Bir çoğunuzun paradan nefret ettiğini biliyorum. Hele para = güç gibi bir eşitlikten daha da nefret ettiğinizi. Ama bu nefretiniz gerçeği değiştirmeyecektir. Sizin bütün gününüzün çoğu zamanınızın bu gücü kazanmak için uğraştığınız gerçeğini.
Peki neden nefret ediyorsunuz paradan. Elbette sizde olmadığı için. Gücü kıskanıyorsunuz. Parası olanın önünde açılan kapıları, yaptıklarını, dilediğini ele geçirdiğini, dilediğine istediğini yaptırdığını kıskanıyorsunuz. Aynı güç sizde olsa, siz de yaptıracaksınız bunları. Ama yok, bu yüzden nefret ediyorsunuz ve eşitlik dolu bir dünya için çığlıklarınız yükseliyor. Ama gücünüz yok. Daha doğrusu paranız yok...
Bakın ülkelere, güç (para) kimdeyse onlar yönetmiştir. Hatta dünyaya bakın. Sayıca az olmalarının hiç bir önemi yok. Parası olanlar yönetiyor tüm dünyayı. Boşuna savaşmayın bununla. Siz paraya düşmanlık yaptıkça o değer kazanacak, daha çok güçlenecektir.
Kapitalizmin bir tek sonu olabilir. Herkesin kapitalist olması. Yanlış duymadınız. Herkes para ve güçle dost olduğunda kapitalizm kaybolacaktır. Çünkü bu sistemin var olması, ona öfke duyan kölelerin sayesindedir. Kölelikten kurtulmanın yolu ise, efendi olmaktır. Herkesin efendi olduğu bir dünyada, kölelik kalmayacaktır.
Nibelunga -- 05.06.2011 - 21:08
Saron, bakış açınız çok ilgimi çekti. Öfkeli köleler, kapitalizmi besliyor demişsiniz. Kelimelerinizi de çok enteresan seçmişsiniz: hem öfkeli, hem de köle. Öfkeli karşı olmayı çağrıştırırken; köle boyun eğmişliği tanımlıyor. Bu durumda öfkeli köleler, zaten sistemi kabullenmiş olmuyorlar mı? Sistem çoğunluk tarafından onaylanmış, para zaten güç nesnesi ve çoğunluk da onun peşinde.. değil mi?
xenix -- 06.06.2011 - 18:01
Bilge sormuş öğrencisine.
- Bir köle ne ister?
- Özgürlük ister efendim.
- Hayır,
- Nasıl yani neden özgürlük istemesin.
- Bir köle, efendi olup köleleri olsun ister.
Yazdığınız yazı bu küçük diyaloğu çağrıştırdı.
xenix: Takiplerim
Misafir -- 10.04.2012 - 17:38
bahsettiğiniz, kapitalizmin tek sonunun herkesin kapitalist olacağı ile mümkün olacağı fikrinde kaçırdığınız bir nokta olabilir.kapitalizm sizin bahsettiğiniz şekilde biterse bu insanlığı da beraberinde götüreceği anlamına geliyor.
Kambur Kerim -- 10.04.2012 - 20:00
Bu saron, çok ''cins'' bir adam. Ancak gerçek bir sosyalist yukarıdaki şekilde (örtülü) bir ironi yaparak böyle bir konu açabilir. Ne diyeceğimi şaşırdım. Bir kapitalist asla, öfke duyan köleler... siz paraya düşmanlık yaptıkça o değer kazanacak... yorumlarını yapmaz.
Çok eğlenceli, herkesin efendi olduğu dünya ...Huzur İslam'da gibi olmuş.
Hüseyin AKTAŞ -- 11.04.2012 - 05:48
Hiç kimsenin "efendi" olmadığı bir dünya:)
Kambur Kerim -- 11.04.2012 - 07:44
Bu tümceni yüreğin yetiyorsa, bizim evde başbayana karşı söyle ;-))
Yahu daha köleci toplum sisteminden, feodaliteye geçemedim ben. Aaah, ah.
mor -- 11.04.2012 - 07:53
ben paradan nefret etmiyorum para beni seviyor ben parayı,
hem de parayı internetten hiç sermayesiz emeksiz kazanınca :))
Hüseyin AKTAŞ -- 11.04.2012 - 08:07
Önce onlar efendi oldular zaten Kambur:) Sonra köle evden pırtınca çivisi çıktı dünyanın. San bir doz spartacus yolluyorum iyi gelir:))
Moruk -- 09.10.2012 - 14:51
Paranın iktisattaki anlamı, ekonomik değeri temsil eden bir araç olmasıdır, yani para, maddi değeri temsil eder, bir değer ölçme aracıdır, malların, metaların görece değeri para ile ölçülür ve ifade edilir.
Paranın ikinci işlevi, muhasebe aracı oluşudur, muhasebe, yani hesap kitap, para ile yapılır, para olmasaydı, hesap, muhasebe yapılamaz, dolayısıyla kimse servetinin değerini bilemez, kimse gelirini, giderini, borcunu ve alacaklarını bilemezdi, para sayesinde muhasebe yapabiliyoruz, gelirimizi, giderimizi, alacağımızı, borcumuzu biliyoruz.
dünyayı yöneten birkaç güç var;
ekonomik güç ( parasal güç)
askeri güç (askerler, ordular, silahlar vs.)
siyasi güç, toplumsal güç, nüfus
dini güç
bilgi gücü ( bilgi güçtür : Francis Bacon)
şimdi dünyayı yöneten bu güçlerden biri Para, ve dünyayı yöneten diğer güçlerle rekabet halinde,
fizikte güç, birim zamanda yapılan işle ölçülüyor, herkes bu güçlere sahip olmak, bu güçleri kontrol etmek peşinde koşuyor.
ekonomik güç parayla ölçülüyor,
para kazanma hırsı, insanları motive ediyor, çalışmaya ve kazanmaya yönlendiriyor,
zengin olma, köşe dönme isteği ile insanlar ölesiye çalışıyor, hatta daha aşırısını yapıyorlar, hırsızlık, yolsuzluk, soygun, vurgun, banka hortumlama, rüşvet alma, rant sağlama vb. gibi türlü yollar, yöntemlerle zengin olmaya çalışıyorlar,
hatta savaşlar, katliamlar, işgaller hepsi ekonomik çıkar sağlamak, zengin olmak gibi bir amaç taşıyor,
bu yüzden dünyada parayı, zengin olma hırsını tüm kötülüklerin nedeni, kaynağı olarak görenler var, bu görüşlerinde büyük ölçüde haklılar,
zenginlik ve yoksulluk aynı madalyonun iki yüzü,
zenginlik olmadan yoksulluk olmaz, ve tam tersi, yoksulluk olmadan zenginlik olmaz,
köleler olmazsa efendiler de olmaz,
eskiden para yerine altın, gümüş kullanılırdı, sonra bunların karşılığında kağıt para tedavüle sürüldü, bankalar tarafından,
zamanla bankalar kasalarında gerçekten mevcut altından daha fazla değer ifade eden kağıt parayı tedavüle/dolaşıma çıkardılar, zamanla piyasada dolaşan kağıt paraların gerçek altın karşılığı kalmadı,
yani karşılıksız para, sahte para piyasaya sürüldü, kalpazanlar değil, bizzat devletler tarafından.
tedavüldeki paranın merkez bankasında altın karşılığı olması kuralı/ilkesi 1970 lerde kaldırıldı. ( iktisatta buna altın standardı sistemi denir) böylece devletler istedikleri gibi bol bol para basıp piyasaya sürme serbestliğine kavuştular,
bas bas paraları leylaya!!
devletler karşılıksız para basarak piyasaya sürünce enflasyon ortaya çıkıyor, herşeyin fiyatı sürekli yükseliyor, paranın değeri gittikçe düşüyor,
şimdi bu karşılıksız para basmak yetmezmiş gibi bir de borsada alınıp satılan tahvil, hisse senedi, fon, menkul kıymet vb. gibi adlarla para benzeri kağıtlar ortaya çıktı, ( iktisatta türev ürünler diyoruz) bu kağıtların üzerinde yazan rakamsal değer (nominal değer) toplamı, dünyadaki veya ülkedeki gerçek üretimin, gerçek servet birikiminin birkaç misli oldu,
yani ülkedeki toplam reel/gerçek üretim değeri = x TL ise,
piyasadaki para ve diğer değerli kağıtların toplamı = 3x gibi, yani gerçek varlığın, gerçek değerin 3 katı, veya 5 katı...
buna iktisatta balon diyorlar, ve her balon bir yere kadar şişirilebilir, para balonları da aşırı şişirilince patlaması kaçınılmaz,
ve ekonomik krizler böyle patlıyor. bir balonu da dayanabileceğinden 3 kat veya 5 kat fazla şişirirseniz patlayacaktır.
dünyada karşılıksız para basmanın ekonomik sakıncaları bilindiği halde buna bir çözüm bulunamıyor,
bazıları yeniden altın standardına geri dönülmesini savunuyor.
bir de çok ilginç bir öneri var: enerji standardı.
enerji standardı kısaca değer birimi olarak enerji biriminin kullanılmasıdır.
yani kilowatt veya kilokalori gibi enerji birimleri, aynı zamanda ekonomik değer birimleri olarak kullanılacak,
bunun gerekçesi, nedeni, ekonomide her türlü malın, metanın üretiminde insan enerjisi veya elektrik enerjisi, ısı enerjisi, kömür, petrol, benzin, doğalgaz gibi enerjilerin kullanılması,
bir malın değerini, o malın üretiminde kullanılan enerjiyle orantılı olarak ölçebiliriz,
malın üretiminde kullanılan emek te insan enerjisidir,
ve Karl Marx'ın emek-değer kuramında bir malın değeri, o malı üretirken harcanan ortalama emek miktarıyla ölçülüyor,
yani emek te insan enerjisi olduğuna göre, Marx'ın emek-değer teorisini, enerji-değer teorisi olarak görebiliriz.
bir insanın çalışırken, üretirken harcadığı enerjiyi ısı enerjisi olarak kilokalori cinsinden ölçebiliriz.
enerji esasına dayanan bir iktisat sistemini 1930 lu yıllarda amerikada TEKNOKRASİ HAREKETİ olarak tarihe geçen bir grup teknokrat-bilim adamları grubu ortaya atmıştı,
teknokratlar paranın kaldırılmasını ve para yerine enerji sertifikaları, yani bir tür enerji kredi kartı kullanılmasını savunuyorlardı.
günümüzde teknokrasi hareketinin devamı sayılan ZEITGEIST HAREKETI de enerji esasına dayanan bir ekonomik sistemi savunuyor,
Zeitgeist hareketi gibi hareketler savundukları ekonomik sisteme KAYNAK TABANLI EKONOMİ ( resource based economy) adını veriyorlar, bu yeni ekonomik sistemde para yok, enerji kredisi var.
zeitgeist hareketinin yayınladığı belgesel filmlerde bu konular geniş ayrıntılarıyla anlatılıyor.
ayrıca internette siteleri var, ( zeitgeistmovement ) belgesel filmleri mutlaka izlenmeli.
ayrıca avrupa teknokrasi hareketi için de şu siteye bakılmalı: www.eoslife.eu
dünyamız paranın ortadan kalkacağı bir geleceğe doğru gidiyor,
peki biz ne yapıyoruz?
bizim gündemimizde böyle bir konu var mı?
bu gelişmelerin ne kadar farkındayız,
dünyadan haberiniz var mı?