Yataktan dışarı uzanıp da ellerinin duvara değmeyişine şaşırıp kaldı Plume."Vay canına," diye düşündü, "Karıncalar yemiş olmalı..." ve yeniden uykuya daldı.
Az sonra karısı Plume'ü omzundan tutup sarsalamaya başladı: "Uyansana be miskin adam! Sen uykudayken evimizi çalmışlar!" dedi. Gerçekten de dupduru bir gökyüzü dört bir yana yayılıyordu. "Adaam sen de, olan olmuş bir kere," diye düşündü.
Aradan çok geçmedi, bir gürültü duyuldu. Bir tren olanca hızıyla üzerlerine geliyordu. "Geliş hızına bakılırsa belli ki bizi geçer" diye düşündü ve yeniden uykuya daldı.
Sonra üşüdüğü için uyandı. Her yanı kana bulanmıştı. Karısından kalmış bir kaç parça duruyordu yanıbaşında. "İşin içine kan karışmaya görsün, adamın başı dertten kurtulmaz; şu tren geçmemiş olsaydı, ne iyi olacaktı. ama madem olan oldu bir kere..." diye düşündü ve yeniden uykuya daldı.
-Yahu, diyordu yargıç, karınızın sekiz parçaya bölünmüş bulunacak kadar kazaya kurban gitmesini, buna karşılık yanında olup da onu kurtarmak için en ufak bir hareket yapmamanızı, farkına bile varmamanızı nasıl açıklayacaksınız? Anlaşılması gereken bu. İşin can alacak noktası burda.
-Bu konuda ona yardımcı olamam, diye düşündü Plume ve yeniden uykuya daldı.
-Yarın idam edileceksiniz. Söylemek istediniz bir şey var mı, suçlu?
-Bağışlayın, dedi Plume, davayı izlemedim. Ve yeniden uykuya daldı.
Henri Michaux
Dreamcatcher -- 07.03.2008 - 05:29
tesekkur ederim
nessuno -- 07.03.2008 - 07:09
Hoş,Teşekkürler.
Espiritüel bir yaklaşımın yanında yaşama dair farklı bir hissiyat duydum.
Süreçte yer alması gereken oluşumları ertelediğimizi ve bu erteleyişlerin pişmanlıklara gebe kalacağımız sonucunu verdiğini düşündüm de sanırım bizler uyumakla ve zamanın olumsuzluklarını bertaraf edecek bir durumu işlevselleştirmede gecikmeleri oynamakla meşgulüz.
"Olan olmuştur" deyip soğukkanlı bir tavır sergilemek de aslında güzel bir edalanma(zorlu yanı da mevzu bahis).
xenix -- 10.03.2008 - 08:08
Bu halk, istek ve umut gibi geleceğe ilişkin tüm duygulardan yoksundular. "Evrende ne olmuşsa, öyle olması gerektiği için olmuştur." felsefesinin son noktasını yaşayan bu halkın, gelecekle ilgili en büyük istekleri susadıkları zaman gidip bir bardak su içmektir. Bazıları bu isteğini göz ardı edip ölmüştür. Boş zamanlarında voleybol oynarlar, ama kesinlikle kazanmak için değil. Bu yüzden oyunlarını seyretmek çok zevkli değildir. Onlar hakkında kabul etmeniz gereken en önemli şey, olan herşeyi kabul etmeleridir. Hiç şikayet ve istekte bulunmazlar. Gelecekle ilgili umut beslemezler. Sanırım plume bu halktan biri.
xenix
lilith -- 10.03.2008 - 09:10
olan'a kabul sunmak.
"kabul sunmak" tümcesi hep düşündürmüştür beni...
plume'ün yaptığı gerçekten olan'a kabul sunmak mıydı?
ilk olay...
elini uzattığında duvarın olmaması durumu...
ve plume'ün evi karıncaların yemiş olduğunu düşünmesi...
işte bu tam da benim hayal gücüme göre:)
evin çalınışı...
kadın dürtüp uyandırıyor ya hani, söyleniyor bir de... belli ki sıkılmış adamdan. çünkü ev çalınmışsa olan olmuştur gerçekten:)her ikisi de uyurken olmuştur hem de... yok ki plume'ün suçu.
ardından trenin hızla gelişi. risk ikisi için de var. plume kendi adına uyumaya devam etmeyi seçiyor. ve hazin son. kadın paramparça... plume'ün onun adına bişeyler yapmasını beklemeli miydi acaba diye soruyorum içimden.. sonra kadının plume'den nasıl da sıkıldığı geliyor aklıma. ona kızgın. nedense çekip gitmeyi değil de kalıp ölmeyi seçti. ve gerçekten olan oldu bir kere...
ve ardından idam cezası..
plume duyarsızlık cinayetiyle suçlandı. yazık ki davayı izleyememişti her zamanki gibi.. uykuya dalmadan az önce şunu düşündü mutlaka... "olan olmuş bir kere".
eylemsizliği seçmiş plume.
devinimsiz durmayı.
seçimlerinde özgür.
ölüm de uyku da aynı.
ve olan olmuş artık bir kere...
seçimlerine kabul sunuyorum plume:)
kendi deliliklerimi düşündükçe hele:)
nirvani -- 10.03.2008 - 09:16
Olumsuzdan olumluya,ordan seçime,devamıyla kabule..ve sonunda TESLİMİYET...Ama kime,neye?...
lilith -- 10.03.2008 - 09:29
olduğundan daha iyisi olamazdı zaten.
ve ol'duğu haliyle muhteşem...
tıpkı sizin kendi ol'duğunuz halle muhteşem olduğunuz gibi...
grafon -- 10.03.2008 - 09:30
Erasmus'un Deliliğe Övgü adlı kitabında vardı buna benzer, alışılmışa karşı çıkış, bir de Wilhelm Reich'ın Dinle Küçük Adam kitabında.
Şartlanmalarımız, duruşlarımız, iç ve dış yolculuklarımız ve algılarımız... Kim neyin ne kadar doğru olduğuna nasıl karar veriyor? Tüm bunları bilmemek _ya da bunları anlama çabası_ beni kafası karışık yapıyor.
Bana kalırsa Lilith'in algısında ki gibi Plume'un hiçliğidir anlatılan.
Bir sonra ki Plume hikayesi belki biraz daha anlaşılır kılar Henri Michaux' yu...
sonsuz -- 07.03.2011 - 10:31
"Tarihte bugün sonsuz.us" konuları arasında olunca güncelleme ihtiyacı hissetim.