Sevgi, gizlilikten hoşlanır, insan gizli olana tutulur daha çok ! İnsanın doğası, yapısı ilgi alanı bu ! Görmüyor musunuz dervişler, sofular devamlı gizli olanı arıyorlar. Bütün canlıların kaynağı Güneşi arayan varmı hiç ? Güneşi ortadan kaldıralım yeryüzünde yaşam diye bir şey kalmaz! Bir şeyleri düşleyen hayal eden olmaz! Doğa yı bilecek insan da kalmaz,yerinde yerler eser. Gizliyi arıyor derviş ve sofular,ama o gizli hiç ses vermiyor. Hemde milyonlarca yıldan beri ! " HU " demeler de boşa çıkıyor. Gerçekte bulunan bir şey yok ! Bulunsa bulunsa baş dönmesi buluyorlar! Neden ? Çünki " HU " deyip dönerken oksijen yokluğu nedeniyle başları dönüyor.Böylece kendi olurlarının iyimserliğiyle "Allah " i bulduklarını sanıyorlar.
06 HAZİRAN 2011 -ALMANYA
Selam arkadaşlar beni anlamıyor yada ben anlatamıyorum.Eleştiri yaparken yazılan yazı hakkında eleştiri yapın.Benim adıma eleştiri yapmayın.Bu yazılarım çoğu sitelerde yayınladığı için o sitelerden kendi yazılarımı kopyalayıp bu siteye gönderiyorum.Ben çünkü yerine çünki yazabilirim.
Ama Türkçe'mizde bla bla diye bir kelime yok,bunu kasdettim.
Bazı arkadaşlar yazılarımı değil direk beni eleştiriyor, buna karşı çıkıyorum. Selamlar.
gamaro -- 06.06.2011 - 17:36
Ben bütün yazılarınızda... hani pozitif çağrışımlara açık olsalar bile, yani nası diyeyim... Sanki kafede bi kızla oturuyormuşsunuz da, bir yandan güzel konuşup onu tavlamaya çalışırken öte yandan çay kaşığıyla anlamsız bir takım çevirme hareketleri yapıyorsunuz gibisinden bir mizansen canlanıyor gözümün önünde.
Nasıldı yabancının sözü, hah tamam, akustik yok:)
Alınmayınız lütfen, naçizane bi okuyucu eleştirisi ve yazılarınızın bende bıraktığı impression only:)
xenix -- 06.06.2011 - 18:24
Yazıyı eleştirince cevap veriyor musunuz? Diğer başlıkta G milat yazınızın içeriğini eleştirdi, tuttunuz bla bla lafına takıldınız.
Her neyse eleştirelim bakalım içeriği ne cevap vereceksiniz.
"Çünki " HU " deyip dönerken oksijen yokluğu nedeniyle başları dönüyor.Böylece kendi olurlarının iyimserliğiyle "Allah " i bulduklarını sanıyorlar."
selami sagir -- 08.06.2011 - 20:50
Sayin xenix " HU" Deyipte dönmeme gerek yok.Siz dönün basinizin etrafinda devamli sonucun ne oldugunu görürsünüz.Bundan dogal ne olabilir.Sonunda döne döne düsersiniz.Siz hic cocuklarla oynadiniz mi ? Eger oynasaydiniz bunun farkina varirdiniz.Selamlar.
selami sagir -- 08.06.2011 - 20:57
Sayin gamaro alinmama gerek yok degerlendire bilirsiniz.Bu en tabi hakkiniz.
Yalniz bu sitede dikkatimi ceken kisilerin dogru dürüst ismi yok mu ? Türkce'ye cevirmek istiyorum.
" gamaro " Bizim karadenizde bazen kayiklarin kamarasi olur dil sürtmesi olarak gamaro denir.
" xenix " Bir anlam veremedim.
Ismin SELAMI Soy adim SAGIR
Trabzon-Arakli nufüsüna kayitliyim.
1955 Dogumluyum.
Allah'tan cekinmeyip sizden mi cekinecegim.Buyrun gercek isminizle yazin.Selamlar
xenix -- 08.06.2011 - 21:24
Mevleviler o zaman biyoloji kanunlarına karşı geliyor ve birer mucize oluyorlar. Döne döne düşmediklerine göre? Ayrıca dönmek etraftaki oksijeni nasıl azaltır? Dönünce oksijen başka bir şeye mi dönüşüyor?
Biz burada insanların tc kimlikleri ile değil düşünceleri ile ilgileniyoruz. Gamaronun tespitlerine de katılıyorum bu durumda, sizin amacınız adınızı yaşadığınız yeri falan reklam yapmak galiba.
xenix: Takiplerim
gamaro -- 08.06.2011 - 23:12
Ne güzel, hem doğru hem dürüst bir isminiz var, allah bağışlasın:)
Ben de Aylin Candaner, 35 yaşında 171 boyunda 61 kiloluk bir bayanım, şirket yöneticisiyim ve bekarım.
selami sagir -- 09.06.2011 - 16:55
Tesekkür ederim Aylin Hanim ne güzel iste kimin kim oldugunu bilmek.Ne var bunda is bu kadar kolayken
kafamin almadigi bir kelime ile ugrasmak " gamaro" niyekine. Selamlar.
selami sagir -- 09.06.2011 - 17:00
Sayin " xenix " Kusura bakma bir filmin parcasimisiniz.Yoksa yazilmamis bir romanin baslangicindamisiniz.
Neyin reklamini yapiyorum ? Bunu anlamak icin galiba biraz beceri lazim,sizdede bu beceri var galiba.
Gir google ye bul beni .Olay bu .
Sayet benim düsüncelerim size uymuyorsa es gecin olur biter.
Evimde 3000 kanal var istedigime es gecerim istedigimi seyrederim.Selamlar.
gamaro -- 09.06.2011 - 20:22
Ne demek sayın Sağır, asıl ben teşekkür ederim. Ben de uzun yıllar yurtdışında kaldım ama insanın vatanı gibi yok.
Bir yazımı paylaşmak istiyorum bu fırsatla;
Büyük insan, düşler sokağı müdavimi Ernesto... Neden herkes küba'lı zannediyor seni, bunu anlamak çok zor... Şimdi burda, sigara dumanıyla boğulmuşken kapalı bir mekanda, nasıl da aldı götürdü beni bu soru... nasıl da inceden inceye basıyor keder.. İnanılır gibi değil... Che'yi seven nereli olduğunu bilmelidir, bu her enternasyonalistin Arjantine borcudur, lamı cimi yok.
Bounes Aires 2008
xenix -- 09.06.2011 - 21:51
"Gir google ye bul beni .Olay bu "
G Milat -- 09.06.2011 - 22:31
bla bla bla Bey,
Icerik elestrilsin deyip de insanlarin kimligiyle, kutuguyle ilgilenmek tuhaf oldugu kadar da tutarsizlik arz eden bir davranis degil midir?
Bir yazinin yazarinin ismi o yaziyi degerli kilmaz. Yazinin kendi karakteri varsa, her kelime bir digerinde harmoniyle eriyorsa ve temelinde bir "fikir" varsa iste o zaman yazi kendi mukemmelligini olusturur... Aksi takdirde vurunca icinde kendi tiz sesi yankilanan tenekeler gibi kelimeler inler durur...
Ne yani, Andre Gide'nin ismi Anne Gitme, (Fyodor)Dostoevsky'ninki Tostyemezki olsaydi; onlarin yazilarini okurken aldigimiz haz farkli mi olacakti????
*G Milat*
G Milat -- 10.06.2011 - 05:45
Bu arada bir sey daha dikkatimi cekiyor yazilarinizda. Sonuna tarih ve ulke ismi ekliyorsunuz. Bunu ben de yapacagim bundan sonra.. Hos duruyor, gayet afilli...
30 Shybutt, PLÜTON
Saygilar efendim...
*G Milat*
selami sagir -- 10.06.2011 - 21:41
Ne yaparsiniz Sayin G.Milat bu da bir beceri isi.Yalniz taklitlerden kacininiz, cünki her seyin taklidi var.
Selami Sagir 'in da taklitleri var face book'ta duyurulur.
Fazlada yakisikli degilim ama adamlar benim resimlerimi kendi profillerinde kullaniyorlar.
Tarak özürlüyüm biraz,bira dan kalma göbek,birde lazlara mahsuz bir burun.
Selamlarimi iletirim.
selami sagir -- 10.06.2011 - 21:53
Paylasim icin tesekkürler. Aylin Hanim .Bilmiyorum " Vatani gibi yok " size göre dogrudur.Benim adima pek fark etmiyor.
32 Senedir Almanya'dayim her sene izine gelirim Türkiye'ye, genelde izinlerim.Istanbul, Ankara,Samsun,Trabzon ve Izmir arasinda gecer.Denizi cok severim.
Biz Almanya " Yabanci " Türkiye'de " Alamanci " yani benim icin pekde kayde deger bir sorun degil,vatandan ayri olmak.Selamlarimi iletirken kendinize iyi bakin.
G Milat -- 10.06.2011 - 22:07
Isim, kutuk bilgileri, dunya gorusu(pek onemli dgl belirtmeseniz de olur), yasadigin ulke, isin ve gelirin, dis gorunus hakkinda kisaca bilgi, facebook adresinden ekle anlamina gelecek imalar, mal varligi, aranilan ozellillikler vs....
Adaylara basarilar dilemeyecek misiniz?
*G Milat*
HoLa -- 10.06.2011 - 22:17
Yahu ne zaman benim 300 kanallık TV yi açıp seyretsem 299 kanalı kaçırıyorum...
...2999 kanalı kaçırmak nasıl bir duygu acep?
gamaro -- 10.06.2011 - 22:44
Yalnızlık çok zor... Bir el, bir parça sıcaklık, dokunamadığın beden, duymadığın ses... oysa uzandığın yerde birini görmek ne güzel. Suç bende ama anladım... ipi sert buldum kıravatı yumuşak, bir kez bile bağlanmadan geçti gitti en güzel yıllarım...
Mexico City 2007
selami sagir -- 10.06.2011 - 22:48
Sayin G.Milat
Istenmeyen seslere gürültü denir. Ne su sesinden nede kadin sesinden,nede para sesinden bahsedilir.
Sadece istenmeyen ses gürültüdür deniliyor.Ruhun gidasidir denen müzik eger dinlenmek istenmiyorsa
gürültüden baska bir sey degildir,faydasizdir.Umarim her seyi anlatmak istedim burda.Selamlar.
Son yazdigim yaziya lütfen bakin yorumlariniz bekliyorum.Belki yine ipligimi pazara cikarirsin.
Yazinin basligi "Tanrilar ve Insan "
G Milat -- 11.06.2011 - 08:37
Anlaşılan mizahtan yoksun olan beyinlerle ciddiyetle konuşmak gerek zira mizahın içindeki ciddiyeti göremeyebiliyorlar..
Peki madem.... Buyrun!
Yukarıdaki yazıyla ilgili, değişik alanlardaki eleştrilerimi sunmak istiyorum Sayın Selami Sağır (yüksek müsadenizle Efendim),
Sosyolojik açıdan : Aslına bakarsanız yoğun bir toplumsal döngüde yaşadığımız şu dönemde, yazıda da bahsettiğiniz gibi "Bütün canlıların kaynağı Güneşi arayan varmı hiç ?" cumlesiyle, toplumun insanlar üzerindeki etkisinin kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. Bu durum muhtelif şekillerde açıklanmaya çalışılsa da hepimizin de bildiği normsal ve toplumsal ahlaki ölçülerde bireylerin toplumların kabul ettikleri bazı değerleri sorgulamaksızın kabul ettikleri bir gerçek. Lakin bu Güneş'i aramayan insanların olmadığı anlamına gelmez.Toplumsallaşma sonucunda oluşan baskıları kabul etmeyen birçok kesim, yukarıda bahsettiğiniz "HU"cular gibi birbirlerini kopyalamak yerine yeni bir şeyler üretmek için -toplumdan dışlanmak pahasına- bildikleri yoldan gitmeye devam ediyorlar. Yani toplumsal açıdan baktığımda yazınız çok fazla genellenmiş ve gereksizce abdal, derviş ve sayyahlara hakaret vari sözler sarf edilmiş. Katılmıyorum.
Psikolojik açıdan : İnsanların an'lik hallerini ve içlerinde bulundukları buhranın pek çok şekilde dışa vurumu söz konusudur.Bu durumda insan psikolojisindeki savunma mekanizmaları otomatik olarak devreye girer. Yukarıda geçen "Sevgi, gizlilikten hoşlanır, insan gizli olana tutulur daha çok ! İnsanın doğası, yapısı ilgi alanı bu !" cümlesini açıklayan mekanizma ise yücelestirmedir. İnsan bilmediği şeyleri yüceltip, kendisini tapma, sevme vs duygularına sürükler. Bu doğru bir tespittir. Katılıyorum.
Felsefi açıdan : Yüzyıllardır süregelmiş bir düşünce sisteminden iki cümleyle bahsetmek oldukça zor olsa da bazı akımları açıklamaya çalışacağım. Felsefi açıdan "Gizliyi arıyor derviş ve sofular,ama o gizli hiç ses vermiyor. " cümlesini ele alacak olursak (aslında tasavvuf konusudur bu; fakat tasavvufun da köklü bir felsefesi vardır.O yüzden felsefe içinde değerlendirme yapmayı uygun gördüm) Derviş ve sofu dediğiniz anda aklıma Fuzuli ve İbn-i Sina geldi. Bunlar Ortadoğu felsesine damgalarını vuran insanlardır. Gizlilik dedikleri şey kendi içlerindeki bilinci/bilgiyi/ruhu/erk'i bulabilmektir.Metafizikle fiziği birleştirmeye çalışıp ontoloji alanında yazılar yazmışlardır. Bu gizlilik dediğiniz ve dervişleri asaladığınız durumun hiç bir felsefi dayanağı yoktur. Katılmıyorum.
Bilimsel açıdan : İnsanların denge sistemi kontrol eden bir kaç ana sistem vardır. Beyincik, iç kulak ve gözlerdir. Çok hızlı nefes alıp vermek, etrafında dönmek, hızla bir yerden düşmek vs gibi dengeyi olumsuz yönden etkileyecek durumlarda kısa süreli bilinç kaybı denilen durum yaşanabilir. Sizin "HU" çekmek olarak tanımladığınız bu durum insanların kısa süreliğine bilinçlerinin kapanması halidir. Baş dönmesi de buna eklenebilir (hatta baş dönmesi süreklilik kazanırsa Vertigo hastalığı başlamıştır ki bunun konuyla ilgisi yok. Sadece söylemek istedim)
Filolojik açıdan : Yazınıza dil bilımısel açıdan bakmak istedim; fakat o kadar çok yazım yanlısı var ki... Bakmasam daha iyi olacak... -de,-da bağlaçını ayrı yazıp, çünki'ye "çünkü" derseniz yeter benim için. Ama demezseniz de pek umursamam.
Siyasi ve Dini açıdan : Dinin siyasallaşmasıyla (ki aslında çoğu din siyasaldır) insanları cemaatlerde toplayıp siyasete alet etmek isteyen birçok bilmiş insan mevcut. Yazının genelinde bahsedilen "HU"cular Kadiri Tarikatının(aslında Naksibendi tarikatının bir koludur) üyeleridir. Bu tarikatın siyasi yönü ise politikacıların bu tarikatlere destek vermesidir. Bunun nedenini de şöyle açıklayabilirim sanırım; her eve tek tek gidip oy istemek imkansızdır. Bir tarikatın en az bin üyesi olduğunu düşünürsek(bunları aileleri de hesaba katılırsa sayı hayli artacaktır) parti liderleri, tarikat önderiyle iyi ilişkilerde olursa sadece tarikat liderine vereceği rusvet, hemencecik bin kişinin oyunu cebe indirmektir. Tarikat lideri ne derse "o" olur. Siyasiler de bu "HU"cular gibi tarikatleri sonuna kadar desteklerler.
Mitolojik açıdan : Bir mitolojiye dayandığını sanmıyorum. "HU" tanrıçası diye bir tanrıça duymadım hiç.
Tarihsel açıdan : "HU"cular olarak tanımladığınız zikir şeklinin aslında de pek de tarihsel bir geçmişi yoktur. Lideri, Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu. 1987’de imamlıktan emekliye ayrıldıktan sonra canı sıkılmış olacak ki Nakşibendi Tarikatinden ayrılıp böyle bir tarikat kurarak yeni bir akım başlatmış. Tarihsel süreçte benzerleri görülse de kendisi ilktir ve çok yenidir.
İktisadi-Ekonomik açıdan : "HU"cu olmanın iktisadi ve ekonomik açıdan değerlendirilmesi ise; üyelerinin ceplerinden çıkan paraların liderleri tarafından ABD'nin Chicago eyaletine gidilip bu paraları aklayıp ülkeye geri dönüp bunları çoğunlukla çiftlik evinde yiyerek ülkenin kalkınmasına pek de yardımcı olamayn bir sistem oluşturulmuş diyebiliriz. Bazen kar amacı güden şirketler kurulsa da genel anlamda üyelerin(işçilerin) lidere verdikleri paraların oluşturduğu köle sistemi var diyebiliriz. Kapitalizm bile bundan daha mantıklı bir ekonomik döngüye sahiptir.
Arkeolojik açıdan : Bu "HU"cular ölünce fosilleşen kemiklerinin hala zikir çekiyor olabileceğinden şüpheleniliyor. Kesin bir kanıt yok. bunun için en az 300bin yıl beklemeliymişiz.
Evet, ilgi alanlarımdan bazılarıyla (butun ilgi alanlarimla ilgili bir sey yazmaya kalksam.....) yazınıza eleştrilerimi sunmak istedim...
****NOT:Haaa bir paragraflık, çalakalem yazılmış, içinde "fikir"taşımayan, büyük ihtimalle birinin kıçını kaşıyarak yazdığı bu "Hu ile Yaşam" yazısı bu kadar ciddi yorumu hak eder mi?? Bilinmez(!?)
Saygılar Efendim..
11 Haziran, Los Angeles
*G Milat*
gamaro -- 11.06.2011 - 10:27
heeaa, huuu ve nefessiz kalana kadar kadar böyle muhtelif seslerle dolu çok süper bi gece geçirdim :)
11 Haziran, Longitude: 31° 3' 20" East, Latitude: 36° 51' 46" North
selami sagir -- 12.06.2011 - 12:18
Sayin G.Milat Paylasim icin tesekkürler. Güzel .
Ama ne yazikki yine yazinizin arasina elestiriye acik olmayan kelimeler koymussunuz.Yine de agir dilinizi kullanmaya tercih etmissiniz., Neyse yine de kusur sayilmaz.Benim adima memnun oldum.
Yazimi bazi kisilere hakaret bahiyetinde bildirinize katilmiyorum.Yazimda kimseye hakaret etmedim.
Sizin benim yazdigim" HU " Kelimesini anlayis tarziniz galiba degisik.Bende böyle bir kanaat uyandirdi.
Her hangi bir tarikatida kasdetmedim.
Hani Allah'i bulmak icin dönüyorlar ya ben onlari kasdettim.
Selamlarimi iletirim.
Misafir -- 17.06.2011 - 07:13
Sayın Selami Sağır, yazılarınızı çok etkileyici buluyorum, sizinle tanışmak isterim.
G Milat -- 17.06.2011 - 08:42
Taklitlerinden kacininiz...
*G Milat*
Delişey -- 17.06.2011 - 08:59
daha benimle tanışmak isteyen bir kişi çıkmadı valla ne talihsizim ayyyy:PPPP oncada yazı yazıyorum güzel güzel:PPPPPPP
sanalmanik -- 06.06.2014 - 05:28
tartışma yok okey;
"Görmüyor musunuz dervişler, sofular devamlı gizli olanı arıyorlar. Gizliyi arıyor derviş ve sofular,ama o gizli hiç ses vermiyor."
NiLLL -- 07.06.2014 - 15:45
Siz Hu ' yu anlamamışsınız!..
Sufizm'i , tasavvufun bir kolu olan , mevlevi tasavvufunun bir ritüeline ( sema ) sıkıştırmağa çalışmışınız.
Sufi kendini aramaya sadakatle adanmış kişidir. Kendini aramaya sadakatle adanan kişi er geç kendini bulur!...
Kendini bulan kişi kendinin ve dolayısıyla evrenin tüm sırlarına vakıf olur. temel amaç yaşamın amacına ve felsefelerin cevap bulamadığı "hakikat nedir ?" temel sorununa cevap bulmak tır.
Yoksa bir takım hareketler yapıp oksijen tasarruf etmek değill.
bu yolda kendini bulamayanlar -vazgeçenler için tehlikeli olan şey kendini bulamamış olmanın verdiği derin ızdırap ,yoldan nefret, bunalım, içsel yıkım, psikolojik travma,şüphecilik, güven kaybı ,hayata küsmüşlük , dır. Bulamayan kişi, aramaktan vazgeçerse arayıştan önceki durumdan çok daha kötü durumlara düşer.Bu tehlikeli yola girmeye yeltenenler, çok zorlu ve çileli imtihanlardanve yollardan geçerler.
kendini bulan yüzbinlerce doğulu batılı kuzeyli güneyli dervis ermis var.hepsi tek bir ağızdan teklik bilincine ulaştıklarını söyler durur. hepsi birden yalan söylemiş olamaz.ama ulaştıkları yeri işaret etmekten başka bişey katamadılar ki bu bile çok iyi bir baslangıçtır bizim için.
-- 12.07.2014 - 11:00
bence de HU yanlış anlatılıyor...