Öncelikle sitenin tam olarak nasıl çalıştığını anlamadım. Ve üye olmak için biraz fazla çaba sarfettim. Oysa ki daha basit olabilirdi.
İnsan arıyorum. Dediklerimi anlayacak insan arıyorum. Dediklerimi tam olarak anlamasa bile merak edecek insan arıyorum. Dediklerimi merak etmese bile karşı çıkışlar yapabilecek cesarette birilerini arıyorum.
Tanrı net olarak yoktur. İnsanın kendisi aslında tanrıydı, fakat açığa çıkartamadığı benliği derinlerde kaldı, içindeki gücü başka bir figüre yükledi. Tanrıyken bir başkasını da tanrı gibi görmek durumundaydık, tanrı gibi gördüğümüz anne ardından baba, gücü elinde bulundurarak, bunu ufak ufak kırılmalarla bizden aldı. En son noktada bu güç kişilerle bağlantısız bir hale geldi ve toplumun içinde kafamızda tanrıyla başbaşa kaldık. Artık kimsenin inancını sorgulamıyoruz, kendimizinkini de sorgulattırmıyoruz. Süreç bitmiştir, artık ölüyüz.
Cinsellik dünyadaki en önemli başka bi açıdan en önemsiz konudur. 2 insanın yakınlaşması, cinselliğin hakkını vererek yaşaması bu dünyadaki en zor iştir. Çünkü benlik kayıptır, benlik kaybolduğu için benliğin çok önemli bir temsilcisi olan bedenimize uzağızdır. Uzak olduğun bir bedenden zevk alamassın. Alıyormuşsun gibi yaparsın. İşin içine sadistik öğeleri sokarsın. İşin içine "güç" karıştırmak zorunda kalırsın. Kafa rahat değildir, iç sesler-iç sorular-iç çaresizlikler bir türlü susmaz, susması için söylediklerimi yapmak durumunda kalırsın. Sorunlu olduğun için, seçtiğin partner de sorunludur.
İnsan hayat karşısında deliremediği için, yapa yalnız kalamadığı için, içindeki yoğun duygularla başa çıkamadığı için, cennetini kaybettiği için, dışardan sunulan hayatı yaşar.
Kendi çocukluğunu yeniden var edebilmek için çocuk yapar. Sonra ilk paragrafta anlattığım sistem üzerinden çocuğunun tanrısı olur ve bu güçle yine onu yabancılaştırır. Sonra o çocuk da aynı yoldan geçer. Bunlar hiç bitmez.
Bebekler ve çocuklar, özünde herşeye sahiptir. Bilmedikleri hiçbişey yoktur. Hayata atılmaları için hiç bi sebep yoktur. Yaşamın anlamına hepimizden daha yakındırlar. Ama bizler onları tam aksi şekilde zannettiğimiz için, hayatı anlatırız. Tek yapılması gereken hayata dair bildiğiniz herşeyi unutup çocuğun karşısına geçmektir. Ona sorular sormaktır. İşinizi okulunuzu arkadaşlarınızı neyiniz varsa herşeyi bırakın ve çocuklara kulak verin.
Son olarak kadınlar üzerine bir kaç şey söyliyim. Nasıl tanrı üstünden dönen büyük bir yalan varsa, kadın üzerinden dönen büyük bir yalan da var. Kadın tanrılaştırılmıştır. Kadının yarattığı etki, aşırı görkemli bir seviyeye çıkmıştır. Görüntünün yarattığı etki, benliğin gerçek seslerini katletmiştir. Kadın bu yüzden sadece görüntüsüne önem vermiştir, bu yüzden görüntülere dayalı bir hayat yaşamaktayız. İstisna kadınlar her zaman olacaktır, ben genel "kadınlık" üzerine konuşuyorum.
Kadınların özünde "çocuk yapmak" ya da "çocuk bakmak" ya da "duygusal olmak, duygusal hareket etmek" gibi bir dürtü falan yok. Hatta çoğu kadın aşırı derecede duygusuzdur. Bu duygusuz kadın öyle güzel maskelenmiştir ki, hayatımızı katleden şeyin annemiz olduğunu bilmeyiz. Çünkü bi annelik sorgulanmaz, çünkü annenin duygusallığı sorgulanmaz, onun haricinde herşey sorgulanır. Hayatınızı anneniz katletti, her kadının otomatik olarak ince-duygusal varlıklar olduğunu düşündünüz, ama yine gidip duygusuz bir kadına kapılacaksınız. Çünkü bu yanlışı içselleştirdiniz, onun katliamını artık seksilik olarak algılıyorsunuz. Kadınlar konusunda çok daha acı ve hayati şeyler var ancak şimdilik bu kadarını yazabildim.
Burda değil daha karşılıklı bi şekilde konuşmak isteyen varsa özel msg atmaktan çekinmesin. Bu fikirleri daha tane tane anlatabilirim, daha arkasını doldurarak anlatabilirim, tüm yaşadıklarımı ve aradaki bağlantıları aktarabilirim. Çünkü bu fikirler direk olarak benim yaşadıklarımdan çıkan sonuçlardır.
Karşı çıkışlar yapıyorsanız, inancınızı, ailenizi, işinizi gücünüzü, eşinizi, cinselliğinizi kısaca herşeyi tartışmaya açıyorsunuz demektir. Ben direk olarak bunları da eleştirebilirim. Eleştiremeyeceksem zaten tartışmanın derinleşmesinin pek bir imkanı yok.
statik -- 24.07.2011 - 21:40
Bu yazıyı çok tuttum.
katıldığım yığınla yaşanmışlık var.
İncelemeye değer.
Yabancı -- 24.07.2011 - 21:40
"Kendi çocukluğunu yeniden var edebilmek için çocuk yapmak."
"Kadınların özünde "çocuk yapmak" ya da "çocuk bakmak" ya da "duygusal olmak, duygusal hareket etmek" gibi bir dürtü falan yok. Hatta çoğu kadın aşırı derecede duygusuzdur. "
"Çünkü bi annelik sorgulanmaz, çünkü annenin duygusallığı sorgulanmaz, onun haricinde herşey sorgulanır. "
statik -- 24.07.2011 - 21:44
Bende tam bunlara katılmıştım.
"Kadınların özünde "çocuk yapmak" ya da "çocuk bakmak" ya da "duygusal olmak, duygusal hareket etmek" gibi bir dürtü falan yok.
Pekiii, ne var?
özündeki duygusuzluğun adı nedir?
Burdan başlamak lazım...
Yabancı -- 24.07.2011 - 21:48
Annenin duygusallığı sorgulanır sevgili öfke. (sevgili öfke:)!
Annemin duygusallığını sorguladığımda ilk olarak ondan uzaklaşmam gerektiğini anladım henüz canım yanmış da değil:)
Agnostik -- 24.07.2011 - 22:19
İçinde duygu olmayan "Duygusal metin!"
Ben tutmadım Statik, derin psikolojisi içinde "öfke" motor bilgi olarak ortaya çıkmış.
Anafikir ise "HİÇ"... Yaşamın zaten vahşi bir şey olduğunu kabullenmek, bir ihtimal yaşamı kolaylaştırmanın bir yolu olabilir. Yaşamın sert doğası içinde; kadın ve erkeğin rolü sadece ve sadece hayatta kalmaya ve hala yaşam içindeyse çoğalmaya yöneliktir. Hal böyleyken yeni bir argüman gibi, duyulardan biri olan öfkenin seçilmesi ve nirengi noktasını yaşanmışlıktan almaya çalışması abuk olmuş...
Sanki yaşamış ve fakat gerçeğin uzağında kalmış gibi...
G Milat -- 24.07.2011 - 22:25
Tuhaf...
Yazarin kullandigi dili, ofkesini, arzusunu ve kendisini biliyor gibiyim. Eskilerden kosarak gelen sevecen, atik ve bir o kadar da zeki olan bir adami cagristirdi. Simdilerde olmenin soguklugunda dolaniyor.
Ofke!Evet insani bitiren yavas yavas curuten bir duygu.
Cok tanidiksin Ofke. Asinayim sana. Biliyorum seni.
:)(:
*G Milat*
öfke -- 24.07.2011 - 23:18
Burada konuşulmuyor. Ben yazdığım bir çok şeyden eminim. Açıkçası tekrar tekrar bişeyleri kanıtlamaya çalışmayacağım. Çok fazla forumda yazdım ve yoruldum. Elime geçen şey ise sıfır oldu.
Beni tanımak isteyen, daha derinlemesine tartışmak isteyen, hayatına katkı yapabileceğimi düşünen varsa ve yukardaki konu başlıklarına hatrı sayılır derecede kafa patlatmış iseniz özel msg gönderin. Msn gibi bir yerden daha kanlı canlı konuşalım.
Misafir -- 25.07.2011 - 07:41
"tartışmak isteyen, hayatına katkı yapabileceğimi düşünen varsa ve yukardaki konu başlıklarına hatrı sayılır derecede kafa patlatmış iseniz özel msg gönderin. Msn gibi bir yerden daha kanlı canlı konuşalım.şaka mı bu? e belki tartışırdır ve fakat "öfkeden feyz alan yaşam koçluğu-90 dakikada yaşamı hiçlemek- anne; " alçak elektra" başlıklarına ilgi duyanlarla kanlı ve canlısından nasip olsun size....
"
gamaro -- 25.07.2011 - 11:35
Faz 1: İnsan arıyorsun. Dediklerini anlayacak insan arıyorusun. Dediklerini tam olarak anlamasalar bile merak edecek insan arıyorsun...
Faz 2: Cinsellik dünyadaki en önemli, başka bi açıdan en önemsiz konu. 2 insanın yakınlaşması, cinselliğin hakkını vererek yaşaması bu dünyadaki en zor iş.
Faz 3: Burda değil daha karşılıklı bi şekilde konuşmak isteyen varsa özel msg atmaktan çekinmesin..
Tabi tabi... eşimizi, cinselliğimizi kısaca herşeyi tartışmaya açıyoruz senin için, yeter ki sen dediklerini anlayacak, anlamasa bile merak edecek birilerini ara... hatta direk eleştir, zaten eleştiremeyeceksen tartışmanın derinleşmesinin pek bir imkanı da yok elbet. Hadi kanlı canlı msn'ye, ne de olsa cinsellik şu dünyadaki en bişey şey anasını satiim...
Bu nedir be.
kaminendo -- 25.07.2011 - 12:40
:)
öfke -- 25.07.2011 - 13:01
çok güzel dalga geçiyosunuz tebrik ederim. Bırakın dalgayı falan, tekrar tekrar okuyun. Öğrendiğiniz herşeyi unutarak okuyun. Geçmişinizi deşerek okuyun. Berbat espriler yapmayın, anlamaya çalışın ve HAYATINIZI KURTARIN.
Köyün Delisi -- 25.07.2011 - 13:26
anlamaya çalışıyorum, bu egoyu nasıl büyüttünüz böyle?
gamaro -- 25.07.2011 - 14:00
Sen şu göreceksiniz... hissedeceksiniz... birazcık kafa yorsanız anlayacaksınız diye bört bört gezinip testere saçağı kadife sesiyle sağa sola yağmur yağdırıyormuşcasına ve kendini yine kendi berektine dölleyen dinci tipolojinin öfkelektra versiyonu musun?
Hayatınızı kurtarınmış... Enteresan yahu...
farabi -- 25.07.2011 - 14:23
Bu nedir, bir tür manifesto mu?
Öğrendiğiniz herşeyi unutarak okuyun
Bu dediğiniz imkansız.
"Tanrı net olarak yoktur" daki netliği nasıl sağladığınızıda bilmek hakkımız, zira üzerine çok şey yazılıp çiziliyor hala. Aksiyomatik bir sosyal bilim mi kurmak istiyorsunuz acaba siz?
statik -- 25.07.2011 - 14:31
Yazanın, o anki ruh hali olarak görmüyorum.
Hayat felsefeler üzerine kurulu değildir, yaşarsınız ve özümlersiniz.
Konuya, onu anlamaya çalışan bir dostu gibi bakmaya çalışıyorum.
Tabiki, anlamsız gibi görünen bazı mesajlar da yok değil, bunları tartışabiliriz.
Ancak; bunları, alaya alarak,aşağılayarak yaklaşacağımız konular olmayabilir.
Sonsuz us, bir tartışma formudur, herkes dilediğini özgürce yazabilir. Bizde, uymayan kısımları dile getirir, ne demek istediğini
sorarız...
Haaa!! cevap veremiyor ve tartışamıyorsa, gider başka platform da derdini anlatır....banane...
Önce, öfke soruları bir aç istersen.
Demişsin ki;
"Kadınların özünde "çocuk yapmak" ya da "çocuk bakmak" ya da "duygusal olmak, duygusal hareket etmek" gibi bir dürtü falan yok.
Bende sordum;
Pekiii, ne var?
özündeki duygusuzluğun adı nedir?
"Tanrı net olarak yoktur. İnsanın kendisi aslında tanrıydı, fakat açığa çıkartamadığı benliği derinlerde kaldı, içindeki gücü başka bir figüre yükledi."
demişsin... Bunun böyle olabileceği, nerden vahiy geldi de, sizi bu şekilde düşünmeye itti...
Madem ki tartışma istiyorsun... burdan başla.
Poetic Edda -- 25.07.2011 - 16:38
Kız kardeşiniz sevişememişti... hatırladınız mı? tanrı olmuş çok mu?..
Yabancı -- 25.07.2011 - 21:09
"Konuya, onu anlamaya çalışan bir dostu gibi bakmaya çalışıyorum.
Tabiki, anlamsız gibi görünen bazı mesajlar da yok değil, bunları tartışabiliriz.
Ancak; bunları, alaya alarak,aşağılayarak yaklaşacağımız konular olmayabilir."
Yabancı -- 25.07.2011 - 21:15
"Kız kardeşiniz sevişememişti... hatırladınız mı? tanrı olmuş çok mu?.."
marmaramus -- 25.07.2011 - 21:32
bırakın körüklenen hedonizm olsun..topluma sirayet etmiş feodal ahlakın yıktığı yaktığı yok ettiği nice körpecik hayatların karşısında hedonizm cok daha insancıl bir propaganda olarak kalıyor...savaşmak yerine sevişilsin...
Yabancı -- 25.07.2011 - 21:48
"Hedonizm. Bir yükselen trend ve bir yükselen tehlike!.
Öncelikle Hedonizm’in ne olduğu ile başlayalım. Hedonizm Türkçe ile ‘Hazcılık’ olarak adlandırabileceğimiz, eski yunanca ‘hedone’ (haz, zevk) anlamında olan ve eski yunan düşünürlerinden Aristippos (İ.Ö. 3.yy) ve çağdaşı Epikuros (Epikür) tarafından geliştirilmiş olan bir felsefi akımdır. Temel öğretisi ‘hayattaki en yüksek değerin haz (bedensel zevkler irdelenerek) olduğu, ideal yaşama bu yolla ulaşılacağı’ ana fikrini içermektedir. Teorik anlamda Aristippos bedensel zevki en önemli ‘iyi olma hali’ olarak görürken, Epikür ondan farklı olarak ruhsal hazzın daha önemli ve ideal olduğu görüşünü getirmiştir. Daha fazla felsefi ayrıntılarına girmeden günümüzdeki kullandığımız anlamıyla sosyolojik ve psikolojik (aynı zamanda psiko-patolojik) bir kavram olarak hedonizm’e bakalım.
Günümüzde dünyada ve özellikle ülkemizde de ne yazık ki yükselen bir trend olarak karşımızda duran hedonizm insanlık yaşamı için ciddi tehlike boyutlarındadır. Bu trendin (yükselen değerin) etkisi altında veya tutsağı olan milyonlarca insan, yaşamında sadece yeme-içme, eğlence ve cinsel hazzı ön planda tutan, sadece bedensel haz doyumuna ulaşmayı temel yaşam prensibi olarak gören bir anlayış ve yaşayış biçimi içindedir. Özellikle gençlerin (aslında kabaca 15-40 yaş aralığı diyebiliriz) tehdit altında olduğu bu akıma kapılan insanlar, yaşamlarını tamamen zevk almaya yönelik olarak planlamakta, eylemleri hep buna yönelik olmaktadır. Buna ulaşacakları yolda da karşılaştıkları engelleri aşacak tüm ahlaki olmayan, yasal olmayan tutum ve davranışları da gösteren dejenere olmuş bir insan topluluğundan söz ediyorum. Bu kişiler çoğunlukla parasal açıdan pek sorunu olmayan, narsisist kişilik özellikleri gösteren; ben merkezci ve bencil yapıda, en çok ve bazen sadece kendini seven, başkalarını kendi çıkar ve arzuları için kullanan; genellikle çocukluktan bu yana istekleri kolayca ve fazlasıyla yerine getirilmiş ve doyumsuzluk problemi olan, eleştiriye kapalı vb. özellikleri olan tiplerden oluşuyor. Bu tipleri televizyon kanallarında özellikle magazin programlarında, sıkça eş veya partner değiştiren, eşini veya sevgilisini aldatmayı neredeyse bir başarı gibi gören; bu anlamda cinsel ‘score’ (sayı) peşinde koşan, her tür popüler eğlence ve tatil mekanlarında sürekli boy gösteren (hatta neredeyse oralarda yaşayan!), yeme-içme ve eğlence gurmesi olmuş, yada bazı bu tip ünlülere özenerek onların yaşam anlayışını benimseyip o yolda ilerleyen, yaşamda bedensel haz dışında pek fazla amacı olmayan, yada sadece sonuçta bu hazza ulaşmalarını kolaylaştıracak ara amaçları olabilen kişiler olarak çokça gözlemlemekteyiz. Hepimizin çevresinde bu tip insanlar var ve ne yazık ki bir çok çocuk ve gencimiz bu kişilere gıpta ile bakabiliyor ve bir gün öyle olmanın hayalini kuruyor.
Sorunu sadece sosyal bir problem olarak görmüyor bunun ciddi psikolojik bir problem olarak algılanması gerektiğini ve bir psikolog olarak hedonizmin psikopatolojik (ruhsal bozukluk ve hastalıklarla ilgili) boyutuyla algılanmasının doğru olacağının altını çizmek istiyorum. Çünkü hedonist yaşam biçimi süren kişiler aslında muhtemelen kendilerine ruhsal olarak acı veren bir şeyden kaçmaktadırlar; bu egolarının çözemediği bir iç ruhsal çatışma, yaşamlarının erken dönemlerinde karşılaştıkları ve onarılamamış bir ruhsal travma, klinik boyutta bir depresyon, hayatını anlamlı hale getirecek doğru yaşam modellerinin sunulamaması (aile ve çevre), hatta bazen kısırlaşmış monoton bir yaşamın verdiği sıkıntı bile hedonist eğilim ve davranışın kaynağı olabilir. Bu anlamda hedonizm bir psikolojik bozukluk olarak görülmeli ve altta yatan kişiye özgü nedenleriyle birlikte ele alınarak bir psikolojik tedavi gereksinmelidir. Bunu doğrulayan bir veri de şudur ki; hedonist yaşam tarzı süren kişilerin çoğu bu haz halinin sürekli olamamasından dolayı ağır bir depresyonla karşı karşıya kalmakta ve intihar etme eğilimi ve davranışını sıkça gösterebilmektedirler. Yada bu haz halinin sürekliliğini sağlayacağını (yada bir başka deyişle gerçek sorunlarından ve acıdan kaçmalarını kolaylaştıracağını) sandıkları alkol ve uyuşturucuya yönelmekte ve bu hem ruhsal ve hem bedensel açıdan bazen geri dönüşü olamayan bir bataklığa girmelerine yol açmaktadır.
İster sosyal boyutuyla, isterse psikolojik boyutuyla bir problem olarak görelim fark etmez; hedonizmi tümüyle dikkate alarak ve ciddi bir tehlike olarak görüp; kendimizi, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi bu tehlikeden korumanın yollarını araştırmaya başlamalıyız. Böylece insanı insan yapan değerleri korumaya, yüceltmeye ve değerlerimizi yitirmeden ve tabi ki doğanın bize sunduğu bedensel hazları da bir kenara itmeden (ama onları en yüksek değer haline de getirmeden), ruhsal hazları da en az o kadar önemseyerek denge içinde yaşamaya çalışmalıyız. Yoksa ilkel insanla aramızda ne fark kalacak? Teknoloji mi? Hedonizmin ciddiye alınması ve korunmaya çalışılması gereken önemli bir tehlike olduğunu tekrar vurguluyor ve herkesin kendisi, ailesi ve çevresi adına bu konuda bir şeyler yapmasının gerektiğini savunuyorum. Gerçekten ‘insan’ gibi bir yaşam dileklerimle…"
oik0s -- 25.07.2011 - 22:12
Ah be Yabancı, bak gene "hayatını kurtaramadın"...:)
Bence üstüne basılması gereken önemli nokta; yaşamın basit birtakım tanımlardan ibaret olmadığıdır. Adam hedonisttir ve fakat az sonra hastadır. Misal, haz alabilmesi öncelikle gırtlağına sokulan borunun çıkmasıyla doğru orantılı olabilir. Bu kompleks(karmaşık) insan pozisyonunun (veya hayata karşı aldığı pozisyon diyelim) her daim değişken olduğunu bilmek yararlı olabilir.
Haz için, yeterli güzellik, yeterli para, yeterli DİNÇLİK yoktur. Türkçesi viagranın artık yetmediği andır o...
Yetersizliklerin içinde kaybolabiliriz. Kime ne? Yaşam sana bana rağmen doludizgin devam edecektir.
Yukarıda "bir kuran metni" gibi yazılmış çarpıklık AHLAKÇILIKTAN başka birşey değildir.
Uyumsuz bir doğadır.
Yabancı -- 25.07.2011 - 22:28
Metinde tekeşliliğin doğal olduğuna vurgu yapılmıyor, ''onlara kadınlarının bedeni annelerinin bedeni gibidir'' denilmiyor sonra. Kuran metni gibi olduğunu düşünmekle yanılmış olduğunu görüyorum.
Buralarda birileri vardı ''onlar hazcıdırlar'' filan diyordu bence yaklaşım o denli katı ahlakçı değil. Sex, Haz, Eğlence gibi doğal ihtiyaçlarda ahlak kadar takıntı yapılmaması gereken çağımız gereklilikleridir.
"Haz için, yeterli güzellik, yeterli para, yeterli DİNÇLİK yoktur. Türkçesi viagranın artık yetmediği andır o..."
G Milat -- 25.07.2011 - 22:40
Yasasin halklarin hedonizmi !
*G Milat*
oik0s -- 25.07.2011 - 22:51
Metin oldukça baskıcı...
Tekrar almıyorum. Sadece son paragraf bile yeterli:Hedonizm, sosyal ve psikolojik tehlikeymiş... İnsanı insan yapan değerler (onlar neyse!) korumak ve yüceltmek gerekliymiş... Ruhsal hazlar lazımmış, (seks de gerekliymiş ama tırnak içinde yani ölçülü seks - ölçüsü neyse-). Ruhsal travma, aile, çevre vs.. korunması gereken ULU unsurlar olarak görünürken hedonizm tek başına tehlike gösterilmiş...
Bildiğim kadarıyla, Hedonizm psikolojik bir tanım değildir. Olsa ne olur. Hani ailemizi ve çevremizi depresyondan koruyalım gibi salakça bir cümle olur.
"Haz için, yeterli güzellik, yeterli para, yeterli DİNÇLİK yoktur. Türkçesi viagranın artık yetmediği andır o..."
Bu cümleyi kurguladım zira, hedonizmin sürekliliği ve yapılabilirliği süresiz veya limitsiz değildir. İnsanın gücünün, yaşamın doğal akışının, fiziksel yeterliliklerin sınırları kadar olabilirliği olan basit bir kavramdır.
Poetic Edda -- 26.07.2011 - 08:46
Sevgili Hola'dan okumuştum, sorunun güzelliğine hayran kaldım... Bu yazıyı yazan kişi de dahil olmak üzere erkeler cevaplayabilir mi, hayatına giren kadınların, ablasının, kız kardeşinin, kız arkadaşının, annesinin, nişanlısının, eşinin hayatına müdahale etmeyen, giyimine, yabancı erkeklerle konuşmasına, elbisesine, eve geliş gidiş saatine, ilişkilerine karışmayan, bunlara çeki düzen vermeye çalışmayan bir erkek var mı aranızda?
Üstüne bir kat daha çıkıyorum, sadece kızkardeşiniz değil, anneniz de sevişememişti... hatta şu an babanız vefat etse, anneniz belediye nikahıyla adam gibi evlenmedikten sonra yine sevişemez... hedonizmi öğütlüyorum öyle mi?:)
G Milat -- 26.07.2011 - 08:59
Sevismeyen toplum ahlakli toplumdur.
Bu mudur yani.. Yok hedonizm soyleymis herkes duygusuzca sevisiyormus. Neden bir grup az sevismis topluluk, surekli milletin fantezilerine burnunu sokar ki?? Duygulu, duygusuz... Size ne yahu! Birakin sevissin genclik.
Ofke gibi, bir varmis bir yokmuuuus diye baslayip hayatin sillesini yemiscesine aksakalli dede gibi karsimiza dikilmekte gec kalmayin. Hayati ogretin millete, ahlaki ogretin... Daha da yetmezse nasil sevisilecegini ogretin!
Sayin Az Sevismis Topluluk, siz hedonizm mi diyordunuz! Yoksa "Kadın tanrılaştırılmıştır. Kadının yarattığı etki, aşırı görkemli bir seviyeye çıkmıştır. Görüntünün yarattığı etki, benliğin gerçek seslerini katletmiştir. Kadın bu yüzden sadece görüntüsüne önem vermiştir" diyorsunuz? Evet evet, oyle diyorsunuz...
Bu durumda size tekrar ve tekrar soyle diyorum,
yasasin halklarin hedonizmi...
xenix -- 26.07.2011 - 14:00
Bir yerden başlamak lazım tabi ben son paragraftan başlıyayım. Bütün kadınların duygusuz olduğunu kabul edersek, duygulu kadın arayışının sebebi nedir? Yani hangi hakla, hangi sebeple kadınlardan "duygulu" olma isteği içindesiniz.
xenix: Takiplerim
öfke -- 26.07.2011 - 14:10
Son kez söylüyorum. Ben anlatmaya çalıştığım şeyleri buraya daha fazla meze yapmayacağım. Siteye yazıyı açarken burasının tam olarak bu şablonla çalışan bi yer olduğunu bilmiyodum. Yani ard arda yorumlarla bişeyler tartışma çabası. Bu şekilde rahat okuyup alıntı yapamıyorum, o yüzden tartışmayı derinleştirmek istiyorum yazımı geri çekiyorum.
2. sebep ise ben buranın bu kadar dalgacı insanlardan oluştuğunu bilmiyodum. Burası bir facebook olmuş, burası show yeri olmuş, oylamalar falan var. Ben sevmedim bu siteyi arkadaş. Eleştirdiğim ne varsa zaten şu an bu sitede var. Görüntü insanları, görüntü dünyası. Bi de davet falan almanız lazım üyelik için, çünkü burası çok özel biyer, usumuzun sınırlarını zorluyoruz.
Gerçekten mrk eden varsa bişeyleri özel mesajla sorsun. Daha fazla malzeme olmicam şu ortama. Bu son msgımdır. Hoşçakalın.
gamaro -- 26.07.2011 - 20:23
Psikoterapim nokta org mu?
Şu hedonizmin hikayesi kadar püsküllü sapan birşeye uzun zamandır denk gelmemiştim açıkcası... Güya aman ha haz denizinde boğulmayın diye çığırıp bizi "gerçek insan" olmaya davet eden şahsiyet var ya... Özünü yediğim... Ama neyse, çok yorucu bir gündü ve duş almam lazım. Ben de bi ara konuya döneceğim tekrar:)
Yabancı -- 26.07.2011 - 21:10
Öfke öyle birşey ki insan kaybettiği zaman ne kadar acı duyacağını hesaplayamadığı değerleri bir anda yıkabiliyor. Bunu söylemiş olmakla seni herhangi bir kararından vazgeçirmek için etkiliyor olmayı istemiyorum ve böyle de yapmıyorum. Asmış olduğun konunun daha fazla sapmaması için ilgisiz mecralara bu dakikadan sonraki yorumlarımı farlı bir yerden devam ettirmeyi doğru buluyorum. Ama bunları söylerken ne seni düşüncenden dolayı onaylamış olarak ne de insan arayışına bir cevap vermiş olarak söylüyorum.
İnsan aramanın ne demek olduğunu iyi bilirim desem saçmalamış olmam bulduğumda koruyabildiğimi söylemiş olursam yine saçmalamış olmam. Ararsın aradığını büyük ihtimalle bulursunda fakat koruyabilmek için öfke nin doğru kanal olmadığını deneyimledim.
Sen bulduğunda çok yorulmuşsundur belki
O bulduğunda çok yorulmuştur ya da
Ya da bulduğunda öyle yorulmuşsunuzdur ki
Taşıyabilecek gibi bir gerçek değildir belki.
Yabancı -- 26.07.2011 - 21:44
"Sex, Haz, Eğlence gibi doğal ihtiyaçlarda ahlak kadar takıntı yapılmaması gereken çağımız gereklilikleridir."
statik -- 27.07.2011 - 05:42
"Gerçekten mrk eden varsa bişeyleri özel mesajla sorsun. Daha fazla malzeme olmicam şu ortama. Bu son msgımdır. Hoşçakalın"
Neyi merak etmemizi bekliyorsun? Burdaki yazarların hepsi, en az senin kadar doludur.
Bizim değil ama, senin burdan alacağın o kadar çok şey var ki..
Yaşanmışlıkları yazdığını düşünmüştüm, yaşam üstüne konuşacağımızı sanmıştım,
oysa sen, forum konusun da yazdıklarınla, sonraki mesajların arasında uçurum var.
Ne dediğini ve ne istediğini kestiremedim vesselam...
Bi tutturdun, özel mesaj da, özel mesaj... soruları açamıyor, cevap veremiyor, bir de siteyi beğenmiyor;))
Sana uğurlar ola,
öfkeni başka yerde kus...
siteyi de pisleme.
parçuket -- 27.07.2011 - 07:26
Statiğe katılıyorum.
http://www.swfcabin.com/swf-files/1298832300.swf
Yabancı -- 27.07.2011 - 20:56
Yeterince açık ve net olursan burası da özel bir alan olabilir.
gamaro -- 27.07.2011 - 21:34
Ben de özelden istiyorum , hem bilgiliyim hem matrak, özelden yazın Faz IV yapalım.
not: Sadece ciddi olanlar yazsın lütfen:)
Hüseyin AKTAŞ -- 28.07.2011 - 05:27
Burda kimseye özel muamele yok hemşerim:)
Stalker -- 28.07.2011 - 20:33
Adamcagizi katran ve tuyle gonderdiniz yani..
Hüseyin AKTAŞ -- 29.07.2011 - 09:19
Son mesih de gitti:))
scs -- 29.07.2011 - 09:42
Bu siteyi öfkenin bir yazısını okuduğum için tesadüfen keşfettim.
öfkenin yazısı karşısında yazılan yorumları görünce düşüncelerinden istifade edebileceğim yorumcular olduğunu gördüm.
Sizlerle yazışmak, herkesin herkesi aldattığı dünyamıza neden aldatılmak zorundayızı sormak istiyorum.
Saygılarımla
Hüseyin AKTAŞ -- 30.07.2011 - 08:52
En basit ama kesin bir anlatımla; "Savaş hile ile kazanılır"!...
Hiç yalan söyleyemeyen bir insanı, ruhbilim, hasta olarak kabul ediyor. Bu da gösterir ki, yalan dünyanın en eski savunma araçlarından biridir aynı zamanda... Hiç kimse sizleri düşmana yalan söylediğiniz için "yalancılıkla" suçlayamaz örneğin. Hiç bir savaşta kandırmak savaş suçu sayılmamıştır. Hiç yalansız bir savaş kazanmak ise, kesin ve üstün bir güce sahip olmak ile olasıdır. Bu yüzden yalan-aldatma, bir diğer taraftan zayıf olanın başvurmak zorunda kaldığı yöntemlerden biridir. Mazlumların zalimler karşısında yalan söylemesi ise haktır bile...
Yalan üzerinde o-yalan-ıyorum, çünkü hiç bir aldatma yalansız olmaz. Zayıfın güçlü karşısında, ya da çatışan tarafların birbirine üstün gelme savaşımı içerisinde kendine yer bulan aldatma, daha sonra yaşamın diğer alanlarındaki çelişkilerin çözülmesi sırasında da devreye konmaktadır. Çelişkinin olduğu yerde çatışma vardır. Çelişki uzlaşır bir çelişki ise bu çatışma karşılıklı tartışma konuşma ile çözülür. Eğer çelişki uzlaşmaz (antagonist) çelişki ise bunun çözümü kesinkes şiddete dayalıdır. Şiddetin devreye girdiği yerde, zayıf olan taraf hileye, aldatmaya başvuracaktır. Bunda haklıdır da...
Ne varki aldatmanın haklı olduğu alandan, haksız olduğu alanlara doğru da bir akım vardır. Bazen şakadan, bazen gerçekten aldatmamamız gereken insanları da aldadırız. Örneğin:
- Yahu bana BİN lira borç verebilir misin?
- Vallahi yok, tamtakırım!...
Oysa çok iyi bilirsiniz ki, "tamtakırım" diyenin olanakları içinde, bin lira çok rahatça sokağa atabileceği bir paradır. Ama isteyenin geri ödeyeceğine olan güveni yoktur ve "tamtakırım" diye aldatma yolunu seçer... Kısacası her alandaki şahsi çıkar ilişkileri de artık günümüzde aldatmanın dayanaklarını oluşturmaktadır... Bu "zorunluluk" haline gelmiştir denebilir...
Ne zamanki insanlar arasındaki çıkar çatışmaları, düşmanlıklar yok olursa, aldatmanın da gereği kalmayacaktır...
Delişey -- 30.07.2011 - 09:30
annaanneme "en çok hangi torununu seviyorsun" diye sorduğumda, "senii" derdi...:)
ben de ona "yalaaan" derdim... "ağzın burnun var sende yalan" derdi:))))
yok ben yalanmayacağım:)
insan arıyorsunuz heee? önce şu insanın içini bir açın bakalım!!! insan deyince kimin aklına ne geliyor?
geçmişten, geldiğimiz noktaya kadar İNSAN ??? ben naçizhane aklımdakini fısıldayayım...... insan = her bi halt:)))
hem melek, hem şeytan hatta "hop hop hopp değiş tontonn" :))))
Yabancı -- 30.07.2011 - 19:34
""Savaş hile ile kazanılır"!..."
Yabancı -- 30.07.2011 - 19:50
Hüsran içindedir derken aynı hüsranı yaşayan Muhammed durumunu çarpıtacak kadar yalancı olabiliyor yani.
Tarihte okuduğum en büyük yalancılardan biriydi Muhammed. :)
Misafir -- 19.01.2012 - 17:44
Canavar acmis agzini bekliyor,bakti gelen yok kendi av atiyor saga sola.Sen busun!
Kurbanda aranan ozellikler
1)Tanriya inanmiyacak ama onu arayacak
2)Annesini sevmeyecek
3)Cinselligini yasamayan ,bu acligini topluma baglayacak.
Arkadas bizim dinimiz vardi,bize hristiyanlik propagandasi yapacak misyoner aramiyoruzki!!
Seni gidi pis misyoner.
sucu -- 21.01.2012 - 10:29
İçinin genel olarak alınca aslında çok keyifli, oldukça dü, yalın ve net. Fakat herkesde olduğu gibi hatta benimde şu anda yaptığım gibi kesinleme, yargılama dolu küçük noktalar var.
Çocukları dinleyin onlara kulak verin demişsin. ama onun öncesinde tanrıyım, netim, nefesim oksijenim demişsin. Tanrıyım diyen, bunun bilinçliliği ile gören insan çocuk yaşlı, kadın erkek nasıl ayırt edebilir ?
Neden çocuğa kulak vereyim kendim dururken, banane çocuktan, çocuk benden birşey ister, yapabileceğim birşey ister o zaman kulak veririm. çocuk takılıyorsa öylesine banane ne halt ettiği derim...
Ayrıca kadınlar kutsallaştırılmış edilmiş v.s kutsallaştıran dediğin gibi erkek zaten, erkek kelime kullanmaz iletişimle, ilişkide, kullandığı kelimeler, zoraki kelimelerdir, kadının duymak istediği kelimelerdir, ama erkek dediğin o şifreyi bilmez, hisslerini kelimeye aktarmaya çalışır. birinin dediği gibi, mantık dünyasında hisslerin ne yeri ne zamanıdır, hisslerin dünyasındada mantıklı olmanın ne yeri ne de zamandır demiş herifin teki...
Kadın dinlemez etmez, bir eril olarak bunu demekteyim haliyle, Kadın dinler, okur görür, ama sadece tapar herhalde, yani eylemsel değil gözleyendir, fakat gözleme hali ise, kendi renklerinde kendi kokusu içersindedir, sanırım. nede olsa bunu direk demem imkansız imkanlı konuşacak biri varsa helal olsun derim ama sanmıyorum... erkek ise, eylemseldir, harekete geçiri, hisslerini, erkek ne zaman tükenmeye başlar, mantığını harekete geçirmeye çalıştığı zaman tükenmeye, köleleşmeye başlar, kölelik kadının köleliğidir, kadın dedim dişil haldir. ben dişil ve erilden bahsediyorum, cinsel organlar ile sınırlamıyorum sanırım, o kadar sığ bakacak olursak duruma, ohooo o zaman git kendine bir sevgili yap arkadaş denir.: )
Erkek hisslerini harekete geçirdiği vakit özgürdür, düşüncelerini harekete geçirdiği vakit tutsaktır. Kadın ise düşünceleri ile özgürdür, ama eylemsellik içinde nasıldır onu bilemiyorum.... O kısmıda inan hiç umrumda değil, hatta bir çocuğun kulağıma ne fısıldığıda umrumda değil, yürüsün gitsin osoruk çieğine fısıldasın şerefsiz:D hahaha
Çocuk denileni bedensel olarak hücrelerinin daha genç olması olarak sınırlandıran bir kesim içinde olup ona göre konuşuluyorsa, o halde bıraksın kitap okumayı, bıraksın, yaşadığını sandığı anıları, şimdisinde saldırsın tüm benliği ile saçma sapan olan her türlü hallerine, haa yapmazsada keyfi bilir, böyle burda benim gibi ve sizler gibi durup boş boş gevezelik yapar....
Herkesin benimde yapmış olduğum gibi, kaul etsekde etmesekde, dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz kafamızda içimizde, faydalı olmak istiyorum başka insanlara hissiyatı yaşıyorum bahaneleri ile dünyayı kurtarmak , insanları refaha çıkartmak falam gibi abuk subuk hikayeler yazıyoruz... İyide hasta olan adam beni hastahaneye götür demiyorsa sanane arkadaş o herifden ya da çocuktan ya kadından... acıkan bebek bile ağlayarak isteğini belirtmeyi başarabiliyorken sen kim oluyorsunda kalkıpda, o çocuğu kurtarmaya çalışıyorsun: )
Bırak doğmasaymış o zaman şerefsiz:D:D:D
Yahu yaşıyoruz bir rahimin iinde işte, o rahim kendi rüyasını izletmekte, hepimizde aynı rüyayı imgelediğimizi varsaymaktayız, fakat bizlerde bir rüya görmekteyiz sanırım, o rüyanın kuralları çerçevesinde rüyalarımızı devindirmekteyiz.
Bu veya bunun gibi yazdığım veya yazdıklarınız olan saçma sapan ve her türlü anlamsız olan şey sadece entellektüel bilgiden başka birşey değil. Entellektüel bilgi keyiflidir, bir ortamda iletişimin tadını çıkartmanı sağlar, iletişimin artarsa, kendini mantık dünyanda daha rahatça kapıları açaken bulursun. Fakar entellektüel bilgi ölümün yani yaşamın yani doğanın, yani hisslerin dünyasındada hiçbirşey, ya da ben öyle sanıyorum: ) tarafsız olursun 2 tarafıda deneyimler sonrasında tarafsızım dersin ama mutlak bir taraf %51 hiss ile yönetir diğer tarafı ona göre deneyimler ya da adına her ne diyorsan onu yapar ona göre yaşarsın.
Cem Yılmaz' n dediği gibi hepimizin kıçına aynı pauk tıkanmıycak mı ?
Birşeyleri değiştirdiğini sanıp, birşeyler değişiyor diğen, birşeyler daha iyidi şimdi şse daha kötü ilerdede berbat olacak diyenler hala aynı, birşey değişmez, çünkü zaten olan bu, bunu kabul etsek problem olmazdı herhal.. sonsuz.us diye birşey olmazdı değilmi... cıx olurdu çünkü bu kabul gördüğümüz bu yüzden en iyi imgelediğim dünya bu...: )
sanalmanik -- 23.07.2015 - 21:36
duruyorum durmak durmalara gebe ve yürümek;
geldim-görüm-okudum; içim söz türetmedi-sözler karıştı-düşünceler ya da -birbirine
sanalmanik -- 23.07.2015 - 21:41
göğsümde hedonizm var;
sanalmanik -- 23.07.2015 - 22:47
içimde ağrılar, canavarlar ve (bilinmeyen) karmaşık yüzler -düşünceler dönüyor; ben ben miyim? ben değilim-bir önceki halim ve beş saat önceki insan kimsesi değilim-karmaşık duyguluyum ve OKB'-li-yim açıkçası şu an ve bu etkinin bir dış etki olabileceğini ve yakınımdaki bir insandan gelebileceğini de görebiliyorum/sanıyorum (durum olgu açıklaması sanısı bu) -bunu sıkı sık ve üst üst günlerce de gözlüyorum ve biliyorum da -gidermiyorum artık
bunu gün be gün ve an be an; Beş saat önceden bu akşamı biliyorum;
bu yazıya yazacağım yorumlar ve düşünceğim benim değil
persektifim daralmış gibi, bakış yerim benim-önceki-değil
içimde bu yazıyı yorumlayacak onlarca adam var (onlarca farklı -söylemle)
-beş saat önce okuyan ve okuyacak ben değilim; etkiliyim
-bu durumu çözümleyemiyorum
-savaş?
-söylenebilecekler var ! y-yazı için-asıl siz duymaya ve yoruma ya da sorguya hazır mısınız bunu da?
-böyle bi hayatı kim istemez!-karmaşa bu-uzak durun lütfen karışmayın
-özünde yaşamı bir keşfetme deneyimi olarak görürsek ve varlığın ve enerjinin de bir öğreniş-deviniş biçimi-tümel olarak tabi
-yaşam tüm kesitlerden öğrenir-kelebek uçamaz ama cama çakılır
-az atlayan kurbağa çok
,
-bunlar aşılıyor ancak aşıldığı anlar geri
-yaşam farklılaşması ama gebe
-anlayacak insan arayışı ve hatır -gebe-subje-bi kaç daralma ve anlayışta cabası canım-hiç
-bu oluyor işte böyle
-yorumlarım subjektif ama kadın adam ve subjektif
-arzu?
-arzuların çöküşü ya da beklentilerin ve hayallerin ya da değişim arefesi ve istenci ama başka şeyler
-sert yaşam sorgusu ve anlatamaması hıı!
-belirgen keliemeler cümcesi
ne hissettin?
ne hissettiğimi açıklayamıyorum; kendi hayatıma benzettim önce sonra stalker ya da statik sende mi?
açıklmaları kasyopya dan dolayı yersiz/yetersiz-dış-dışı buldum-ya da eksik ve kasyopya daha güzel özetliyor;
-(bunu anlatıyor ve anlıyorsun bence-herkes anlamalı ama bu geri getiriyor yarını da -eksik vurgu )
sanırım üçüncü-dördüncü paragraftı cinsellikle ilgi olan ona katıldım gibi-birazda sandım-anladım gibi oldu
-benim hayatımdan bir kesik-başka anlatımlar canım-iç
(-sıçrayıp düşmek gibi!
altında ağ olmadan yerden yükseldin mi? tam zevkine varmışken birden yere düştün mü seğeğeğeğeğeen
-bunun çözümünü bilmiyorum ben -çözüm ve çözümün kıyısındayım; değişen anlar ve ben)
-keşfetmek çözümdür!
-takılmamak çözümdür, hatta arzularının ve isteklerin-keyfiyetlerin peşinden gitmek/yargılamamak bile!
kim hiçi kim olucak ki!
-bu beni çözmez-benim yaşamım çözük değil ki!
-peşinden koşmayacağın neyi kaybettin?-hiç
-neyi anlatalım hoşafsa-sevgili hoşafsa; bu oldu evet bu oldu; neden bu sesler ?
-bu nasıl oluyor ve kim?
-bu şeyi çözmek-bu denli istemek ve mastürbasyona karışık hayaller umacı-tümeci bu demeç
-bi kaç şeyi çok iyi anladım -anlamışssın hoca! -tam farkındalık; bu kadınlarla ilgili felan ama keliemeler yanlış be h
-madde tapıncıyla ilgili bi kaç ve şey -madde kavrayışı
-ha bi de bu adamın kaçması ve iletişimsizliği grup etkileşimi-sizliği hayali ve de
sorgu sadece canım?
bu paragrafı alalım mı? -yorumlarım tam değil-net değil bu yüzden alamadım ama!
Cinsellik dünyadaki en önemli başka bi açıdan en önemsiz konudur. 2 insanın yakınlaşması, cinselliğin hakkını vererek yaşaması bu dünyadaki en zor iştir. Çünkü benlik kayıptır, benlik kaybolduğu için benliğin çok önemli bir temsilcisi olan bedenimize uzağızdır. Uzak olduğun bir bedenden zevk alamassın. Alıyormuşsun gibi yaparsın. İşin içine sadistik öğeleri sokarsın. İşin içine "güç" karıştırmak zorunda kalırsın. Kafa rahat değildir, iç sesler-iç sorular-iç çaresizlikler bir türlü susmaz, susması için söylediklerimi yapmak durumunda kalırsın. Sorunlu olduğun için, seçtiğin partner de sorunludur.
ilk bölümden anladığım şu!-bunun kelimesi yok işte!
-seçim
-bi gün et yiyip bu sadece tat der misin?
-nasıl düşünürsün- ve nasıl düşünür insan? parçalara bölerek mi?
+yemeğin aslında ne olduğunu neden geldiğini ve
bazen bi şeylerin kökenine inmek işte-gerisini-berisini karıştırmak ya da sorgulamak tadı bu
kavramak istemenin sonucu ya da getirisi anlık döngü
-bence burada sizin yaşattığınız şey kavrayış tümeci ,kavrayışla ilgili bi şey ama arzular sonsuzsa?
-sonsuz arzu sonsuz tatmin ve sonsuz yüksek tatmin düşünün
-sonsuz biçimli hayal kurun lütfen-zamanlı yada
-bitmeyeceğini göreceksiniz ancak bu farkediş eksik gibi
-insan ne istediğini bile bulamıyor değil m? -eğer bunu yaparsanız; daldan dala konmak gibi -karmaşası -bir şey
-sizi gerçekte neyin tatmin edeceğini bulamazsınız ve geçici tatmin biçimleri ile uğraş
-yorumlarım berbat biliyorum hep bu oluyor
-cama çarpan pervane
-hayat değişmiyor canım-hep aynı sapasarma -anlık farkedişler-an çözümü bu
-cama çarpan pervane!
-aklımda hep bu örnek var-düşünceme gelir durur ordan çıkamam; camdan çıkamayan sinek misali-hep bu oluyor-olur
-camdan sinek çıkış öğrenemez ve devinirken tesadüfen çıkar birkez kaç
-camdan çıktığını bilir bunu nasıl oldurur?
yada şu camdan çıktığını anlarsa kavrayayarsa bunu bilgileştirebilir mi ? de
-aklım bozuk-bu bozukluğu ben düzeltemedim-çözümler ararken yazmak-içdökümlü bu
-bi pervane camdan kurtulamayışını anlatıyor ve bir pervane dönüp ordan tesadüfen kurtuluşunu bilgileştiriyor ve evet mümkün! mümkün!
çırpınırsan belki olur -nasıl olduğunu sende bende bilmemsin
-yo yo ballandırarak anlatıyor-kanatlarını gereceksin önce- sonra göğü süzeceksin ve ve o şeffaf perde varya oraya çarpacaksın ve çarpıpta duracaksın; onun bir deliği var ben gördüm onu
-doğru yazanlara ne oldu ki! gelsinler yazışalım bakalım
yazışalak kaç bulak
-ne yazılır bu yazıya altına da sen yaz ve ne düşündüğünü
-pervane misali ateşe yandım-kaçtır bu döngü
-hiç sesleri canım
-değişim-dönüşüm bakış açıları lazım-farklı bakış açıları-çoklu-sonsuzdur
-isteyin gelir-farkedin
-altına da su dökelim olur-yenisini,
-bunu yapabilmişiz kendimize maalesef-kemerden taht
-siz hiçsiniz ben hiçim, bu
herşeyi açıyorum tartışmaya evet ve özelden de genelden de ben açıyorum gelin tartışalım ama özel ve de genel olarak tabi; herkes geneldir ve herkeste özeldir de
-karşıtlarım olmasa da açıyorum
-sizi anlıyorum (sanıyorum) gibi yarısı-
ndan sesleniyorum kene
-siz beni anlamak istiyor musunuz? ne farkeder ve bu neyi de çözümler açıkçası; bizi ne yapar yani-oldurur ve öldürür
neden bu şey yerinde duruyor ve sayıdlıyor ve (sonra ne oluyor ve de?) neden biçimlice ve hızlıca da dönüşmüyor değil mi?
bize anlatmıyor kendini?
-arzu deneyimi üzerine çok düşündüm -bir dönem -buradaki takıntıları ve ayrışamları da gözlemledim çözümledim kendimce ama bu düşürmedi?
-hatırı sayılamak nedir ve kaç saat düşünmek-bakmak mesela?
-bir yer var! her şeyi anlatmak mümkün; aşılacak bir çıta gibi ve o aşılmıyor aşılmıyor gibi hissi ve arayışı;
en iyi ve en yakın tümcenm bu ; bu hep olmuyor ve hiç olmuyor gibi
orgazma diye bir şey olamaz ve ihtiyaç olamaz
gerçeği düşünün
bir kandırmaca ma ne mutlu kandırmaca
-bi şey değişmiyor bi halt değişmiyor
-geğişse de -sonra-değiş-miyor-meyecek te
sınırlı realite sınırlı realite ve sınırlı realite sınırlı realitedir ve gerçeklik tutsaklıktır bu değişmez özgürleştirmez-fikirler özgürleşir-arzu sıyrılmaları ama sıyrılıp ne yapacaksınız gerçekten-burada bedendesiniz ve buna-bu hayatı yaşayın-tadını ve keyfini; ne olackasınız pir mi? zir mi? ne farkedecek evrene taht mı? kim öğreniyor ne-neyi- kurtulacak kim?
geçici mutlulular manyaksası ve kumpanmanyaksa
-manyaksasası
-manyakların manyaksası;
-manyaklar günlüğü -ardışık tekil-geçici iş-caba-hoş-boştur boş!é