KADIN VE İNSAN ÜZERİNE
“Sktrin anlamı” adı altında yazmış olduğum yazıyla ilgili bazı yanlış anlaşılan hususlar dikkatimi çekti. İma ettiklerim sanki bir dayatma, bir terbiye muhasebesi, bir İslami ahlaklılık istemi gibi algılandı. Bunlara çok üzüldüğümü başta belirtmek isterim. Küfürü ayıplamaktan ziyade bir farkındalık yaratma niyetindeydim. Bu bağlamda küfür edeni suçlu bulacak değilim. Yazdığım o yazıda yer alan “bu suça ortak oluyoruz” cümlesi de biraz haddini aşmış bir cümleydi, bunu da kabul ediyorum. Amacım hiçbir kadını zavallı duruma düşürmek değildir. Tam tersi ne demek istediğimi anlayan arkadaşlar, kadın dediğimiz kavramı bir kadından öte bir insan olarak algıladığım konusunda hemfikirdirler kanımca.
“Bir Zorunluluk Olarak Hayat” adlı yazımda, hayata biraz da “değerler” gözlüğünden bakılmasını tavsiye etmiştim. Karşılaşılan manzara ise korkunçtur. Bir bunaltı hali sarıp sarmalar midemi her çevreme bakışımda. Hem kişilerin kendisinde, hem de yarattıkları eserlerde populizme dayalı bir konfor görürüm. İnsanın en önemli özellikleri; düşünmesi, hissetmesi ve hissettiği ölçüde kendini ifade etmesidir. Bu da kendi gibi olabilmesinden yola çıkar. Değerden anladığım özgün ifadelerdir. Çalışılmış, düşünülmüş, katılmış, ruha bürünmüş şeylerdir ifadeler.
Günümüz Hollywood filmlerinde, şu anki Türk TV dizilerinde, tartışma programlarında, Allah temalı sohbetlerde, yarışmalarda, gazetelerde, otobüste yol alırken iki çift laf ettiğin yanımdaki kişide, yani hemen her yerde aynı populizmi görmekteyim. Değersizlik, bu bağlamda bir Xanax toplumu doğurur. Onlar için bu yaşamaksa, bana göre uyumaktır.
Konuyu biraz daha genişletmek gerekirse, temel istençlerinin nesnelleşmesine şahit oluruz insanların. Nihilizme kapılmamamız elde değildir. İçerikle ilgili hiçbir şey mevcut değildir zati bu dünyada. Aynı durumu kadınlara yaklaşımda da görürüz. Örneğin, dekoltesini açan, mini eteğini belirli bir niyetle giyen kadına (kendini vücudu aracılığı ile göstermek niyeti) kaşar ve ya orospu gözüyle bakarız. Aslında yaptığımız, kadının kendine yaptığı ile aynıdır. Kadına, basit, değersiz, popülist gözüyle bakmaktan ziyade onu yine vücudu ile yargılarız. Nesnelleşen temel istenç hem onda kendini gösterir hem de ona tepki veren bizde. Kendini o şekilde ifade eden kadına yöneltilmesi gereken eleştiri bu bağlamda popülizm, basitlik, özgün olamama, insan olmanın hakkını (ifade etme anlamında) verememe olmalıdır. O kadın değersizdir, orospu değil.
Dikkat ettim, bana yöneltilen eleştirilerin çoğu küfür üzerinden gelmiş. Kimse eşcinselliğin sadece eşcinseli değil kadını da aşağıladığı sonucuna değinmemiş. Centilmenliğin, kadını zayıf görmenin bir önsavı olduğu fikrine görüs bildirilmemiş. Ya da yetenek ayrımının bir ayrım olup olunmadığı tartışılmamış. Ve ya nafakanın ardında yatan bir cins ötekileştirilmesi ve “zayıfa destek” algısına değinilmemiş. “Sen önce kadına el kaldırana tepki ver, sonra gel burada konuş” zihniyetiyle kadına yapılan ayrımcılık her zaman şiddet üzerinden değerlendirilmiş. Sadece karısını döven adam haksız çıkarılmış (ki haklıdır demiyorum, başka yerlere çekilmesin). Bir centilmen değil, nafakayı meşru kılan yasalar hiç değil. Ancak bunu yine anlayabiliyorum. Bu, konun tam anlaşılmadığını gösterir ki yukarıdaki değerle ilgili paragraf umarım yanlış anlaşılmayı önlemiştir.
Bir diğer eleştiri, “erkek kahvesinde kadın nasıl savunulur” şeklinde özetleyebileceğimiz bir isyan. 1950’li yılların Mississipi’sinde, bir beyaz olarak siyahîlerin haklarını savunmam, bir kısım beyazın aynı mantaliteyle beni suçlamasına sebebiyet verirdi. Neden siyahların hakkını bir beyaz savunsun ki? Kürt haklarını neden bir Türk savunsun? Bir kadın olsam haklı çıkacaktım. Ama bir erkek olduğum için bu hakkı kendimde nasıl buluyorum. Peki kendisi bu ayrımcılığı yapacak hakkı kendisinde nasıl buluyor ona şaşıyorum. “Kadını, biriki erkekçik nasıl savunur” diye düşünüp kadınlara kızan birey, Hitler’le aynı hataya düşer. Başkaldırıyı doğuştan varolduğunu iddia ettiği bir kavramın tekeline alır. Hitler için isyan eden Alman ırkı iken, o birey için kadın olmalıdır.
Yazdığımız yazılar, bir düşünce, bir his, bir istem taşır. Eylemlerimizin sonucudur. Kişiliklerimizi veya bizi tanımlayan sıfatları bir kenara bırakırız. Bir insan olarak yola çıkarız. Yazımız da bir erkeğin ve ya kadının değil bir insanın yazısıdır. İnsan doğduğunda bir hiçtir. Kadın olmayı, erkek olmayı sonra edinir. Herhangi bir cinse ait olmak, o kişinin edimleriyle ilgili değil uzuvlarıyla ilgili bir iştir. Kadını da erkeği de edimleri doğrultusunda değil organları doğrultusunda değerlendirirsek, eşcinsellere ibne demek de, kadınlara orospu demek de caiz olur. Cinsiyet üzerinden gelen bu yargılama talebi de genellikle zayıf olarak gözüken kadın cinsiyeti üzerinden döner. Bele bağlanan kırmızı kuşak sosyolojik tespit üzerinden bir başkaldırıysa, küfürü irdelemek değerler üzerinde bir başkaldırıdır.
HoLa -- 09.06.2011 - 16:20
Ben gerçekten çok merak ediyorum.
Böyle bir yazıyı yazmak için sahip olunan dünya görüşünün oluşmasının altında yatan etken nedenler neler olabilir?
Geçekten merak ediyorum...bir kişinin hayata bu şekilde bakmasına ne ya da ne gibi sebepler olabilir...ya da nasıl olabilir.
Ki böyle bir yazı kaleme alsın.
Kendi hayatınızda olan bitenlerden bahsetsenize azıcık...
Öncelikle biraz kendinizden bahsetsenize...Sonra annenizden var ise kız ve erkek kardeşlerinizden ve ailenizdeki, kadınlardan bahsetsenize...
Yani hayatınızdaki kadınları anlatsanıza...
Onlarla iletişiminiz, ilişkileriniz, samimiyetiniz mesela...
Mini etek giyen yok mu...
Yaşam biçimleri...
Beklentileri...
Nasıl oluyor merak ediyorum...
bwallace4ever -- 09.06.2011 - 17:08
Ya ben anlatamadım ya da siz anlamamakta ısrar ediyorsunuz.
Madem merak ediyorsunuz o zaman sizin istediğiniz gibi derinden değil de yüzeyden gidelim. İzmirliyim, evliyim. Ablam var mini etek giyer eşim var mini etek giyer annem var mini etek giyer. Ama hiçbiri niyet olarak bunu ifade etmez. Tavırlarından, davranışlarından, giyimlerindeki estetikten, herşeyden anlarsınız onların mini eteğe bile masum bir ifade kattığını. İşin içinde basitlik olmadığını...
Çok merak ediyorum bunları sorarken amacınız nedir. Ama asıl size tokat gibi bir cevap olarak bir alıntıyı aşağıda veriyorum. Umarım bu alıntıyı okuduktan sonra utanırsınız:,
"HoLa yazana cevap yazmıyor"
"Yazılana yani içerikteki düşünceye, bilgiye cevap yazıyor ve düşünce bildiriyor."
"Her yazdığım gerçektir ve doğrudur" diyor
ama
"her yazdığımı gerçek olarak kabul edeceksin ve doğru olarak alacaksın" demiyor.
"HoLa yazılan düşünceyi kendine malzeme olarak alıyor, yazanı değil."
Bi yerden tanıdık geldi mi?
bwallace4ever -- 09.06.2011 - 17:14
Bu arada benim bir dindar olduğumu ima etmeye çalışıyorsan, önceden sonsuz.us'a yolladığım başka bir yazım aşağıdadır:
http://www.sonsuz.us/node/guclu_dostuma
Ne anlatmak istediğim hala anlamadıysan, al sana bir başka yazı:
http://www.sonsuz.us/node/3740
Hala yanlış anlıyorsan artık yorum yazma buraya.
oik0s -- 09.06.2011 - 17:49
Hola'ya katılıyorum.
Nedeni basit : Sanal ortamda samimiyet (kişi ne düşünüyor) sorusu ilk sorulan sorudur.
Karşıda bir yazı vardır ve eğer tanımlar doğru yapılmamışsa ve fikirler havada uçuşuyorsa keskin bir önyargı kaçınılmazdır.
Hele ki, yukarıda yazılan gibi... "Neyin etiği acaba?" sorusunu kendime sorduğumda bir cevap bulamayacağım aşikardır.
Anladım diyebileceğim: Karmaşık ruh halinin isyanı...
Aslında hertürlü ahlaki yargıdan nefret ederim (Kendim için söylüyorum).
HoLa -- 09.06.2011 - 19:00
Açıklamalar için teşekkür ederim. Benim duvarımda yazanları yukarıda sorduklarımla ilintilemeniz kaotik bir hal olsa da, o kısmı geçelim.
Daha önce içinden cinsel organ geçen her küfür kadına hakarettir demekteydiniz...Şimdi de kılık kıyafet girdi işin içine.
Kadınlar dişiliklerini ön plana çıkarmamalılar mı? Ben kadına baktığımda onun dişi hallerini görmezden mi gelmeliyim? Bunu mu anlatmaya çalışmaktasınız?
Mahalle kasabının vitrininde sallanan etten farksız bacaklı birisi de mini etek giyebilmeli mi? Bendeniz dönüp "E yuh" dememeli miyim?
Koca memeli, iri kalçalı bir kadın gördüğümde ne yapmalıyım?
Oldukça yakışan bir dekolteli kadın gördüğümde fahişe midir yoksa bankacı mı acaba gibisinden ahmakça bir düşünceye mi dalmalıyım...
...yoksa gördüğüm hoşluğu "Öküz gibi bakıyor hayvan" pahasına olsa dahi seyretmeli miyim...
..."Ah bana bir gülümsese" diye hayal kurmamalı mıyım?
Dişi kadın oluyor da erkek de erkeklik mi öğrenmekte?
"Herhangi bir cinse ait olmak, o kişinin edimleriyle ilgili değil uzuvlarıyla ilgili bir iştir. Kadını da erkeği de edimleri doğrultusunda değil organları doğrultusunda değerlendirirsek, eşcinsellere ibne demek de, kadınlara orospu demek de caiz olur."
Cinsellik olgusunu (libidoyu) ne yapacağız? Kesinlikle uzak mı duracağız? Ben bir kadına baktığımda adını dahi bilmediğim halde hissettiğim o beğeni/arzu/kıpırtı ne olacak? Onu bana hissettiren onun karşı cinsiyetten (bu arada cins değil cinsiyet) olması değil midir?
Ya da şu ifade:
Nesnelleşen temel istenç hem onda kendini gösterir hem de ona tepki veren bizde. Kendini o şekilde ifade eden kadına yöneltilmesi gereken eleştiri bu bağlamda popülizm, basitlik, özgün olamama, insan olmanın hakkını (ifade etme anlamında) verememe olmalıdır. O kadın değersizdir, orospu değil.
Kadının adamın geniş omuzlarına, sağlıklı nefes alabileceğini gösterir hacimli göğüs kafesine, atletik, sağlıklı fizyonomi sine bakarak arzulaması da benim kadınların etkileyici bulduğum organlarına bakmam bir değil midir?
Sahi yahu ne diyor o yukarıdaki yazı?
Diğer başlıkta ortalığa bıraktıklarınızı bu yazıda da sıvıyor musunuz?
xenix -- 09.06.2011 - 21:30
Ben de wallace4ever a katılıyorum. Yazıları açık olmasına rağmen çok tuhaf yerlere çekilmesini anlayamıyorum.
Mesela Baal ve Hola'ya göre, yanımızdaki kadını koruyup gözetmek, onun namusundan sorumlu olmak bize düşer. Bir başka erkek bize küfrederken, namusumuzu (yani kadını) koruyamayacağımızı bildirmektedir aslında. Bu yüzden de küfür yememek için karımızı, kızımızı namus gibi görüp artık gerekli baskıyı uygulamak haklı bir hale getirilmiştir.
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 10.06.2011 - 06:46
Tartışma kesinlikle başka yerlere çekiliyor. Sadece küfür değil birçok kavramın arkasında bir değersizlik unsuru var. Zayıf olan insanın seçimleriyle değil fiziksel durumuyla ele alınan bir zayıf olma ön kabulu var. Xenix'in belirttiği namus da bir ön kabuldür, nafaka da.
Tartışma ahmakça şu noktaya getirilmeye çalışılıyor:
"Koca memeli, iri kalçalı bir kadın gördüğümde ne yapmalıyım?"
Bu arada bunu diyen kişinin, "ben kişiyi değerlendirmem, laflarını sözlerini, eylemlerini değerlendiririm" şeklinde bir kişisel iletisi mevcut. Neyse talebi doğrultusunda bu yaman çelişkiyi görmezden gelelim.
Libido'dan bahsetmiş Hola. Libido'yu saf bir cinsellik nesnesi olarak algılamaktır benim istencin nesnelleşmesinden kastım. Aynı libidoyu Yılmaz Erdoğan: " Kadın aşkın kendisidir" diyerek kullanmış. O senin hayvansal içgüdüne bir anlam katmış.
İri kalçalı bi kadına baktığın zaman ondan ne anladığın önemlidir. Giyimi, tavırları ve hareketleriyle kadın, sana özgün bir anlam veya anlamsızlık mı, yoksa bir sex metası olduğu gerçeğini mı uyandırır? Tıpkı özen gösterilmemiş bir resmi değerlendirmen gibi, kendini sex metası şeklinde anlatmaya çalışan kadına da, basit ve değersiz dersin. Onu, vücudunu işlevsel olarak sergilemesinin basitliğiyle değerlendirirsin. Yani onu, KENDİSİNİ DEĞERLENDİRMESİ ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİRSİN.
"KADINLARA, ÖZGÜN OLMAYI YAKIŞTIRAMIYORUZ". Onlar bir şair değil SADECE KADIN oluyor. Bak bu "sadece kadın" lafının altını 15 defa çiziyorum, ne anlatmak istediğimi anlatır bu iki kelime. Kadını da erkeği de hayatın resmini çizen bireyler olarak tanımlarsak, ikisi için de ortak bir yön buluruz. O da varoluş ve onun kaynağı olarak hiçliği, özsüzlüğü. Ön kabul bu olmalıdır. İNSANLAR ÖZLERİNİ KENDİ YARATIR.
"Ben" diyerek bir öz yaratan kadın kadınlığını öyle bir ifade ederki ondaki ince bacak ve geniş kalça, bakışlarla birleşir, saçlar büyüler, dudaklar kirazdır, eller hayatında görebileceğin en güzel ellerdir. İfadeli kadını böyle tanımlarsın. Sevişilir sabaha kadar. O artık sadece bir kadın değil bir sanatçıdır. Senin, benim kadar güçlüdür. Gücü ifadesinden gelir. Ve bu konun "s.ktir" ile de, centilmenlik ile de, nafaka ile de çok alakası vardır. Bu laflar kadını SADECE BİR KADIN OLARAK algılar. Salt fiziksel unsurlar kişiyi tanımlarsa, bahsettiğim "zayıf" önsavları da beraberinde gelir.
bwallace4ever -- 10.06.2011 - 07:16
"Kadının adamın geniş omuzlarına, sağlıklı nefes alabileceğini gösterir hacimli göğüs kafesine, atletik, sağlıklı fizyonomi sine bakarak arzulaması da benim kadınların etkileyici bulduğum organlarına bakmam bir değil midir?"
Şuna da cevap vereyim:
Benim geniş omuzlu olmam kadının dikkatini çeker. Geniş yeleli bir erkek aslanın bir dişi aslanın dikkatini çekmesi gibi. Bir insanla bir hayvanın ortak yönü budur.
Ayrıldığı nokta, omuzların üstünde kendini ifade edebilen bir bireyin kavranmasıdır. Geniş omuzlu bir et parçasıyla beraber olan kadını sen nasıl değerlendirirsin. Tercih sebebi bunun üzerine kurulu manken fetişisti dünyaya sen nasıl bakarsın? Bu dünya sevişilen değil skişilen bir dünyadır. Şu anda üzerinde yaşadığımız dünya. Diesel ve Kelvin Klein'ın anlatmaya çalıştığı dünya. Baklava desenli karınların, kusursuz kalçaların dünyası.
Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2011 - 08:30
""Saf şiir yoktur" der Aragon...
Saf ırk da yoktur...
Saf insan da yoktur...
İnsan dediğimiz canlı insan hayvan karışımıdır yani… Ne safi hayvandır ne safi insan… Ama bazısı insan tarafına yakındır bazısı hayvan tarafına…
"İnsan düşünen bir hayvandır" sözü insanın düşünmeye başlamadan önceki durumunun hayvan olduğunu, ya da insanın düşünme çabasını gerçekleştiren organı bir kenara bırakırsak diğer kısımlarının hayvan olduğunu söyleyebiliriz...
Bir hayvan olarak Hola'nın soruları çok masum sorulardır... Libido insanın hayvan tarafıdır... Aslında "saf insan" tarafı diyeceğim ama gel gelelim insanlık dediğimiz süreç ibidonun üstüne yükselen bir binadır ve bu bina yükseldikçe libido yavaş yavaş altta kalır ve bu yüzden "alttan güreşmeye" devam eder...
İnsanın düşünme eylemi emek çabası ile ortaya çıkmıştır... İnsanı yaratan insanın elleridir... İnsan emek sayesinde insan olmuştur... Emek faaliyeti sürecinde düşünmeyi öğrenmiştir... Bu süreçte ise insan soyu libido ile çelişen bir yığın değer de üretmiş (burada "değer" kavramını anmaya değer işte!) bu değerleri "totem/ tabu/ ahlak/ hukuk/ din/ yasa/ gelenek/ görenek/ töre" gibi olgularla sistematize etmeye ve kurduğu diğer sistemlerin devamı için bunları destekleyici bir unsur olarak kullanmaya çalışmıştır... Bu tür sistemler doğuş; kuruluş; gelişme dönemlerinde insanlara huzur getirdiyse de, insandaki her türlü gizil güçlerin gelişmesi sonucu yine insan ile çatışmaya başlamıştır...
Örneğin kadına laf atmak... Bu ahlak tarafından yasaklanır... Ancak bu eylem libido için son derece masumdur... Çünkü bir başka yerde libido şöyle der:
“Güzele bakmak sevaptır”
Oysa Libidonun “ağzını kapatan” İnsan ne der:
“Güzele güzel bakmak sevaptır” ya da: "güzele bakmak sevaptır, niyetin de güzelse"
Libido ile İnsan farklı telden çalar burada… Libido hayvanlığın gereklerini yerine getirmekte; bir cins olarak karşı cinse karşı tohumlamaktan başka güdüsü olmayan erkeğin varlık nedenleri doğrultusunda davranmak istemekte, önüne çıkan insanal engellere karşı da “güzele güzel göz ile bakmak güzeldir” sözünü çarpıtarak kendisine kılıf yapmaktadır… (Libido da tamamen akılsız değil galiba…)
Libidosal dürtüler de temelinde masum ve en doğal hakları temsil eder… Ama dikkat edin hemen burada; “HAK” sözü devreye girdi… Hakkın girdiği yere her bokluk da girer işte… Sorun hak yolu ile bok yolunu birbirinden ayırmaktadır… Bunun GÜÇ meselesi olduğunu daha önce söylemiştim…
Hak savaşı güç savaşından doğuyor ve güçlerin çatışması sonucu anlaşmalar yapılıyor, sınırlar çiziliyor… Sınırlar çizildikten sonra da sınır ve sinir ihlalleri kaçınılmaz oluyor… İşte şimdi bizim burada tartıştığımız da hakların ihlalidir… Bu dünya gücü gücüne yetenin gücünün yettiğini ezdiği bir dünya mı olsun yoksa güçleri birleştirerek güçlüklerin aşıldığı bir dünya mı olsun?...
Eğer ikincisini istiyorsak insan taraflarımızla değerler oluşturmak ve onlar üzerinden tartışmak gerekiyor. Yok eğer libidoya dayalı çözümlerden yana iseniz son insan kalana değin savaşır bu dünya, sonuncusu da yalnızlığına karşı savaşı kaybeder ve kendini vurur…
Barınma/ Beslenme/ Üreme üzerine yükselen insanlık tarihi, bu sürecin üstüne uygarlıklar kurmuş uygarlıklar yıkmıştır… Kısaca ana varyantları verecek olursak: Barınma mimariye, beslenme tarım ve hayvancılığa ve yemek yemeye, üreme sevişme ve aşka doğru ilerlemiştir… Sonra aşk hepsinin üstüne çıkarak “doğa aşkı, insan aşkı, tanrı aşkı, sanat aşkı” ve benzeri dallar bulmuştur kendine. Ana varyantlar daha binlerce “devam” yolu bulmuştur kendine… İnsanlık kendisini bu yolara sevk eden üç ana güdüyü günümüzde unutmuştur ama insan unutmamıştır. Bu üç ana güdü insana her an müdahale etmekte ve insanın yaşamına karışmaktadır. Alttan güreşe devam etmektedir yani… Ama insan da ona karşı üstten güreşmektedir…
Barınma/ Beslenme/ Üreme güdüleriyle var olan insan yavrusu doğuşunda bir hayvandır… Bazıları insanlık tarihinin bıraktığı dersleri alma beceri ve olanaklarına sahip olur ve hayvanlığını insanlığa dönüştürürken bazıları “medeniyet tarlasından dörtnala geçerek” hayvan kalmaya devam eder… Başka türlü de dörtnala geçemez zaten…
Libido ile insanın barışması; uyum içinde olması gerekmektedir. Aralarında uzlaşmaz çelişkiler oluşmuştur. İnsanın doğasına(?) ters olan toplumsal dayatmalar vardır… Bugün aramızda ve içimizdeki birçok çelişkinin ana kaynağı burasıdır. Ne var ki; toplumsal dayatmalar toplumsal bir varlık olan insanın da “toplumsal doğasındaki” zorunluluklar olarak algılanmak zorundadır. Marks’a göre özgürlük; zorunlulukların bilince çıkarılması durumudur… Ancak aynı zamanda insan lehine değiştirme savaşımını da içerir özgürlük. Bu savaşımı veren insan işte; zincire de vurulsa özgür insandır; hayvanlığı tutuklanmıştır çünkü…
Sonuç itibarı ile insanın insanal çabalarıyla hayvanal dürtüleri çelişir/ çatışır/ barışır… Her şey olabilir. Sorun çatışma çıktığı anda ne tarafa ve hangi mevziiye kendimizi atacağız?
Ben insan tarafında olmaya çalışıyorum…
Belki de hayvanlar haklıdır…
HoLa -- 10.06.2011 - 08:42
Öncelikle bana mal ettiğiniz;
Mesela Baal ve Hola'ya göre, yanımızdaki kadını koruyup gözetmek, onun namusundan sorumlu olmak bize düşer.
Ayrıca:
"ben kişiyi değerlendirmem, laflarını sözlerini, eylemlerini değerlendiririm"
...bunların ikisi de benim bakış açımı ortaya koyan ifadeler değiller...bunları ifade eden hatta ima eden iletilerim var ise...
...bana da gösteriniz.
Bekliyorum.
***
"Çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın" (Edip Cansever)
Yılmaz Erdoğan ya da Kayahan, Tanju Okan, Edip Cansever...
...bir aşk şiiri yazarken bunu kadınlara yazmaz!
Siz yazabilir misiniz?
Bildiği, tanıdığı, sevdiği, onu kıpır kıpır eden birisidir o mısraları yazdıran..."Kadın" kelime seçimi ise şairin kullandığı şiir yazım teknikleri ile açıklanabilir.
Belki de şu istencin nesnelleşmesine bir örnek vermelisiniz...içine ne koymaktasınız belli değil. Örneğin, şiirden gitsek...
"Şiirin bir kişiyi çağırması" diyelim...hani oturup şiir yazası geliyor...
Şiir seni çağırdığında, o şiirdeki kadın herhangi bir kadın olabilir mi? Kimine göre Zeynep, kimine göre Elif...
Özneldir.
Nesnel nasıl olabilir ki!
Bu okuyan için de böyledir...okurken aklına kadınlar değil...ya Emine gelir ya da Hülya.
Kadını nesnelleştiren, iddia ettiğiniz aksine, sizlersiniz.
Kadınlar diye başlayan cümleler kuruyor altına bir sürü beklenti sıralıyor, ekiyor, biçiyor, satıyor alıyorsunuz.
Oysa bendenizin tüm iletilerinde ne kadına karşı ne de kadınlardan olması gereken genel bir beklentiden bahsetmiyorum.
Aslolan kişidir diye en az yirmi iletim var.
***
"Kadınlar" (veya adamlar) derken ortak payda olmalı. O da dişi olmalarıdır...
...libido da o kısımla ilgilenir.
Libidonu kıpraştıranı tanırsın, tanımazsın...bilirsin, bilmezsin bunun bir önemi yoktur.
Kaldırımda yürürken karşıdan gözlerini alamadığın birisi (kadın/erkek) geliyor ise orada sana bunu yaptıran-sizin hayvansal dediğiniz-libidonuzdur. İdlerinizden biridir...soy idame idiniz. Egonuz bir anda "Vaaay vıııy zıy" demeye kalkışırken...süper egonuz hemen "sadece kaldırımda giden bir başka hanım (ya da adam), her yolda yürüyen alımlıyı görünce bu hal düşeceksen senden olsa olsa İstiklal caddesi sapığı olur" deyiverir orada. Süper ego işte...ahlak, nezaket, mağrurluk, çekinge, reddedilme duygusu, sosyal etkenler...nasıl açıklarsanız açıklayınız.
Bir başka örnek...otuz senedir görmedşiğin arkadaşın eşi ile içeri giriyor, yanında eşi. Kadını göründe için yamuluyor...ama gıkın çıkmıyor. Çıkabilir mi?
Bu mudur pekii?
Değildir...zira aksini gösterir durumlar var. Bir bakıyorsun altı ay sonra en iyi arkadaşının karısı adamın kolunda.
Bakınız...
Elleri, kalçaları, gözleri, dolgun dudakları şeklinde bahsettiğinizde "işte bunun kadına bakışı budur" diye yorumlamak absele iştigaldir.
Bunlar genel olarak kadını değil, bildiğiniz bir kadını anlatır. Ne bileyim iş yerinde gördüğünüz, okulda rastladığınız, ışıkta geçerken gördüğünüz...vs vs
Bunların hiç biri kadını/kadına bakışı değersiz kılmaz.
"Kadının dişi yönünü ne kadar görmezden gelirsek o kadar adam oluruz"
...diye bir şey yoktur.
İd, ego, süper ego üçgeni içinde bulunduğuz noktayı seçebilmeniz ve o noktadan üçgenin köşelerindeki dürtülere olan mesafesinin oluşturduğu kuvvet kollarının bileşkesidir aslolan...
O nokta değişkendir...dolayısı ile bileşkesi de öyledir.
En yakın arkadaşının karısını koluna takanın üçgende durduğu yer, id ile egoya daha yakındır...sokakta yürüyen kadını görünce yeleleri dikilen ama gözlerini dikip bakmaktan kaçınanın noktası ile egodan ziyade süper egoya daha yakındır.
Nafakadan bahsetmektesiniz...neden? Nafaka alan erkekler de var. Nafakada cinsiyet ayrımı var mıdır? Yoktur.
bwallace4ever -- 10.06.2011 - 09:57
"Kaldırımda yürürken karşıdan gözlerini alamadığın birisi (kadın/erkek) geliyor ise orada sana bunu yaptıran-sizin hayvansal dediğiniz-libidonuzdur. İdlerinizden biridir...soy idame idiniz. Egonuz bir anda "Vaaay vıııy zıy" demeye kalkışırken...süper egonuz hemen "sadece kaldırımda giden bir başka hanım (ya da adam), her yolda yürüyen alımlıyı görünce bu hal düşeceksen senden olsa olsa İstiklal caddesi sapığı olur" deyiverir orada. Süper ego işte...ahlak, nezaket, mağrurluk, çekinge, reddedilme duygusu, sosyal etkenler...nasıl açıklarsanız açıklayınız."
Tamam o zaman soyumuzu idame ettirmek için her sokak köşesinde bir kadına tecavüz edelim. Bu tecavüz senin değer verdiğin bir insana karşı yapılmışsa da kusura bakma bahanem hazır. Soyumu sürdüreceğim.
Siz ilk önce, Hüseyin Aktaş'ın bahsettiği gibi, insanları hayvanlardan bir ayırmayı deneyin. İnsanlar hislerinin ifadesiyle ayrılır diğerlerinden. Her ifade senin şu doğa koşuluna bir başkaldırıdır aslında. İfade başkaldırının kendisidir. İnsan tutkularıyla varoluyorsa, bu tutkuları değere dönüşürdükçe kendisini insan hisseder. Onu bunu becerdikçe değil.
"Ben" dediğin olgu eşeysizdir. Tanımlayamazsın. Yaratır, yıkar, değer verir, itiraz eder. bütün insanların ortak paydası şu en basit lafta yani "Ben"'de toplanır. Ayrım da bunun üzerinden olur. Uzuvların değil.
"Ben"'e sadık kalan insanlar kendilerini "ben" diye, "tek" diye tanımlar. Bütün edimleri bunun üzerinden yürür. Yolda yürürken dişiliğini gösterse bile, bu, benden çıkan bir ifade olur. Dişiliğin salt kendisi değil, "ben" olgusundan gelen değerdir artık.
Ego sana göre bir doğa koşuldur bana göre bir seçimdir. Süper ego bu seçimin kısıtlanması değil, bizzat bir seçim olan egonun antitezidir. Kendisi de bir seçimdir. Bu son cümle bile insanı hayvanlardan farklı kılan bir unsurdur. İnsan verili doğasını bile seçer. Ben o egonun ve süperogunun bile üstündeyim. Çünkü ben "tek"im, ben "ben"'im. Bu, kadına da erkeğe de eşeysiz bireyci bir yaklaşımdır, nesnel ahlak dayatması değil. Senin o özne dediğin olguya verdiğin bayağı anlamdan çok daha içerikli, anlamlıdır. Bele kuşak bağlanması eylem gerektirir. Benim bahsettiğim farkındalık. Hayvan olan anlayamaz (metafordu).
Aklına hayaline gelebilecek her türlü özgürlük anlayışından daha büyük bir özgürlük talebidir. Kadın, erkek, siyahi, beyaz, alman, türk hepsi için bir ortak payda istencidir (bak istenç bile değerle birleşince ne güzel bir hale geliyor).
Libido sadece bir cinsel dürtü değil aynı zamanda agresyonu da körükleyen bir öğedir. Kişi agresyona bile bir anlam kattığı sürece kendini insan hisseder. Haksızlığa karşı direniş buna örnektir, yada bağımsızlık için savaş. Bu hem insana hem de insanın libidosuna anlam katar. Aynı şey cinsellik için de geçerlidir. Bu bağlamda karşılaştırırsan, kadın skmeyi, Nazizm'le özdeşleştirebilirsin. Yine bu bağlamda kendini nasıl görürsün o ayrı.
Skmek özgürlük değil bireyin köleleştirilmesidir. Sen istediğin kadar egoya vurgu yap, insan değerler üzerinden konuşur. "Hayvanlığımızla barışalım" tarzı post modernist tavırlar aslında modernitenin kendisinden gelir. Değersiz bir birey olarak yaşayan pratik hayat müptelalarının kravatları ardında kurdukları anal sex fantezileridir bunlar.
Bu arada, nafakayı erkek de alır ancak yasa kadının zayıflığı üzerinden kurulmuş bir yasadır. Pozitif ayrımcılık anlayışıyla erkeğe de hak verilmiştir. Ardındaki amaç, zayıf görülen şeyi yani kadını kollamaktır. Baldıra bacağa göre bir değerlendirmedir. Senin anlamadığın ve hiçbir zaman anlayamayacağın gibi.
HoLa -- 10.06.2011 - 10:59
"Ego sana göre bir doğa koşuldur bana göre bir seçimdir."
Günlerdir çuvalladığınız konu bu işte.
Nedir yahu bu ego çekingesi?
Alıntıladığınız kısımın sonrasında yazdıklarımı neden buraya taşımadınız?
Benden alıntıladığınızın altına hemen gelip yapıştırdığınız ve yazdıklarımla uzaktan yakından alakası olmayan bir yorum ile ne diyorsunuz:
"Tamam o zaman soyumuzu idame ettirmek için her sokak köşesinde bir kadına tecavüz edelim. Bu tecavüz senin değer verdiğin bir insana karşı yapılmışsa da kusura bakma bahanem hazır. Soyumu sürdüreceğim."
Böyle bir ifade benim yazdığıma ne örnek olur ne de yazdığıma bir açıklama getirir.
Altında açıkladım oysa:
"İd, ego, süper ego üçgeni içinde bulunduğuz noktayı seçebilmeniz ve o noktadan üçgenin köşelerindeki dürtülere olan mesafesinin oluşturduğu kuvvet kollarının bileşkesidir aslolan...
O nokta değişkendir...dolayısı ile bileşkesi de öyledir.
En yakın arkadaşının karısını koluna takanın üçgende durduğu yer, id ile egoya daha yakındır...sokakta yürüyen kadını görünce yeleleri dikilen ama gözlerini dikip bakmaktan kaçınanın noktası ile egodan ziyade süper egoya daha yakındır."
Bu dengedir dürtüleri davranışlara taşıyan.
Egoyu kontrol eden süper egodur. Öğretilerdir...korkular, çekingeler, değerler, kavramlar, kanunlar, kurallar, alışkanlıklardır.
Bu da üçgende yer aldığınız yerdir. Felekten bir gece çalarken durduğunuz yer ile bir aile düğününde durduğunuz yer değişir.
Egosu süper egosunun üstünde olan dedik...
...bunu kontrol edemeyenler var...
...nedenleri farklı olabilir...
....eksik bilgi, şiddet, psikolojik etkenler, hastalıklar.
Ondandır tecavüzcü var asıyorlar, tecavüzcü var tedavi ediyorlar.
Ego dediğiniz mekanizma sadece seks ile de açıklanmaz...bunun yaşam idamesi var...beslenmesi var. Yukarıda yazdıklarınızın elle tutulur hiç bir yanı yoktur.
Gerçeklerle, bilgiyle, bilimle bağdaşmıyor...
Doğa koşuludur diyerek tercih ile açıklayarak gayri tabii bir durum yaratmaktasınız.
Size bir şey söyleyeyim mi!
Ayan beyan, alenen yalan söylüyorsunuz!
Günlerdir!
xenix -- 10.06.2011 - 11:18
"Öncelikle bana mal ettiğiniz;
Mesela Baal ve Hola'ya göre, yanımızdaki kadını koruyup gözetmek, onun namusundan sorumlu olmak bize düşer.
bunları ifade eden hatta ima eden iletilerim var ise...
...bana da gösteriniz.
Bekliyorum."
"Bir erkek başka bir
Baal tarafından Salı, 07/06/2011 - 16:17 tarihinde gönderildi.
Bir erkek başka bir erkeğin aile bireylerine küfür ederken ,orada kastedilen şeyi gönüllü bir cinsel birliktelkten ayrı değerlendirmek lazım. Tecavüz içeren bir şey kastediliyor.Çünkü insanlar öfkelendikleri kişilere küfrederler.Küfür bir çeşit saldırıdır.
Bunu birine söylerken kastedilen ,karşı taraftaki erkeğin aile kadınlarını bu saldırıdan koruyamayacak derecede güçsüz,aciz,,şerefsiz,yetersiz,karaktersiz... vs olduğudur."
HoLa -- 10.06.2011 - 11:27
"Soy idame" her sağlıklı insanda olan idsel bir dürtünün sadece adıdır. Kişinin keyfi olarak kendine tanıdığı doğal bir hak gibi değerlendiremezsiniz. Ama değerlendiriyorsunuz.
Üçüncü sınıf namus bekçilerinin lakırdıları gibi...hani çok matah bir tespit yapmış gibi;
-Eeee, önümüze gelenle yatalım bari
...derler ya.
Soy idameden bunu mu anlamaktasınız?
Her sağlıklı insanda doğuştan olan bir basit dürtüyü alıyorsunuz, bunu hayvani olarak değerlendiriyor sonra da "kadınlar da insandır" gibisinden ne işe yaradığı belli olmayan bir menkibe yaratıyorsunuz.
Kadınlarda aynı dürtü yok mu? Kadınların egosu yok mudur? Egsantrik bir kadının adamın peşine hırsla, karşı koyamaz bir halde düşmelerine neden dokunmuyorsunuz. Gözüne kestirdiği adamı elde etmek için her türlü yola baş vuran kadınlar yok mudur? Erkekler insan değiller midir? "Bir insan olarak erkek" neden ele alınmıyor? Kaldırımda karşıdan gelen adamın üstüne atlamak isteyen kadın yok mudur?
"Koduğumun ibnesi" dendiğinde homolara dokunan yok mudur? Onların hakkı hukuku nerede mesela? "Pezevenk, puşt" dediğin erkeğe ait hallerin insanlık ile kesiştiği nokta nerede?
Bunlar neden analiz edilmiyor?
Ondandır, günlerdir burada hiç bir kadının/erkeğin/adamın işine yaramayacak, kıyakçı kertesinden kurtulamayacak, her tarafından yanlışlık fışkıran, uydurmasyon bir alay dayanaksızlığı zerkliyorsunuz.
Bunları size yazdıran nedir soruma verdiğiniz cevaba şimdi gidip bir daha bakınız.
HoLa -- 10.06.2011 - 11:44
Baal o satırlarda şunu söylüyor: Küfürde hedef alınan küfür edilen kişidir. Öfkelenen kişi kendisini öfkelendirene küfürü sallar. Amaç onu çileden çıkarmaktır. Zira eden de çileden çıkmıştır. Önce şu konuda anlaşalım. Şu hallerde böyle küfür edilir, bu hallerde başka edilir gibisinden önceden belirlenmiş bir usul filan mı var?
Ama oluyor işte...küfüre bir anlam veren bir kafa yapısı var.
Bunu reddedemeyiz.
Ana avrat küfür edilince küfürü yiyen kişi anama bacıma sövdü demiyor mu?
Diyor.
Baal da neden bu adamın öyle anladığını açıklıyor.
Sadece açıklıyor. Açıklama hem doğru hem de gerçek.
Bu benim adam kadının her türlü namus bekçisidir, onu savunmalıdır şeklinde bir düşünceye sahip olduğumu mu gösterir?
Küfüre anlam veriliyor arkadaş...
Olmasaydı zaten bunları konuşmayacaktık. Cinsellik ile namusun iç içe olduğu bir toplumda küfre maruz kalan bir kişinin sinirlenmesine neden olan hali açıklıyor özetler Baal adlı yazar.
Öz kızını pazarlayan hayvan var...adama pezevenk deyince kızmaması mı lazım?
:)
Kadın, erkek, seks, namus, cinsellik konularında ne halde olduğumuz ortada değil mi arkadaş? Yüzümüze gözümüze bulşatırdığımızı görmüyor musunuz?
Bu keşmekeş hali kanıksamak değil midir yahu şu yazanlar?
Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2011 - 11:54
"Bunları size yazdıran nedir soruma verdiğiniz cevaba şimdi gidip bir daha bakınız"
Hola sen de bir daha bak. Yanıtları hala anlamamışsın. Bu at gözlükleri sana yakışmıyor!
Bak, tekrar yanıtlıyorum, dikkat:
Kadınları sırtımda taşımaktan bıktım, bıktım!...
Bunun için kadınların ezilmesine karşı çıkıyorum! (Ezdiğim zaman yürüyemiyorlar taşımak zorunda kalıyorum!...)
Bunun için küfür eyleminde ağırlıklı olarak kadın ezildiği için küfre karşı çıkıyorum!
Bir başkasını ezen insan özgür değildir!...
Özgürlüğümü istediğim için kadınların ezilmesine karşı çıkıyorum!
Bu dediklerimi anlamıyorsan gerçekten sen buralara yazı yazma!...
HoLa -- 10.06.2011 - 12:17
"Kadınları sırtımda taşımaktan bıktım, bıktım!..."
...bendeniz hiç taşımadım. Taşımam da.
Kadınların ezildiğinden eminim. Kadını ezen, hem kadınların hem de erkeklerin sahip oldukları, uyduruk öğretilerdir.
"Küfür eylemi" demektesiniz..."küfür etmek" elbette fiildir ama küfrün kendisi bir eylem değildir, metaforiktir. Sorun burada kilitlenmektedir. Kadınlar da sinirleniyorlar, küfür ediyorlar. Amaç karşıdakini öfke ile öfkelendirmektir.
Kadının, seks ile ilintilenmesi sureti ile mağdur olduğunu açıklamak bana saçma geliyor.
Doğada cinsel dürtüler ile bir nevi üstünlük sağlamavardır. Ama bu ezmek değildir. Bu açıklanmaktadır. Cinsel içerikli küfrün geldiği yer budur. Elde etme, istediğini almaktır. Metaforik olmasının asıl gerekçesidir. Sokmak, çıkarmak filan değil. Cinsel içerikli küfür edilse de edilmese de, kadın, sevişince yine damgayı, dayağı yiyor arkadaş. Bunu yok etmenin yolu çeneni kapatmak mıdır? Şiirsellik midir?
Bir başkasını ezen insan özgür değildir.
Hemfikirim.
Ezcümle;
Yazdıklarınızın tamamını anlıyorum.
Gördüğünüz üzere, bazı noktalarına katılmıyorum.
HoLa -- 10.06.2011 - 14:20
Az önce bir arkadaşımın bir yorumunu okudum bi yerde...aynen taşıyorum:
Hadi halkça muhakeme yeteneğimiz pek yok ama bu kadarıda pes...
Yok öyle seçimlerdi siyasetti değil-aksine çok daha eften püften bir konu üzerinde bu soruyu gündeme getiriyorum...
Fatmagül'ün suçu ne?
Ya da kısaca "benim suçum ne"????
Bir kaç romantik an seyrettireceğiz diye kızı tecavüzcüsüne aşık etmeye çalışıyor millet!
Neymiş...Ama Kerem tecavüz etmemiş! Yardım ve yataklık etti-Fatmagül'ü ilk o tuttu ve diğerlerine yol açtı...
Hiç değilse diğerleri kendileri için tecavüz etti-bu salak herkese tecavüz ettirdi!
Ama olsun-o yapmadı!!!
Ne oldu şimdi?
Temiz mi yani?
Vicdanen rahat mı?
Biz de buna ikna mıyız?
Biz deli mi olduk?
Bir de çok duyarlı bir senaryo ayakları altında-tecavüze uğramış kadınların kendilerini aşması-mahkemeye gitmesi yönünde cesaret veren bir dizi imiş amaçlanan!!!
Bakın adamlar tecavüz etti ben sadece tuttum...
Bakın küfür edenler var ama ben edilmesine karşıyım...
Hakikaten bu mudur yahu?
Aşk her şeyi affeder di mi ama?
***
"Yazma bir daha buraya" nasıl bir çıkıştır?
Amaç, yetki, tepki, lal lay lom beklentisi açısından filan...
...bir açsanıza.
Nasıl bir beklentidir?
Benim yazmam sizin okuma/okumama özgürlüğünüzü mü ihlal etmekte?
Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2011 - 14:39
"...bendeniz hiç taşımadım. Taşımam da. "
Günlerdir taşıdığının farkında değilsin Hola!...
""Küfür eylemi" demektesiniz..."küfür etmek" elbette fiildir ama küfrün kendisi bir eylem değildir, metaforiktir. Sorun burada kilitlenmektedir. Kadınlar da sinirleniyorlar, küfür ediyorlar. Amaç karşıdakini öfke ile öfkelendirmektir. "
Bu sözlerin için doğru-yanlış anketi aç bakalım bir de görelim...
Hiç bir sözün kendisi; söz olarak kendisi; fizik ölçütler açısından "eylem ağırlığında" değildir zaten... Yani kalbine işlediğim hançer gibi dokunmaz... Ancak bu durum onun hançer kadar etkili bir silah olmadığını göstermez.
Mesleklerim arasında antrenörlük ve usta öğreticilik var... Bu alanlardan edindiğim bilgiler arasında; "yarar bakımından, fiziki antrenman ile zihinsel antrenman arasında % 5'lik bir fark vardır" bilgisi mevcuttur... Bunlar "ölçülmüş" bilgilerdir... Bilimseldir yani... Basket maçlarında izlemişsinizdir: Moladaki koç elindeki gösterim panosunda yapacakları hücumu zihinsel olarak verir...
Eğer metaforik dediğin şeylerin, fiziki müdahaleler kadar etkisi yoktur, hiç kaale almam diyorsan, bu senin duyarlılık ve sinirlerine hakimiyet durumunu gösterebilir belki... Ancak herkes de bilir ki söz en az hançer kadar insanı yaralar... Hatta verem eder söz insanı... Sözün gücünü yaşamamışsan boşa yaşamışsındır bu dünyada...
10 yaşındaki oğlum bir gün servisten ağlayarak indi... İçini çeke çeke ağlıyordu... Ne oldu anlat dediğimizde, yine ağlayarak, servise bindiği sırada aşağıdaki bir arkadaşının kendisine küfrettiğini ve servisin hareket etmesi nedeniyle ona yanıt veremediğini, bu yüzden ağladığını söyledi... Biz güldük bir yandan senin gibi, ama bizim gülmemize o daha çok ağlayınca ne yapmamız gerektiğini tartışmaya koyulduk... Biz ona arkadaşını ertesi günü öğretmene söylemesini falan önerdik... Geçtik... Unutmuştum ve bir kaç gün sonra sorduğumda; "hallettim baba" dedi... Ne yaptın dediğimde; "Tüm arkadaşların önünde ona özür dilettim ve ayaklarımı öptürdüm" dedi... Nasıl yani dediğimizde; "öğretmenden çok korkuyordu, öğretmene söylememem için yalvardı ben de herkesin önünde özür diler ayağımı öpersen vaz geçerim dedim" dedi...
Biz ortaya çıkan bu durumu da eleştirdik tabi... Yapılanın yanlışlığını anlatmaya çalıştık... Ama burada ortaya çıkan olay "şiddet" olgusunun çocukları nasıl etkilediğidir ve şiddetin ögelerinden biri de küfürdür ne yazıkki... Çocuklar yarın birgün ya çocuk kalacaklar ya da büyütecekler bu davranışları... Hani sizlerin "varıp gidip de anana mı değdi yahu" dediğiniz "metaforun" neden olduğu şiddet ortamı daha çocukken kuşatıyor insanı... Son tahlilde sözün gücü ve söz gücünün çatışmalarıdır yaşanan ve bu çatışmalarda ezen ve ezilen vardır... Yedi sülalesine sövülüp de buna yanıt veremeyen insanlarımızın ne zavallı bir hale düştüğünü ben çok iyi bilirim...
Bir kaç kadınında küfür ediyor olması küfrün kadın erkek açısından eşit kullanıldığı anlamına gelmiyor. Kaldı ki erkekleşen kadınları kadın saymamak gerekir. Örneğin Tansu Çiller de bir kadındı ama erkekleşmiş bir kadındı... Hani anımsarsınız; "benim için kurşun atan da yiyen de şereflidir" gibi bir laf etmişti. Böylesi bir lafı hiç bir "kadın ana" yapmaz biliyor musunuz... Bu erkekçe(!) bir laftır... Bizim bir köylü kadınımız da şöyle diyordu: "ben eşkiya diye öyle uzatıverdikleri çocuklara da yanıyorum anam, bir delikanlı yiğit 18-20 yılda meydana geliyor, neliklerle yetişiyorlar, onların da anaları vardır, ben onlara da çok yanıyorum".... Bunu kendi askeri için ağlayan bir Türk anası, dağda ölen Kürt gençleri için söylüyordu Korkuteli ilçesinde... Birincisi Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde başbakandı, diğeri okuması-yazması olmayan Durkadın Ana... Birincisinin kadın olduğunu söyleyemezsiniz erkektir, ikincisi tam bir kadındır işte... Bu yüzden erkekleşen kadınların ettiği bir kaç zibidilik ile kadın ve erkek arasında küfür bakımından da eşitlik vardır diyemezsiniz.
Kimbilir, siz belki de fanusta yaşıyorsunuzdur...
Agnostik -- 10.06.2011 - 14:50
Vesvele...
Hola Haklı...
Küfür edinimi, nedeni/öğretisi/geçmişi ne olursa olsun bir gerçektir. Kadın / erkek ayırımı da yoktur.
Hakaret edip ama ben küfür etmedim diyenlerden misiniz ?
Öfke kontrolünün SABİTİ nedir ?
Farkında olmak ve farklılığın üzerine saldırmak mesela ???
FANUSTAYIM... Sonuç ?
HoLa -- 10.06.2011 - 15:12
Lütfen bunlara cevap yazınız:
1-Doğada cinsel dürtüler ile bir nevi üstünlük sağlama vardır. Ama bu ezmek değildir. Bu açıklanmaktadır. Cinsel içerikli küfrün geldiği yer, elde etme, istediğini almaktır. Metaforik olmasının asıl gerekçesidir. Sokmak, çıkarmak filan değil. Cinsel içerikli küfür edilse de edilmese de, kadın, sevişince yine damgayı, dayağı yiyor arkadaş. Bunu yok etmenin yolu çeneni kapatmak mıdır? Şiirsellik midir?
2-Kadın ile seks yan yana gelince, yani cinsellik konu olunca, neden hemen mağdur, kullanılmış filan ilan ediliyor? Kadınların dişi (sizin kelime tercihiniz ile hayvani yanları) yok mudur? Neden cinsellik söz konusu olunca erkek mağdur eden kadın edilen olsun ki?
3-Libido veya "soy idame" her sağlıklı insanda olan idsel bir dürtünün sadece adıdır. Kişinin keyfi olarak kendine tanıdığı doğal bir hak gibi değerlendiremezsiniz. Ama değerlendiriyorsunuz. Bunu neden yapıyorsunuz?
4-Kadınlarda aynı dürtü yok mu? Kadınların egosu yok mudur? Egosantrik bir kadının adamın peşine hırsla, karşı koyamaz bir halde düşmelerine neden dokunmuyorsunuz. Gözüne kestirdiği adamı elde etmek için her türlü yola baş vuran kadınlar yok mudur? Erkekler insan değiller midir? "Bir insan olarak erkek" neden ele alınmıyor? Kaldırımda karşıdan gelen adamın üstüne atlama arzusu duyan kadın yok mudur?
Mümkünse.
xenix -- 10.06.2011 - 15:42
1- Ceneni kapatmak değil, aksine çeneni açmaktır. Wallace ve aktaşın yaptığı da budur. Geçiniz, konuşmaya değmez, küfürdür edilir boşverin diyen de sizsiniz.
2- Bizde onu diyoruz. Her küfür neden kadını hedef alıyor. Bir kadın gidip babanı içime alırım dediğinde neden küfür olmuyor da anaya sokunca küfür olur diyoruz...
3- Ben öyle bir şey yapmadım. Geçiyorum.
4- onu diyoruz işte. Bir kadın gelip sana "seni içime alırım" dediğinde neden küfür olarak algılamıyosun da, aynı cümlelerin tersini öfke belirtisi, aşağılama, hakaret olarak görürsün.
Benim de bir sorum var. sadece bir soru...
Kadın, erkeğin namusu mudur?
xenix: Takiplerim
HoLa -- 10.06.2011 - 16:13
1-Cevap olmamış. Çeneyi kapatmak "küfretmemek" manasında. Küfür konuşmaya, tartışmaya değmeyecek bir olgudur. Burada çene kapatma ile benim o önermemin alakası yoktur. Ben orada seks dürtüsünden bahsediyorum.
2-Hiç bir küfür kadını hedef almaz. Öfke yaratan kişiyi hedef alır. Metaforun sözlük manasına bakınız.
4-Hakaret, küfrün edildiği yer veya duruma göre değişiklik gösterir. Adama gider arabanla toslarsın...Herif yerde kıvranıyor...Küfrü de bir yandan yemektesin. Küfrün içinde ana, avrat vs kelimeleri uçuşur ama bacınla, ananla alakası yoktur. Öyle durum olur ki gider üstüne bir de özür dilersin. Soru hala baki...neden kadın ile seks, cinsellik bir araya geldiğinde kadın mağdur olarak ilan ediliyor?
Seks ile namus, kadın ile namus benim için yan yana gelmesi mümkün olmayan kavramlardır. Hayatımdaki hiç bir kadın benim namusum değildir, olmamıştır....olamaz da.
xenix -- 10.06.2011 - 16:33
"Seks ile namus, kadın ile namus benim için yan yana gelmesi mümkün olmayan kavramlardır.
"
HoLa -- 10.06.2011 - 16:54
Nerede, ne zaman, nasıl?
Bana küfrü savunduğumu gösterir bir cümlemi getirsene.
Küfür hayatın bir gerçeğidir. Olmaması düşünülemez. Her zaman olacaktır.
Bu ifadeler küfrü ne savunur ne de destekler.
Eğretileme(metafor-mecaz)
Bir sözcüğün alışılmış anlamı dışında kalan bir anlamda kullanılması. Bu yazın sanatı üç yolda tanımlanır:. 1. Bir sözcüğün -benzetme ilgisiyle- başka bir sözcük yerine kullanılması. 2. Benzetme, ayırtılı değişmece. 3. Uzbenzetme, pekişik benzetme (teşbih-i beliğ) deki iki terimden birinin atılarak kısaltılmasıyla oluşan söz sanatı. Eğretileme öğeleri şunlardır: a. eğreti (eğretilenen): [es. t. müstear]: Eğretilemede asıl sözcüğün yerine kullanılan sözcük. b. eğretilik (kendisinden eğretilenen): [es. t. müstearün minh]: Eğretilemede eğretinin temeli olan söz. c. eğretili (kendisi için eğretilenen): [es. t. müstearün leh]: Eğretilemede, bir benzetme ilgisi kurmak için başka bir sözcükle anlatılan nesne, ("benzetmelik" durumundaki ve anlamındaki sözcük).
Yüzüncü kez: Küfürler öfke bildirir. Metaforiktir. Küfür içindeki kelimeleri sözlük anlamları ya da kendi yorumlarınızla algılama keyfiyeti bu gerçeği değiştirmez. Küfürler içindeki laflar kişinin sülalesi ile ilgili filan değildir. Dünyanın hiç bir yerinde, içinden cinsellik ve seks geçen küfrü duyan birisi çıkıp; "haklısın arkadaş buyur bacımın numarası git ne yaparsan yap" demez.
Kadınlar, cinsellik/seks konusu ile aşağılanamazlar, aşağılandığını iddia etmenin altında da ataerkil kodlar yatar.
Cinsellik ya da seks, ister kaba ifade edilsin isterse en derişik ve muazzam imgelemlerle anlatılsın, hiç bir şekilde, hiç bir zaman, aşağılayıcı bir anlam kazanmaz...
...kazanamaz.
Ama kazandırıyorsunuz!
Bu da gerçek.
Çünkü cinsellik ve seks tu-kaka şifreleri ile veriliyor da ondan.
bwallace4ever -- 10.06.2011 - 16:58
"Bu keşmekeş hali kanıksamak değil midir yahu şu yazanlar?"
Son iki haftadır ettiğin tek doğru laf, gerçi o da bir soru cümlesi ama yine de anlamışsın bikaç toz parçasını
1-Evet bu doğada vardır. Biz hem doğanın içinde yaşarız hem dışında. Beyninin ön lobu bir şeylerin idrakine ve idraklerin yorumlamasına yarıyorsa salt doğal koşuldan bahsedemezsin. Hüseyin Aktaş’da demiş, hem insanız hem hayvan diye. İnsan hayvanın üzerinde yükselir. Bir erkek aslan dişisini cinsel güdüleriyle elde ediyorsa veya aynı güdülerle rakiplerini defediyorsa, insan bunun koşuluna uymak zorunda değildir. Bu bağlamda, insan bir kişiyle sevişerek de onu severek de onu elde edebilir. Burada yatan sikişmek hayvanlığı ile sevişmek insanlığı arasındaki ayrımdır. Küfür (bahsi geçen küfür) insan olmayı unutturur, hayvan olmayı hatırlatır. Bize bu keşmekeş hali kanıksatır senin tabirinle. İnsan, nasıl bilim aracılığıyla maddenin özünü araştırmadan duramıyorsa, biz de bu küfürün ardındaki gerçekleri merak ediyoruz. Fayda bazen farkındalıkla sağlanır. Farkındalık ileride eyleme dönüşür, yada zemin hazır. Örnek: Karl Marx. Dayağı yiyen kadının durumunun farkındalığını bu sayfalara taşımaya ne gerek var, zaten herkesin bilgisi dahilinde olan bir şey. Bu konuyu tartışacaksan git bir platforma üye ol, eylem yap. Yapıyor musun?
2-Xenix’in de belirttiği gibi küfür daha çok kadını vuruyor. Bundan yola çıkarak daha çok kadın hedef alınmış oluyor. Ama pezevenk lafı da erkeği hedef alıyor. Ancak pezevenk lafını da “sktir” veya “sktir”i de pezevenk lafı doğuruyor. Kadının dişi yanına ilk soruda değindim. Kadının dişi yanını yadsımıyorum. Aşkla sevişmenin ahengi ve coşkusu yerine neden becerilecek kadın diyoruz. Neden erotizm yerine porno demek gibi bir şey aslında. Yoksa kimsenin dişiliğini görmezden geldiğimiz yok. Dişiliğin ardındaki anlam (anlam dediğin anda insanın alanına girersin) nedir? S.kmek mi? Hayır, insansak, sevişmek. Sevişmek uzuvsal olmaktan öte bir şeydir çünkü.
3- Evet. Daha birçok dürtümüz vardır. Korku da birçeşit dürtüdür. Karşına bir ayı gelirse korktuğun için ondan kaçarsın. Bir savunma hayatta kalma mekanizmasıdır. Ataların bizlere mirasıdır. Ama unutma, amygdala’da oluşan korku hissi(veya dürtüsü) önlob’tan geçerek vuku bulur. Bu lob bir irdeleme unsurudur. Seçim yapıp korkmamayı öğrenebilirsin. Korkmaya devam da edebilirsin. Öğrenmek gibi bu da bir seçimdir. Cinsellik de bir seçim meselesidir. Hele ona bir değer aşılamak, seçimin en önde gidenidir. Ama burada şunun altını çiziyorum: Cinselliğe hakim olmak ya da aşmak değil, değer vermek. Bu büyük olasılıkla senin beni yanlış anladığın nokta. Burayı lütfen iyi düşün.
4- Beni salt bir omuz ve kas yığını olarak gören kadın ise eğer peşimden koşturan, o zaman Kelvin Klein’ın bize öğrettiklerini uygulayalım hadi. Önce vücudumuza steroid basıp kas çalışalım. Sonra, bir Kelvin Klein kokusu sürüp, Gucci marka gömlek ile bir cafeye gidip oturalım. Gözlerimizi de Bruce Willis gibi kısınca üzerimize atlanması için bekleyelim. Bağdat caddesinde böyle çok oğlan var. Büyük olasılıkla da becerdiği (!) kadının haddi hesabı yok. Bir sex objesi olarak görürsen kendini, kadından da talibin elbetteki çıkar. Bu sorunun cevabı da erkeklere bir giydirme şeklindedir. Body salonundan çıkmayan Bruce Willis bakışlı ağabeylerimize selamlar olsun. Barda düşürdüğün bir kadını becerip ertesi gün hiçbirşey olmamış gibi işe gitmen sana nasıl bir duygu uyandırıyor peki? Ha libido tabi naapçan. Savanadan çık artık. Yeterince evrimleştik haberin olsun.
Verdiğim cevaplara lütfen yine madde madde cevap ver. Tartışma daha verimli oluyor.
bwallace4ever -- 10.06.2011 - 17:09
"Soru hala baki...neden kadın ile seks, cinsellik bir araya geldiğinde kadın mağdur olarak ilan ediliyor? "
Bak buraya da değinmeden edemem:
Bahsi geçen küfürden dolayı kadın mağdur ilan edilmiyor, kadın mağdur olduğu için bu laflar ediliyor. Neden sonuç ilişkisini doğru kuralım.
KÜFÜR MAĞDURİYETİN TEMSİLCİSİDİR. Tokat atan koca gibi, bu da zayıf kadın algısını temsil eder.
oik0s -- 10.06.2011 - 17:39
Bakın
Küfürde hedef kadın değildir.
Hedef erkeğin değerleridir. Ana, bacı vs.. (eğer küfürü yiyenin ailesinde bi kadın yoksa devreye abisi, kardeşi, oğlu hatta ebesi girebilir)
Küfürbaz; ister deyin çaresizlikten, ister öfkeden küfrederken sadece ERKEKLİĞİNİ gösterme çabasındadır. Aslında kadınlarla uzaktan yakından alakası yoktur.
Diğer en önemli husus ise :
Bir kadının da size küfredeceği gerçeğidir. "Dötünüze korlar".:)
Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2011 - 17:50
"Küfürbaz; ister deyin çaresizlikten, ister öfkeden küfrederken sadece ERKEKLİĞİNİ gösterme çabasındadır."
Bir toplum düşünün ki sürekli erkekliğini gösterme çabasında...
Gözden kaçan ne acaba?...
HoLa -- 10.06.2011 - 18:09
"Soru hala baki...neden kadın ile seks, cinsellik bir araya geldiğinde kadın mağdur olarak ilan ediliyor? "
...demiştim:
Bak buraya da değinmeden edemem:
Bahsi geçen küfürden dolayı kadın mağdur ilan edilmiyor, kadın mağdur olduğu için bu laflar ediliyor. Neden sonuç ilişkisini doğru kuralım.
KÜFÜR MAĞDURİYETİN TEMSİLCİSİDİR. Tokat atan koca gibi, bu da zayıf kadın algısını temsil eder.
"Zaten mağdur" demişsiniz...
...ne demek şimdi bu?
oik0s -- 10.06.2011 - 18:46
Gözden kaçan sizin değerleriniz Hüseyin.
Eğer yeterince ahlakçı olmadığını / olmadığımı düşünüyorsam sorun vardır.
Özet geçilmişti...
Hatta Hola AHLAK konusunda bişeyler demişti. Sen de demiştin yanılmıyorsam.
Neticede Etik ve Ahlak üzerinde kişisel yargılar devam ettiği sürece KÜFÜR de olacaktır.
Değerleri değiştirin gibi salakça birşey söylemeye niyetli değilim. Tespit tespittir.
oik0s -- 10.06.2011 - 19:21
xenix tarafından Cum, 10/06/2011 - 19:36 tarihinde gönderildi.
Sen salağın tekisin metafizik. Aksini de sittin sene kanıtlayamazsın.
xenix: Takiplerim
Not: Hakettiğini düşünüyorum. Hehehe :)
metafizik19 -- 10.06.2011 - 19:26
oikos o sayfaya gidip okusan bunun cevabını vermişim. seni sevindirecek birde itirafım var her sayfada bildirebilirsin
HoLa -- 10.06.2011 - 20:08
Pekala;
1-İnsanın canlılar alemi dendiği zaman yeri hayvandır. Familyası insandır. Gerçi bu konuda tarihte bir alay taksonomi ve sınıflandırmalar yapıldı ama şu anda genel kabul gören, en iyi ve kapsamlı açıklayan taksonomisi bunları belirtmekte. Bu taksonomi içinde sınıfı da memelidir. Sikişmek kelimesi -aynı anda karşılıklı yapılan ekiyle (itişmek, kakışmak, öpüşmek gibi)- sevişmek ya da çiftleşmek kelimelerinin kabaca ifadesidir sadece. Bunu alıp maskulen bir kelime (erkeğe ait) olarak ilan etmek benim kabul etmediğimdir. Zira eğer bunu kabul edersek/m, seksi (ya da sikişmek veya sevişmek; seçtiğiniz kelime beni ilgilendirmiyor) erkeğe mal etmiş gibi oluyoruz düşüncesindeyim. İçinde sik kelimesinin geçiyor olmasından yola çıkıyorsunuz ve sanki sadece erkeğin kadına yaptığı bir eylemmiş gibi bir anlam yüklüyor, oradan da devam edip kadınlar aşağılanmaktalar diyorsunuz. Diğer başlıkta bir arkadaş "penis" kelimesinin kaba anlamda "sik" kelimesi olarak anılmasının talihsizliğidir bu anlamında bir ileti yazdı. Doğru ve yerinde bir tespit. Belkide "siktir" kelimesini bu yüzden alıyor ve erkek uzvu ile ilintileyerek bunu bir erkek hareketi olarak telakki ediyorsunuz. Bu durumda diyebilir miyiz ki belagat konusunda imrenilecek adamların kadınların hakları konusunda en örnek alınası insanlardır. Hiç bir platforma üye olmadan hayatlarındaki kadınları memnun edebilmekteler. Adamın ağzından bal damlıyor ama evindeki, çevresindeki kadınların tamamı esaretten gani gani nasipleniyor, şiddetin kralını görüyor, feodalizmin kucağında inim inim inliyorlar. İnsanı hayvanlar aleminden soyutlamak mümkün değildir. Sizler burada hayvan kelimesini veya hayvanlığı insanın hal ve davranışları içindeki her türlü olumsuzluk ile özdeşleştiriyorsunuz, ötekiselleştiriyorsunuz veya soyutlamaya çalışıyorsunuz. Bu hem gereksiz hem de imkansızdır. Zira insan ne yaparsa yapsın zaten hayvandır. İnsanı hayvan yapan onun canlılar içimdeki yeri ve de özellikleridir. TRT spikeri gibi konuşsan da hayvansın yani. Hayvan olmanın senin fizyolojinin içinde neden olduğu her türlü dürtüyü (id-ego vs) öğretiler ile kontrol edersin.
2-Bir arkadaş "penis" kelimesinin kaba anlamda "sik" kelimesi olarak anılmasının talihsizliği (isimden fiil=sikmek) nedenli bu düşünce oluşuyor demiştik Belkide "siktir" kelimesini bu yüzden alıyor ve erkek uzvu ile ilintileyerek bunu bir erkek hareketi olarak telakki ediyorsunuz. Aslında küfür kadını vurmuyor. Sadece siz öyle açıklıyorsunuz. Kendinizce bir anlam yüklüyorsunuz. Sevişirken kadının içine soktuğu ile sikişirken soktuğu farklı mı ki. Sevişirken yaptıklarınız ile sikişirken yaptıklarınız farklı olsa dükkan sizin. Bu anlamları yüklemenizin nedenlerini bu şekilde daha önce belirtmiştim. Küfürler önceden planlanan ifadeler de değildir. Hatta pattadanak çıkar ağızdan. Gereksiz, saçma sapan laflardır. Anlamsızdırlar. Yeri ve ortamı önemlidir. Elbette yönetim kurulunda başkan azalara "ulan ibneler" demeyecektir. Ama kurul sonrasında azanın teki diğerine "ulan ibne dosyadan en son tabloları çıkarmasaydım başkan seni oyardı yadırganmayan bir iletişim haline gelebilmekte. İfadelerin sözlük anlamlarından yola çıkıyorsunuz. Baal iletisinde dedi ki: Küfürler sarfedilen kişiye öfke gönderir ve de onu sinirlendirecek lafları sarfetmeye yöneltir. Size yaşadığım başka bir örnek...Briç masasında iki ortak, deklere ederken, ulu orta, biri diğerinin bacısına küfredip duruyor...dedim "İyi alınmıyor." Diğeri yanıtladı..."İkisinin de bacısı yok" Demek karşıdakini sinirlendirmenin geçtiği yolu bilmekteler. Hani bacısı olsa gidip diğeri onu becerecek sanmakta. Bu bana garip gelmekte. Deklerede anlaşamamak bacı ile kontrat bağlamayı bir nevi aynı görüyorsunuz. Olacak iş midir?
3-Cinsellik, nasıl oluyor ise, kadın ile alakalı olunca değersizleşiyor ve hatta onu aşağılayan oluyor. Ama sen buralarda cinselliği alıyor sevişmek ile sikişmek şeklinde garip bir ayrıştırma ile içselleştirip servis ediyorsun. Yani kadının teki ; "Bir kere ben sikişmedim seviştim" dese anlam olduğundan başka yere gidecek. Törecilere bunu anlatmak lazım...Elleşmeyin kıza, bak sevişmiş.
4-Alakası yok. Bir kadının hayatına bir erkeği sadece seks için sokmasından, onunla ne bir birliktelik ne de aşk beklentisi olmaksızın, sabahlara kadar sevişmek (isterseniz sikişmek deyiniz) istemesinden dem vuruyorum. Omuzlar geniş, göğüs kabarık...kadının libidosu kımıl kımıl. Yatağa atmak için de elinden geleni yapıyor. Nerede kaldı seksin erkeğe yaptığı savından yola çıkarak kadının aşağılanması?
Seks, sevişme (veya sikiş) sadece yatakta yapılan bir şey değildir. Bakışarak da yapılır.
HoLa -- 10.06.2011 - 20:38
Tabiatın, sıfır öğreti ile zaten donanımlı olduğunuz -şu sizin hayvani dediğiniz fakat aslında saf insani özelliklerinizden- bu kadar çekinmeye ne gerek var?
Kadının yükünü/sorumluluğunu taşımaktan, çekmekten bıktım, istemiyorum...
...dedirten tabiatın size bahşettiği midir....
...yoksa ve de hatta...
....aksine insanların beklentileri doğrultusunda sizlere yükledikleri midir?
İnsan icadı bir alay kural, töre, ahlak ve ritüellerin oldukça baskın olduğu yerlere bakacaksınız...
...hayvanca bulunan ve bastırılan her türlü özellikleri kontrolden çıkmış, misli misli katlanarak gündelik hayat içinde vuku bulmakta.
Şiddet, acımasızlık, vicdansızlık, cesaretsizlik, sinmişlik.
Recmederken kadının kafasına indirdiği taşı havaya kaldıran zihniyeti oluşturan onun insan ürünü öğretileri midir yoksa tabiatın ona bahşettiği özellikleri midir...
Sorarım size...
Hayvani diyerek ha bre kör tıpa sokulan dürtülerin infilak etmesi değil midir geri kalmış toplumlardaki pisliklerin temeli?
Hayvani diyerek düğüm atıp bastırılan ve üstün olarak önüne geçildiği sanılan her türlü tabiat vergisi özellikler birer fünye haline gelmekteler.
Ezcümle...
Bilginiz, vicdanınız, aklınız bu tabii özelliklerinizi kontrol etmekten aciz midir ki bu derece gayri tabii noktalara kaçarak doğal dürtülerinize bu denli savaşlar açmaktasınız?
Adamlık erkek olmanın menkibelerini...kadınlık ise dişi olmanın menkibelerini kullanabilme yetisidir.
Adına sevişmek desen de demesen de...
xenix -- 11.06.2011 - 11:16
O cümlelerde küfür yok. Sittin seneyi kastediyorsan, arapça 60 yıl demektir.
Salaklıkta, eril veya dişil bir şey değildir.
Benim hala anlayamadığım,
Ben, aktaş, wallace4ever küfür etmeyi savunmuyor, küfürlerimizde kadınla ilgili olan kısımları çıkaralım diyor.
Hola ben de etmeyi savunmuyorum diyor. Kim savunuyor küfür etmeyi anlamadım..
Ya da siz neyi savunuyorsunuz onu anlamadım. Veya neye itiraz ettiğinizi?
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 11.06.2011 - 13:22
Ben Hola'yı bana verdiği cevaplardan sonra daha net anladım. Aramızdaki görüş ayrılıklarını bertaraf etmenin imkanı yok, keza yazdığı sorulara cevap verdim, o da bana cevap verdi. Ben de onun cevaplarına cevap vereceğim ama onun da bahsettiği benim de bahsettiğim yine aynı olacak. Tartışma tekdüzeleşiyo, yeni bişey girmiyo devreye.
Farkımız şu aslında kısaca özetlemek gerekirse:
1- Hola, sevişmekle sikişmek arasında bir anlam farkı görmüyor. Her ikisi de cinselliği ima ettiğini düşünüyor. Sadece biri diğerinin daha kaba hali. Benim katılmadığım nokta, bu kaba hal sadece kaba olmadığı. Benim diğer küfürlere karşı bir eleştirim yok. Bir ahlak memuru hiç değilim. Sikmek fiilinin ardında kabalık değil basitlik yatar. Bu basitliğin ardında kadının varoluşuna gösterilen değersizlik yatar. Diğer bir değişle kadın uzuvlarıyla değerlendirilmiş olur, eylemleriyle değil. Tıpkı siyahinin rengiyle değerlendirilmesi gibi. Ben bir siyahiye de asla zenci (ingilizcesi niger) demem, sadece rengiyle değerlendirmiş olacağım için. Doğuştan gelen özelliklerin bu şekilde nesnelleşmesi kaba değil, basittir. Ayrıca adil değildir.
2-Kadın sex ile niye aşağılanmış oluyor diyor Hola. Yani sikmek fiili kadını neden mağdur kılıyor diyor. Aslında mağdur kılmıyor. Bu konuda haklı. Ancak, biz kadının mağduriyetinin daha derine inip belgeliyoruz. Yaptığımız sadece bir tespit. Yoksa küfür eden herkes kadını aşağılamış demek konuya biraz yüzeysel yaklaşmaktır. Kadına atılan tokat, kuşağa bağlanan bel işin sadece görünen yüzleri. Halbuki kullandığımız dilde bile kadının edilgenliği vurgulanıyorsa bu konuya değinmekte yarar var diyoruz.
3- Kadının edilgenliği konusunda da bir ayrım var aramızda. Doğa'yı ön plana çıkararak kadının doğasında bir edilgenlik unsurunun imasını seziyorum Holanın sözlerinden. Bir doğa koşuluna gönderme var yani. Biz de doğanın üstüne yükselmesi gereken insandan bahsediyoruz. Eşeysiz insan varoluşuna vurgu var. Aslında bu sadece kadınlar için değil, ayrılmış ırklar için de geçerli.
4- Bu varoluş ve seçim konusunda tereddütlerimi yazdım. Kendisi buna katılmıyor ve 3. maddede söylediğim gibi bir doğa belirlenimciliğine gidiyor. Bu aslında indirgemeciliğe de yol açar. Öyle ki insan artık doğasıyla anılır. Bir insan olarak insandan ziyade bir hayvan olarak insan. Ancak benim anlatmaya çalıştığım hayvanlığını reddetmeden insanın onun üstünde yükselmesi. Budistler istençlerinden iğrenir ve onları reddeder. Biz istencin hayatın her alanında nesnelleşmesine karşıyız. Bir nevi Nietzsche'nin üst insan kavramı (Nietzche'de kadını bu denklemin dışında bırakarak kendisiyle çelişiyor o ayrı).
HoLa -- 11.06.2011 - 14:11
Son tespitlerinize genel olarak katılıyorum...ama değinmediğiniz noktalar olduğunu da belirtmek istiyorum. Mesela sevişme (veya sikişmeyi) erkeğe mal etmenizin gerekçelerini hala açıklamadınız.
Dün tesadüfen bir film izledim...
...adını sıkça duymuş olmamdan dolayı izlediğimi sanıyordum meğerse izlememişim.
Filmin adı: 8 mm. O filmi izlerken bizim bu konuyu düşünmekten kendimi alamadım dersem yeridir.
Bir kişinin "hayvanlaşması" derken -isterseniz buna "insanın hayvanlaşması" diyelim- oradaki hayvanlaşma kelimesi de metafordur ve de tanımlanması gerekir. Bendenizin bakış açısı itibarı ile, kullandığınız o "hayvanlaşma" ile doğanın alakası yoktur. Doğa ne kirlidir ne de edepsiz. Kısa bir örnek: İnsan dışındaki canlılarda tecavüz yoktur. İkna ederek elde etmek vardır. Çaba ile olur. Emek ile olur. Bunun için katıksız doğa dürtüleri ile hareket eden hayvan dostlara bakacaksınız. Dans eder, kur yapar, normal halinden daha alımlı görünür, kabarır, dikelir, hediye getirir...
(Evimizde bizlerle yaşayan bir sürü hayvan dostlarımız var diye belirtmiştim...arada yazarım serüvenlerimizi. Bu konuya bağlayabileceğim muhteşem gözlemlerim var.)
Aslında insanda izlediğimiz ve tiksinerek hayvani diye adlandırdığımız her türlü edepsizlik, canilik sınıfına giren davranışlar, şiddet ve de kabalık insanidir.
İnsanların doğal dürtüleri saftır, gereklidir, şarttır, kurtulunması, uzaklaşması filan gerekmez.
Bahsettim diye filme kısaca değineyim...porno sektörünün içerisinde yer alan, cezalandırma ve eziyet etme fetişinin nerelere kadar uzanabileceğini anlatan çok çarpıcı bir film. O filmi izlerken yukarıdaki yazımı kurguladım.
Hayvani diyerek aşağılık gördüğünüz ve bu şekilde adlandırdığınız o rezilliklerin tamamı aslında insani. Bu önermemden eminim artık. Eğer insan, salt doğal ortamlarda, salt doğal hali ile kalsaydı sayfalar dolusu yazdığımız rezilliklerin hiç birinin içinde yer almayacaktı görüşündeyim. Nietzsche nin doğa ile insanın barışık olması halinde çok daha üstün olacağını belirtmesinin bence kırılma noktası budur.
Yukarıda örnekleyerek anlatmaya çalıştığım şu ki doğal dürtüleri bastırılan insan zıvanadan çıkmakta, edepsizleşmekte, saldırganlaşmakta ve olmadık yönlere sapmaktadır.
Doğal dürtülerinizin önünü açmalısınız! İçinizde tutarak onların birer cerahat bombası olmasına da izin vermemelisiniz.
Kadınların adına konuşmak doğada yoktur!
İnsan aslında insani özellikleri nedenli dizginlenmesi gereken bir canlıdır.
bwallace4ever -- 11.06.2011 - 15:03
Evet kesinlikle doğru tespit. Hayvanlar doğal halleriye varolur bir niyet sarfetmez. Bilinç olmadığı için edimleri otomatiktir denebilir. Bu bağlamda tecavüz evet insanca birşeydir. Ama DEĞER olgusunu yitirmiş insanca.
Hayvanlardan ayrıldığı nokta bu hususta sadece niyet değil aynı zamanda değerdir.
İnsanın hayvani dürtüleri değerden noksan olduğu sürece nesnelleşir. İnsanca davranış dediğimiz tecavüz gibi olumsuz bir eylem bile bu nesnelleşmenin değerden yoksun halidir aslında. Kökeni hayvandır, taşeronu insan.
Benim altını çizmeye çalıştığım insan, değer veren insandır bu bağlamda. Üzerinde yükselmesi gereken zemin de reddedemeyeceği hayvani güdüleridir.
Dedim ya asla bir budizm değil bahsettiğim. Ama istencine köle olmamış, eşeysiz insan algısı. Varoluşçu bir öğreti. Umarım sen de beni anlamışsındır.
Sex'in erkeğe maledilmesi konusunda şunu belirtmek isterim. Dikkat edersek, bir sevişme erkeğin egemenliği altında olan birşey değil, iki tarafında kutsandığı ve bir çocuk olarak ortaya sevgi gibi bir değer çıktığıdır. Bir ayrım yoktur aslında sevişmede. Erkeğe de mal edilmez kadına da bu bakımda. Ortak paydadadır. Çünkü bir anlam girmiştir işin içine. S.kişmek, erkeğin etken yapısını ortaya koyan bir terimdir. Bu ilişkide bir kişinin üstünlüğü baskındır. Üstte olanın. Ben seni s.kerim dediğin zaman, bu seni döverim veya öldürürümün erkek uzuvlarına dayanan bir açıkalamasıdır. Birini dövmek veya aşağılamak için ne diye seni s.kerim lafı kullanılıyor o zaman lütfen sende bunu açıkla. Hakaret uzuvlar üstünden gidiyor. Kadının altta kaldığı sözde gerçeğini toplum veya insanlık olarak nesnelleştiriyoruz. Buna araç olarak da sex'in erkek üstünlüğü olduğu ön kabulunden hareket ediyoruz. Tekrar soruyorum: Birini dövmek veya aşağılamak için ne diye seni s.kerim lafı kullanılıyor?
HoLa -- 11.06.2011 - 15:36
Bunun cevapları diğer konuda var.
Seks bildiğiniz üzere çeşitli koşullara bağlı bir eylem olarak kabul ettirilir.
Evleneceksin...
Sahibi olacaksın...
Bir kişi ile yapacaksın...
...gibi.
Bu koşulları yerine getirmemek seksi hem ayıp hem de olmaması gereken bir yere taşımakta.
Baal bunu bir önceki konuda dile getirdi. Birisine direk olarak bunu söylemek koşullanmışlığın dışına çıkılması anlamı itibarı ile kişiyi sinirlendirmekte.
"Sikerim" dediğin kişi "Buyur gel baba" dese bittin. Apışır kalırsın; ne? Buhar olursun oradan.
Diğer bir açıklama daha vardı bir başka yazardan...üşendim açıp adına bakmayacağım. Okursa kusuruma bakmasın. Dedi ki: Türkçe de "penis" kelimesinin kaba anlamı itibarı ile "sik" olması ve fiilin de "sikmek" olarak türetilmesi olayı erkeğe mal etmektedir.
Bunu da hatırlattıktan sonra gelelim daha önce de belirtiğim noktaya. Çiftleşmek için elde etmek, ikna etmek şarttır. Bir nevi aşağı indirmektir. Devirmektir yani. Sikerim diyerek bir kişiyi tehdit etmek "Seni deviririm" anlamı taşır. E dedik: "Buyur" dese bittin.
Bir önermede bulunacağım. Belki garipseyecek hatta amacını aşmış olarak niteleyeceksiniz ama...denemesi bedava diyerek; Seks esnasında ensenizin ısırılması...denemediyseniz deneyiniz. Gıdıklanma ile haz arası ilginç bir ürperti hissedeceğinizden eminim. Bazıları bunu o kadar ürpertili bulur ki dayanamaz.
Hayvanlarda da benzeri vardır...ikna ettikten sonra ensesinden illaki ısırır...öyle etkilidir ki bu...paralize olmuş gibi hayvana kal gelir.
Demem o ki, sikerim diye çıkışmak aslında deviririm, indiririm demektir. Seksle, namusla filan alakası yoktur.
Döner dolaşır başa geliriz.
Metaforiktir...saçmadır...gereksizdir.
Konuşmaya dahi değmez.
xenix -- 11.06.2011 - 15:51
Bu konudaki son sözümü söyleyip tekrar başa gelmeyeceğim.
Sevişmek dünyanın en güzel eylemlerinden biridir. Bunun için kadın olsun erkek olsun, karşı cinsi baştan çıkarıcı (ister kıyafet, ister davranışlar, ister beden, ister zeka, ister kur/flört ) her türlü tavrı güzel buluyorum. İnsanların her yerde sevişebilmesini haklı buluyor ve destekliyorum (Yer, zaman, utanma, ahlak hiç birisinin sevişmesine engel olmamasını diliyorum). Kısacası sevişmekle ilgili her şeyi güzel buluyorum.
Başından beri karşı olduğum şey. Her hangi bir cinsi, cinsel organı veya sevişme eylemini öfke, ahlak veya benzeri sebeplerle hakaretin içine katılması ve bunun yarattığı etkidir.
xenix: Takiplerim
bwallace4ever -- 11.06.2011 - 20:06
Bu yorumuna cevabı Xenix aracılığı ile vereceğim, çok güzel anlatmış çünkü.
"Sevişmek dünyanın en güzel eylemlerinden biridir. Bunun için kadın olsun erkek olsun, karşı cinsi baştan çıkarıcı (ister kıyafet, ister davranışlar, ister beden, ister zeka, ister kur/flört ) her türlü tavrı güzel buluyorum. İnsanların her yerde sevişebilmesini haklı buluyor ve destekliyorum "
Sonuna kadar katılıyorum bahsi geçen sevişmekse eğer. Sevişirken birinin beni ensemden ısırması bana haz sağlayacaksa bu da sevişmenin bir parçasıdır.
Hayvan dediğin üremek için sex yapar, zevk için değil(sadece yunuslar zevk için yapar gibi bişey duymuştum ama istisna tabi). İnsanlar çocuk yapmak için bile sevişseler sonra beraber uyurlar.
Belki de Milan Kundera'nın şu sözleri güzel özetler durumu:
"Aşk; çiftleşme arzusunda (sonsuz sayıda kadına kadar uzanabilecek bir tutku) duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur "
Metafor olayına da değineceğim. Metaforlar çok güçlü kavramlardır saygım sonsuz. Hatta yaşayan insan metaforlarla konuşmaldır diyecek kadar ileri gidicem. "Hayvan herif" demek de bir metafordur. Büyük olasılıkla kankamız yeni tanıştığı bir kıza farkında olmadan üslubu bozuk bir laf etmiştir. Biz de ona, vahşi anlamını berisinde taşıyan bir sözcük kullanmışızdır. Burada zararlı çıkan ediminden dolayı arkadaşımızdır.
Ancak sen bi adama siktir git derken, yandan bi teyze "sen kimi s.kiyosun" diye lafa atılırsa, o da haklıdır. Küfrü yiyen kadar kadın da zararlı çıkar. Laf teyze üzerinden karşımızdakine iletilir çünkü.
Anlatmak istediğim, "s.kmek" küfrünün metaforu kadın üzerinden yürür. Beni rahatsız eden bu. Neden hayvan değil, eşşek değil, öküz değil, öldürürüm seni değil, piç değil, bok değil. Ama sk.tir. Ve ya ibne.
Çoğu homofobi karşıtı ibne diyenlere ateş püskürürken neden kadınlar sktir'e ateş püskürmez anlamıyorum.
"Dedi ki: Türkçe de "penis" kelimesinin kaba anlamı itibarı ile "sik" olması ve fiilin de "sikmek" olarak türetilmesi olayı erkeğe mal etmektedir."
Seni penislerim diye daha kibar bir küfür ortaya çıkmış olsaydı, benim yazımın konusu da "penislemenin anlamı" olurdu. Yine uzuvdan çıkan bir hakaret, sadece daha kibarı.
"Metaforiktir...saçmadır...gereksizdir.
Konuşmaya dahi değmez."
"Madde var mıdır yok mudur?" sorusu da insanların için konuşmaya dahi deymez. Bir berbere git sor bakalım "abi madde nedir" diye. "Bırak sen onu da Tayyip aldı başını gidiyo" demesse namerdim.
Halbüki, Heidegger'ından, Descartes'ına herkes bu konuya kafa patlatmştır. Sayfalarca kitap da, bunun değecek bir tartışma olduğunu göstermiştir. Deydiğini düşünmediğin şeyler bazen tartışmaya değer.
Bence sen de deydiğini düşündüğün için yüzlerce yazılan yorumdan (sanırım 130 falan oldu) yarısını kaleme almışsın. (maşallah cevap yetiştiremiyoruz:))
HoLa -- 11.06.2011 - 20:19
Hayvan dediğin üremek için sex yapar, zevk için değil(sadece yunuslar zevk için yapar gibi bişey duymuştum ama istisna tabi). İnsanlar çocuk yapmak için bile sevişseler sonra beraber uyurlar.
...buyurmuşsunuz.
Hayvanın seks yapmak için canını dişine takmasının nedeni nedir peki?
Hazdır haaaaz...
...sendeki libidonun aynısı onda da var.
İnsan prezervatif, hap, spiral ile zevk için seks yapıyor...
...yutmasa, takmasa hiç farkı yok.
:))))
bwallace4ever -- 11.06.2011 - 20:54
Haz insana özgüdür. Hayvanlarınki sadece üreme amaçlıdır. O da hayatta kalmak için.
Dedim ya insan üremek için bile sex yapsa, sonra yine birlikte uyur. Doğacak çocuklarını, sarılarak kutlarlar. İnsana özgü haz bile yine insana özgü olan bir "değere" kavuşur.
Para verip prezo alırsın, para verip geneleve gidersin.
Yine para verip prezo alırsın, bu değersiz dünyaya bir çocuk daha getirmemek için :)))
HoLa -- 11.06.2011 - 21:34
Bu sorunun cevabı nerede?
"Hayvanın seks yapmak için canını dişine takmasının nedeni nedir peki?"
bwallace4ever -- 11.06.2011 - 22:28
Haz mıdır sence. Lütfen yapma ...
Birazdan bir yazı post edicem blog bölümüne. Değerden kastım nedir daha iyi anlayacaksın.
Delişey -- 10.06.2014 - 06:51
:))
her tesadüf ettiğimde hasssiiititirrr(!) diye güldüğüm bir başlık:))))
zortingen kısaca
kadın ve insan
insan ve maymun
erkek ve erkek
v.s v.s
:))
Bu başlığı atabilen "erkek" insan:
"Amacım hiçbir kadını zavallı duruma düşürmek değildir. Tam tersi ne demek istediğimi anlayan arkadaşlar, kadın dediğimiz kavramı bir kadından öte bir insan olarak algıladığım konusunda hemfikirdirler kanımca."
ülenn bu ne? :))
Tamam tamam iyice sıvamışın
kapa telefonu kapa kapaa
:))