 - 13:40
Hoca’nın Kabak Hikâyesi
Nasrettin Hoca, Allah’ta fani olduğu devrede uzun bir zaman evden çıkmıyor; halvete çekilmiş çünkü. Karısı da Hocanın bu halinden usanmış.
Ona: “Çoktan beri dışarıya çıkmıyorsun. Evde tuz kalmadı. Bakkala git de biraz tuz al” diyor.
Hoca: “Kadın, diyor, ben kendimde değilim. Dalıp dalıp gidiyorum. Gidersem hem tuzu alamam, hem de evin yolunu çıkaramam.
”Kadın ısrar ediyor ve Hocaya şu aklı öğretiyor: “Merak etme, kaybolmazsın. Beline tuz kabağını bağlarım. Kendini kaybetmemen, kendine gelmen için şu taşla kabağa vurursun. Tık tık! diye ses çıkınca kendine gelirsin.”
Hoca itiraz etmiyor. Kadın kabağı bir iple Hocanın beline bağlıyor. Hoca evden çıkıyor. Yolda dalar gidermiş. Sonra âlemi farka gelince önündeki kabağı taşla tık tık! diye vururmuş; o zaman kendi varlığını idrâk edermiş.
Nasrettin Hocayı çoktan beri göremeyen mahalle çocukları, sevgili Hocalarının peşine takılırlar. Fakat bakarlar ki Hocada başka bir hâl var: Hoca zaman zaman belindeki kabağa tık tık! diye vuruyor, “Gelin diyorlar, şu hocaya bir oyun oynayalım”. Hoca zorla bakkıh bulup, orada da kendinden geçtikten geçtiği bir sırada, çocuğun biri kabağı Hocanın belinden çözüp kendi beline bağlıyor. Hocanın karşısına geçiyor. Hoca etrafındaki seslerden âlemi farka gelip “acaba ben kendim miyim?” diye kendinin kendi olup olmadığını anlamak için elindeki taşı belindeki kabağa vurmak istiyor. Kabaktan ses çıkmayınca, şaşırıyor. Bir de bakıyor ki kabak karşısında duran bir çocuğun belinde; hemen gidip kabağa tık tık! diye vuruyor. Sesi duyunca rahatlıyor. Fakat halledemediği bir mesele çıkıyor meydana: O çocuk, kendisi olmaya kendisi... Peki, öyleyse kendi kim?
Bunu anlamak için çocuğa soruyor: “Oğlum! Sen ben olmaya bensin ya... Acaba ben kimim?”
statik -- 29.01.2009 - 08:09
New York’ta bir randevu evine gidip “Elizabeth”i arar ve birlikte olmak istediğini söyler.
Elizabeth, “Geceliğim bin dolar” der, Temel hemen kabul eder.
Ertesi akşam yine tekrarlanır ve Temel bin dolar daha öder.
Üçüncü gün yine gidince kadın uyarır:
“Sık sık geliyorsun diye indirim yapmam, ona göre!”
Temel, “tamam” der. Kadın daha sonra “yaa sen nerelisin” diye sorar.
“Trabzonsporluyum” der Temel, Elizabeth şaşırır:
“Aman ne tesadüf kardeşim de orada...”
Temel kafayı sallar, “biliyorum” der:
“Sana vermem için bana beş bin dolar vermişti, daha iki günümüz var!...”
statik -- 29.01.2009 - 08:14
Üç kardeşin gazete çıkardığı küçük bir sahil kasabasında, kardeşlerden ikisinin arası açılmış.
Kendi gazetelerinin manşetlerinde birbirlerine hakaret etmeye, birbirlerini suçlamaya başlamışlar.
Kardeşlerden birisi 8 sütuna aynen şöyle bir manşet atmış:
"Sen bir homoseksüelsin!"
Başlığın altında da bu haberin "toplumun kirlenmesini önlemek!" için yazıldığı anlatılıyormuş. Tabii ertesi gün diğer gazete 8 sütuna manşet başka bir haberle cevap hakkını o da kendi gazetesinde kullanmış: "Homoseksüel sensin!"
Bir sonraki gün, meslektaşının başına küçükken nasıl bir iş geldiğini ayrıntılı olarak anlatan bir yazıyı yine sekiz sütuna manşetle basmış: "Korkmuyorsan haydi muayeneye!"
Yazının altına da önemli bir not düşmeyi ihmal etmemiş: "Türkiye'nin her yerinde tam teşekküllü bir hastane de muayeneye razı mısın? Ben razıyım..."
Bu atışma gazete manşetleri ile böyle sürüp giderken, gazetelerin tirajları da yükselmiş.
Üçüncü kardeş olup bitenleri izlerken, bakmış kendi gazetesinin satışında bir artış yok. Herkes diğer iki gazeteyi okuyor, ertesi günkü gazetede manşeti atmış.
"Yeter artık ayıp oluyor beyler."
Diğer iki kardeşin gazetesi ertesi gün aynı manşetle çıkmış.
"Sen karışma Lütfü!"
statik -- 02.02.2009 - 07:35
Agop'la karısı Haykanus kahvaltı ediyorlarmış. Haykanus sormuş:
- Sular akmoor Agop, bir bakarsın değil mi?
- Nereden çıkarırsın şimdi Haykanus, ben muslukçu ?
- Peki havagazını kontrol etsen.
- Canim, ben tesisatci?
- Agop, elektrik düğmesi de bozulmuş
- Yeter artık Haykanus...
Agop akşam eve geldiğinde bir bakmış ki bütün aksaklıklar onarılmış. Merakla sormuş Haykanus 'a:
- Canim karim, kime yaptirdin bunlari?
- Kirkor 'a rica ettim beni kirmadi.
- Ne?... Kirkor mu? O dunyanin en kötü adamıdır. Karşiliksiz bir şey yapmaz.
- Evet bana " ya benimle yatacaksin ya da cikolatali pasta yapacaksin" dedi
- Güzel...Pastayı yaptın değil mi?
- Ah Agop, nereden cikarirsin bunu? Ben pastaci...
sonsuz -- 03.02.2009 - 07:12
Temel diye kimi kimsesi olmayan birisi askere gitmis. Arkadaslari aileleriyle konusuyor,ailelerinden para felan istiyormus fakat bizim Temel telefon acacak kimsesi olmadigi için oturmus ALLAH'a bir mektup yazmis.
'ALLAH'ım durum sana ayan beyan, kimsem yok biliyosun, ne olur bana 200 milyon.'
Temel kapatmis zarfi yazmis ustune ' Temel'den Rabbine' Atmis postaya
Temelin mektubu tabi asker mektubu,, incelenir,,,
subaylar bi bakmislar birliklerinde gariban asker. Subayin birisi 'bizim birlikte böyle gariban askerlerde mi vardi. Subaylar çikin paralari' demis.
200 milyon cikmamis 150 milyon çikmis. Koymuslar zarfa yazmislar 'Rabbinden Temel e'...
Aslanim Temel almis zarfi bakmis 150 milyon. Oturmus ALLAH'u tealaya 2. mektubu dösemis.
'ALLAH'im mektubunu aldim çok tesekkur ederim. Simdi sana bi adres verecem parayi bundan sonra oraya gonder. Zira bu ibne subaylar içinden caliyoo...
canu -- 05.02.2009 - 05:40
Birgün bir Amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:
-Karın mı yoksa devletin mi?
Amerikalı düşünmeden cevaplamış:
-Devletim.
Ordakiler:
-O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamayıp
-Yapamayacağım.' demiş.
Daha sonra milletvekili Temel'i
aynı odaya almışlar,aynı soruyu sormuşlar:
-Karın mı yoksa devletin mi?
Temel hiç düşünmeden:
-Devletum' demiş
-O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'
Odadan önce bir patırtı sonra bir cam sesi gelmiş.Çıkınca sormuşlar:
-Ne oldu.'
-Sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktu da, karuyu camdan aşağı attum .
sonsuz -- 12.02.2009 - 18:50
TEMEL VE MAYMUN
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar
arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı
testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot
olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay
mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi;
kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve
kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre
ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir
yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı,
iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve
motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan
Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"
SİNYAL
Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin
önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup
sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp
duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..
YAVAŞLA
Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor... Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80
km." Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA
60 km." Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA
40." - "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını. Epeyce
sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km." Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş
Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da
çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela
görmüş: "YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"
BAŞKA ASKER YOKMU
Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ
taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel
heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım
komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" -
"Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" deyince
komutan, Temel dayanamamış: - "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri
yok mu?"
TEMEL KARAYOLLARI'NDA
Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki
çizgileri çekmektir. Temel'e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel
çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; "1.
gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre.."
"Temel", der "her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?" Temel cevap
verir: "Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya
kutusundan daha fazla uzaklaşayrum."
VERDİNİZ Mİ?
Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş.Tabii bunu gören polis temeli
durdurmuş. Polis: - "Ehliyet ve ruhsat beyfendi!" Temel: - "Verdunuzda
mi isteysunuz.."
GOLF
İngiliz, Fransız ve Laz gene beraberler.. İngiliz - Golf için bir sopa,
bir top ve bir delik gerekir, bende bir sopa var. Fransız: - Bende de
bir top var. Temel: - Ben oynamıyorum.
İDRAR TAHLİLİ
Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır
ve sorar: - "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?" Adam: - "Kan tahlili
yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler!" der. Temel daha şiddetli bir
şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam, Temel'e sorar: -
"Hemşerim, sen niye ağlamaya başladın?" Temel: - "Ben" der, "idrar
tahlili yaptırmaya geldim."
SIKINTI
Temel İngiltere'ye gitmişti. Arkadaşları Temel'e: - "İngilizce bilmezdin
İngiltere'de çok sıkıntı çektin mi?" demişler. Temel: - "Hayır,
sıkıntıyı asıl İnciluzlar çekti..."
2 KERE 2
İlkokulda öğretmen Temel'e sormuş. "İki kere iki".. Temel düşünmüş ve
cevap vermiş: "10!" Öğretmen kızmış: - "Oğlum iki kere iki dört,
bilemedin beş eder; nerden on edecek!"
UZAKLAŞTIK
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri
dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak
köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beşyüz metre kala köyün
yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile
Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin
sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş.
Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre
sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp : - "Ula Temel biz yine
eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık..."
ÖKSÜRÜYORUM
Temel dahiliyeciye gitmiş. Doktor ona neyinin olduğunu sormuş. -
"Öksurayrum", demiş Temel. - "Ne zamanlar öksürüyorsun?" - "Tuvalette
oturuyurken kapiyu tiklattiklari zaman", demiş Temel...
OLURSA OLSUN
Temel ile Dursun ilk defa İstanbul'a gelmişler.. Bir sokaktan geçerken
kadının biri onlara "araba mı park eder misiniz?" diye sormuş. Onlar da
"bizimle birer kere birlikte olursan ederiz", demişler. Kadın "tamam"
demiş, kadının evine gitmişler. Kadın cebinden iki prezervatif çıkararak
"biz bunları çocuğumuz olmasın diye takıyoruz, alın siz de takın" demiş.
Temel'le Dursun "tamam" demişler. Aradan aylar geçtikten sonra Temel ile
Dursun tarlada çalışırken, Dursun Temel'e: - "ula ben bu şeyden
sıkıldım, o kadının da çocuğu olursa olsun; artık bunu çıkarıyorum ben",
demiş.
İÇKİ İSTEYEN LAZ
Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. 'Ulan' diyor, "Ben
aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?" Geçiyor aynanın
karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir fvisku.. yok böyle anlarlar"..
"Bana bir rakı, yok" diyor "böyle de anlarlar". "Bana bir bira.. tamam"
diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini
dayıyor ve sesleniyor: - "Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz
süzdükten sonra soruyor: - "Birader sen laz mısın?" Temel: "uuuy nasil
anladın" diyor: - "Burası resepsiyon bar karşıda.."
ŞOFÖRSÜZ GİDİYOR
Temel ile Dursun iki katlı otobüsle seyahat ediyordu. Üst kattaki Temel
bir ara cep telefonunu çıkardı ve alt kattaki Dursun'u aradı: - "Tursun,
orada durum nasıl?" - "Hüç... Bizim şoför uyumuş, otobüs öylece
gidiyor." Temel: - "O da bir şey mi? Bizim katta hiç şoför yok. Otobüs
şoförsüz gidiyor."
3 KİŞİ
Temel Amerika'da trafik polisidir. Bisikletle yol trafiğini ihlal eden
bir papazı durdurur: - "Dur, ceza yazacağım." - "Ceza mı? Yazamazsın." -
"Haçan nedenmiş o?" Papaz gülerek cevap vermiş: - "Benim sağ kolumda
İsa, sol kolumda Meryem var." Temel hemen atılarak: - "Uy da, yazacuğum.
Bisiklete üç kişi bineysun!.."
TRABZON'A GİDER
Temel uçakla Trabzon'a gidecekmiş. Oturmuş bir yere rastgele. Asıl yer
sahibi gelmiş: - "Beyfendi burası benim yerim kalkar mısınız?" -
"Hayır." - "Beyfendi burası benim yerim kalkın." - "Hayır." Yer sahibi
gider hostese başvurur. - "Beyfendi burası sizin yeriniz değil, kalkar
mısınız lütfen?" - "Kalkmam." Hostes çare bulamayınca kaptana başvurur.
Kaptan, Temel'in kulağına bir şey fısıldar ve Temel kalkar, arka tarafa
oturur. Herkes hayret etmiş durumdadır, "biz bu kadar uğraştık kalkmadı
acaba kaptan nasıl kaldırdı bunu" diye. Dayanamıyorlar, Kaptan'a
soruyorlar: - "Dedim ki burası Trabzon'a gitmez.."
2 TÜP GEÇİT
İstanbul'a tüp geçit yapılması için ihale açılmış.. Amerika, Japonya vs.
hepsi teklif vermiş, 10 milyar, 20 milyar dolarlar... Bizim Temel'le
Dursun ise 10 bin dolarlık bir teklif getirmişler.. Komisyon gitmiş
Trabzon'a; Temel'le Dursun'u görmeye.. Demişler ki, "ihaleyi size
vereceğiz, anlatın bakalım projenizi?" Temel başlamış anlatmaya... -
"Ben gidicem Anadolu yakasına başlıycam denizin altından kazmaya, İdris
de gidecek Avrupa yakasından kazacak. Denizin altında ortada buluşucaz."
Yetkililer sormuş: - "Peki ya hiç buluşamazsanız ne olcak?" İdris de bu
sefer atılmış: - "O zaman bir tüp geçit fiyatına iki tüp geçit yaptırmış
olacaksınız..."
GECEYİ BURADA GEÇİRECEĞİZ
İki Karadenizli uçağa binmiş. Uçak havalandıktan sonra uçağın
motorlarından biri bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağımızın bir motoru
bozulmuştur. Telaşa gerek yoktur". Aradan çok geçmeden ikinci motor da
bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağın ikinci motoru da bozuldu....".
Temel Dursun'a dönmüş: - "Tursun desene geceyi burda geçireceğiz."
YUNUS BALIĞI
Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temel'e: - "Ya,
senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni
tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara gore insan olarak
gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya
gönderileceksin. Ne olmak istersin?" Temel biraz düşündükten sonra: -
"Yunus balığı olayım", demiş. Ve anında yunus balığı olarak dünyaya
ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş.
Görevli sormuş: - "Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?"
Temel masum bir şekilde cevaplamış: - "Yüzme bilmiyordum, boğuldum!"
O AFRİKA'DA BEN BURADAYIM
Temel bir gün dertli dertli içiyormuş meyhanede. - "Ne bu hal", demiş
Dursun. - "Boşver" demiş Temel de. Dursun ısrar etmiş "biz arkadaş değil
miyiz?" diyerek. Temel dayanamamış: - "Ama kimseye anlatma.. Hani ben
bir zaman Afrika'ya gitmiştim ayı avlamaya?" - "Hatırladım bayağı da
dönmemiştin" demiş Dursun... - "Günler sonra buldum en sonunda avlayacak
bir ayı ama tam ateş edecekken tüfek bozuldu. Ben de kaçarken uçurumdan
aşağı düştüm." - "Eeeee" demiş Dursun "Sonra..." - "Her tarafım kan
revan içinde, komaya girmişim. Sonra ayı beni yuvasına götürdü.
Yaralarımı yaladı, balla, sütle besledi beni, iyileştikten sonra da bana
tecavüz etti aylarca" demiş. - "Buna mı üzülüyorsun, takma kafanı yaa
bak bu kadar zaman geçti. Çoluk çocuğa karıştın, mutlu bir hayatın var"
demiş Durmuş. Temel: - "Bu da hayat mı be birader... O Afrika'da ben
burda.."
İLK TECRÜBE
Temel ilk cinsel tecrübesini 50 yaşında yaşamış. Tabii heyecana
dayanamayıp Hakkın rahmetine kavuşmuş. Yüzündeki gülümseme 3 günde
geçebilmiş. Tabutu kapatmaları da 3 hafta sürmüş.
DOKTOR'A VERİYOR
Temel'in karısı Fadime köydeki doktor ile işi pişirmişler. Bu durum
köydeki herkesin dilinde, yalnız Temel bilmiyor. Kimse de korkudan
Temel'e durumu açıklayamıyor. Köylü durumu Temel'e nasıl anlatırız diye
kara kara düşünürken Tursun "merak etmeyun uşaklar ben Temel'e söylerum"
demiş... Akşam kahveye gitmiş. Temel bir köşede çayını içiyor... Tursun
Temel'i görünce yüksek sesle sormuş: - "Ha Temel uşağum, senin Fadime ne
zaman profesör oluyor?" Temel: - "Tursun benim karı okumayı yazmayı zor
söker. Profesör olmak kim o kim?" - "Ne bileyim" der Tursun; "Köyde
herkes Fadime doktora veriyor diyor da..."
O BENİMKİDİR
Temel ve dedesi otele gitmişler. Otelde tek bir yatak boşmuş, dede torun
birlikte yatmışlar. Gece yarısı dede Temel'i dürtmüş: - "Temel bana karı
bul!" - "Dede sakin ol yat." Biraz sonra dede ikinci defa: - "Temel bana
karı bul!" - "Dede sakin ol yat". Dede biraz sonra üçüncü defa: - "Temel
bana kar bul!" deyince en sonunda Temel isyan etmiş: - "Dede tuttuğuna
güveniyorsan o benimkidir."
CONİ
Temel bir kurt köpeği almış ve mükemmel eğitmiş. Adı Coni'ymiş. Coni,
Temel'in her söylediğini anlayabiliyormuş. Hatta telefona bile
bakabiliyormuş. Temel bir gün evi aramış. Coni açmış telefonu... - "Ula
Coni sen musun?" - "HAV" - "Fadime evde mu?" - "HAV" - "Başka kimse var
midur?" - "HAV" - "Ula kaç kişi vardur?" - "HAV HAV" - "Ne yapiyiler" -
"EHE EHE EHE" - "Ula ne zamandan beri yapiyiler" - "AUUUUUUUUUUUUUU"
canu -- 12.02.2009 - 19:03
Sevgili sonsuz, nerdeyse bütün temel fıkralarını almışsın. Ama bir tanesini ben daha önce yayınlamıştım ;). Sanki bir daha temel fıkrası koymayın der gibisin :)). Olsun !! Güzeldi sağol .
Bilgisev -- 13.02.2009 - 01:12
Temel askerdedir. O gün tüm bölük sıraya dizilmiş generalin teftişinde hazırolda beklemektedir. General bölüğü teftişe başlar ve arada bir durup askerlere sorular sorar. temel'in önüne geldiğinde: "Tümen komutanının adı ne?" diye sorar.
Temel komutanın adını bilmiyor ama soruyu bir diğer soru ile yanıtlar: "Bizim köyün muhtarının adı ne?" General bu beklenmedik cevap karşısında şaşırınca Temel: "Gıcıroğlu Salif, bilseydin ya" der.
NOT: Bu olay aynen gerçekten olmuştur.
statik -- 13.02.2009 - 01:59
3 politikacı ile Temel ve 2 arkadaşı bir tren garında.
Temel ve arkadaşları 3 bilet aldıkları halde, yerel politikacılar bir bilet almışlar.
Hep birlikte trene bindikten bir süre sonra, politikacılar birlikte tuvalete girmiş.
Kondüktör gelip, Temel ve arkadaşlarının biletlerini kestikten sonra tuvaletin kapısını çalmış:
“Biletiniz lütfen...”
Aralarından biri bileti uzatmış...
Temel ve arkadaşları, politikacıların taktiğini anlamışlar!
Dönüşte yine tesadüf garda karşılaşmışlar.
Temel bir bilet almış.
Politikacılar ise hiç bilet almamışlar.
Tren kalktıktan bir süre sonra, Temel ve arkadaşları tuvalete girmişler.
Kondüktörün gelmesine yakın, politikacılardan biri tuvaletin kapısını çalmış:
“Biletiniz lütfen!...”
canu -- 13.02.2009 - 12:41
Temel, arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını kesti.
Biraz ötede sağlık ocağı vardı. Temel:
-Ben şurada pansuman yaptırayım, dedi. İçeri girince karşısına iki
kapı çıktı. Birinde -Hastalıklar-, ötekinde-Yaralar- yazılı idi -Yaralar-
kapısından girdi. Yine önünde iki kapı vardı. Birinde -Et-, ötekinde
-Kemik- yazıyordu. -Et- kapısından girdi. Yine iki kapı çıktı karşısına.
Birinde -Önemli-, ötekinde -Önemsiz- yazıları vardı. -Önemsiz-
kapısından girince kendini sokakta buldu.
Arkadaşı sordu:
-Nasıl iyi baktılar mı?
-Hayır; ama organizasyon müthiş.
statik -- 26.02.2009 - 06:08
Küçük Kız annesine;
-İlk insan nasıl dünyaya geldi?
Annesi;
-Biz Adem ile Havva’dan geliyoruz..
Kız, aynı soruyu babasına sordu.
Baba, gözlüğünün altından bakıp;
-Binlerce yıl önce maymunlar vardı. Biz de evrim geçirerek onlardan türedik..
Kız, iki yanıt arasında bocalayınca, babasının söylediklerini annesine anlatarak;
-kafam karıştı, dedi.
Annesi;
-Karışacak bir şey yok ki, diyerek devam etti,
-Ben kendi ailemin geçmişini anlattım, baban da kendi ailesinin!...
xenix -- 01.03.2009 - 09:07
Evinde her şeyi eksik 'Fakir Temel' bir vitrine bakakalıp dalınca mağaza sahibi "Buyrun efendim.." demiş, "Neye bakmıştınız?.."
"Yoo, öylesine baktım işte.." diye cevap vermiş Temel...
"Lütfen söyleyin, yardımcı olalım.."
" Ütü'ye bakmıştım ama param yok, alamam.."
"Bir anlaşma yapalım sizinle.." diye bir teklif getirmiş onun geniş omuzlarından, endamından hoşlanan mağaza sahibi.
"Nasıl?.."
"İçeri girin, arka odada ereksiyon haline geçin, ütüyü sapından oranıza asalım, şayet taşıyabilirseniz ütü sizin olacak..!"
Temel kabul etmiş, arka odaya geçmişler, bir müddet sonra ütü yerine asılmış, bir süre taşınmış ve kazanılmış..
Büyük bir mutlulukla evine gelen Temel durumu biraz da hava atarak eşi Fadime'ye anlatmış..
Akşam yatmışlar, erkeği ile gururlanan Fadime kocasına sokulmuş ama Temel sırtını dönüp uyumuş.. Bu durum 3-4 gün daha aynen devam edince "Temelim ne oluyor?.." demiş fadime, "Yoksa o olay sakatladı mı seni?.."
"Bana bi 10 gün daha yaklaşma.." diye cevap vermiş Temel, "Kafayı buzdolabına taktım..!"
xenix
sonsuz -- 03.03.2009 - 16:14
Temel'in Arabası
Temel Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu: 'Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarini ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun : İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.
100 Hamsi
Dursun Temel'e sormus : Uşagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel : 100 tane yerim valla... Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin... Bu espri Temel in acaip hoşuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus: Usagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal : 50 tane yerim ben... Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...
Evde Kimse Olmayacak
Temel Fadime'ye demiş ki; "Fadime, bu aksam bize gel. Evde kimse olmayacak." Fadime aksam gelmiş, kapıyı çalmış çalmış kimse açmamış.
sonsuz -- 09.03.2009 - 13:57
Komutan Emir erini çağırmış :
-" Bana derhal bir lazer yazıcı bul!
-"Emredersin komutanım"
deyip fırlamış emir eri... Ve üç dakika sonra yanında başka bir erle beraber komutanın karşısına dikilmiş...
-"Komutanım ! Bu hem Laz, hem de er...Ayrıca okuması yazması da var. Size yazıcılık yapar...."
Komutan: ( burnundan soluyarak )"
-İyi ki scanner istememişim! ...
sonsuz -- 05.04.2009 - 19:28
Temel, Alman ve Fransız bir adada yamyamların eline düşer. Elleri kütüklere arkadan bağlanmış vaziyette idamlarını beklerlerken yamyamların reisi şöyle der: 'Hepinizin derisini yüzüp bizim için hayati önem taşıyan kanoların yapımında kullanacağız, ama adetlerimize göre, son arzunuz her ne olursa olsun yerine getirilecektir.'
Alman, gerçekleştirilmesi imkânsız bir şey isterse ölümden yırtacağını düşünür ve buz gibi bira ile yanında kızarmış patates ister. Reisin talimatıyla patatesler kızartılır, batık bir Alman denizaltısından edinilen bira da ikram edilince Alman şaşırır, son ziyafetinden sonra herkesin gözü önünde derisi yüzülür ve derisinden kano yapar yamyamlar.
Fransız da en az 50 yıllık Fransız şarabı istediğini söyler. Reis iki adamını adanın arkasında 60 yıl önce karaya oturmuş olan Fransız ticaret gemisine gönderir ve mahzeninden getirtilen şarabı Fr ansız'a içirdikten sonra onun da derisini yüzüp kano yaparlar.
Sıra kendisine gelince, yamyamların her şeyi tedarik edebildiğini fark eden Temel, son arzusu sorulduğunda, 'Ver bakayim baa bi sigara...Bi da yak oni' der ve sigaradan iki nefes çektikten sonra sigarayı kendi vücudunun değişik yerlerine bastırırken şunları söyler:
Alun size kano...Siçtum mi şimdu kanoniza'
_alfa_ -- 06.04.2009 - 10:15
Fadime, kocasi Temel olmadan ilk defa tatile cikar. Ilk mola yerinden cep telefonuyla Temel'i arar:
- Kocacim yolculugum cok iyi gidiyor, bir doktor beyle tanistik, cok hossohbet birisi, der
Ikinci molada tekrar arar:
- Yolculuk cok iyi gidiyor, su an doktorla yemekteyiz'..
Sabah tatil yoresine varinca tekrar arar:
- Kocacim otelime geldim, tesaduf doktorla ayni oteldeyiz'..
Temel olaydan killanir ama ne yapsin?..
Ogle vakti Temel Fadime'yi arar:
- Tatil nasil gidiyor Karicim?
- Cok iyi gidiyor, bizde doktorla yemek yiyorduk, cok egleniyoruz...
Temel olaydan iyice killanmistir. Ogleden sonra tekrar arar Fadime'yi:
- Tatil nasil gidiyor...
- Iyi, bizde doktorla havuz basindayiz, bana gunesyagi suruyordu, birazdan havuza girecegiz...
- Uzerinde su an ne var? der Temel.
- Bikinim.
- Iyi ustunu cikart.
- niye?
- Cikartt!..simdide altini cikart.
- Niye?
- Cikart!..simdi de bacaklarini ac ve gunese dogru dondur.
- Tamam ama niye yaptim?
- Gunes giren yere doktor girmez de ondan...
_alfa_ -- 08.04.2009 - 04:33
Temel ve Fadime hayvanat bahçesinde dolaşıyorlarmış.
Aslan kafesinin önüne geldiklerinde kafesin boş olduğunu ve aslan bakıcısının içeriyi temizlediğini görmüşler.
Aslanların nerede olduğunu sorunca bakıcı:
"Şimdi onların seks saatleri 5 saatten önce çıkmazlar". Bunun üzerine Fadime Temel'i dürtmüş ve sitemle:
"Tuydun mi ula Demel? Aslanlar pile..........."
Temel yüzünü buruşturmuş:
"Tuydum oni Fadime" demiş.
Biraz daha ilerlemişler Gorillerin kafesinin önüne gelmişler ama orada da sadece bakıcı varmış.
Sorduklarında bakıcı:
"Şimdi onların seks saati, 4 saatten önce çıkmazlar" demiş. Fadime yine dönmüş daha da sitemkâr:
"Tuydun mi ula Demel? Haçan goriller pile..........."
Temel iyice bozularak:
"Tuydum, tuydum daa!"
Daha sonra geyiklerin kafesinin önüne gelmişler, bakıcıya sorduklarında, bakıcı:
"Şimdi onların seks saati ama bekleyin bir - iki dakikaya kadar çıkarlar" demiş ve öyle de olmuş.
Bunun üzerine Temel gururla dönmüş Fadime'ye:
"TUYDUN Mİ FADİME?!!" demiş.
Fadime de :
"Tuydum, tuydum da, sen aha şu keyuğin kafasindeki poynuzlari cördun mi?!!"
denge -- 09.04.2009 - 13:47
Fabrikada çalisan üç kafadar isçiden biri Kayserili, biri Adanali biri de bizim Trabzonlu Temeldir.
Bunlar çalisirlarken hergun patronun erkenden isten ayrildigini fark ederler.
Uyanik kayserili diger iki arkadasini cagirir:
- "Bakin, patron boyle erkenden cikiyor ve donmuyor. Biz de o ciktigi zaman pesinden cikip gidelim."
Digerleri bu teklifi hemen kabul ederler. O gün patron gene erkenden çikar.
Bizim üç kafadar da hemen pesinden disari segirtirler.
Kayserili doğruca evine gider ve yatar.
Adanalı hemen bir kebapçyya gidip güzelce karnini doyurur.
Temel de evine gider. Temel yatak odasından gelen sesler uzerine kapiyi sessizce acar.
Yatakta karisina sarilmis bulunan patronunu gorur ve kapiyi sessizce kapatip oradan cikar.
Ertesi gun Kayserili ve Adanali o gun de patronun pesinden cikmak uzere plan yaparlar.
Temeli cagirirlar ve bugun de erk en cikacaklarini soylerler.
Temel hemen itiraz eder.
- "Yok usaklar ben cikmam! Dun az kalsin yakalaniyordum
sonsuz -- 14.04.2009 - 09:51
Temel uzun bir sefere çıkmak üzere evden ayrılmıştır. Bunu fırsat bilen İdris hemen Fadime'nin yanına damlar ve işe koyulurlar. Tam iş üstündeyken seferi iptal edilen Temel eve gelir. Fadime de hemen Idris'i dolaba saklar. Temel durumu karısına izah eder ve üstünden çıkardığı kıyafetleri asmak için dolabın kapısını açtığında orada çırılçıplak vaziyette İdris'i görür ve karısına "Bu nedir hatun?" diye sorar. Fadime de "Bu Japon icadI bir robot . Ev işlerinde bana yardımcı oluyor" der ve Temel'e yemek hazırlamak için mutfağa gider. Bisexuel olan Temel başlar İdris'in orasını burasını incelemeye ve çok gerçekçi bulur. Anlıyacağınız biraz da tahrik olur ve Japon icadını becermeye çalışır. İdris doğal olarak kendini kasar, Temel zorlar, İdris kasar...Yani Temel işi becerememiŞtir. Ama kararlı bir şekilde gider ve matkabı alır. Amacı deliği genişletmektir. Matkabı çalıştırır ve tam işe başlayacakken matkabı gören İdris'den ses gelir:
-TIKKAT TIKKAT, ARUZA CİDERILMİŞTUR, LÜTFEN TEKRAR TENEYUNUZ... ARUZA CİDERILMİŞTUR, LÜTFEN TEKRAR TENEYUNUZ…
statik -- 15.04.2009 - 12:32
Temel bir gün eve gelmiş, Fadime çırılçıplak.
- Uy fadime nedir bu halin, niye çıplaksun ?
Fadime de:
- Temelciğum, sen bana elbise alıyor musun ki,
Temel açmış dolabı, saymaya başlamış:
- Bak fadime! al fistan, mor fistan, merhaba Osman, sarı fistan.
sonsuz -- 16.04.2009 - 18:54
Sirkteki aslan terbiyecisi ölünce, yenisini aramaya başlamışlar.
Çıka, çıka 2 aday çıkmış. Birisi uzun boylu, sarışın bir hatun, diğeri ise bizim Temel.
Patron "ikinizde aslan terbiyecisi misiniz ?" diye sormuş. Yanıtlar "evet" olunca, ilk önce kıza, "önce sen gir bakalım kafese" demiş.
Kız girmiş, arkasından kafesi kilitlemişler.
Aslan kıza bakmış, ağır ağır yaklaşmış, kız birden önünü açmış ve çırılçıplak aslanın karşısında durmuş.
Baba aslan önce afallamış, sonra kıza yaklaşmış ve ayak ucundan başlayarak yukarıya kadar yalamış, sonra da gevşemiş ve sakin, mutlu bir biçimde kızın ayaklarının dibine yatmış.
Patron dönmüş Temel'e "Sende aynısını yapabilir misin ?" diye sormuş.
Temel yanıtlamış: "Yaparım, ama önce aslanı kenara çekin".
statik -- 29.05.2009 - 03:56
Bir rahibe günah çıkartmak için rahibin yanına gidiyor. Rahibe:
-"Benim hayatımda bir erkek var, ama adi herifin teki" diyor.
Rahip soruyor:
-"Neden ona adi herif diyorsun?"
-"Çünkü o benim yanağımı okşayıp beni öpüyor."
Rahip, rahibenin yanağını okşamış ve öpmüş sonra sormuş:
-"Böyle mi?"
-"Evet!"
-"Bu ona adi herif demeni gerektirmez kızım!
-"Ama o benim elbiselerimi çıkartıp vücudumu da okşayıp öpüyor."
Rahip rahibenin elbiselerini çıkartmış ve bir süre sevişmişler Sonra rahip yeniden sormuş: -"Böyle mi?"
-"Evet!"
-"Ama bu da ona adi herif demeni gerektirmez."
-Iyi de peder, sonra benimle birlikte oluyor."
Rahip bunun üstüne o işi de beceriyor tabii ki soruyor;
-"Böyle mi?"
-"Evet" diyor yeniden rahibe.
Rahip:
-"Bu da adi herif demen için yeterli sebep değil."
Rahibe bu sefer bağırıyor:
-"Ama o AIDS'liymiş."
Rahip:
-"Nee!! Vay pislik, şerefsiz adi herif vaay vay!!
canu -- 29.05.2009 - 05:00
Dursun'un, Cemal'in ve Temel'in eşleri sık sık buluşup dertleşirlermiş. Bir buluşmada Dursun'u eşi başlamış ağlamaya:
-Uyy! Sormayın , çok dertliyum.
-Ne oldi?
-Akşam Dursun'un orasına burasına dokundum. Buz cibuydu. Yüzüme bakmadı, döndü arkasını uyudi.
"Aman ", demiş Cemal'in eşi
-Benimki de öyle oldi. Cemal'in orasına burasına dokundum buz cibuydu. Ne ettumse ııııh , döndü arkasını uyudi.
Hmm, demiş Fadime gitmiş evine.
Ertesi gün olmuş. Fadime gözü mosmor, yüz göz dağılmış bir vaziyette gelmiş.
"Uyy ! Ne oldi sana" demişler. Fadime ağlamaklı anlatmış:
-Sormayın, hatunlar. Ben de Temel'in orasına burasına dokundum. Ateş cibuydu. Uyy! Temel'um dedim. Dursununki, Cemalinki buz cibu.. Seninki niye sıcak?
sonsuz -- 09.06.2009 - 17:30
TEMEL BIR YARISMAYA KATILIP KAZANIR, ve KENDISINE BIR KITAP HEDIYE EDILIR. KITABIN ADI DA DUZ MANTIKTIR. TEMEL HEDIYEYI ALIRKEN SORAR;
-bu kitapta ne yaziyo?
-okuyunca " ogrenirsin...
-ben onunla ugrasamam anlat bakiim sen bana?
-bak simdi; senin evinde Akvaryum var mi mesela_
-evet var...
-o zaman icinde Su da vardir
-evet var...
-icinde su varsa balik da vardir...
-evet var...
-balik varsa hayvanlar da seviyosundur sen?
-evet....
-hayvanlar seviyosan insanlar da seversin heralde?
-evet
-o zaman senin sevgilinde vardir?
-evet var
-yalniz gorunuyorsun o zaman senin karin vardir?
-evet var..
-e karin olduguna gore de homoseksuel diilsindir?
-evet...
-bak g"rdun mu?...temel çok etkilenir! kitab alir koltugunun altina eve dogru giderken dursunu gorur... dursun sorar;
-temel o ne?
-duz mantik kitabi !
-nasil bi siy bu anlat bakiim...
-bak simdi; sizin evde akvaryum var mi ?
-yook!
-o zaman sen ibnesin:)
sonsuz -- 25.06.2009 - 19:22
Temel'e bir barı çok methetmişler. Temel'de barı bulmuş ve içeri girmiş.
İçkisini içerken kendi kendine düşünmüş
"ulan bu barın ne özelliği var herkes methetti hiç bir özelliği yok ".
İhtiyaçtan tuvalete gittiğinde bir de ne görsün; pisuvar altından!
"demek buranın özelliği buymuş" demiş.
İşini görmüş.
Geri dönüp içkisini içmiş.
Ertesi akşam yine gelmiş.
İçkisini bitirince tuvalete gitmiş.
Bir de bakmış ki altın pisuvar ortada yok!.
Kızgın bir şekilde geri dönüp barmene çatmış: "Hani buranın altın pisuvarı kardeşim, bir özelliğiniz vardı o da yok şimdi."
Barmen sakince kenardaki iri yarı adama seslenmiş: "
Abdullah abiii, senin saksafona işeyeni buldum!"
xenix -- 05.07.2009 - 15:32
Ne gerekse Temel bir tarikata girmek için başvurmuş.
Şeyhin karşısına çıkarmışlar.
Şeyh temel'e:
-Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın demiş. Neyse aradan üç hafta geçmiş ve temel şeyhin önüne tekrar gelmiş.
Şeyh sormuş: Temel tamam mı? Sabredebildin mi?
Temel:
-Valla, ilk hafta hiç problem yokti. İkinci hafta sabrim çok zorlandi ama dayandum.
Üçüncü hafta, markete alışverişe gittiğimizde benim kari üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordi. Hatunun bacaklari gözükünce içim gitti.
Daha sonra paketler yere düştü. Benum kari da paketleri almak için eğilince dayanamadım.
Şeyh:
-aaaa olmadı şimdi. Biz seni tarikata alamayız....
Temel:
-S.tt.r et tarikati bizi artik Migros'a da almayiler.....!
xenix
statik -- 08.08.2009 - 05:15
İstanbul'da sarışın bir kadın hayattan o kadar bezmiş ki, yaşamına son vermeye karar vermiş. Boğaz köprüsüne bariyerlere çıkmış. Kendisini çekilmez bu hayattan kurtaracak olan sulara bakarken, yanına genç ve yakışıklı bir erkek gelmiş. Genç adam güzel kadının ellerini tutup;
-Bak, yaşaman için çok neden var. Yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere demir alacak. Eğer istersen, senide gemiye alıp saklayabilirim. Sana hem yemek getiririm hem de çok iyi bakarım, demiş.
Kadın bakmış kaybedecek bir şey yok; belki de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş.
O akşam denizci genç onu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış. Her gece kadına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş, sonrada sabaha kadar sevişiyorlarmış. Birkaç gün sonra kaptan, rutin kontrolları sırasında kadına rastlamış. Orada ne aradığını sormuş.
Kadın;
-Ben Amerika'ya gitmek için bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım. Bana hergün yemek getiriyor. Çok iyi birisi. Benimle sevişmesine izin veriyorum, demiş.
Kaptan;
-Sevişmenize diyeceğim yok ama; Kadıköy - Beşiktaş vapuruyla nasıl Amerikaya gideceksiniz, onu anlayamadım.
bodan -- 02.09.2009 - 03:40
Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakırlı aynı trafik
kazasında ölmüş. Cenazeleri kaldırılmış. İki-üç gün
geçmiş, bir de bakmışlar ki Karadenizli, çıkmış mezardan,
üstünü silkeleyerek geliyor. Önce büyük bir panik
yaşanmış haliyle, sonra bakmışlar bayağı kanlı canlı,
cesaret edip yanına yanaşmış ve merakla sormuşlar:
- Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün?
Anlatmış:
- Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer,
rüşvet, haksızlık, yolsuzluk... Geri göndermek için 5 bin
dolar istediler, bastım parayı geri geldim.
- Eee, diğer iki arkadaş niye gelmedi?
- Vallahi ben gelirken, Kayserili hâlâ "3.500 dolara olmaz
mı, yap bir indirim de ayağımız alışsın!' diye pazarlık
ediyordu.
- Ya Diyarbakırlı?
- O da 'Ben vermem, Devlet versin!' diye inat ediyordu..
sonsuz -- 14.09.2009 - 19:49
Belediyeye şoför alınacakmış, hiç Karadenizli almamışlar.
Sebebi sorulunca:
Bizim otobüsler kalabalık olur , sıkışın diye bağırmak gerekir.
Doğru söyleyebilen bir Karadenizli bulamadık.
statik -- 04.02.2010 - 06:35
Amerikalı sadece paraya ve maddiyata dayalı hayatından bıkıp usanınca herşeyi satıp savmış, Hindistan’a gitmiş.
Memleketin kuş uçmaz kervan geçmez bir köşesinde yaşayan, şöhretini duyduğu bir Guru’nun kapısına dayanmış.
Yalvarmış, yakarmış ve sonunda eşiği aşmayı başarmış. Guru, otlardan, samanlardan yapılma bir kulübe göstermiş Amerikalı’ya.
‘Burada inzivaya çekileceksin’ demiş. ‘Kimseyle görüşmeyeceksin, kimseyle konuşmayacaksın, su ve ekmekle yetinip tefekküre dalacaksın!.."
On sene geçmiş. Guru bir gün, Amerikalı’yı yanına çağırtmış:
"3 kelime söyleme hakkın var. Seni dinliyorum!" zar zor konuşmuş Amerikalı:
- Karnım çok aç!
"Günlük tayınını biraz artırın!" demiş Guru ve kulübesine geri göndermiş.
Bir on sene daha geçmiş. Tekrar yanına çağırttmış: "3 kelime söyleme hakkın var. Dinliyorum!"
-Yatak çok sert!
"Altına biraz daha saman ilave edin!" demiş, kulübesine geri göndermiş.
Bir on sene daha geçmiş, Guru, bir kez daha yanına getirtmiş. Amerikalıyı. "3 kelime hakkın var. Dinliyorum!"
- Evime gitmek istiyorum!
- S... git ulan nereye gideceksen! Zaten geldiğinden beri, vır vır vır, devamlı şikayet!...devamlı şikayet!..
full -- 08.03.2010 - 07:04
Komutan yemekleri kontrol eder ve aşçıya dönüp :
"Aferin asker güzel olmuş, ne koydun buna" der
Asker : "Sana koydum komutanım" der
Komutan :İyi O zaman, diğer bölüklere de söyliyelim, hepsi sana koysun...
xenix -- 18.03.2010 - 03:23
Mısır hükümeti Kızıldeniz'in altına tüp geçit yaptırmak için ihale açar.
İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan birer firma ve Türkiye'den de Temelin firması olmak üzere dört firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler.
İngiliz Firması:
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz.
Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur, 30 metre enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz. derler.
Amerikan Firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 50cm fark olur. derler.
Japon Firması:
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 20cm fark olur. derler.
Sıra bizim Temel'e gelir.
Temel:
- lla biz de iki taraftan kazmaya başlarız.
Ortada buluştuuuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur. der!!!
xenix
canu -- 24.03.2010 - 04:55
Temel aşk gemisinde elinde viski,
yanına bir Amerikalı oturmuş,
o da bir viski söylemiş sohbete başlamışlar.
Temel:
- 'Penum faprigalarum, sanayi desislerum varidu.
Pir yangın çiktu hebisi pirden yandi.
Haçan pen de sikortadan parayi aldum;
tekraruğraşacak takadim kalmadu,
yiyip içup kezeyrum' demiş.
Amerikalı:
- 'Benim de okyanus kenarında sahil boyunca
bir restoran zincirim vardı.
Bir kasırga çıktı, hepsi uçtu yok oldu.
Ben de sigortadan parayı aldım,
ve aynen ben de yiyip içip geziyorum' demiş.
Temel'in gözleri dalmış gitmiş.
Söyleneni duymaz, anlamaz olmuş.
Amerikalı dürtmüş,
- Ne oldu?
- Ula sen kasirgayi nasi çikarttun daa? …
xenix -- 26.03.2010 - 04:51
Temel Istanbul a gelmis, yürüyormus.Bu arada 5 dakikada bir top atislari duyulmaktaymis. Merak edip sormus. "Hemserim bu top atislari neyin nesi?" diye.
Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapildigi anlatilmis.
Aradan yarim saatgeçmis ve top atislari halen sürmekteymis. Temel yine sormus bir baskasina "Bu top atislari neden?" diye. Ayni cevabi alinca söylenmis: "Ulan, yarim saattir bir kariyi vuramadilar, be "
xenix
xenix -- 26.03.2010 - 04:53
Temel, 20 senedir Almanya'da yaşıyormuş. Birgün göçmen bürosuna gidip, Almanya'dan kesin dönüş yapmak istediğini söylemiş.
Göçmen bürosundakiler Temel'i tanıyor, seviyorlar. Haliyle sormuşlar:
- "Neden dönmek istiyorsun?" diye.
Temel, homoseksüeller yüzünden olduğunu söylemiş. Bürodakiler şaşırmışlar...
- "Seni rahatsız filan ediyorlarsa hemen şikayette bulun, gereğini yaparız. Bunun için buradan ayrılmana gerek yok." demişler.
Temel:
- "Penu rahatsuz ettukları yok da..." demiş.
Bürodakiler yine şaşırmışlar...
- "Peki sorun nedir o zaman?" diye sormuşlar.
Temel cevaplamış:
- Uşağım, ha purda 20 yıl önçe ipneluk yasak idi,
- 10 yıl önçe ise serbest oldi,
- 5 yıl önçe de, ha bu ipnelerun evlenmelerine izun veruldi.
- Anlayacağun, ipneluk mecbur olmadan ben vatanıma dönmek isteyrumm daa
xenix
xenix -- 26.03.2010 - 04:57
Bir gün 3 Karadeniz'li Haydarpaşa Tren İstasyonu'na giderler. Görevliye, ilk trenin kaçta olduğunu sorar ve saat 5'de olduğunu öğrenirler. Bunun üzerine üç arkadaş, bir cafeye gidip treni beklemeye koyulurlar.
Çaydı, kurabiyeydi derken vakit epey ilerler ve bir ara Temel'in aklına tren gelir.
Apar topar hesabı ödeyip hep birlikte istasyona koşarlar ve birde bakarlar ki tren çoktan uzaklaşmış gidiyor.
Görevliye, haliyle bir sonraki trenin kaçta kalkacağını sorarlar. Görevli saat 6'da diyince bizim üç kafadar yine aynı cafeye gidip otururlar.
Zaman ilerledikçe muhabbet epey koyulaşır. Dursun bir ara saatine baktığında birde ne görsün; saat 6'yı 1 geçiyor.
Hemen yerlerinden fırladıkları gibi istasyona koşarlar ama nafile, treni yakalayamazlar.
Akıllanmayan üç kafadar, bir sonraki trenin 7'de olduğunu öğrenince yine aynı cafeye gidip otururlar.
Başlarlar muhabbete. Bukez Ramazan saat 7'ye 1 kala durumu farkeder. Üçü birden delicesine istasyona koşarlar.
Tren tam hızlanmaya başlamışken Dursun trene atlar ve hemen uzanıp Ramazan'ın elinden tuttuğu gibi onu trene çeker.
Fakat Temel koşarken düşer. Yerde, uzaklaşmakda olan arkadaşlarının ardından bakarken kahkahalarla gülmeye başlar.
Görevli, gün içinde azda olsa Temel'i tanıdığıdan dayanamaz ve:
- "Oğlum aptal mısın sen? Arkadaşların gitti sen kaldın, hala yere yatmış gülüyorsun." der.
Temel ise bir ara gülmesini zorlukla durdurup:
- "Onlar beni yolcu etmeye gelmişlerdi." der
xenix
statik -- 14.04.2010 - 07:05
Adam elindeki son parayla kumar oynamaya karar verip LasVegas`ın yolunu tutar ve inanılmaz bir talih: tam 3 milyon dolar kazanır.
Hemen otel yönetiminin kendisine açtığı kral dairesinden karısına telefon eder:
- "Evde misin?"
- "Evet kocacığım."
- İyi, hemen bavulunu hazırla. Kumarhanede tam 3 milyon dolar kazandım."
- Kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
- "Ay harikasın!!
Hemen hazırlanıyorum..
- Peki ama nereye?
- Paris,
- Karayipler?
Adam cevap verir:
- "Umrumda değil. Sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol."