Dün seyrettiğim bir filmde kadın,
- Fiziksel işkence bir işe yaramaz, ona bildiklerini söyletemezsin.
demesi üzerine adam,
- Öyle mi? Peki neden insanlar ilkçağdan beri bu yöntemi uyguluyor o zaman?
diye sormuştu.
Fiziksel işkencenin haklı olduğu zamanlar var mıdır? Yapılmalı mıdır? Etkili midir? İnsanlığa ait midir, yoksa insanlık dışı mıdır? Etkileri ve vicdani açıdan sizin görüşleriniz nelerdir bu konuda.
(Bu arada filmin adı Akılalmaz, veya Düşünülemez olarak çevrilmiş Türkçeye)
denge -- 14.08.2011 - 11:32
herşeyde olduğu gibi bunuda en doğru, en akıllıca yine bilim çözüyor. kanal D' de "Kanıt" diye bir dizi var. izleyenler bilir. orada suç işleyenleri, suçla bağlantılı olanları konuşturmanın en etkili yolu deliller oluyor.
mesela adam önce suçun işlendiği yere gitmediğini söylüyor ama olay yerinden bulunan bir parmak izi,kıl,tüy,kan,kusmuk vesaire adamı bir güzel konuşturuyor.
tabiki ilk çağlarda böyle bir durum olmadığından birçok masum insan kim vurduya gitmiştir. ancak günümüzde işkence insanlık dışıdır bence. özellikle kriminaloji ve psikolojiden yararlanarak tam doğru sonuçlara kolayca ulaşılabilir.
xenix -- 16.08.2011 - 10:18
Olaya matematiksel bakasım var. Eğer gelişecek olaylardan zarar göreceklerin sayısı > işkence görenin zararından büyükse yapılabilir.
Her ne kadar şiddete ve işkenceye karşı olsak da eğer zarar göreceklerin arasında hele ki sevdiğimiz ve masum insanlar olunca ben bile yapabilirim belki.
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 16.08.2011 - 14:35
"Olaya matematiksel bakasım var. Eğer gelişecek olaylardan zarar göreceklerin sayısı > işkence görenin zararından büyükse yapılabilir."
Cem Yılmaz'ın "Rambo bıçağıyla fotoğraf çektirip, altta patates soyan asker" tiplemesine benzettim bunu. Ölüm ve işkence teoriye konu olamayacak kadar trajiktir. Lütfen ...
Yabancı -- 16.08.2011 - 20:45
İnsanların ilk çağdan beri bu yöntemi uyguluyor olduğunu söylemek filmi ortaya çıkarmak için gerekli olan vurucu ifadeyi yeterince sorgulamadan kullanmış olmak demek sanki. ''İnsanlar'' ın hepsi buna başvurmamış ilk çağlardan beri. Kimi gruplar mecburi bir savunma olarak bunu yapmak zorunda kalmış. Bu öreklerde bize İnsan'ın buna herzaman ihtiyaç duymuş olmadığını göstermez mi?
Yabancı -- 16.08.2011 - 20:51
Fiziksel ya da psikolojik, işkencenin hiçbir haklı yanı yoktur demek de bir tarihten sonra değişen dünyanın getirmiş olduğu karmaşayı görmezden gelmek olacak sanki. Bir şüphe var ve kuvvetli bir şüphe hatta ihtimaller şüpheyi doğruluyor fakat şüphenin yönlendiği yer bunu kabul etmiyor ancak yaşatılmış bir acı var ve bu ciddi bir haksızlık barındırıyor acının dinmesi için yaşatılanın karşılığında hak alınması gerekiyor ve sonuca ulaşmak için acıyı yaşattığından şüphe duyulan hatta büyük oranda anlaşılmış olan kişi/ler... Tamamlayamadım. :)
Hüseyin AKTAŞ -- 17.08.2011 - 09:41
Fikir yürüten arkadaşlar hiç işkenceye maruz kaldılar mı acaba?...
1981 yılında gördüğüm işkencelerin tahribatlarını onarınca konuya geri döneceğim!...
ali k -- 17.08.2011 - 09:46
ne gibi işkence,sayın Aktaş,siyasi nedenlerlemi-rahmetli yazıcıoğlu gibimi?
gamaro -- 17.08.2011 - 10:59
Yok, Birtan Altunbaş gibi.
ali k -- 18.08.2011 - 06:31
niye birtan altunbaş örneğini verdiniz?
G Milat -- 18.08.2011 - 07:42
Sanirim, konu yanlis anlasilmis veya yanlis anlatilmis! Yukaridaki yorumlara bakildiginda iskence=siddet olarak dusunulmus.
Kesinlikle katilmiyorum.Iskence ve siddet farklidir.Iskence, birinin aci cekmesinden zevk alinarak veya -deyim yerindeyse- onu hizaya sokmak icin yapilir.Huseyin abinin vurguladigi gibi 80'lerde bircok insan iskenceye maruz kalmis ve nihayetinde ya olmus ya da kalici hasarlar almislardir. Iskence bir insanin yaptigi ve yapabilecegi en kotu hareket bicimidir.Hic bir canli konumu, dusuncesi veya yaptigi ne olursa olsun iskenceyi hak etmez!!!
Siddet ise isin cok farkli bir boyutudur. "Gerek goruldugunde siddete basvurulabilir" diye dusunenler olabilir...(Hakliliklari veya haksizliklari tabii ki de tartisilir) Bununla ilgili bir baslik var zaten.Siddet mesru mudur degil midir sorusu, iskenceden ayri tutulmasi gereken bir sorudur. Cunku mesruluk konusunu irdelerken; siddeti uygulamanin nedeni, zamani, mekani ve uygulayan kisinin o anki psikolojik durumu goz onune alinmalidir. Diyelim ki; gozunuzun onunde annenize tecavuz edip olduren bir admi bir sekide -olayin hemen ardindan- elinize gecirdiniz ve dovdunuz veya gerekli siddet iceren eylemleri yaptiniz. Bu sizin o anki durumunuz ve kosullarin da etkisiyle olusan tepkinizdir. Fakat o adami tutup gunlece hatta yillarca bir takim metodlar ve aletlerle iskenceye maruz birakirsaniz olay tamamen boyut degistirir!
Dedigim gibi bir canli ne yapmis olursa olsun siddeti hak edebilir; fakat iskenceyi ASLA!!
*G Milat*
ali k -- 18.08.2011 - 10:52
psikolojik işkencede varmıdır insan hayatında?
sonsuz -- 21.08.2011 - 13:18
"birinin aci cekmesinden zevk alinarak veya -deyim yerindeyse- onu hizaya sokmak icin yapilir."
xenix -- 24.08.2011 - 09:56
"1981 yılında gördüğüm işkencelerin tahribatlarını onarınca"
sanalmanik -- 13.08.2014 - 22:36
"Fiziksel işkencenin haklı olduğu zamanlar var mıdır? Yapılmalı mıdır? Etkili midir? İnsanlığa ait midir, yoksa insanlık dışı mıdır? Etkileri ve vicdani açıdan sizin görüşleriniz nelerdir bu konuda."
Yabancı -- 14.08.2014 - 10:26
Evet bu coğrafyayı özetleyen en uygun iki sözcükten biri işkence diğeri travma...
Şimdi de yürürlükte olan iktidar ile birlikte yaşamaya devam eden olgu/lar...
Uyanamayacak kadar korkutulmuş, sindirilmiş oysa silkelenmiş, sarsılmış, dürtülmüş, anlatılmış olmasına rağmen bir kesim çıkarcı, bilinçsiz, satın alınmaya hazır ve cehaleti üzerinden kasalar, keseler, küfeler, cüzdanlar şişirilen bir halk.
Rant için her yol ve yöntemi mübah bilen azılı hırsızların erk sarhoşluğu ve sağduyu yoksunluğu.