Şimdiye kadar devlet hakkında bir çok tanımlamaya gidilmiştir. Bazı yazar/düşünür/siyaset bilimci farklı yönetim şekilleriyle bir devlet yapısı oluşturmaya çalışmış.Örneğin Marx'a göre devlet, toplumu engelleyen ve yavaşça yok edilmesi gereken bir yapılanma iken; Hegel'e göre devlet, Tanrı'nın yeryüzündeki yansımasıdır...
Peki ya size göre devlet nedir? Nasıl olmalıdır?
Herkesin katılabileceği bir oyunla kendi devletimizi yaratalım. En büyük siyasi kurumlardan birisi olan devletin şeklini ve yönetimini belirleyip kurumlarını oluşturacağız. İsteyen istediği kurumu seçip kendine göre o kurumu şekillendirebilir.
Mesela, eğitim kurumunu alan kişi "Bu devlette eğitim ............ sebeplerden ötürü şarttır ve eğitim kurumu ................. gibi oluşmalıdır" diyerek devletimizin bir kurumunu yaratabilir....
Kurumlardan bazıları;
*-yönetim (yönetim şekli ve yönetimdeki kişiler)
*-eğitim(eğitimin yapısı ve şekillenmesi)
*-sanat(sanatsal faaliyetler ve halk-sanat ilişkisi)
*-ekonomi(piyasa ve para döngüsü)
*-hukuk(yaşama ve adalet işleyişi)
Aklınıza başka bir kurum geldiğinde ekleyebilir ve o kurumun nasıl yürümesi gerektiğini açıklayabilirsiniz...
sangre -- 18.06.2011 - 10:48
Öncelikle sanatsal faaliyetlerin nasıl olması gerektiği konusunda, bizim seçimimize bırakılması durumunu anlamadım.. Resim, müzik, edebiyat gibi alanlarda insanlar mümkün olduğu kadar özgür olmalıdır.. A çeşit müzik veya B çeşit edebi akım ön plana çıkarılmalıdır dersek, bir tiran misali müdahaleci bir yaklaşım benimsemiş oluruz.
Yönetim şekli, elbette 'Demokrasi' olmalıdır.. Bu demokrasinin nasıl olması gerektiği tartışılır.
Bana göre temsili demokrasi yerine, doğrudan demokrasi/katılımcı demokrasi tercih edilmelidir.. Merkezi yönetimlerin mümkün olduğu kadar gücü zayıflatılmalı, yerel yönetimler güçlendirilmelidir, yetkileri arttırılmalıdır.. İstisnasız her bölgede özerklik, yerinden yönetim gibi ilkeler esas kılınmalıdır.. Her bölgenin kendi yasaları, kendi demokratik meclisi olmalıdır.. Bu konuda 'Radikal Demokrasi' kavramına, Laclau, Mouffe gibi kuramcıların çalışmalarına bakılabilir.
Elbette örgütlenme önemlidir.. Bir baskı unsuru olarak partiler, STKlar, sendikalar vs. mümkün olduğu kadar genişletilmelidir.
Eğitim tüm kesimler için parasız ve bilimsel olmalıdır.. Devlet okullarının yanında rekabeti teşvik etmesi açısından özel okullar da olabilir.. Ama Avrupa'daki gibi bu iki çeşit okul arasında fiyat farkı çok makul bir seviyede olmalıdır.. Her etnik unsur için 'anadil eğitimi' de, 'anadilde eğitim' de bir haktır.. Talep olduğu sürece devlet tarafından karşılanmalıdır.
Ekonomide devlet müdahalesinin minimum olmasını öngören serbest piyasa ekonomisi de, tüm mülkiyet araçlarının devletin elinde olmasını öngören merkezi planlamaya dayalı Sosyalist devlet yapısı da tercih edilmemelidir.. Bu iki yapının yerine İsveç, Danimarka gibi ülkelerde uygulanan 'sosyal piyasa ekonomisi' tercih edilmelidir.
Devletin ekonomiye olan müdahalesi üst düzeyde olmamakla birlikte, 'yeniden dağıtıcı' bir model benimsenmelidir.. Bu bağlamda gelirden yüksek vergi alınmalı, asgari ücret ve işsizlik maaşı 'insani standartlarda' belirlenmelidir (Tabii ki aralarında fark olması gerekiyor, aksi taktirde hiç çalışmamak çalışmaktan daha cazip hale gelir ve istihdam düşer)
Refah ekonomisinin olmazsa olmazlarından olan, 'adil gelir dağılımı' mümkün olduğu kadarıyla sağlanmalıdır.. Bu bağlamda, toplumda çeşitli yönlerden dezavantajlı olan kesimlere pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.. Bu konuda John Rawls, Amartya Sen, Ronald Dworkin gibi kuramcıların çalışmalarına bakılabilir.
Bunun dışında çevre konusu da önemlidir.. Yenilenebilir enerjiye yatırımlar artmalı, sürdürülebilir kalkınma modelleri tercih edilmelidir.
Hukuk ve insan hakları konusunda, ekonomi konusunda da değindiğim gibi, yasalar toplumda dezavantajlı olanlara pozitif ayrımcılık olacak şekilde yeniden düzenlenmeli.. Toplumdaki insanlara dil, ırk, din vb. konularda ayrımcılık yapmadan, herkesin eşit ve özgür yaşamasına olanak sağlanmalıdır.. Bu bağlamda hukukun/yargının siyasilerin müdahalesine maruz kalmaması önemlidir.. Yargı bağımsız, tarafsız ve adil olmalıdır.
Şimdilik bu kadar diyelim.
Misafir -- 18.06.2011 - 19:52
Yönetim,bir yönetici olmamalıdır.Dolayısı ile yönetim olmamalıdır.
Eğitim;Açık tarafsız ve sürekli olmalıdır.Bunun için talep eden herkese hayatı boyunca kadar eğitim için imkan sağlanmalıdır.
Ekonomi;Para ihtiyaç takasında asla bir değer birimi olmamalıdır.Herkes ihtiyacını talep etmeli ona göre üretim modeli oluşturulmalıdır.Yani insan üretimini yapıp dolaşıma parasız vermeli,ihtiyaçlarınıda aynı şekilde parasız olarak elde edebilmelidir.Çünkü paranın değer ölçüsü olarak konulması malın gerçek değerini hiç bir zaman karşılamamaktadır.Fazi ortaya çıkarıp paranın emek ilişkisi olmadan bir üretim maddesi haline gelmesini sağlamaktadır.Bir malın bedeli emek hammadde ilişkisi ile belirlenir.Yani varili 5 dolar olan petrolün bedelinin 180 dolara satılması dünyanın en büyük ahlaksızlığıdır.
Hukuk;Genel ahlak sistemi içinde değerlendirilmeli,yazılı yasalarla belirlenen bir hukuk sitemi olmamalıdır.(Ahlak derken apış arasını merkez alan ahlaktan bahsetmiyorum)
Sanat;Üretim ve genel yaşam ihtiyaçlarının karşılanmasından kalan boş zamanlar için mutlaka herkes tarafından yapılmasına taşvik edilmeli.Sadece sanat değil spor,gezi, vesaire hobiler seyretmeye yönelik değil bizzat kişinin katılımına yönelik olmalıdır.Bu alışkanlıklar eğitim sırasında kazandırılmalıdır.
Buna imkansız diğebilirsiniz ama insan vucudunu düşünün bir sürü hücre insandan bağımsız olarak yaşıyor.ne bir hukukları var ne eğitim sistemleri nede onlara bunu yap bunu yapma diyen yöneticileri,ama bir sistem içinde doğuyor yaşıyor ürüyor ve ölüyorlar.
Bu sitemi homo sapiensden şimdilik beklemek zor gibi görünüyor.ileride birkaç milyon sonra belki daha kısa birkaç yüzbin yıl sonra evrilecek bir insan ırkı gerçekleştirebilcektir.
Marks ve engels'in atladığı bir şey vardı.Oda devletein olmadığı bir sistemi yürütebilecek insan kalitesinin evrimi yeterli değildi.Fabiancılık ise devrimden önce bunu yapacak canlıların bu tip bir sistemi işletebilmesi için insanın evrimini gerekli gördüler.Yani önce evrim devrim sonrasında olur.
sonsuz -- 18.06.2011 - 23:52
Belki yararlı olur, bir anket vardı.
http://www.sonsuz.us/node/3241
Ve bir konu,
http://www.sonsuz.us/node/3429
G Milat -- 19.06.2011 - 20:38
Sayin misafir cok iyi aciklamis fakat bir kac bin yil sonrasinda ancak icraata gecebilecek bir sosyal olusumun oncesinde onu harekete gecirmeye yonelik bir sistem olusturmak gerekir...
Yonetim kesinlikle plutokratik bagimsiz oligarsi olmalidir(bu benim kullandigim bir terim).. Yani yonetimde olacak kisilerin bir grup olmasi gerekir. Bu gruba dahil olmak isteyen adaylar once bir sinava tabi tutulmali. Sorular felsefe, bilim, edebiyat, psikoloji, iktisat ve mizahin harmanlandigi IQ sorulari olmali. Bu sinavi gecen adaylarin hepsi(380 kisi) halk tarafindan secilmek uzere genel bagimsiz secimlere katilmalilar. Her 3yilda bir degismesi gereken zumre bu sekilde olusturulabilir. Yonetimde olan kisilerin egosunun minimum olmasi icin secimlerden once butun adaylar gerekli terapi ve psikolojik seanslarla desteklenmelidir. Merkezi yonetim icin 35 kisi ve bu kisilerin (ilk 380 kisi arasindan sececekleri) yardimcilari kesinlikle halk icerisinde yasamalilar. Yonetimde olmak bir ayricalik olmamali... Buyuk saraylar, koskler vs insaa etmeye gerek yok.
Diger kurumlari da daha sonra yazarim... Simdilik yonetimle baslayalim....
*G Milat*
sangre -- 19.06.2011 - 22:26
Konunun bu şekilde olduğunu bilseydim ben de fantezilerimi yazardım.. Örneğin paranın geçmediği, herkesin birbirine yardımcı olduğu, düşene herkesin bir el uzattığı, kötülüğün olmadığı, herkesin egosunu sınırlandırdığı şirinlervari bir köy misali.
Benim yazdıklarım biraz fazla akademik olmuş, neyse siz de idare edin artık.
G Milat -- 19.06.2011 - 23:01
Aslinda simdiye kadarki butun yonetim sekilleri birilerinin fantezisiydi ve gunumuzde 3eksik 5fazla uygulamaya konuluyor.
Bun tip "akademik" fanteziler -tarihte goruldugu gibi- bazen cok vahsi (mutlakiyet, diktatorlukler), bazen uyusturmaya yonelik(kapitalizmle islenmis federalizm), bazen de daha utopik(sosyalizm ve komunizm), hatta bazen sosyal tabaklar arasinda ucurum yaratmis(aristokrasi gibi) olabiliyor...
O yuzden fanteziler sanildigi kadar da islevsiz degil diye dusunuyorum...
*G Milat*
sangre -- 19.06.2011 - 23:58
Altı doldurulamayan, içeriği oturmamış tüm fanteziler işlevsizdir.. Ha zararlı sayılmazlar, ama bir faydaları da yoktur.. Çünkü işlevsizlerdir.
Örneğin 'Hiç kimse bizi yönetmesin, biz kendi kendimizi yönetiriz' demek, hiçbir işlevselliğe sahip değildir.. 'Peki bir yönetim olmayacaksa, halkın ihtiyaçlarına yönelik bir üretim organizasyonunda 'karar mercii' neresi olacaktır, nasıl bir koordinasyon üzerinden gidilecektir?' diye sorsam, hiçbir yanıt gelemez.. Çünkü bu düşünülmemiştir.. Sadece 'Otoriteye hayır!' gibi sloganvari tutumlar benimsenmiştir.
Örneğin senin verdiğin sistemde IQ puanı yüksek kişiler yönetici oluyorlar.. Bir nevi ülkeyi filozofların yönetmesini isteyen Platoncu Aristokrasi örneği verilmiş.. Yani daha önceden düşünülmemiş bir konu değil aslında.
Bir insanın uzmanlık alanı vardır.. Hem edebiyatta, hem iktisatta, hem felsefede, siyaset biliminde, uluslararası ilişkilerde, biyolojide, fizikte felan aynı anda başarılı olma durumu diye bir şey yoktur.. Liseye giriş veya Ünive giriş sınavı için yapılan ve tüm konuları kapsayan bu tür çeşitli konuları içine alan sınavlar, sadece yüzeysel olarak bir altyapıyı ölçer.. Senin verdiğin şekliyle üst düzey konularda böyle çok çeşitli bir sınav yapmak doğru değildir.. En önemlisi de saçma bir şeydir.. Hiçbir yerde de uygulaması yoktur.
Platon bile biraz insaflı davranıp sadece filozoflar (felsefeyle ilgilenenler) ülkeyi yönetsin demiş en azından.
İşin diğer boyutu, bunun IQ testi olması.. Ne yani, doğuştan zeki olmayan insanlar otomatik olarak yönetime katılamıyorlar mı?.. Bir insanın iyi bir yönetim becerisine sahip olması ile onun zekası arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu sanmıyorum ben.. Zekası geri olan bir insan olarak seçme hakkım var ama seçilme hakkım yok.. Günümüz dünyası her bireyi bir değer olarak görür.. Bu yüzden her insanın seçilme hakkı olduğu gibi, dağdaki çoban ile bizim oyumuz da eşittir.. Çünkü bu IQ saçmalığından sonra, daha zeki insanlar veya daha fazla üniv bitirmiş insanların oyları dağdaki çobanla eşit olmamalıdır konusuna gelecektir büyük ihtimalle.. Akademisyenlerin felan 2 oy haklarının olduğu gibi, yönetim ve idare gibi konularla hiçbir alakası olmayan, yönetilen kişilerin kendi hayatları üzerinde söz sahibi olmasını engelleyen durumlar ortaya çıkacaktır.
Diğer bir önemli konu da, her zeki insan 'kendini gerçekleştirme' imkanına sahip değil günümüzde.. Örneğin Türkiye'nin doğusunda bir çok zeki insan vardır ama imkansızlıklardan dolayı, eğitim alamamaktan dolayı potansiyellerini ortaya çıkaramazlar.. Bunun için nasıl bir çözüm önerisi gerekiyor?.. Aslında bu ekonomiyle ilgili bir konu.. Sen sadece yönetim konusunu açıklamışsın.. Ama ekonomi konusunda da bu tür fanteziler önplanda olacağını bildiğim için pek bir umudum yok açıkçası.
Bir de yukarıdaki misafirin, bu tür sistemleri homo sapienslerden beklemenin mümkün olmadığı, binlerce yıl sonraki evrim sürecinde ortaya çıkacağı gibi saçma bir iddia var.. Bu iddiayı da zaman zaman görüyorum aslında.. İnsanların şu anda bilinçli olmadıkları, evrim geçirince bilinçlenecekleri, farkındalık kazanacakları gibi, tarih çizgisinin her zaman 'iyiye', 'ileriye' doğru gittiğini sanan bir zihniyet var burada.. Bu konu da bazı fantezilerin altını doldurmadan, gelecekte olabileceği ile ilgili bir tür meşrulaştırma işlevi görüyor.
Aslında işlevsiz konular üzerinde tartışmak anlamlı değil.. Bize bir şey katacağını da sanmıyorum.. Eğer bir tartışma olacaksa, fanteziler üzerinden değil akademik literatürdeki yönetim biçimleri, ekonomi sistemleri üzerinden tartışma olabilir.. Gerisi pek önemli değil açıkçası.
ulkardan -- 20.06.2011 - 13:19
Bence bir sonraki devlet anlayışını bizim belirlememiz gerekmeyecek. Mantıksal teknoloji gelişmekte. Geliştirilen bir yapay zeka tarafından her şey belirlenecek ve kuralları da o koyacak. Hırs öfke gibi değişken duygulara ve kişiye özgü davranışlara sahip olmadığı için bir kişi tarafından yönetildiğiniz hissine kapılmayacaksınız. çünkü olması gereken biyolojik ve fizyolojik gereksinimleri geniş veritabanından aldığı bilglerle hesaplayarak kısıtları bize bildirecek. uygulama birimlerinden aldığı verilerle yaptırım uygulayabilecek... aslında bu yapay zeka kendiliğinden oluşmaya başladı bile ve insanların anlayamayacağı bir şekilde kendi geliştiriyor :)
xenix -- 20.06.2011 - 22:23
Yapay zeka, uzman sistemleri gibi bilgisayar programlarının yönetmesini isterdim gerçekten. Adam kayırmaz, hızlı yapılır işlemler, mantıksız bir şey olmaz vs. Evet eğer illa yönetileceksek ulkardana katılıyorum. Bilgisayar sistemleri yönetsin bizi.
Kartalgözü diye bir film vardı. O geldi aklıma nedense.
xenix: Takiplerim
-- 26.04.2013 - 07:09
devletin evrim süreci zaten bilgisayar teknolojisiyle hız kazanıyor, giderek uzmanlardan, teknokratlardan, biilim insanlarından oluşan bir yönetim komuta kontrol merkezi, adeta NASA nın uçuş kontrol merkezi gibi bir yüksek teknolojiyle donatılmış, her türlü bilgiye anında erişen bir donanımla desteklenen bir devlet yönetim merkezi olmalıdır, bu askerlikte savaş komuta merkezi gibi bir mekanda çalışan yüzlerce uzman demektir, holywood filmlerinden çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim, örneğin CIA veya NSA veya pentagon da geçen holywood filmlerinde gördüğümüz dekor, ortam, yüksek teknolojiyle destekli mekanlar, ve işini gerçekten iyi bilen uzmanlar, yani bizde olduğu gibi hiçbir işte dikiş tutturamayanların, en vasıfsız, en kalitesiz, en aptal insan müsveddelerinin doluştuğu kamu kurumları, türkiye büyük millet meclisi gibi yozlaşmış, asalak politikacıların egemen olacağı bir kurum değil, devlet yönetim merkezi böyle bir yer olmalı.
bunu adı teknokrasi ve sibernasyondur.
Pertev Dural
Ankara
tersinim -- 26.04.2013 - 09:07
Yaptığımız araştırmalar bizi doğal devlet yapay devlet olarak iki olguya götürüyor.
Doğal devletler insanları dolaysıyla toplumların refahını gaye edinen bir bakıma hizmetçi devlettir.
Yapay devletler ise kimi ideolojilere göre kurgulanmıştır. İnsanlar ikinci plandadır. Devlet dokunulmazdır. BİR BAKIMA KUTSALDIR.
İnsanlar devlet için kolaylıkla feda edilebilir.
Yaşam amacımızın mutluluk olduğu göz önüne alınırsa doğal devleti tercih etmemiz gerekeceği açıktır.
Tarihde bunu onaylıyor.
= = =
Evrimleşen Tek Şey Bilimdir.
açparantez -- 26.04.2013 - 09:21
Yaptığınız araştırmalara göre Türkiye Cumhuriyeti doğal devlet midir? Yapay mı?
Ayrıca Suudi Arabistan doğal devlet midir? Yapay mı?
-- 26.04.2013 - 12:21
devletleri doğal ve yapay olarak ikiye ayıramayız,
devlet her zaman yapay bir kurumdur, doğada devletin karşılığı yoktur,
ama belki daha değişik bir devlet sınıflandırması yapabiliriz,
emperyal devletler, (sürekli genişleme, istila, yayılmacı, saldırgan, savaşçı, emperyalist, imparator devlet)
kukla devletler ( bir emperyal devletin gizli veya açık tahakkümü altındaki devletler, muz cumhuriyetleri gibi )
din devletleri ( iran, israil, suudi arabistan, afganistan, pakistan gibi dinin egemen olduğu devletler)
bilim devletleri ( amerika, kanada, fransa, almanya, rusya, çin, teknokrasiler, teknotronik/sibernetik devletler)
demokratik devletler, cumhuriyetler ( halkın çok partili seçimlerle yönetime katıldığı, yönetimde söz ve karar, yetki, sorumluluk aldığı devletler)
feodal devletler ( aşiretler, kabileler gibi ilkel kurumlardan oluşan devletler)
kapitalist devletler ( sermayenin egemen olduğu devlet, bankaların, büyük şirketlerin, tekellerin kontrol ettiği devlet)
sosyalist devlet (emekçi sınıfın egemen olduğu devlet )
totaliter devletler ( diktatörlükler)
faşist devletler (hitler almanyası, mussolini italyası, franco ispanyası, pinochet şilisi...)
komünist devletler (tarihte hiç örneği yok)
aristokratik devletler (krallık, bir seçkinler, elitler, asiller, soylular sınıfının egemen olduğu devletler, tarihte avrupa devletleri, hanedanlar )
bu listeye yeni devlet biçimleri eklenebilir,
Pertev Dural
Ankara