"Dostum Areius, yukarıdaki dört makalede yağlar, baharatlar,
ağaçların meyveleri, bakliyat, kökler, usareler ve tohumlardan
bahsettim. Bu makalemde ise çeşitli şaraplardan ve madeni
ilaçlardan bahsedeceğim." (De Materia Medica- Kitiibü'l-Haşayiş beşinci makale)
Muhsinle yaptığımız(!) daha doğrusu Muhsin’in benimle yaptığı, benim de kabul etmek durumunda kaldığım anlaşmaya göre ben kitabın sırlarına erecek(!), kitabı değilse de mutlaka sırlarını, karışımlar ve droplardan oluşan tarifler gereği iksirlerle birlikte Muhsin'e verecek, Muhsin de beni köşe bucak aradıklarından, ilk fırsatta yazmayı elimden alıp beni hastaneye postalayacaklarından şüphe duymadığım adamlardan koruyacaktı(!) bu anlaşma doğası gereği bazı çelişkiler içeriyor, birincisi ben eczacı değilim, “eczacı kolay, hüüüpppp,” ikincisi Muhsin’i de en az beni tehdit eden ve muhtemelen sahaf’ın ölümüne neden olan adamlar kadar tanımıyorum. Öte yandan Muhsin en azından daha barışçıl(!) çözümler sunarak teklifini kabul etmezsem garanti öldürüleceğimin altını çiziyor..oh..kendimi daha iyi hissediyorum…Eh sen bize göre mürekkep yalamış sayılırsın koçum…kitap ve sırlarına ilişkin hiçbir şey bilmiyorum aslında..yani çok az şey biliyorum…teklifi kabul ettim ve karşılığında Muhsin’den biraz zaman istedim. Biraz zaman! Ne garip daha günler öncesi evde dilediğim aylaklıkta uzanıp kitap okurken, amaçsız gezinip, hava tahmin raporu üzerine kafa yoracak kadar vakit bulurken…bugün…bugün hiç tanımadığım bir adamdan biraz zaman istiyorum… bana biraz zaman verebilir misiniz? Ya da vermelisiniz ya da verseniz iyi olur…sonuçta; Muhsin bence onur kırıcı ve üzücü bu talebi görüşmemiz boyunca yenilenen altıncı fincan kahvesinin höpürtüleri arasında gözlerini kısıp, başını kırkbeş derece kalbine doğru eğerek insanda kalender bir adam olduğu izlenimi verecek şekilde kabul etti… etti mi? Etti sanırım…yine de pis bir şey var bu adamda…bıyıkları olabilir mi?
Muhsin; birçok kadim hikayedeki celladım benim…birçok hikayenin azraili olarak tasvir edilen… Bilmiyorum… aslında sormak istediğim fakat cevaplarını öğrenmemin hikayenin seyrinde herhangi müspi ya da menfi bir değişikliğe neden olmayacak sorularım vardı…hala var aslında…beni nereden buldunuz, sahafı tanıyor muydunuz, o adamlar kim? Tahmin edilebileceği gibi sormadım bunları…beni gerçekten nasıl bulmuşlardı? Herkes beni sahiden nasıl buluyordu? Cevaplarının hiçbir işime yaramayacağından emin olduğum soruları bir kenara bırakıp plan yaptım. İşte şimdi kendimi gerçekten gerçek bir kahraman gibi hissediyorum. Bir kahramanın olmazsa olmazlarının sıralandığı listenin bir maddesi de –plan yapar, olmalı..plan yapar ve karar verir bir kahraman. Süleymaniye Kütüphanesi’ne gitmeye karar veriyorum.
devam edecek:)
http://www.sonsuz.us/node/3624
Delişey -- 25.08.2011 - 09:10
Muhsinin bıyıkları:))
devamını heyecanla bekliyorum sevgili Marsseh:)
Marsseh -- 25.08.2011 - 09:26
:) fırsat buldukça yazıp yine fırsat buldukça ekliyorum....sevgiler...