Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Nişanyan'a Karşı Feministleri Savunmak...

delete



Sevan Nişanyan, bir üniversitenin Teoloji ve Ateizm Sempozyumunda konuşma yapacakken beklenildiği gibi sağcı gruplar tarafından değil feminist ve LGBT grubu tarafından protesto edildi. Zamanında eşiyle yaşadığı malum hadise ve feminizm için söylediğ sözler bu protestoyu tetikledi. Protestonun ardından gençlere ettiği hakaretamiz kelimeler de tuz biber oldu. Facebook hesabında ise ''kendisini konuşturmamak isteyen bir takım odakların oyununa getirilen feministler'' argümanını savunmaya çalışıp feminist öğrenciler ile Akit'in aynı yere bağlı olduğunu iddia etti! (Belli ki Nişanyan kendisinin çok önemli biri olduğuna inanıyor!)

Öncelikle belirtmek gerekir ki, yıllar önce eski eşiyle arasında yaşananlar ''kimseyi ilgilendirmeyen şeyler'' falan değildir. ''Özel ilişkim'', ''Karım değil mi döverim de severim de'', ''Aile içi ilişkilere burnunuzu sokmayın'' v.b. denerek her gün beş kadın öldürülüyor bu ülkede. Aile denen kumdan kalenin kadının tahakkümü üzerinde yükseldiğini de biliyoruz. Nişanyan'ın eski eşiyle arasındakiler özeldir, doğru ama özel olan da politiktir. Kadınların çıkarları nesnel bir gerçekliktir. Feminizm bir cins olarak kadın çıkarlarını dile getirir. Bazı kadınların bireyci-bencil bir yönelime sapmaları veya kendi çıkarlarını umursamamaları feminizm akımını bir nefret ideolojisi falan yapmaz. İşçilerin çıkarı da bellidir ve işçiler adına konuşmak mümkündür. Nişanyan zihniyeti (evet, artık kadın konusunda takındığı tavır sayesinde kendine has bir erkek egemen zihniyet üretmiş haldedir!), ''Sadece kendi adına konuş, sana ne benim yaptıklarımdan, istediğimi yaparım'' mesajı veren, kendini kurtarmacı bir zihniyet. Bu zihniyet, kendisinin liberalizm anlayışıyla da doğrudan bağlantılı görünüyor. Nesnelliği tümüyle görmezden geliyor. Birey var ama dünya yok! Diğer insanlar yok. Kültür de yok! Sadece birey var ve bireylerin arasında yaşananların genelle bağı yok, sadece o iki kişiyi ilgilendiriyor! Bu zihniyetin teoloji eleştirisi yapması aslında komiktir zira kendisi baştan sona metafizik!

Bir tecavüz olayı örneğin, sadece iki birey arasında mı geçer? Tecavüzcünün toplum tarafından onaylanacağını hissetmesi, kadının giyiminin sorgulanacağını bilmesi, yasal düzenlemelerin yetersizliği, kanunların ataerkini yansıtması, erkek egemen kültür, genel ahlak, ataerkil inançlar v.b.'nin etkisi yok mudur? Peki etkili olan ve ataerkini yeniden üreten bu genel olguları, genel adına konuşup kadınların özgürlüğü için eleştirirken (çünkü bu olgular genel olarak kadınları mağdur etmektedir), birileri çıkıp ''Benim adıma konuşamazsınız! Tüm kadınlar adına konuşamazsınız!'' dese ona ne denir? Aklıma, ''Hayat senden ibaret değil küçük hanım, dünya senin etrafında dönmüyor!''dan daha kibar bir cevap gelmiyor şimdilik.

Nişanyan protesto edilince (ki protestoya bu kadar tahammülsüz bir liberal ilk defa görüyorum!) 'müritleri' olduğunu da gördük. Zira interneti aktif kullanarak onun avukatlığına soyunan pek çok insan türedi. Nişanyan'ın, ''Feminizm ırkçılık benzeri bir nefret ideolojisidir'' mealindeki sözlerini geliştirip(!) hem feminizme hem de onu benzettikleri faşizm ve Leninizme ağır eleştiri ve ithamlarda bulundular. Argümanları ise aynıydı: Özel olan politik değil sadece özeldir! Yani 'toplum yok, dünya yok, sadece bireyler arası yalıtık ilişkiler var' zihniyeti!

Ayrıca feminizm ile Leninizm veya nazizm ne alaka? Feminizmin bir öncülük, örgüt, temsiliyet ve iktidar kuramı mı var? Kendini devletleştirmek isteyen bir feminist hiç görmedim, bu yüzden faşizmle bağ kuramıyorum ama Nişanyan ve müritlerinin protesto karşısındaki tahammülsüzlüğüne baktığımda aklıma Hitler geliyor doğrusu! Feminizm hakkında zerre bilgi sahibi olmadan, sırf Nişanyan'ı savunma telaşıyla dile getirilmiş mantıksız yazılar okuyup duruyorum birkaç gündür. Feministler bakısıcıymış! Radikal feministlerin ''uygulamadaki anarşistler'' olduğunu, erkek egemenliğinin yanı sıra pek çok tahakküm ilişkisini de reddettiklerini ve boyun eğdirme değil bilinç yükseltme çabasında olduklarını bilmesem, yani feminizmi Nişanyan-severlerin yazdıklarından öğrenmeye kalksam herhalde hapı yutmuştum. Aklımı toparlayıp işin doğrusunu öğrenmem için en az bir yıl gerekirdi!

Kadın haklarını savunmayıp savunanlara bireyci, hatta bencil bir temelde karşı çıkmakla övünen kadınlar bile gördüm son iki günde. Demek ki bu arkadaşlar, örneğin bir tecavüz olayının ardındaki erkek egemen kültür dile getirilip bu kültür tüm kadınları hedef aldığı için kadınlar adına konuşmak durumunda olan feministleri gördüklerinde ''Benim adıma konuşma!'' deyip kestirip atacaklar. Herhalde buna da en çok tecavüzcüler sevinecektir! Her türden demokratik ve sosyal hak arama mücadelesinin toplumun tümü değil herkes adına konuşan aktif bir kesimince savunulduğunu düşünürsek, bu bireyci-liberal zihniyetle bu arkadaşlar tüm mücadelelere karşı çıkıyor olmalı. Buna da en çok egemenler sevinir herhalde. Kendini kurtarmaktan başka bir şey tanımayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ve bu zihniyetin 'peygamberi', -doğumunda ne kadar payı olduğu tartışılır ama- Nişanyan gibi görünüyor.

Nişanyan'ın islamcılar, kemalistler, milliyetçiler v.b. tarafından hedef alınması, ona dönük haddi aşan bir hoşgörünün sebebi olabiliyor. Oysa bunların feminizmle ilgisi yok. O feministler de bu kesimler tarafından en az Nişanyan kadar hedef alınıyorlar, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Başka konularda olumlu ve cesur işler yapan Nişanyan'ın, kadınlara saygısızlık yapma hakkı mı doğuyor? Nişanyan'ı savunma telaşındaki tüm yazılarda alt metinde ''Bu bizdendir, görmezden gelelim'' önerisi dile getiriliyor. Nişanyan hakkında Akit'te de haber çıktığı için, onu protesto edenlerin Akit'le yan yana düştükleri iddia ediliyor. Demek ki davranışlarımızın temelini doğru bildiklerimiz değil Akit'in tersini yapmak oluşturacak bundan sonra! Harika bir mantık, tebrik ederim! Yalnız, feminizmi bir tür ırkçılık ve nefret ideolojisi olarak tanımladığında ve karşı çıktığında Nişanyan da Akitle yan yana düşmemiş miydi? O zaman müritlerinin aklı neredeydi acep?

Bence de Nişanyan'a dönük kürsü protestosu gereğinden fazla uzatılmış. Ama Nişanyan'ın saygısız üslubu, neferlerinin bireyciliği yücelten ve feminizme söven tutumları (üstelik erkek egemen kültür her gün beş kadının canını alırken!), ''Ama Nişanyan ateizme sahip çıkmak gibi iyi bir şey yapıyor, o halde bazı falsolarını da görmezden geliverelim'' türünden bir ahlaksız teklifin her yazıdan kendini belli etmesi v.b. sebepler, Nişanyan'ı bir dahaki sefere -erkek olmama rağmen- benim de protesto etmem için geçerli sebeplerdir.

Merkalısı için not: Ben de ateistim! Ama bu, bir kadının kafasından aşağı dışkı döküp ''Size ne bundan?'' diyen, üstüne üstlük feminizmi bir tür nefret ideolojisi gibi gören, kendisini protesto eden gençlere ''serseri'' diyerek hakaretler yağdıran birinin bu yönlerini gözü kapalı savunmama sebep olmuyor.


saçmalık, kimse kimsenin

ogan_kitapci -- 21.02.2013 - 10:36

saçmalık, kimse kimsenin özel hayatına karışamaz bunu anlamamakta ısrar ediyor magazinle beslenen yaşam formları


Geçenlerde gazetede

HoLa -- 21.02.2013 - 19:01


Geçenlerde gazetede okudum...

Seray Sever, Ali Poyrazoğlu nun kalçalarını avuçladığı TV programı görüntülerini yasaklattırmış...Demek bunu ahlak dışı buluyor.

Ali Poyrazoğlu da soruyor...

Ulan, Seray Sever in kalçalarını avuçlamamı ayıp bulduysanız neden yayınladınız...
Çekimler ile yayın arasında on gün var.

Dahası bunu günlerce medyada parlattınız...

Şimdi arkadaş, bir insanın başından aşağıya bok dökmek sana göre rezalet, bir diğerine göre eziyet, berikine göre iğrenç...
Bence kusunç...

Burada, kadının açıklamadığı, adamın da SİZİ İLGİLENDİRMEZ demesi nedenli açıklamamayı tercih ettiği başka bir durum dönüyor olamaz mı? (SİZİ İLGİLENDİRMEZ dedikten sonra açıklamasını beklemek de ayrı bir salaklık)

Ayrıca, bu konunun feminizm ile alakası nedir?


Feministler, kadının

HoLa -- 21.02.2013 - 19:13


Feministler, kadının şikayeti değerlendirilmez ise devreye girmelidir...bu anlaşılabilir.
Feministler adamın bu yaptığını yerinde bulanlara karşı devreye girmelidir...

Nişanyan "Karımdır, istediğimi yaparım" diyen biri midir?

"Neden yaptığım sizleri ilgilendirmez" diyen biridir.

Bu yazdıklarım ile adamın yaptığını onayladığım anlamı çıkarılmasın...
Cezasını çekmelidir.
Eğer çekmez ise o zaman bu iş ele alınmalıdır.

Kavgalar esnasında tabaklar, ütüler, terlikler uçuşuyor...
Düşüncelere hayallere eziyet laflar ediliyor...
Karşılıklı!

Kadın saydırınca, isabet ettirince ses yok...
Adam saydırınca hooop feministler devrede...

Saçmalık!


Bunlar da lafta otoriteye

marcos -- 22.02.2013 - 02:00

Bunlar da lafta otoriteye karşı ama kendileri otorite olmuş.


Bok atmak* fiziksel şiddete

xenix -- 22.02.2013 - 13:45

Bok atmak* fiziksel şiddete girmiyor mu?



Feministlere dair bir

Sevan Nişanyan -- 24.02.2013 - 15:58

Feministlere dair bir röportaj
KaosGL.org'dan Bulut Öncü sordu, ben cevapladım.

- Geçtiğimiz hafta üniversiteye gelmeni çeşitli gerekçelerle istemeyen feminist ve LGBT gruplar tarafından ODTÜ’de bir protesto gerçekleşti. Medyada bu olay ile ilgili birçok şey yazıldı, söylendi. Peki, senin pencerenden bakacak olursak bu olaylar nasıl gelişti?

Beş sene önce olmuş bir olay ve yine o tarihte söylenmiş bir söz bahane edilerek, küçük bir grup tarafından, saldırgan ve terbiyesizce bir eylem gerçekleştirildi. Sabahki oturumda sözde “Protestolarını” dile getirerek sahneyi işgal ettiler. Gülümseyerek karşıladım, hatta protestocularla birlikte kameralara poz verdim. Öğlen arasında protestocu grup dışarıda etrafımı sardı. Grupla birlikte olan erkeklerden biri alaycı bir tavırla “Bir daha ODTÜ’ye gelmezsin herhalde” şeklinde laf atınca, yine gülerek “Sike sike gelirim, merak etme” cevabını verdim. Bu esnada sanırım toplantıyı organize eden grupla protestocular arasında, benim tanık olmadığım bir arbede yaşanmış. Öğleden sonraki oturumda protestocular sahneyi işgal ederek “Sevan Nişanyan’ı ODTÜ’de konuşturmayacaklarını” bildirdi. Bir saate yakın sürekli gürültü çıkararak Edip Yüksel’le tanrının varlığı ve yokluğuna dair yapacağımız münazarayı engellemeyi başardılar.

Protesto için ileri sürülen gerekçenin göstermelik olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda Türkiye’de “Otorite”yi temsil eden çeşitli kesimleri rahatsız eden şeyler söyledim. Sanırım “Feminist” kisvesi altında girişilecek bir saldırının, mesela “İslami” kılıklı veya doğrudan devlet güçlerince girişilecek bir eylemden daha etkili olacağını hesapladılar.

- Protesto eden feminist grubun şöyle bir açıklaması var: ‘’Sevan Nişanyan'ın gelmesini şu nedenlerle istemiyorduk: Eski eşine şiddet uygulaması ve bu şiddeti "Sembolik bir jest" olarak tanımlarken ufacık bir pişmanlık göstermek bir yana eylemini sevimli ve haklı göstermeye çalışması, yaşanan süreçte (Ethen Mahçupyan'ın da üstün çabalarıyla) bir kadın gazetecinin Agos'tan istifa etmek zorunda kalması ve son olarak şiddete maruz bıraktığı kadına destek olan kadınları hedef göstererek yaptığı "Feminizmin çirkin bir nefret ideolojisi olduğunu düşünüyorum. Aynen bu beklenirdi onlardan, kendilerinden bekleneni yaptılar. Çirkin bir ırkçılıktır feminizm, başka bir şey değildir" açıklamasıdır.’’ Bu açıklamanın seni, düşüncelerini ve geçmiş yıllarda yaşananları tam olarak yansıttığını düşünüyor musun?

İlk önce, insanlar arası şiddeti a priori reddeden bir bakış açısının ahlaken geçerli olamayacağını düşünüyorum. Belirli sınırlar içinde kalmak şartıyla şiddet, doğal ve bazen ahlaken zorunlu bir davranış biçimidir. İkincisi, bir kadınla erkek arasında geçen her kavgada kadını otomatikman mağdur, erkeği otomatikman zorba veya haksız gören bakış açısını aptalca ve ahlaksızca buluyorum. Küçük burjuva vizyonunun dar sınırları dışında kalan gerçek dünyada, cinsler arası ilişkide şiddet de vardır ve hiçbir zaman tek taraflı değildir.

Feminizme ilişkin söylediğim sözler, o dönemde “Feminist” olduğunu söyleyen birtakım isterik ve saldırgan kişilere verilmiş bir cevaptı. Belki biraz duygusal ve abartılıydı. Fakat önemli bir doğruluk payı da içerdiğini düşünüyorum. Toplumun herhangi bir zümresini ötekileştirme, şeytanlaştırma, peşin hükümle reddetme üzerine kurulu her ideolojinin çirkin ve tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Erkeklerin her kavgada haksız ve saldırgan olduğunu varsayan düşünce tarzıyla, mesela Yahudilerin her kavgada haksız ve zorba olduğunu kabul eden düşünce tarzı arasında bir fark göremiyorum. “Irkçılık” tabirini de bu anlamda kullandım. Yoksa merak buyurmayın, “Ermeniyim o yüzden saldırıyorlar” gibi bir şey geçmedi aklımdan.

- Eski eşin Müjde ile dostluğun hala devam ederken yıllar önce yaşanan ve sürekli karşına çıkan söz konusu olaydan dolayı pişmanlık duyuyor musun? Bu konuda söylemediğin veya yüksek sesle söylemediğin bir şey kaldı mı?

Konunun benden ve Müjde’den başka hiç kimseyi ilgilendirmediği kanısındayım.

- Agos'tan istifa etmek zorunda kalan kadın gazeteci ile daha sonra konuşma fırsatı bulabildin mi?

Konuştum. Pişman olduğunu, gaza geldiğini söyledi, benden af diledi. Ayrıca “İstifa etmek zorunda” filan kalmadı. Kendi isteğiyle istifa etmişti.

- Feminizm hakkındaki açıklamaların gerçekten inandığın düşüncelerin mi yoksa bir anlık gerginlikle ağzından çıkan cümleler mi?

Az önce buna cevap verdim. Daha diplomatik söylemeliydim belki ama özü doğrudur.

- Ülke gündemi hakkındaki düşüncelerini yumuşak bir üslupla açıklayan Sevan, konu ‘’Kadın ve Feminizm’’ olunca kendini neden farklı biçimlerde ifade etmeyi tercih ediyor ve geriliyor? Ya da öyle mi görülüyor?

‘’Kadın ve feminizm” arasındaki alaka olsa olsa “Türk ve Türkçü” arasındaki kadardır. “Nazileri sevmem” demek ne zamandan beri Almanları taciz etmek anlamına geliyor? Kadınlar hakkında olumsuz veya yaralayıcı olan hangi sözü söylemişim? Bu konuda Aslanlı Yol’da bakış açımı özetleyen epeyce malzeme vardır. Bir bakın bakalım, “gerilmiş” miyim?

- İfade özgürlüğünün bir tezahürü olan protesto hakkını kullanan gruplara karşı söylediğin ‘’ "S*ke s*ke ODTÜ'ye geleceğim" sözünü hala doğru buluyor musun? Bu hakkın senin ifade hürriyetini kısıtlayacak şekilde kullanıldığını düşünüyor musun?

Göt gibi konuşana böyle cevap verilir.

- Kendi siyasi düşüncen içerisinde kadının özgürleşmesini nasıl kurguluyorsun?

Türk toplumunda kadınların aşağılanmasına ve ezilmesine yol açan iki önemli faktör görüyorum. Birincisi geleneksel İslami dünya görüşü ve söylemlerdir. Bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İkincisi köyden kente göçün doğurduğu, kırsal alanda geçerli cinsler arası dengelerin kent yaşamına uyum sağlayamamasından doğan ciddi problemlerdir. Bu ikincisinin, sosyolojik süreçte zaman içinde aşılacak bir hadise olduğuna inanıyorum.

- Son olarak seni protesto eden feministlere ve LGBTlere söylemek istediğin bir şey var mı?
İki kelime: Dolmuşa binmeyin.

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -