"Hedonizm. Bir yükselen trend ve bir yükselen tehlike!.
Öncelikle Hedonizm’in ne olduğu ile başlayalım. Hedonizm Türkçe ile ‘Hazcılık’ olarak adlandırabileceğimiz, eski yunanca ‘hedone’ (haz, zevk) anlamında olan ve eski yunan düşünürlerinden Aristippos (İ.Ö. 3.yy) ve çağdaşı Epikuros (Epikür) tarafından geliştirilmiş olan bir felsefi akımdır. Temel öğretisi ‘hayattaki en yüksek değerin haz (bedensel zevkler irdelenerek) olduğu, ideal yaşama bu yolla ulaşılacağı’ ana fikrini içermektedir. Teorik anlamda Aristippos bedensel zevki en önemli ‘iyi olma hali’ olarak görürken, Epikür ondan farklı olarak ruhsal hazzın daha önemli ve ideal olduğu görüşünü getirmiştir. Daha fazla felsefi ayrıntılarına girmeden günümüzdeki kullandığımız anlamıyla sosyolojik ve psikolojik (aynı zamanda psiko-patolojik) bir kavram olarak hedonizm’e bakalım.
Günümüzde dünyada ve özellikle ülkemizde de ne yazık ki yükselen bir trend olarak karşımızda duran hedonizm insanlık yaşamı için ciddi tehlike boyutlarındadır. Bu trendin (yükselen değerin) etkisi altında veya tutsağı olan milyonlarca insan, yaşamında sadece yeme-içme, eğlence ve cinsel hazzı ön planda tutan, sadece bedensel haz doyumuna ulaşmayı temel yaşam prensibi olarak gören bir anlayış ve yaşayış biçimi içindedir. Özellikle gençlerin (aslında kabaca 15-40 yaş aralığı diyebiliriz) tehdit altında olduğu bu akıma kapılan insanlar, yaşamlarını tamamen zevk almaya yönelik olarak planlamakta, eylemleri hep buna yönelik olmaktadır. Buna ulaşacakları yolda da karşılaştıkları engelleri aşacak tüm ahlaki olmayan, yasal olmayan tutum ve davranışları da gösteren dejenere olmuş bir insan topluluğundan söz ediyorum. Bu kişiler çoğunlukla parasal açıdan pek sorunu olmayan, narsisist kişilik özellikleri gösteren; ben merkezci ve bencil yapıda, en çok ve bazen sadece kendini seven, başkalarını kendi çıkar ve arzuları için kullanan; genellikle çocukluktan bu yana istekleri kolayca ve fazlasıyla yerine getirilmiş ve doyumsuzluk problemi olan, eleştiriye kapalı vb. özellikleri olan tiplerden oluşuyor. Bu tipleri televizyon kanallarında özellikle magazin programlarında, sıkça eş veya partner değiştiren, eşini veya sevgilisini aldatmayı neredeyse bir başarı gibi gören; bu anlamda cinsel ‘score’ (sayı) peşinde koşan, her tür popüler eğlence ve tatil mekanlarında sürekli boy gösteren (hatta neredeyse oralarda yaşayan!), yeme-içme ve eğlence gurmesi olmuş, yada bazı bu tip ünlülere özenerek onların yaşam anlayışını benimseyip o yolda ilerleyen, yaşamda bedensel haz dışında pek fazla amacı olmayan, yada sadece sonuçta bu hazza ulaşmalarını kolaylaştıracak ara amaçları olabilen kişiler olarak çokça gözlemlemekteyiz. Hepimizin çevresinde bu tip insanlar var ve ne yazık ki bir çok çocuk ve gencimiz bu kişilere gıpta ile bakabiliyor ve bir gün öyle olmanın hayalini kuruyor.
Sorunu sadece sosyal bir problem olarak görmüyor bunun ciddi psikolojik bir problem olarak algılanması gerektiğini ve bir psikolog olarak hedonizmin psikopatolojik (ruhsal bozukluk ve hastalıklarla ilgili) boyutuyla algılanmasının doğru olacağının altını çizmek istiyorum. Çünkü hedonist yaşam biçimi süren kişiler aslında muhtemelen kendilerine ruhsal olarak acı veren bir şeyden kaçmaktadırlar; bu egolarının çözemediği bir iç ruhsal çatışma, yaşamlarının erken dönemlerinde karşılaştıkları ve onarılamamış bir ruhsal travma, klinik boyutta bir depresyon, hayatını anlamlı hale getirecek doğru yaşam modellerinin sunulamaması (aile ve çevre), hatta bazen kısırlaşmış monoton bir yaşamın verdiği sıkıntı bile hedonist eğilim ve davranışın kaynağı olabilir. Bu anlamda hedonizm bir psikolojik bozukluk olarak görülmeli ve altta yatan kişiye özgü nedenleriyle birlikte ele alınarak bir psikolojik tedavi gereksinmelidir. Bunu doğrulayan bir veri de şudur ki; hedonist yaşam tarzı süren kişilerin çoğu bu haz halinin sürekli olamamasından dolayı ağır bir depresyonla karşı karşıya kalmakta ve intihar etme eğilimi ve davranışını sıkça gösterebilmektedirler. Yada bu haz halinin sürekliliğini sağlayacağını (yada bir başka deyişle gerçek sorunlarından ve acıdan kaçmalarını kolaylaştıracağını) sandıkları alkol ve uyuşturucuya yönelmekte ve bu hem ruhsal ve hem bedensel açıdan bazen geri dönüşü olamayan bir bataklığa girmelerine yol açmaktadır.
İster sosyal boyutuyla, isterse psikolojik boyutuyla bir problem olarak görelim fark etmez; hedonizmi tümüyle dikkate alarak ve ciddi bir tehlike olarak görüp; kendimizi, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi bu tehlikeden korumanın yollarını araştırmaya başlamalıyız. Böylece insanı insan yapan değerleri korumaya, yüceltmeye ve değerlerimizi yitirmeden ve tabi ki doğanın bize sunduğu bedensel hazları da bir kenara itmeden (ama onları en yüksek değer haline de getirmeden), ruhsal hazları da en az o kadar önemseyerek denge içinde yaşamaya çalışmalıyız. Yoksa ilkel insanla aramızda ne fark kalacak? Teknoloji mi? Hedonizmin ciddiye alınması ve korunmaya çalışılması gereken önemli bir tehlike olduğunu tekrar vurguluyor ve herkesin kendisi, ailesi ve çevresi adına bu konuda bir şeyler yapmasının gerektiğini savunuyorum. Gerçekten ‘insan’ gibi bir yaşam dileklerimle…"
psikoterapistim.org
oik0s -- 26.07.2011 - 21:25
+ verdim
Yabancı -- 26.07.2011 - 21:41
Metinde tekeşliliğin doğal olduğuna vurgu yapılmıyor, ''onlara kadınlarının bedeni annelerinin bedeni gibidir'' denilmiyor sonra. Kuran metni gibi olduğunu düşünmekle yanılmış olduğunu görüyorum.
Buralarda birileri vardı ''onlar hazcıdırlar'' filan diyordu bence yaklaşım o denli katı ahlakçı değil. Sex, Haz, Eğlence gibi doğal ihtiyaçlarda ahlak kadar sorgulanması gereken ihtiyaçlardır.
""Haz için, yeterli güzellik, yeterli para, yeterli DİNÇLİK yoktur. Türkçesi viagranın artık yetmediği andır o...""
Yabancı -- 26.07.2011 - 21:46
Metin oldukça
oik0s tarafından Salı, 26/07/2011 - 01:51 tarihinde gönderildi.
Metin oldukça baskıcı...
Tekrar almıyorum. Sadece son paragraf bile yeterli:Hedonizm, sosyal ve psikolojik tehlikeymiş... İnsanı insan yapan değerler (onlar neyse!) korumak ve yüceltmek gerekliymiş... Ruhsal hazlar lazımmış, (seks de gerekliymiş ama tırnak içinde yani ölçülü seks - ölçüsü neyse-). Ruhsal travma, aile, çevre vs.. korunması gereken ULU unsurlar olarak görünürken hedonizm tek başına tehlike gösterilmiş...
Bildiğim kadarıyla, Hedonizm psikolojik bir tanım değildir. Olsa ne olur. Hani ailemizi ve çevremizi depresyondan koruyalım gibi salakça bir cümle olur.
"Haz için, yeterli güzellik, yeterli para, yeterli DİNÇLİK yoktur. Türkçesi viagranın artık yetmediği andır o..."
Bu cümleyi kurguladım zira, hedonizmin sürekliliği ve yapılabilirliği süresiz veya limitsiz değildir. İnsanın gücünün, yaşamın doğal akışının, fiziksel yeterliliklerin sınırları kadar olabilirliği olan basit bir kavramdır.
Yabancı -- 26.07.2011 - 21:48
Ah be Yabancı, bak gene
oik0s tarafından Salı, 26/07/2011 - 01:12 tarihinde gönderildi.
Ah be Yabancı, bak gene "hayatını kurtaramadın"...:)
Bence üstüne basılması gereken önemli nokta; yaşamın basit birtakım tanımlardan ibaret olmadığıdır. Adam hedonisttir ve fakat az sonra hastadır. Misal, haz alabilmesi öncelikle gırtlağına sokulan borunun çıkmasıyla doğru orantılı olabilir. Bu kompleks(karmaşık) insan pozisyonunun (veya hayata karşı aldığı pozisyon diyelim) her daim değişken olduğunu bilmek yararlı olabilir.
Haz için, yeterli güzellik, yeterli para, yeterli DİNÇLİK yoktur. Türkçesi viagranın artık yetmediği andır o...
Yetersizliklerin içinde kaybolabiliriz. Kime ne? Yaşam sana bana rağmen doludizgin devam edecektir.
Yukarıda "bir kuran metni" gibi yazılmış çarpıklık AHLAKÇILIKTAN başka birşey değildir.
Uyumsuz bir doğadır.
Yabancı -- 26.07.2011 - 21:54
Psikoterapim nokta org
gamaro tarafından Salı, 26/07/2011 - 23:23 tarihinde gönderildi.
Psikoterapim nokta org mu?
Şu hedonizmin hikayesi kadar püsküllü sapan birşeye uzun zamandır denk gelmemiştim açıkcası... Güya aman ha haz denizinde boğulmayın diye çığırıp bizi "gerçek insan" olmaya davet eden şahsiyet var ya... Özünü yediğim... Ama neyse, çok yorucu bir gündü ve duş almam lazım. Ben de bi ara konuya döneceğim tekrar:)
Yabancı -- 26.07.2011 - 22:05
Bu konu üzerinden şeytan taşlar gibi taşlanacağımı düşündüğümden konuya katılımı teğet geçiyor ve konu üzerinde daha etraflı bilgiye sahip kişilerin yorumlarını takip etmeye bırakıyorum zihnimi.
statik -- 27.07.2011 - 05:18
"Hedonizm. Bir yükselen trend ve bir yükselen tehlike!.
Nerden biliyorsun?
Kaç istatistik yaptın?
Hangi araştırma sonucu bu kanıya vardın?
Hangi bilimsel çalışmanın ürünü bu?
Bu, şu demek; "bakın, siz fazlaca haz duyulan işlere yöneliyorsunuz... gelin, ben sizi bi tedavi edeyim. seans başı=250 TL'cik"
oldum olası, şu psikologları sevemedim (kusura bakmasınlar) herşey seans üstüne... beni benden daha iyi tanıyormuş gibi, bilmiş bilmiş
söylemlerine acaip gıcık oluyorum.
Konumuza dönersek;
Hedonizm, sadece bacak arası haz mıdır? başka haz'lar yokmudur yaşamımızda?
Bu başkaca hazlar, hedonizm olmuyor mu? (paraşüt, yelken, dağcılık, dalmak, adrenalin, vs.)
Bence, hedonizm'in tarifinde bi eksik var.
oik0s -- 27.07.2011 - 07:51
"Bu arada dincinin ahlak saplantısıyla aydın'ın cinsellik saplantısı arasındaki farkıda hedonizm başlığı altında açıklarsan takip etmekten haz duyarım sevgili Oikos."
Sevgili Yabancı,
Dincinin veya aydın kişinin saplantıları arasında bir fark yoktur. İkisi de ahlak saplantılı, ikisi de cinsel saplantılı olabilir.
Metinde sözedilen, "aile","çocuk","çevre" gibi sosyal grupların KORUNMASI adına birtakım kavramların tukaka gösterilmesi her açıdan ahlakçılıktır. Kutsal kitapların, aynı korumacı güdüyle birçok insan davranışını yasakladığını unutmayalım. Kutsal kitap da aileyi, çocuğu, bireyi koruduğunu iddia eder. Gerçekte ise hiçbir şeyi koruyamaz. Kutsal kitaplara gönül veren kişiler baskıcı tutumlarını geliştirdikçe; topluma, AÇ insanlar yetiştirip durur.
Bireyin psikolojik sağlığı, o veya bu merci tarafından sağlanabilir bir emtea değildir.
Hele ülkemizde mahalle tipleri kendi küçük dünyalarının AHLAKİ sınırlarını çizerler. Kendi toplum düzenlerini nereden geldiği belli olmayan argümanlar üzerine kurarlar. Mesela, mahalleden bir kıza asılmak yasaktır. Delikanlı olunur vs... Diğer mahallede, herşey özgür gibi gözükürken, prof amcamız kızının cinsel kimliğini hiçler. "Geldiği yerin adamıdır o"..
Bu yalan düzenleri kurulur kurulmasına da bireyin iç dünyası tüm düzenin bozgunu için uğraşır durur. Mahalleden bir kızı sever, aslında korkaktır delikanlılık yalanı ona göre değildir. Bir diğeri cinselliğini yaşamak ister.
Bozgunlar süredururken kimliksizler! ve sapkınlar! çevremizi dolduruverir.
Ünlem işareti var, zira neye göre sorusunun cevabı yok... Herşeyin kilidi de burada gizli...
Unutulmaması gereken bireyin psikolojik bir varlık olduğudur. Her birey olabilecek her şey olabilir. Bunun aksinin düşünüldüğü her durum da ahlakçıdır.
gamaro -- 27.07.2011 - 08:59
Ay sonu boğuşmacası...
Ama kısaca değinmeden geçemeyeceğim.
Efenim soru şu: Hedonizm... Yani aman hedo aman hödo diye "çalınan" tüm bu gece bekçisi düdükleri -hemi de tehlike, gençliğin kaybı, gerçek insan olmak, çocuklarımızı- arkadaşlarımızı korumak güdüsüyle yayılırken sokağa... Sadede gelelim lütfen, ne diyor şimdi bu org çalan noktalı psikoterapist?
Hedonizm'den uzak dur...
Eeee?
Hadi hedonizm tu kaka da, buna istinaden neye ne kadar yakın durmak lazım o halde?
Eline erkek eli değmeden evlenmek mi mesela?
Yok canııım, bu çağda bi psikolog hiç böyle bişey söyleyebilir mi... Söyleyemez tabi, ama bunu söyleyemediği halde asıl söylediğinin ne olduğunu da söyleyemez naçizane.
Amanin cinsel ilişki, amanin evlilik dışı ilişki, amanin aile, amanin nişan, amanin flört, amanin alkol, amanin zart amanin zurt! Yani çok basit birşey soruyorum ben: hedonizm tehlikesi karşısında kimlerle ne şartlarda ve nasıl bir cinsellik yaşayabiliriz ki, aynı zamanda insani değerlerimiz zarar görmesin? Cevap var mı? (var var, cinsel dürtülerimizi bastırmadan ama çok da şaaapmadanmış... ha ha ha:)
(Bu arada Statik'in haklı olduğu taraf, hedonizm sadece cinsellikle ilgili değildir şüphesiz... Ama yazara bu yazıyı kaleme aldıran dürtü handırıd persent cinselliktir. Yok yok, esirgeyemeyeceğim lafımı, fena halde bozulduğu sikişme eylemine edep getirmek derdiyle muzdariptir. G Milatın da kalemine sağlık, sahiden yahu, neden bir grup az sevismis topluluk, surekli milletin fantezilerine burnunu sokar ki?)
Haaa, yoksa toplum yıkılır di mi?
:)
Evet bu yazı AHLAKÇI bir yazıdır, daha fazlası değil.
G Milat -- 27.07.2011 - 09:12
Toplumlarin geri kalmislik seviyesi sanirim bir noktada onlarin cinsellige bakis acisini belirlemekle dogru orantili. Eger bir toplumda cinsellik; yemek yemekten, nefes almaktan veya yasam icin gerekli olan diger temel ihtiyaclardan ayri tutuluyor ve farkli goruluyorsa; o toplum dibine kadar geri kalmistir.
Hele de bunu bazi affilli -hedonizm gibi- laflarin ardina saklanarak yapiyorlarsa vay hallerine.
Ah ah ahh, tuh tuh tuh...
*G Milat*
öfke -- 27.07.2011 - 13:14
Hazcı felsefe, sadece keyfe odaklandığı ve hayatta uğruna savaşılması gereken bişey olmadığını düşündüğü için, ACI yı hazdan ayırmaya çalıştığı için, tam olarak bu sebeplerden ötürü "gerçek haz" zı kaçırır. Çünkü gerçek hazın içinde beden değil ruhsal yapı da vardır, anlık tatminleri erteleyebilme kapasitesi vardır, yalnızlık vardır, bazı doğrular adına savaşmak vardır. Neyse işte, kısacası hazcı olmalarından dolayı gerçek hazzı kaçırmaları gibi tuhaf bir durum vardır ortada.
G Milat -- 27.07.2011 - 20:33
Belikide hazzi kacmis hazdan haz alanlar vardir. Huh? Olamaz mi?
Kola gibi. Gazi kacmis kola seven bir toplulugun, dunya uzerinde bir yerlerde orgutlendiklerini gorur gibiyim. Insan haz almadigi bir sey yaptiginda urker, kimyasi bozulur, tadi kacar. Hazin ne olduguysa tamamen ozsel oldugundan hazzi kacmis haz falan gibi bir dusunce yalnizca "size gore" olan dusuncedir. Sizi baglar, kimse takmaz.
Ayricaaaaa, hazci felsefe sadece keyfe odakli ve baska bir seyi takmaz demek haz yasamamis olmak demektir. Yukaridaki hedonizm dalgasi gibi hazzi sadece cinsellik olarak gorup "haz igrenc, kaka, ooogghhhkkk" diye insanlari hazdan sogutmaya calismaksa dupeduz zevksizliktir. Hayat zevksizligi, yasam sevinci zevksizligi... Oysa ki gercek haz oyle midir?! Insan isinden, esinden, yasamdan, olumden, savastan, baristan, inanmaktan, inanmamaktan, var olmaktan, yarasindan, acisindan kisacasi insana dair her bi seyden haz alabilir.
Haa su da var siz ofkeden, nefretten, acidan, yenilmislikten haz alirsiniz; bir digeri koyvermislikten, basina buyrukluktan, unutmaktan, kalender-mesreplikten haz alir.
Bu da yukarida dedigim gibi ozsel seylerdir.
Herkesin cevheri kendine canim...
*G Milat*
Yabancı -- 27.07.2011 - 20:42
"Hazcı felsefe, sadece keyfe odaklandığı ve hayatta uğruna savaşılması gereken bişey olmadığını düşündüğü için, ACI yı hazdan ayırmaya çalıştığı için, tam olarak bu sebeplerden ötürü "gerçek haz" zı kaçırır. Çünkü gerçek hazın içinde beden değil ruhsal yapı da vardır, anlık tatminleri erteleyebilme kapasitesi vardır, yalnızlık vardır, bazı doğrular adına savaşmak vardır. Neyse işte, kısacası hazcı olmalarından dolayı gerçek hazzı kaçırmaları gibi tuhaf bir durum vardır ortada."
Yabancı -- 27.07.2011 - 20:52
Bireylerin kemikleşmiş tercihleri sonrası edinmiş oldukları yaşam biçimleri bütün bedelleriyle kendilerini bağlayan sonuçlardır. Her kişi bu sonuçların getirdiği psikolojiyi yaşayabime ve devam ettirebilme çabası verir ve buna yapılan dayatmacı müdahale kabuledilebilir olmayabilir çünkü karşımızda bir tercihi yaşama isteği ve bir insan vardır. Oysa ben bu metinde rahatsız eden bir ahlakçı yaklaşım bulamıyorum.
"Amanin cinsel ilişki, amanin evlilik dışı ilişki, amanin aile, amanin nişan, amanin flört, amanin alkol, amanin zart amanin zurt! Yani çok basit birşey soruyorum ben: hedonizm tehlikesi karşısında kimlerle ne şartlarda ve nasıl bir cinsellik yaşayabiliriz ki, aynı zamanda insani değerlerimiz zarar görmesin? Cevap var mı? (var var, cinsel dürtülerimizi bastırmadan ama çok da şaaapmadanmış... ha ha ha:)"
gamaro -- 27.07.2011 - 21:28
Yabancı ben senin eski halini özledim valla, ne okuyup ne biriktiriyorsan ..uzunca bir süredir çok efendi uslu oldun yahu:)
Neyse.. Vakit yok yazamıyorum ben de bu aralar ama, derim ki sadeleşelim... Yazara yönelttiğim soru baki; farzetsin ki ben kızıyım ve dediği gibi skora oynamıyorum. Eeee, önerilen ne o zaman, evinde gol yemeden tek farklı galibiyet mi?
Bahsi yükseltiyorum, metnin yazarı sadece ahlakçı değildir, aynı zamanda "güzel ahlak"çıdır.
He he:)
gamaro -- 27.07.2011 - 22:07
Yabancı, bak ne geldi aklıma bu arada:)
Benim çocukluğumda, gazetelerin spor sayfalarında kullanılan bazı klişeler vardı.
Karşılaşma skorlarına göre bu klişeler hiç şaşmazdı. Bir kaç örnek vermem gerekirse;
1-0 : Zor da olsa kazandı (veya duruma göre haklı galibiyet:)
2-0: Net skor
3-0: Rahat geçti
4-0: Acımadı
5-0: Dağıttı
6-0: Yağmur oldu yağdı
Şimdi yukardaki örneklere bakınca, yani sorulabilir di mi; hedonizm nerde başlar acaba? Sanki ilk bakışta bana 6-0 ve üstü gibi geliyor.. yani... Zaten o zamanlar bi gazetede de okumuştum, rakibi darmadağın etme manasında en iyi skor 6-0 mış.. Çünkü 6'dan sonraki farklarda (örneğin 7-0, 8-0 veya 10-0) işin ciddiyeti kaçar gibi oluyormuş:)
Ama ben de idia ediyorum ki; metnin yazarı için içinde hedonizm barındırmayan tek skor sadece 1-0 dır, yani zor da olsa kazandı veya haklı galibiyet:) Haa, bi de öyle ofansif oynamıycan tabi, risksiz ve savunma ağırlıklı futbol. Önce gol yemiycen, kaleyi sağlama alıcan, e sonra bi tane attın mı kazanırsın elbet, he he:)
Misafir -- 27.07.2011 - 23:17
Sen ve gamaro bitek cinselliği ahlak zannediyorsunuz. Hemide güzel ahlak ha. Komik duruyo.
Yabancı -- 27.07.2011 - 23:30
Şanslısın çünkü bir süredir enerjimi gerçek dünyanın kurallarıyla boğuşmaya ayırdım mecburiyetten.
Ama bekle beni bu konu böyle bitmeyecek. :)
oik0s -- 28.07.2011 - 08:39
Evet G Milat,
İnsanlar bir diğerini çeşitli şekillerde ayrıştırır;
-Az sevişmiş
-Hedonist (Sevişgen - buradaki anlamı)
-Et gösteren
Bu ayrıştırmalar AHLAK denilen çarpıklığı gün gibi ortaya çıkarır. Ahlak; diğerinin yapamadığı herşeydir.
Aslında bir türlü olamadığı herşeydir. Fasa fiso diyelim...
Yaşasın ozbirci gençlik...
G Milat -- 28.07.2011 - 08:58
Et gosteren tayfasi basli basina psikolojik testlere tabi tutulmasi gereken kesimdir sanirim. Hedonizm, onun yaninda hic kalir.
Baska bir baslikta bu et gosterme olayini ele alan minik kelebekler var. Resmen eger kadin etini gostermezse erkek de tecavuz etmez demeye getiriyorlar. Ilginc bir ahlaki boyutta yasiyorlar.
Zaten bence ahlakin iki boyutu var.
*toplumsal/ogretilmis ahlak, bu anlayista toplumun ortak olusturdugu baskici ve yaptirim kuvveti etkin olan ve bireyin kisisel hak ve ozgurluklerini hice sayan bir ahlaki yapi vardi. Kisi bu yapinin disina cikamaz. Her turlu kontrol, din veya yasalarla toplumun elinde bulunur.
*kisinin iyiyi tesvik etmek icin edindigi ozundeki ahlak. Birey her seydir ve toplum tarafindan yonlenmez, toplumu yonlendirir. Eylemlerinde "ah bu ne der, dinimiz nasil buyurur" diye dusunmek yerine; "insan olmaya ne yakisir" der. Karar mekanizmasini bu yonde isletir.
*G Milat*
oik0s -- 28.07.2011 - 09:25
Bu başlıkta az yukarıda, henüz minik kelebek abukluğu beyan etmemişken yazmıştım. Bu arada dincinin ahlak
Ahlak, zaten bireyin kafasında şekillenir. Yüz kategoriye ayırsak da değişen birşey olmayacaktır.
-Dini ona kapanmasını söylüyor. Peki neden ? Muhammed bunu gayet güzel açıklamış: Dedikoducular -Hatta ayetin devamında bu dedikoducuların ÖLDÜRÜLECEĞİNİ dahi belirtmiş.
Demekki peygamber için belirleyici unsur ; kendi dışında gelişen olaydan kaynaklanan durum sonucu kendi prestijini koruma güdüsü... Olaya değinmeyeceğim.
Neymiş PRESTİJ... Türkçesi : Diğerinin gözünde büyüme çabası... Kim üzerinden ? Kadın...
Daha türkçesi : Horozluk gösterisi...
İşte dünya bu horozluk gösterisi üzerinde döner. Bugün ve yarın... Adı ahlaktır.
Stalker -- 28.07.2011 - 11:02
Yabanci sanirim anliyorum seni.
Aslinda cinsellige asiri duskunluk hedonizm degildir bence, herkesin belli zamanlarda asiri (her zamankinden fazla, farkli , vs) seyler yapmasi normaldir. Burda bir tehlike olacagini sanmiyorum.
Ama asil tehlike hayattan kaytarip haz pesinde kosma durumu varsa ortaya cikiyor , yani tembellik gibi birsey..
Sorumluluklardan kacmak gibi .." Ben sorunlarla muhattab olmam, keyfime bakarim" tavri , sorunlarin sorumlulugu veya anahtari sizdeyse boyle diyemezsiniz.. diyorsaniz bu hedonizm olsa gerek.
xenix -- 28.07.2011 - 14:59
Yazı tamamen ahlakçılık üzerine kurulu.
Yazar sadece kendi isteyip de yapamadığı şeylere kızıyor gibi... Her insan orgazmın en güzelini yaşamak ister. Ama kendi yaşayamıyorsa başkalarının da yaşamasına engel olmaya çalışır. Ne garip bir psikolojidir bu bilinmez.
xenix: Takiplerim
Yabancı -- 29.07.2011 - 00:09
"İster sosyal boyutuyla, isterse psikolojik boyutuyla bir problem olarak görelim fark etmez; hedonizmi tümüyle dikkate alarak ve ciddi bir tehlike olarak görüp; kendimizi, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi bu tehlikeden korumanın yollarını araştırmaya başlamalıyız."
xenix -- 01.08.2011 - 12:47
Oikos, G Milat, Statik ve Gamaro aynı şeyi dedikleri halde neden sadece gamaro iyi çözümlemiş dedin yabancı merak ettim.
Hedonizm'in tehlikesi nedir bu arada? Hedonizmin tek tehlikesi muhafazakarların, muhafazakar sistemlerine karşıdır.
Bence tam tersi geçerli. Eğer yaptığın her hangi bir işten haz almıyorsan orada sorun vardır. Herkes yaptığı her şeyi zevkle ve hazla yapsaydı ve böyle bir toplum olsaydı??
Eee tabi bu bazılarının işine gelmez. Elbette sistemi kuran, yöneten lider, kabile reisi, din tüccarları, zenginler kendileri hedonist bir şekilde yaşarken sana hedonizmi kötüleyecektir. Çünkü kitleleri köle gibi kullanmanın yöntemi budur.
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 01.08.2011 - 13:22
"Elbette sistemi kuran, yöneten lider, kabile reisi, din tüccarları, zenginler kendileri hedonist bir şekilde yaşarken sana hedonizmi kötüleyecektir"
Hedonizmi kötülemek mi? Lütfen, hiç mi Show TV izlemedin.Günümüzün stratejisi bunu aşılamaktır.
Bak sana hedonizme bir örnek daha veriyim. Şu abuk sabuk yarışmalar (bilgi yarışmaları, survivor, yemekteyiz vs). Ne kadar da masum duruyo değil mi? Verilmeye çalışılan mesaj ne? Ciğeri beş para etmez bir spiker ve ya nerden geldiği belirsiz tanrı rolünü oynayan bir dış ses karşısında sırf o parayı kazanmak için tir tir titre, yediğin biriki lafı sineye çek. En çok reyting alan programlar bundan dolayı prim yapar işte: Hedonizmi nesnelleştirmek için. Ekonomi önce ihtiyaç ardından haz için döner durur.
Sıkıntı; yükselen bir değer olarak hedonizm. Yazarın eleştiri sıçıp, ahlak sıvadığı nokta da bu. Yazar içten içe eylemcilik yapıyor. Vurgu tespitler üzerine olmalıydı, eylemler üzerine değil. Bazen sorunu dile getirmek, ona çözüm getirmekten çok daha vurucu olur.
Yabancı -- 01.08.2011 - 21:46
O halde konuyu yaşam kalitesi, algı düzeyi ve tüketim toplumu'nun yıkıcılığı noktasında kurcalayalım. Kişi dilediği gibi cinsel haz serbestliği içinde var oluyor ve buna ''ihtiyacı özgürce gidermek'' diyebiliyorsa onun günlük yaşamdaki etkisine bakabiliriz. Neye odaklanmış, odaklanma sorunu mu yaşıyor ve içsel gerilimleri onun üretme konusundaki yeterliliğini ne derece etkiliyor. Üretmek yoksa tüketmek belirler varlığı.
5 vakit domalıp domalıp elinde zeytin tanesi büyüklüğünde tespihle tercihlerini yaşayan insanları kendi boktan algısıyla takip eden dinci mahlukat için hedonizm tehlikesinden korunuyor diyemeyiz. Burada haklısın. Üretmek için kendini soyutlayan insanında hedonizmden uzak olduğunu söyleyemeyiz. Aynı şekilde para kazanmak için soytarıya dönüşen mankafaları da ekleyebiliriz.
Sonuç olarak ince ve de oldukça hassas bir zihin niteliğinden söz ediyor oluruz bu nitelik üretir ve ürettiğinin karşılığını ötekilerin yaşadığı haz belirler. Belkide fazlasıyla uç bir nokta.
Yabancı -- 01.08.2011 - 21:49
Gözlemcinin gözlemlediğini kendi koşullu algısıyla değerlendirmesine ve bunu genele atfetmesine karşıyım ben de.
Yabancı -- 01.08.2011 - 22:28
"Hedonizm'in tehlikesi nedir bu arada? Hedonizmin tek tehlikesi muhafazakarların, muhafazakar sistemlerine karşıdır."
G Milat -- 01.08.2011 - 22:32
Derdim coktur hangisine yanayiiiiim:))
Kemanin tellerini rastgele yayla oksarsan ne olur biliyor musun? Gurultu...
Simdi o yuzden once nasil tutacagini, sonra makamlari, sonra notalari falan filan ogreneceksin ki bu baya bi mesakkatli istir dogrusu.. Tune up var ki sorma gitsin.. Teli cok gerersen kopar (ki bnm kemaninki dun koptu) cok salarsan hisirdar, ses bir seye benzemez! Dikkat gerekir.
Simdi ne diyorum ben degil mi? Konuyla ilgisiz...
Haaa iste ayni sey :) Yabanci, son uc yorumunda ne diyorsun sen?
*G Milat*
Yabancı -- 01.08.2011 - 22:35
Anlamamış olduğun birşeyden sözetmiş olduğuma sevindim :)
Bende de klarnet var noolmuş.:)
G Milat -- 01.08.2011 - 22:37
Kahkalarim kainatta inledi, bilmem duydun mu :)
Soz konusu olan sey keman mi klarnet mi hedonizm mi? Konuyu sen mi anlatamadin ben mi anlamadim orasi da mechul ya neyse...
Cidden soruyorum yahu :) Hemen alinma :(
Yukaridaki son uc yorumunu soyle bir toparlarsan cok hos olur diyorum. Sanki de azicik daginik olmus :) Fakat yine de sen bilirsin asilzade hazretleri, nasil arzu edersen oyle yap :D
*G Milat*
Yabancı -- 01.08.2011 - 22:44
Haaa bak o başka konu enstrümanınla sevişiyorsan bu muhteşem bir hedonizm olabilir. Olabiliyorsa tabi. Ahada topladım konuyu.:) Bence sahiden toplandı dağınıklık.
Yabancı -- 01.08.2011 - 23:39
xenix -- 07.08.2011 - 19:59
Ne ilgisi var yarışmalarla, milleti dilendirmelerle hedonizmin?
Arkadaşım sen işini, üretimini keyifle, zevk alarak mı yapıyorsun yoksa acı, işkence veya eziyet şeklinde mi yapıyorsun? Ben buna bakarım.
Sen her gün bilmem kaç kişiyle sevişsen ne olur zevk ve haz alamadıktan sonra?
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 07.08.2011 - 21:24
Bahsi geçen konu hedonizmin bir değer olarak yükselmesi. Herşeyin hazza indirgenmesi. Sevişme örneğini iyi vermişsin. İnsan belki hazzı için sevişir. Ama sevişme üzerine kurulu bir dünyadan da ne kadar memnun olabilirsin. Anlatılmak istenen hazzın nesnelleşmesi.
xenix -- 07.08.2011 - 21:53
Neden rahatsız ediyor hedonizmin bir değer olması? Olmasın mı? Ahlak bekçiliği mi olsun? Birilerinin aldığı haz veya zevk neden rahatsız eder insanı?
Her şey keşke hazza indirgenebilse. Hiç olmazsa somut bir gerçekliğe indirgenmiş olur. Soyut şeylere yükseltmektense, hazza indirgenmeli. Nesnelleşsin haz. Nesnellikten uzakta olduğu sürece cennet rüyaları süsleyecektir insanların hayallerini.
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 08.08.2011 - 08:03
Yanlışşş. Hayat siyah ve beyazın olduğu kadar grinin de top sahasıdır. Haz karşısına metafiziksel duygular durmak zorunda değildir. İndirgemecilik yapmayınız.
Aslında karşına aldığın din bile temelde bir haz meselesidir(öte dünyanın hurileri). Şöyle düşün, patates cipsini çok seven bir çocuk ve bu durumdan hoşnut olmayan anne. Anne çocuğa derslerini bitirmesi karşılığında ödül olarak patates cipsi veriyorsa, çocuğun patates cipsine olan düşkünlüğünde bir değişim olmaz. O, sıradışı bir etmen olmadığı sürece patates cipsini kolestrolü çıkana kadar yemeğe devam edecektir.v Dinde de aynı durum vardır. Bir ödül olarak haz.
O yüzden dindarlar aslında haz düşkünüdürler. Şu anki hazza dayalı popüler kültüre en iyi onlar adapte olmuşlardır.
Hayatta bazı şeyleri değerle ölçersin. İhtiyaçların tanrısal değer kazandığı bir toplumda insanlar mekanikleşir. Bahsi geçen sıkıntı bu mekanikleşme sürecidir.
bwallace4ever -- 08.08.2011 - 08:23
Ha bu arada, soyuta karşı bir tepkin var. İpin ucunu kaçırmamak gerek. Şiir de, resim de, hatta anı yakalayan bir fotoğraf da soyuttur. Kişinin, yaratım sırasındaki bakış açılarının toplamıdır. Soyut olmadan, sentetik bi tat alırsın hayattan.
Simge -- 09.08.2011 - 10:12
Hazcılık, hazzın iyi olduğunu ve insan eylemlerinin bu yöne doğru kayması gerektiğine, gerçek bilgeliğin ise daimi haz halinin olduğunu söyler. Bunun karşıtı olarak gerçek bilgeliğe haz ile değil acı ile varılacağını söyleyen öğretiler de vardır. Bu yüzden çile odaları, veya zincirle kendini döverek zikir yapan insanlara rastlanır.
Fakat hedonizmin veya hazcılığın felsefeden çıkarılıp ahlak kategorisine sokulması yanlıştır.
xenix -- 09.08.2011 - 14:06
"Dinde de aynı durum vardır. Bir ödül olarak haz.
O yüzden dindarlar aslında haz düşkünüdürler. Şu anki hazza dayalı popüler kültüre en iyi onlar adapte olmuşlardır."
c3po -- 10.08.2011 - 21:16
Hedonist bir toplum, ütopyadır.
Hatta ütopya bile değildir, en azından ütopyalarda "koşullar sağlandığında" bir düzen hakim olabilir.
Ama hedonist bakış açısı bireyseldir, kişisel ve özellikle fiziksel hazlara odaklanmıştır. Su katılmamış bir hedonist, bırakın devlet yönetmeyi, bir toplum oluşturmayı; kendi ekseni etrafında dönmeyi bile zevk vermiyorsa yapmaz.
Devlet yönetmek, daha öncesinde bir toplum oluşturmak, bir beraberlik birliktelik yapmak için bir numaralı gerekli koşul olan otorite, hedonizmde bulunmayan, hatta yerilen birşey olduğundan ötürüdür ki;
hedonizm kısmen deneyimlenmeye, ve kimi zihinlerde ulaşılmak istenen nokta olarak kalmaya mahkum olacaktır.
Agnostik -- 13.08.2011 - 20:41
Konunun ahlaki yanı, Konformizm ile Hedonizm'in içiçe katılmasıdır.
Hazcılık (Hedonizm) estetize insan ruhunun ortaya çıkışıdır. Xenix yanılıyor. Cennet denilen garabet yerde insana ait hiç birşey yoktur. Cennet ütopyası sadece konformist bir hayaldir. Hazcılıktan en ufak feyz almamıştır.
Akşama kadar ye iç yat seviş bir dünyada hazzın zerresi yoktur.
Haz, Başarmaktır.
Haz, Bilmektir.
Haz, İyi \ kötü hatıralarınızdır.
Haz, Kendi zorluğunda kendi dünyanı yaratmaktır.
Haz, Aşık olmaktır.
Haz, Çocuk yetiştirmektir.
Haz ÖLMEKTİR.
Haz henüz düşünemediğiniz bir çok şeydir.
Yabancı -- 14.08.2011 - 22:25
Hedonizm'in tersi ahlak bekçiliği değildir, ahlak bekçisi olmamanın tersi de Hedonizm değildir. Üretmek, yaratmak, var etmek gibi değer, emek ve çaba gerektiren şeyler Hedonizm'in uzağında bir yaşamdır. Yaratılan şey koşullarını genişlettikten sonra ortaya çıkan yaşam biçimi genelin lehine kullanılabilecek bir Hedonizm tanımlaması değildir.
Yabancı -- 14.08.2011 - 22:44
Öznel haz.
Bütün hazlar öznel değildir, kaynağını tanrıdan, kadından, erkekten (farklı cinsel tercihten) v.s. alan ve bunların kullanımının sürekliliğini koruma çabasına dönüşen hazzın ötesindekini aramak. Sürekliliğini koruma çabasına dönüşmeyen hiçbir haz yoktur ancaaak detaylar çok şey gizler.
gamaro -- 15.08.2011 - 09:49
Yaşam durgun bir göl değildir. En geniş ve en dar anlamlarıyla birlikte bütün hedonizmler*, ve eğer bunun uzağında olduğu düşünülüyorsa (ben emin değilim) "üretmek" "yaratmak" "emek" ve benzeri paylar bile zamanın süzgecinde ve sayısız kişisel paydayla yeniden ve yeniden kesirleşir...kesirleşir...
Benim anlamadığım... Bazıları zamanı durdurmuş gibi konuşuyor sanki.
Sahi, hedonist eleştirinin yaş aralığı nedir?
oik0s -- 15.08.2011 - 10:12
Felsefede yenilikçi olmak kolay değildir. Daha önce hiç düşünülmemiş şeyi ortaya çıkarmak ve bu fikri ileri sürmek gerekir. (geri değil)
Şimdi bu hedonizm denilen felsefik görüşü; onu yaratan ve ileri süren dehaya karşıt şekilde insanın en olumsuz şekli olarak düşünmek tam anlamıyla DÜŞÜNMEMEKTİR.
Dialektik burada devreye girer: Yunan toplumu kölecidir. Aristokrattır. Zaten konformizmin doruklarında yaşarlar diyebiliriz, fakat maalesef bu söylem basitlik olur, zira zaten hedonist olan birinin kalkıp kendi konumuna övgüler yağdırması olası değildir. O aristokrat toplumun haz görüşü de böyle değildir. Savaş, kahramanlık, sportif başarı, aile, tanrılar, yönetim gibi unsurlar yaşam medyalarını oluşturur.
O halde, ne'den bahsetmiş bu adamlar diye oturup biraz düşünmek gerekir.
Yoksa yoksa, "Estetizm'in insan hayatının her safhasında ortak görüş olması gerekliliğini mi savunuyorlar"
Bu olmadı derseniz; "EGO ve EGOİST aynı anlam kökünün devamlılığı mıdır?" sorusu üzerinde durunuz.
bwallace4ever -- 15.08.2011 - 20:07
Kimse kimseye cinsel hazzı yasaklamıyor, ahlak bekçiliği yapmıyor. Ancak iyi demek haz demek değildir. Hazcılık iyiyi hazza indirger, sorun burdadır. Keyif düşkünü insanların bu dünyada ya da öteki dünyada yaşayacağı hazzı hedeflemesidir problem.
Radyoyu açtığınızda, kulağınıza gelen ilk şarkının seks ile ilgili olması tesadüf değildir anlayacağınız.
oik0s -- 15.08.2011 - 20:44
Bwallace,
Konu, seks değil sanırım. Yazıya itirazın odak noktası "Ötekinin yaftalanmasıdır." Üstelik bunu yaparken "hedonizm" gibi felsefeye ait terimi, kendi kısır düşüncesine ahlaki bir değer vererek evirmesidir.
Burada evrilen felsefedir. (Burayı es geçelim kimse anlamıyor)
Psikolog ahlak bekçiliğine soyunmuş ve "Hedonizm insan yaşamı için tehlikelidir" gibi salakça bir önermeyi yapabilmiştir.
Sorumuz basittir : Kim hedonisttir ? Eğer psikolog gibi düşünen tayfadansanız, cevabı: TANRIDIR.
Gülmemek için kendimi zorluyorum.
Yabancı -- 15.08.2011 - 21:00
"İster sosyal boyutuyla, isterse psikolojik boyutuyla bir problem olarak görelim fark etmez; hedonizmi tümüyle dikkate alarak ve ciddi bir tehlike olarak görüp; kendimizi, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi bu tehlikeden korumanın yollarını araştırmaya başlamalıyız. Böylece insanı insan yapan değerleri korumaya, yüceltmeye ve değerlerimizi yitirmeden ve tabi ki doğanın bize sunduğu bedensel hazları da bir kenara itmeden (ama onları en yüksek değer haline de getirmeden), ruhsal hazları da en az o kadar önemseyerek denge içinde yaşamaya çalışmalıyız. Yoksa ilkel insanla aramızda ne fark kalacak"
gamaro -- 17.08.2011 - 21:32
Bazen bişeyler olur... Ben de adını tam koyamıyorum, ama oluyor. Bir resme bakıyorum mesela, çok da önemsenecek gibi değil.. Ama küçücük bir detay.. ya da minicik bir motif, veyahut perspektifte saklı bişeycik.. Yakalıyor beni, çiviliyor sanki bir parça geçmişi etimin bir köşesine. Sonuç: Bakakalıyorum. Baktıkça daha çok kalıyorum. Katlanıyor. Ekleniyor. Geliyor. Allem ediyor, kallem ediyor, ve olduğundan ve olması gerektiğinden fazla.. O eklenenin hatrına taşıyorum sonra, kendini çivilendiği yer sırtım olunca...
Aynı şey müzik için de geçerli, veya bir film.. herşey olabilir aslında. Bir replik, belli belirsiz bir ikinci partisyon, bazen kısacık bir ritm ve davul.. Artık ne bulursan, ya da ne seni bulursa.. Beş para etmez parçalarım var böyle, arasıra özellikle açar dinlerim.. Sınıfın asortik ama salak kızına aşık olmuş gibi.. embesilleştiğim diyelim:)
Onun için sen söyle; şu yukarı astığın yazının hangi köşesinde saklı hangi motif, hangi tını, ya da hangi zaman aralığından fırlayıp üstüne sıçradığını bilemediğimiz hangi minik darbe geldi de, allemle kallem arasında çivilendi belleğine?
:)
Hedonizme ayrıca devam ederiz elbet:)
Yabancı -- 17.08.2011 - 21:49
"Bu kişiler çoğunlukla parasal açıdan pek sorunu olmayan, narsisist kişilik özellikleri gösteren; ben merkezci ve bencil yapıda, en çok ve bazen sadece kendini seven, başkalarını kendi çıkar ve arzuları için kullanan; genellikle çocukluktan bu yana istekleri kolayca ve fazlasıyla yerine getirilmiş ve doyumsuzluk problemi olan, eleştiriye kapalı vb. özellikleri olan tiplerden oluşuyor."
"Bu tipleri televizyon kanallarında özellikle magazin programlarında, sıkça eş veya partner değiştiren, eşini veya sevgilisini aldatmayı neredeyse bir başarı gibi gören; bu anlamda cinsel ‘score’ (sayı) peşinde koşan, her tür popüler eğlence ve tatil mekanlarında sürekli boy gösteren (hatta neredeyse oralarda yaşayan!), yeme-içme ve eğlence gurmesi olmuş, yada bazı bu tip ünlülere özenerek onların yaşam anlayışını benimseyip o yolda ilerleyen, yaşamda bedensel haz dışında pek fazla amacı olmayan, yada sadece sonuçta bu hazza ulaşmalarını kolaylaştıracak ara amaçları olabilen kişiler olarak çokça gözlemlemekteyiz."
Yabancı -- 17.08.2011 - 22:08
Sen söyle ayrımına varamadığım nedir.
Bu arada denizi cart diye ikiye bölerse rabbim böler demiyorum. :) Deniz ikiye bölünmez bölünsede zihinde bölünür. Bu bölme işlemi yine de denizi ikiye bölmez.
gamaro -- 17.08.2011 - 22:46
Birlikte bakalım o halde:)
Şimdi alıntılanan bu metnin yazarı.. Yazmış da, nası yazmış... Girişte olayın tarihine değinmiş tabi.. (kökleri eskiden alıyor yani, efenim tarihsel olarak baktığımızda filan:)
Ama kısa keselim; daha girerken sıçmış.
Önce Aristippos: Bi kere benim bildiğim, bu filozofun kendi yazıları kaybolmuştur. Onunla ilgili dolaylı bilgiler, yine kendisi tarafından kurulmuş olan Kyrene okulundan geriye kalanlardır. Kyrene okulu ne mi yapmıştır? Tek cümleyle söyleyelim: Köleci aristokrasinin ideolojisini işlemiştir. İşte yazıda bahsi geçen hedonizm de bu ideoloji ve onun tarihsel olarak dahil olduğu köleci aristokrasi çerçevesinde şekillenmiş etik bir teoridir. Aristipos'tan yaklaşık yüzyıl sonra yaşamış olan Epikiros da aynı köleci aristokrasi içinde felsefe yapmıştır.
Ha şimdi damdan düşer gibi olursa kimse kusura bakmasın ama; işte tam da bu yüzden (yani köleci aristokrasi yüzünden) bu adamlar başlığa konu edilen yazının yazarından farklı olarak hiç de sikiş sokuş üzerine bişeyler yazmamışlardır. Niye yazsın yahu, zaten köleci toplumda yaşıyor adam:) Şarap mı? Hemen getiriyorlar mesela.. Keyif mi, en alasından.. E seks desen bi parmak şıklatsa yeter.. Tarlada çalışmak yok, taş taşımak yok, mesai yok, nöbet yok, yiyip içip düşünüyor sadece eleman, daha ne bedensel hazzı yahu?:)
Haaa, demek ki oikOs'un da dediği gibi, bu adamlar başka birşeyler anlatıyorlar aslında.
Hem de çok başka.
İşte bu şartlar içindedir ki, şöyle demiştir Epiküros: " Bilginin amacı, insanı boş inançlardan, tanrı ve ölüm korkusundan kurtarmaktır. Çünkü bu olmadan mutlu olmanın imkanı yoktur." Epikiros'un yücelttiği şey ruhun verdiği neşedir! "Ve bu neşeye ancak ıstıraptan kaçarak, sakin ve dingin bir ruh haline ulaşma (hatta hareketsizlik) yoluyla sahip olunabilir" der, "işte bu da kişinin bireysel idealine dayanır"
Aristippos'un yücelttiği haz ise, en büyük nimet olarak tanımladığı "entellektüel zevk"tir, yazarın uydurduğu gibi bedensel zevk değil.
Misafirin biri yazmış, dincinin eline bilimi verme, verirsen titer demiş. Güzel ahlakçının eline de "psikolojiyi" verme, o da aynısını yapar:)
Epiküros ve Aristippos, eğer benzetmek gerekirse; altından ırmaklar akan bir mekanda, dolu kaseler ve memesi iyiden iyiye tomurcuklanmış genç kızlarlaydılar zaten. Yani onlar köleci aristokrasinin yeryüzündeki cennetinde felsefe yaptılar. Bu bağlamda hedonizm her türlü cennette iş yapar. Ama psikolog yazara kalırsak, o hem cennette ruh başına düşen şarap istikakını kısıtlayacak, hem de memeleri yeni tomurcuklanmış kızları fazla sevişiyolar diye azarlayacak. Bunun tek adı densizliktir kanaatimce:)
gamaro -- 17.08.2011 - 22:58
Geç o adamları derim... sahnede bayılmış, onun karısına atlamış vesaire...
Yazarın içine ettiği konuyu ayrıştırmak lazım.
Şu soru sorulabilir ama: Bir etik teori olarak hazzın en yüce iyi demek olduğu fikri, ahlak problemlerine kaba ve katı bir yaklaşım tarzı getirmez mi?
Burdan devam etmek daha faideli olur gibime geliyor:)
Yabancı -- 17.08.2011 - 23:36
Kullanmış olduğu dil geleneksel ahlakçı anlayışdan kurtulamamış birinin dili. Bunda da haklısın gamaro. ''eşini aldatmayı'' demiş mesela. Burada da öğretilmiş ahlak anlayışıyla hareket eden biri var. Eşimi aldatmamalıyım çünkü bu hedositçe olur ya da eş aldatılmaz çünkü bu ahlaksızcadır.
Hani iyi olmalıyım çünkü kitap öyle emretmiş. :)
Yalnızca cinsel birliktelik üzerine kurulu bir ilişkide ahlaksızlık ya da hedonizm olarak düşünülemez. Çünkü öyle düşünürsek de erdemli olmayı bir yere sıkıştırıyor ve ona kendi belirli algımızla bir sınır çizmiş oluyoruz. Yani ben daha ahlaklıyım çünkü örtünüyorum, gizliyorum, bastırabiliyorum v.s.
Ben çıkamadım işin içinden gamaro. :)
Yabancı -- 19.08.2011 - 20:31
Son mesajında beni hala düşündüren bir soru sormuşsun.
"Şu soru sorulabilir ama: Bir etik teori olarak hazzın en yüce iyi demek olduğu fikri, ahlak problemlerine kaba ve katı bir yaklaşım tarzı getirmez mi?"
Yabancı -- 19.08.2011 - 20:42
Bu soru zihni öyle bir yere yönlendiriyor ki insan hakkında daha derinlikli bir bilgiye sahip olmak gerektiği düşüncesi mutlaklık kazanıyor cevaplayabilmek için.
Bu konudaki donanımını da düşünerek, net bir cevap vermiş olmayı fazlaca yetersiz bir bilgiyle cevap vermiş olmakla ilgilendirebileceğim. Düşünmekteyim. Zor soru haaa. :)
xenix -- 24.08.2011 - 09:41
Merak ettiğim başkalarının yaptığı cinsel skorlar, sekse bakış açıları, çeşit çeşit cinsel fantezileri uyguluyor olmaları insanları neden irite eder veya neden ahlaksızlık, değerlerin yitimi veya kötü olarak değerlendirilir?
Bunun altında yatan sebep nedir? Ortaokul lise yıllarında cinselliği yaşayamamanın verdiği eziklik mi?
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 24.08.2011 - 11:49
"Merak ettiğim başkalarının yaptığı cinsel skorlar, sekse bakış açıları, çeşit çeşit cinsel fantezileri uyguluyor olmaları insanları neden irite eder veya neden ahlaksızlık, değerlerin yitimi veya kötü olarak değerlendirilir?"
Cinselliği doğal bir durum değil, bir skor olarak nitelendiriyorsan, kendi sorunun cevabını kendin vermişsin. Bahsi geçen cinselliğin yasaklanması değil, bir skor olarak erdem haline gelmesi. Nasıl ki yardımseverlik bir erdemse ve kişinin statüsünün yükselmesine katkıda bulunuyorsa, cinsellik de aynı rolde karşımıza çıkıyor. Peki erdem nedir? En temelde, dayatılan bir unsurdur. Başkaldırılması gereken bir kavramdır.
60'ların babaları adalet aramaktan cinsel ilişkiye mi vakit bulmuşlar. Sana göre ortaokuldaki otuzbir çekme durumu kişinin muhafazakar düşünce mekanizmasını etkiliyorsa, dön bir bak bakalım o yılların babalarına ne kadar muhafazakar ne kadar değil. Muhafazakar mantaliteyi salt egenlik deneyimlerine bağlıyorsan bu konuyu 68 defa düşün derim.
xenix -- 24.08.2011 - 13:24
Birinin (erkek veya kadın) her gün farklı kişilerle birlikte olması neden insanları rahatsız eder?
(yardımseverlik erdemdir, erdemlere başkaldırılmalıdır, adalet aramak erdemdir, adalet ararken cinselliğe vakit bulamamak erdemdir, vs vs konuyla ilgisi nedir? Neden gözümüz daima başkasının yatak odasında bunu soruyorum.)
Kimse size cinselliği skor olarak dayatmıyor, hatta tam aksini dayatıyor. Tek eşlilik, aldatmama, ahlak, aile, dayatılan şeyler bunlar. Her gün farklı insanlarla birlikte olun diye bir dayatmamı var ortalıkta da benim haberim yok.
Ve evet, başkalarının yatak odasında veya skorunda gözü olanların sorunlarının ergenlik ve çocukluk deneyimleri ile ilgili olduğunu iddia ediyorum.
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 24.08.2011 - 13:54
"Birinin (erkek veya kadın) her gün farklı kişilerle birlikte olması neden insanları rahatsız eder? "
Kimse size istediğiniz kişiyle seks yapmayın demiyor. Seks ile ilgili duyduğun her eleştirel cümleyi ahlakçılıkla bağdaştırma eğilimindesin.
Sen bilimi ve felsefeyi insan için en yüce değer olarak görüyorsan (seni tanıdığımdan değil, yazılarından çıkardığım kadarıyla), toplumun azımsanmayacak bir kısmı da seksi yüce bir değer olarak görüyor. Ahlakçıların yapıtğı cinselliği yasaklamakken, buna karşı olanlarının yaptığı cinselliği bir varoluş gerekçesi haline getirmektir.
İnsan aklı muhafazakarlaşma eğilimindedir. Senin anlayışın muhafazakarlık = ahlak ise, benim bahsetmeye çalıştım: muhafazakarlık = Seks dahil aklına gelebilecek her şey olabilir. Ve evet bu da, üzerinde oturulup düşünülecek kadar önemli bir dayatma unsurudur.
Hayatta yaptığın prim elde ettiğin skorla belirleniyorsa, popüler kültürün hemen her temasında yaratıcılık değil vücut ön plandaysa, "sex sells" ise ... O zaman bu niteliksizliğe bakıp da otuzbir çekmemi beklemeyin.
gamaro -- 25.11.2011 - 19:49
Geldim yabancı, burçlarım saygıyla eğiliyor mütevaziliğin karşısında, e bu da bir haz sonuçta:)
Yabancı -- 25.11.2011 - 19:53
Seni o kalaye ben çıkardım istersem tekrar indiririm gamaro. Bu da bir hazza dönüşebilir sonuçta. :)
gamaro -- 25.11.2011 - 20:03
Haz konusuna kaba bir yaklaşım için çok güzel bir örnek olmuş kanatimce. Ama böyle güzel örnekleri senin kaleminden okumak da ayrı bir haz:)
G Milat -- 26.11.2011 - 05:53
"Yasasin Hedonizm" demis miydim :D hehehe
xenix -- 20.12.2011 - 20:05
Aristippos’un hazcılık okulu ünlü düşünürler yetiştirmiştir. bu hazcı öğrencilerden Theodoros’la Evhemeros, hazcılığı dinsizliğe kadar götürmüşler, İ.Ö. IV. yüzyılda tanrısızlığı savunmuşlardır. Hele evhemeros ‘un bir kuramıyla günümüz dinler biliminin temeli atılmış bulunmaktadır. evhemeros’un bu kuramına göre tanrılar , ölümlerinden sonra insanlarca tanrılaştırılmış olan insanlardan başka bir şey değildir.
xenix: Takiplerim
kildebrak -- 28.08.2012 - 11:52
İşte bu siteyi bunun için seviyorum! hem aydınlatıyor, hem eğlenceli:))
Kambur Kerim -- 29.08.2012 - 08:49
Benim Tanrım Evhemeros. Kutsalımı eleştireni fena yaparım. Evhermeros keşke peygamberler zamanında da yaşasaydı, eğlenceyi kaçırmış.