Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Köy Enstitüleri

delete

İlyas Küçükcan'nın "Köy Enstitüleri ve Çifteler Örneği" adlı kitabı Türkiye'nin aydınlanma dönemini anlatıyor.
Köy Enstitüsü denilince ilk akla gelen isim şüphesiz Hasan Ali Yücel'dir.
...Ve İsmail Hakkı Tonguç..
Birisi Milli Eğitim Bakanı, diğeri İlköğretim Genel Müdürüdür.
Yücel, Köy Enstitüsü atılımını "İlköğretim ülküsünü gerçekleştirerek yurdumuzun dağlarında, bayırlarında, kırlarında; özetle, en ücra yerlerinde kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız" parolası ile başlattı.
Hasan Ali Yücel, Atatürk'ün "Türk milleti ne zaman kendisini kurtulmuş sayabilir?" sorusuna "Paşam, Türk Milleti ne zaman kurtarıcı aramaz duruma gelirse, o zaman kendini kurtulmuş sayabilir" demiştir.
Aradan yarım asır geçti.
Türkiye yazık ki; hala kurtarıcı peşinde koşuyor.
17 Nisan 1940'ta açılan Köy Enstitüleri çağdaş aydın ve Atatürkçü insanlar yetiştirmiştir.
Bu eğitim ve aydınlanma kurumları 28 Ocak 1954 yılında DP iktidarı döneminde çıkarılan yasa ile kapatıldı.
Aydınlanma dönemi sona erdi.
İlyas Küçükcan'ın kitabı bu dönemi anlatıyor.
Ülkenin siyaset ve oy adına nereden nereye getirildiğini.
Yazık ki yeni Hasan Ali Yücel'ler çıkmıyor artık.
Hasan Ali Yücel'in oğlu ünlü şairlerimizden Can Yücel'dir. Can ve arkadaşı Gazi okumak için yurt dışına gitmek isterler.Hasan Ali Yücel "Ben Milli Eğitim Bakanıyım benim oğlumu yurt dışına okula göndermem yakışık almaz diyerek Can Yücel yerine, oğlunun arkadaşı Gazi Yaşargil'i gönderir yurt dışına. Savaş yıllarında Alman elçisinin uçağı ile Almanya'ya gitmek için hazırlanan Yaşargil'e bir sürpriz de arkadaşından gelmiş. Can Yücel Lise yurt dışında okumak için biriktirdiği parayı çıkarıp "Buna benim artık ihtiyacım olmayacak, sen kullan! " diyerek arkadaşına vermiş.
Yıllar sonra Can Yücel ünlü bir şair olur.
Gazi Yaşargil ise dünya çapında bir tıp adamı.


Çene altı

statik -- 26.03.2008 - 09:53

laikliğine giden yol, köy enstitülerinin kapatılması ile start aldı. Türkiyenin, bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde (ağırlıklı olarak bilinçli), okyanusdaki ceviz kabuğuna bindirilmesi olayı, ne tesadüfdir ki aydınlanmanın önüne set çekerek gerçekleşeceğini bilenler tarafından hazırlandı. Bugün laikliği tartışan bir ortamın hazırlıkları 55 yıl önce başlatıldı. Tarihi ve geçmişi çabuk unutan halkımızın, bu da nereden çıktı böyle? söylemlerine karşılık, verilecek tek cevap; 55 yıl öncesine geri dönmek ve o dönemi irdelemek olacağını belirtmekten geçer.


68.yıl

statik -- 18.04.2008 - 06:33

Anadolu Üniversitesi Salon Anadolu’da dün gerçekleştirilen Köy Enstitülerinin 68. kuruluş yıldönümü etkinliklerinin açılış konuşmasını yapan Anadolu Üniversitesi Rektörü Fevzi Sürmeli, “Bizim misyonumuz aydın girişimci bireyler yetiştirmektir” diye konuştu. Sürmeli sözlerini şöyle sürdürdü: “68 yıl önce kurulan ama uygulamada sadece 7 yıl kalan bir eğitim mucizesinden bugün tekrar konuşuluyorsa bunu çok değerli bir aydınlanma ve çağdaşlaşma projesi olarak görmek lazımdır. Çünkü bugün hepimizin peşinde koştuğu, eğitim, çağdaşlaşma ve refah düzeyini arttırma değerleridir. Bilim, kültür ve sanat kişinin kul değil, birey olmasının ana unsurlarıdır. Ülkeyi ileri götürecek değerler de bunlardır. Bir ülkeyi ileri taşıyacak eğitimden başka bir araç yoktur.”


Köy Enstitüleri bizim

statik -- 19.04.2008 - 09:03

Köy Enstitüleri bizim insanımızın eğitim alanında yarattığı destanımızdır. Cumhuriyetimizin üretken, yaratıcı ve akla dayalı insan yetiştirme politikasıydı. Kalkınmanın,gelişmenin köyden başlatılmasının adıydı. 1940 yılında kurulmuş, çok partili döneme geçilince Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerine karşı olan güçlerce revanç olarak seçilmiş 1950 yılında bir kısmı, 1954 yılında da tamamı kapatılmış. Bu kadar kısa zamanda o günün şartlarıyla 21 merkezde 17431 erkek, 1398 kız öğrenciyi eğitim dünyamıza 18839 öğretmen, 8675 eğitmen yetiştirmiş. Köylerinden gelip köylere dönen çocuklarımız aydınlanmayı da götürmüşler. Ne var ki Köy Enstitülerimizin önemini daha yeni anlıyoruz. Ne olduğunu bugün üniversite önlerinde yığılan, büyük bölümünün giremediği girenlerinde mezun olduklarında işsiz kaldıklarını gördüğümüzde, dahası emperyalizmin pençesinde ülkemizi düşündüğümüzde anlıyoruz!..

sakarya 17.04.2008


Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri

statik -- 05.11.2008 - 09:33

Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği'nin Kuruluş Bildirisi(2001)

Nedir Köy Enstitüsü Aydınlanması ?

* Bize özgü,türk insanının, eğitimcilerinin yaratıcılığının bir ürünüdür.yetiştirdiği öğretmen niteliği hala aşılamamıştır.

* Bu kurumlar, Anadolu insanın bağnazlıktan kurtarıldığında nasıl yaratıcı ve üretici yurttaşlar olabileceğinin kanıtıdır.

* Köy enstitülerinde iş içinde, iş aracılığıyla, iş için eğitim anlayışı egemendi.bu anlayış doğaya duyarlı, insana duyarlı, yaşamla bütünleşen, ders kitaplarını ezberleyen anlayıştan uzak, yaşamın içinden kaynaklanan bir eğitim anlayışının tanımıdır.

* Köy enstitülerinde verilen eğitim sonunda yaşamı değiştiren, dönüştüren ,bunu yaparken de kendisi de değişen, insanca değerlerle bezenen, insanca bir dünya yaratmaya kurgulayan yurttaşlar yetiştirmeyi amaçlamıştır ve bunu da başarmıştır.

* Köy enstitüleri, türk insanının eğitim yoluyla kulluktan yurttaşlığa geçiş arayışlarının önemli bir kilometre taşıdır.

* Köy enstitüleri, ilkel tarımdan modern üretime yönelme arayışlarının, çağdaş demokrasiye geçebilmek için özgür yurttaşlar yaratma projesinin adı, yüzyılların karanlığında kalan anadolu köylüsüne insan olduğunun hatırlatılması, cumhuriyet yurttaşı yaratmanın projesiydi. ortaçağı yaşayan anadolu köylerinde uygarlık yaratmanın öyküsüydü.

* Tüm dünyada faşizm rüzgarlarının estiği 1940’lı yıllarda anadolu topraklarında iyiyi, güzeli, insana özgü zenginlikleri ortaya çıkarmanın adıydı köy enstitüleri.

* Tüm eğitim süreçlerinde demokratik tartışma süreçlerinin yaşandığı, katılımcılığın yaşayarak yaşandığı, özümsendiği cumhuriyet okullarının adıydı köy enstitüleri.

* Köy enstitüsü eğitim modeli; yönetime katılma, sorgulama ve sorma bilincine, eleştirel düşünme yeteneğine sahip, dünyadaki gelişmeleri izleyip yorumlayabilen, sorunlar karşısında çözüm yolları arayışında hep aklı ve bilimi kullanan çağdaş insanları yetiştirme projesiydi.

* Köy enstitüleri dönemi aynı zamanda anadolu aydınlanmasının yaşandığı bir dönemin adıdır.klasiklerin türkçe’ye çevrildiği, ansiklopedilerin yayınlandığı, konservatuarın kurulduğu, özerk üniversite için adımların atıldığı bir dönemin adıdır.

Yıl 2001; Türk eğitim sistemi 1940-1950 döneminde yetiştirdiği öğretmen-yurttaş çizgisini aşabilmiş mi? aklı-bilimi egemen kılan bir eğitim anlayışını başarıyla uygulayabilmiş miyiz? çocuklarımıza yaşam zenginliği veren sorgulama yeteneklerini geliştirmiş, neden-sonuç ilişkisi kurabilen bireyler şeklinde yetiştirebiliyor muyuz? tüm bu soruların yanıtlarının hayır oluşu yeni kuşak köy enstitülüleri derneğinin oluşumuna kaynaklık etmiştir.

Bizler köy enstitülerinin oğulları, kızları,torunları ve düşünsel yakınları bu amaçla köy enstitüleri dönemine ilişkin tüm zenginlikleri , birikimleri yeni yüzyıla taşıyacağız. köy enstitülerinin yetiştirdiği tüm aydın ve sanatçıların birikimlerini yeni anlayışlarla değerlendireceğiz.toplumuzda akıl ve bilimin egemen olması adına, daha demokratik bir toplum adına, bağnazlıktan arınmış bir toplum adına 1940’ların aydınlanmacı anlayışını bilim, teknoloji ve sanatla donatarak, yeni anlayışlarla zenginleştirerek toplumumuza sunacağız.köy enstitülerinin ürettiği ama gün ışığına çıkmamış tüm güzellikleri, tüm birikimleri halkımıza aktaracağız. ülkemizde eğitimle ilgili her tür ilerici, insana özgü arayışlarının merkezi olacağız.yoğun bir emekle, mimarlık projeleri yarışmalarıyla üretilen, öğrenciler tarafından inşa edilen köy enstitüleri mekanlarının eğitim merkezleri ve müzelerine dönüştürülmesi ve bu mekanların korunmaları adına çabalar göstereceğiz.bu aydınlanma projesinin oluşumuna katkı koyan tüm aydınlarımıza ve özellikle projenin yaratıcıları olan hasan ali yücel, ismail hakkı tonguç ve çalışma arkadaşlarına sahip çıkıyor ve de onları saygı ile anıyoruz.

Köy Enstitüleri Derneği


hasan ali yücel'e

lilith -- 05.11.2008 - 09:50

hasan ali yücel'i analım elbet saygıyla.

zor dönemlerde, sıkıştırılmış zamanlarda ortaya çıkan köy enstitüleri mucizesi içimi ısıtmıştı duyduğumda.

umarım, eski oluşuma ait binaların tapınaklaştırılmasından öteye taşınabilen bir oluşum olur. umarım, çağdaş köy enstitülerinin tohumlanma çalışması olur aynı zamanda.


Tek Dileğim,

statik -- 05.11.2008 - 10:18

Milli Eğitiminde aşağıdaki gibi, bir bildirge üstüne eğitimini revize etmesi... çok şey istedim farkındayım;((

"Köy enstitülerinde iş içinde, iş aracılığıyla, iş için eğitim anlayışı egemendi.bu anlayış doğaya duyarlı, insana duyarlı, yaşamla bütünleşen, ders kitaplarını ezberleyen anlayıştan uzak, yaşamın içinden kaynaklanan bir eğitim anlayışının tanımıdır."


Yeni Kuşak Eğitimi

canu -- 05.11.2008 - 11:35

Alıntılarını ve yazılarını dikkatle okudum sevgili statik. Köy enstitülerinin zamanından önce işlev dışı bırakıldığı, ne kadar gerekli ve önemli olduğu ile ilgili bir çok tartışma ve incelemeler vardır. Profesyonel bir eğitimci ve sosyal bilimci olmadığım için her yurttaş gibi dışardan izlerim. Şimdi yazını görünce kendimce bazı fikirlerimi paylaşmak istedim. ÇÇünkü konu çocuklar ve gençler olunca çok da dışardan bakamadığımı itiraf etmeliyim.
1.Mutlaka köy enstitülerinin kapatılması "çene altı laikliğine giden yolu "engellerden temizlemiştir ama bence biricik etken değildir.
Çünklü aziz milletimizin" Atatürk'ün ilerici yönlendirmelerine" çok da hazırlıklı ve istekli olduğunu düşünmüyorum.
Köy ens. kapatılmasaydı da aziz milletimizin ezici bir çoğunluğunun hür iradesi dönüp dolaşıp bugünkü tabloya yakın sonuçlar verecekti kanaatindeyim. Bu, benim kişisel tespitimdir asla demokrasiye saygısızlık değildir.Siyaset bilimciler ve sosyal bilimciler ayrıntıları daha net ve doğru belirteceklerdir.
2.Üniversiteler önündeki yığılmaların asıl sebebi ne yazık ki köy ens. değildir. Ulaşılması zor hedefler belirleyerek (ulaşılsa da sonuç vermeyen) gençleri sınavdan sınava sürükleyen zihniyet " TÜRKİYE DE BİR SINAV LOBİSİNİN OLMASIDIR". Hiç bir planlama ve alt yapı olmadan "dünyanın en önemli işinin bilmem ne sınavlarına giriş ve sınav sonuçlarıymış " gibi gösteren zihniyetin hiç suçu yok mudur? Ya da hiç bir sorgulama yapmadan 7-8 yaşlarındaki çocuklarını "iyi eğitim alsın" görüntüsünde elindekini avucundakini saçan zihniyet masum mudur?
Bu zihniyetler dururken doğrusu ,köy ens. leri kapatılmamış bile olsa " KGS = köy ens. giriş sınavı olacağından nerdeyse eminim :).
3.Anadolu insanın bağnazlık sebepleriyle ilgili olarak geçenlerde bir akademisyen arkadaşımla yaptığımız değerlendirmeyi paylaşmak isterim:
Arkadaşımın düşüncesine göre, daha önceleri müslüman olmayan ( çoğunluk olarak) Trabzon ve Orta Anadolu'nun bazı bölgelerinde Keskin dindarlık daha belirginmiş . Çünkü belirli kesimler kendilerini kanıtlamak isterlermiş. Bir de daha önce duymadığım bir atasözü söyledi
"yeni testinin suyu soğuk olurmuş" :).
4. Son olarak çok da umutsuz olmadığımı söylemek istiyorum. Çünkü bizim kuşağın yetiştirdiği ve bence lokomotif olacak çocuklar ve gençler tek kelimeyle beni hayrete düşürecek kadar gelişkin ve donanımlı. Karşı çıkıyor gibi yapsamda "sakin ve ne istediklerini bilen bilge " tavırları bana gurur veriyor. FANTAZİ DEĞİL GERÇEK OLARAK BEN ÇOCUKLARIMIZA VE GENÇLERİMİZE İNANIYOR VE GÜVENİYORUM.


Ülkenin geleceği ile oynandı!

statik -- 05.11.2008 - 14:29

Sevgili canu çoğuna katılmakla beraber katılmadığım konu;
"Köy ens. kapatılmasaydı da aziz milletimizin ezici bir çoğunluğunun hür iradesi dönüp dolaşıp bugünkü tabloya yakın sonuçlar verecekti kanaatindeyim."
Neden katılmadım?
Çünkü dikkat edersen şunu yazdım;
"17 Nisan 1940'ta açılan Köy Enstitüleri çağdaş aydın ve Atatürkçü insanlar yetiştirmiştir.
Bu eğitim ve aydınlanma kurumları 28 Ocak 1954 yılında DP iktidarı döneminde çıkarılan yasa ile kapatıldı.
Aydınlanma dönemi sona erdi."

Sen ışıkları kapat ve okumamı iste.. Çağdaş Atatürkçü insanları yetiştiremeyen(yetiştirmeyen) bir zihniyetin kalıntılarından bu günkü tablo doğdu. Söylediğinin tam aksine eğer bu eğitim devam etseydi; 1960 ve 1980 ihtilalleri olmayacaktı. Birde olayın bu tarafından bakmak ve irdelemek durumundayız. Cumhuriyet Tarihimizin kırılma noktası eğitimdeki cılızlıktır. Bu da 1954'de başlatılmıştır. Eğitimin tartışılacak tabiki çok yönü var ve bu tartışmalarda sürekli artmaktadır

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -