ellerim kapıyı tutma ayaklarım dur
kapılar sevgi duyarlı bomba
az önce göz göze geldi iki göz
iki elimden biri yok en genç komşumuz
öldü komşuluktan
her şey değişti gün yirmi dört saat değil
mevsimler şileplerle taşınıyor bir yerden bir yere
sonsuz hızla dolaplar boşalıyor sonsuz hızda
dişlerimizin arasında naylon ve sargı bezi
boşalt içini kızgın demir yağlıboya
boşalt içini soğuk demir
fast food
coca cola
artıyor kalp atışları bindiğimiz atın
ayaklarım dur mahmuzlama
ellerim çekme/koyverme gemi
azıya aldı bu varışsız seferde süvari
banko serum şişesi bütün kulvar
ab grubu kan
artı
avatar
kutuplardan yola çıktı nükleer kıyamet
bir bir eksildi balığın sırtındaki pul
tepemizde kuşbakışı cinayet
bir denizanası bin ölüm haberi
sus-hemşire kayıp fotoğrafta
ruhunu temizler radyasyon şişesinin
ah kuşlar haberci; “yardan haber yok”
ah müjdeci kuşlar; “bu nasıl dünya”
msn-de kekeme konuşur kahreden tuşlar
ey şuaranın gökteki nar taşı
şeffaflığın dayanışmanın emeğin enerjisi
gücün ve geleceğin imgesi sen …
biz değiştirdik ateşin genini biz güneşi
ateş kusan ejderhaya çevirdik
dere yatağına diktik
en büyük heykeli meduza
kökünden kestik tırnaklarını ağacın
havaya korkunun kokusu karıştı
bulutlar geçişsiz ve geçimsiz
su çimdikliyor şimdi bizi uyan uyan
pazar filesinde bir avuç gübre taşıyoruz
on kilo mutant
yönetenler ey
yönetilenlerin kırık karnesi
kanserli hücresi
aynalar kararıyor insan düşleri panik
ataklar sıklaştı semptomlar sayhalar
daha çok / daha-sı çok / kanıt toplamam gerek/ecek
pesimist adamlar koğuşu düpedüz istila
formüller afişler kafa kağıtlarına işlendi optimist gelecek;
“ bu gözler olacakları gör(e)meyecek ”
daha kolayı yok
yalanın çocuklara söylenmesi kadar içbükey
kasıklarımızı tutarak dışbükeyimize
aynada gülmek,
çocuklar gülmüyor işte ! …
nevzat kırkpınar
• 10 / BŞ : takvim yaprakları için notlar
Hüseyin AKTAŞ -- 07.06.2011 - 16:39
"ipin ucu sendedir"...
Nevzat arkadaşımız her gelişinde "nev bir zat" gibi... Eskitemedik kendisini... Ya da o eskimemek için;
Nevzat Kırkpınar; kırkyılda bir kanar oluyor...
Nikah şahidimin dizeleri geliyor usuma:
"yolumuz toprak bizim evimiz kerpiç
ya hergün gel bize ya da uğrama hiç"
Her gün olmasa da ayda bir selam gönder Nevzat arkadaşım...
Baal -- 07.06.2011 - 20:35
Şiiri okudum.
Her zaman ki gibi ,yine bir şey anlamadım.
Cidden tedavisini bilen varsa bir yol göstersin.
Hüseyin AKTAŞ -- 08.06.2011 - 05:51
"Sözlerin manası sabittir elbette; lakin söylenmek isteneni tam anlamıyla duymak için inmeniz gereken kuyunun derinliği değişkendir." (Yuri Demichtinkhi)
Bu başlığı düşünerek sabahleyin bilgisayarı açtığımda sonsuz ekranında yukarıdaki aforizma;özdeyiş çıktı karşıma...
Şiire yapılan ikinci yorumu akşamdan okumuştum ve "işte şaire bir ipucu daha" demiştim kendi kendime... İnsanı pesimist olmaya iten sorunlar yumağındaki ipuçlarından biri daha...
Burada ben şiiri anladım diye hava atmak gibi, bilgiçlik taslamak gibi derdim yok... Çünkü şiir şairini bile aşabilen bir sanat dalıdır. Bazen şair ne yazdığının farkında olmadan kastını aşar. Buna "şairini gölgeleyen şiirler" diyor ve "Varmak için o güzel yarınlara/ bizim de dağlarımız vardır/ Ernesto Che Guevara" dizelerinin kendisini aştığını; gölgelediğini söylüyor Metin Demirtaş... Bu yüzden şiirler anlaşılmaktan ziyade anlaşılmaya çalışılır... Ve herkes kendisine bir anlama noktası bulur şiirde ve kendisini oraya oturtur ya da şiirin orasından tutar...
Başka başlıklar altında kimi arkadaşlara "ağzına sağlık" dedirten bir arkadaşın, burada;
"Şiiri okudum.
Her zaman ki gibi, yine bir şey anlamadım.
Cidden tedavisini bilen varsa bir yol göstersin."
demesi, insanın pesimist olmasına neden olabilecek bir olaydır benim açımdan... Şimdi burada bu anlama yetersizliğine düşen arkadaşın belli ki
imge
imgelem
metafor
anafor
mecaz
hiciv
anlam
anlam kayması
ve bunlara benzer bir çok konuda hiç bir çalışması yok... Söz denilen belanın ne tür bir dert ve derman olduğundan haberi yok... Dolayısı ile "Küfür" gibi bir konuda, insanın söz söylemek yoluyla aşağılandığı/yüceltildiği bir konuda, toplumsal alandaki etkileşimleri anlaması ne kadar mümkündür?
Yukarıdaki şiiri anladığı kadar mümkündür işte...
Diyeceksiniz ki ya bu şiiri anlamamıştır ama küfür konusunda anlamıştır... Ya da orada söylediği doğrudur...
Evet bu görüş de haklı olabilir... Ancak kazın ayağı öyle değildir. Buradaki şiiri hiç anlamayışının nedenleri orada da geçerlidir. Çünkü Hola ne diyor Baal için;
"Kaç yazıdır Baal adlı yazar arkadaşın değindiği noktaya değinmek istedim...
...bu yazımda da onun çıkış noktasına değineceğim.
Minik bir iki cümlede çok doğru düğmelere basıverdi aslında.
"S.k.lmek" kötü, ayıp, aşağılayıcı bir şey midir" diyor özetle..."
( http://www.sonsuz.us/node/kufurun_anlami#new)
Burada Baal ve Hola'nın kaçırdığı söz konusu eylemin, doğal akışı içerisinde geçekleştiğinde "sevişme" dediğimiz; insana haz veren ve her insanın sevebileceği bir eylem iken, aynı eyleme tehdit ve zor katarak kişinin iradesi dışında kişiye dayatılmasının, o güzel eylemi "küfür" dediğimiz kötülüğe dönüştürdüğünü göremiyor oluşudur. (Ya da görüp de görmezden geliyor oluşudur... Baal için görmezden geliyor diyemeyeceğim ama Hola için kuşkuluyum...) Biz sevişmenin bir güzellik, ama iradesi dışında sevişmeye zorlanmanın tecavüz; küfür olduğunu ve küfrün her türlüsünün insanı ama insanın da en çok kadın yanını aşağıladığını en masum sözcüklerle anlatmaya çalıştığımız halde anlatamadık arkadaşlara...
Neden anlatamadık?
Neden anlatamadığımızın İPUCUNU yukarıdaki ikinci yorumda veriyor Baal arkadaş...
Çünkü sözcük bilinci yok!
Çünkü sözcük sanatlarından vazgeçtim de sözcüklerin içerdiği "şeytanlıklardan" haberi yok. Çünkü şeytan ayrıntıda gizlidir...
Söylediklerinin ne anlama geldiğini kendileri de bilmiyorlar... Şekilde görüldüğü gibi...
Amacım bir başka başlıktaki tartışmayı buraya taşımak değil... Hele hele böyle güzel bir şairin, güzel bir şiiri altında, diğer başlık altında yaşadığım bir çirkinliği buraya taşımak hiç değil... Ama Baal'ın kendisinin de farkında olmadan buraya taşıdığı bir pesimistlik var burada... Şiirin adı "Pesimist olmanın ipuçları" idi ya, Baal da bize pesimist olmak için bir ipucu daha vermiş burada...
Hiç bir şair şiirinde "ben şunu demek istedim" demez... Bunu dediği zaman şiirinin şiir olmadığını bilir... Ama Baal anlamamış hiç bir şey... Şimdi şiir mi şiir değil, Baal mı yetersiz?
Sayın Baal,
Nevzat Kırkpınar size yanıt vermez ama ben size yardımcı olmaya çalışayım; neresini anlamadınız?
Diyeceksiniz şimdi; "nerem doğru ki?..."
Diyeceğim ki o vakit: "Moissej Kagan, Güzellik Bilimi Olarak Estetik ve Sanat";
Oku da gel!...
Ya da namı diğer Kuri; Muharrem Ender Öndeş; şöyle derdi böyle sorulara; "Amuda kalk amuda!"
Alma şairin ahını çıkarır aheste aheste; yaaa, nasıl, hoşuna gitti mi?!...
Baal -- 09.06.2011 - 11:25
Sözcük bilincine sahip olmakla bir şiiri anlamak aynı şey değildir. Eğer aynı olsaydı.Herkes okuduğu şiirden kendine göre bir anlam çıkaramazdı.Şiirden anlamamamın nedeni olarak gördüğünüz şeyle, zaten şiirlerin doğası hakkındaki düşünceniz çelişiyor.
Başta alıntıladığınız Yuri Demichtinkhi sözünü tekrar düşünmenizi isterim.
Ayrıca şiirden anlamıyor olmam. Küfürden anlamayacağım anlamına gelmez.Her yazılan ve söylenen şiirsel olmadığı gibi küfürlerde şiirsel değildir.Neyin şiirsel olup olamayacağı konusundada Hola arkadaş gibi düşünüyorum.
Nevzat Kırkpınar'a ve şiirine saygısızlık yapmak gibi bir niyetle değil, karşılaştığım her şiirle ilgili bir problemi paylaşmak niyetiyle yazdım.
Eğer anlamı ben yükleyeceksem ortada şiir yok demektir.
Hüseyin AKTAŞ -- 09.06.2011 - 11:42
Anlamı şair yükler şiire...
Siz yüklenir gidersiniz kendinizce... Yüklenemiyorsanız dert etmeyin, yüksüz daha hafif olursunuz...
Gerçi kimi yüklenince hafifler, kimi yükünü dökünce...
Kimi boşken ağırdır kimi dolunca...
Ne demiş Karacaoğlan;
"insan kısım kısım yer damar damar"
Kimi kısım kısım yer, kimi damar damar yer...
Kimi anlamı yükler kimi anlamı yüklenir gider...
Kimi anlar gider
Kimi anlanır gider
Kimi biner bu eşeğe
Kimi semer
ağacını kırar gider...
Baal -- 09.06.2011 - 13:09
Mesela şiirsel cevabınızı okudum .
O an kızdınız mı?küstünüz mü?yoksa şefkat duyarak mı yazdınız? sevgiyle mi coştunuz? duyguyu yakalayamıyorum .
Sanki biraz alay ettiniz gibi geliyor ama ondan da tam emin değilim.
Tam emin olmadığım halde alay ettiğinizi düşünmekde istemiyorum.
İşte şiir karşısındaki durumum.
Hüseyin AKTAŞ -- 10.06.2011 - 06:51
" Tütünü bilir misin?
"Kız saçı" demiş zeybekler,
Su içmez her damardan,
Yerini kolay beğenmez,
Üşür
Naz eder,
Darılır
İki parmak arasında kıyılmış,
Bir parçası var kalbimin
İncecik, ak kağıtlara sarılır,
Dar vakit yanar da verir kendini.
Dostun susan dudağına..." (Ahmet ARİF)
Anlamı bilir misin?...
"kız saçı demiş zeybekler/..."...
Baal -- 11.06.2011 - 09:39
Sevgili Hüseyin Aktaş,
Tütün doğranınca saç gibi oluyor. Fakat bu benzetme zeybekler tarafından yapıldığına göre , galiba anlatmak istediği normal bildiğimiz,saç deyince ilk akla gelen, ' kız saçı' değildir diye düşünüyorum . Yanlış mıyım?
Şairin beni serbest çağrışıma bırakmasına dayanıyorum.Aklıma bin türlü şey geliyor.
Hayatta en zorlandığın şeylerden birisi seçim yapmak, çok şey arasından birini seçmektir.
Baal -- 08.01.2012 - 22:18
Sayın Aktaş ,bu diyalogtan beri şiir okumaya daha fazla zaman ayırıyorum...Şairlere ,akımlara dönemlere dikkat ediyorum..Bazen bir şiiri okumaya başladığımda son kelimesine kadar dikkatim dağılmadan okuyabiliyorum duygu akıp gidiyor...genelde meşhur olmuş şiirlerde böyle oluyor...Sonuna kadar dikkatim dağılmadan okuyamadığım pek çok şiirde denk geliyor. Ama yine de kendimi biraz ilerlemiş hissediyorum.Saygılar.