* Evet, numuneler tamamen yok edilsin.
* Hayır, belki ileride lazım olur bu yüzden saklansın.
* Farketmez
* Bilmiyorum, kararsızım.
sonsuz -- 30.05.2011 - 20:40
Yok edilsin ekibi. Sanqre, xenix
Saklansın ekibi. bwallace4ever, yusuf35
Kurallar
1- Yorum sırası gelen oyuncu, 24 saat içinde yorum yapmak zorundadır, yoksa grubu puan kaybeder. Sıraya uymak zorundasınız.
2- Yorumunda daha önce yapılan yorumlardan farklı, yeni bir fikir, düşünce yoksa o grup puan kaybeder. (Sadece soru sormak bir düşünce belirtmemek de dahil)
3- Yorumlar tamamen kendi düşünceleriniz, fikirleriniz olmalıdır. (Gazete, makale, anket sonucu vs bildirseniz dahi kendi düşüncelerinizi de eklemelisiniz)
4- Tartışma bu başlık altında yapılacaktır. Bu kişilerden başkası sonuçlanana yorum yazmayacaktır fakat oy kullanabilirsiniz.
5- Beş (5) puan alan grup kazanır.
Sıralama, Sanqre, bwallace4ever, xenix, yusuf35
sangre -- 31.05.2011 - 19:34
Tartışma başlığını şimdi gördüm.. Diğer arkadaşları çok beklettiysem özür dilerim.. Kusuruma bakmayın :)
Açıkçası hiç ilgi alanıma girmeyen bir konu olduğu için, dünyada böyle bir tartışmanın olduğu bile bilmiyordum.. Şimdi konuyu biraz araştırdım.. Pozisyonuma göre konu hakkında bir şeyler yazabilirim.
Öğrendiğim kadarıyla Çiçek hastalığı 3 bin yıldan beri insanlığı etkilemiş olup, insanlarda ağır tahribatlara neden olmuş bir hastalık.. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) 1977 yılında en son Çiçek hastalığı vakasının Somali'de görüldüğünü, 1979 yılında ise yoğun çabalar sonucunda hastalığın tamamen yok edildiğini açıklamıştır.. Bu yüzden 1980 yılında dünyadaki tüm çiçek aşısı uygulamaları durdurulmuş, 1999'da çiçek virüsünün ise iki labaratuvar dışında yok edildiğini açıklamıştır (Yok edilmeyen 2 labaratuvar ABD ve Rusya'da bulunuyor)
Tüm bunların yanında WHO bu iki labaratuvarın da güvenilir olduğunu, bu labaratuvarların dışında başka bir yerde (Terörist gruplar vs) virüsün bulunmadığını açıklamıştır.. Fakat buna rağmen WHO, var olan çiçek virüsü stoklarının yok edilmesi konusunda ABD ve Rusya'yı da uyarmış, fakat bu iki ülke bir biyolojik saldırı olabileceği gerekçesiyle, var olan aşı stoklarının da yetersiz olduğunu öne sürerek önce 2005'e kadar, daha sonra ise süresiz olarak Çiçek virüsünü labaratuvarda korunacağını açıklamıştır.
Şimdi belli başlı tehlikeleri ele alalım;
1- Çiçek virüsünün ABD veya Rusya tarafından biyolojik silah olarak kullanılabileceği ihtimali.
Ben kişisel olarak bu tehlikeyi yüksek seviyede görmesem de, ileride neler olabileceğini bilemeyiz.. Bu iki ülke ve bir çok ülke ellerinde nükleer silah da bulunduruyorlar.. Eğer dünyanın nükleer silahlardan arındırılması gerektiğini düşünüyorsak, dünyadan tamamen yok olmuş bir hastalığın virüsünü bu tür ülkelerin ellerinde bulundurmasını gereksiz ve tehlikeli olarak görüyorum.
2- Terörist gruplar tarafından Çiçek virüsünün biyolojik silah olarak kullanılma ihtimali ve aşı miktarının azlığı.
WHO terörist grupların ellerinde bu virüsün kesinlikle bulunmadığını açıklamıştır.. Tabii ki her kurum gibi WHO'nun da yanılma ihtimali vardır.. Ama ben, terörist grupların elinde bu virüsün bulunma ihtimalini, bu grupların labaratuvalardan virüsü bir şekilde elde etme ihtimalinden daha düşük görüyorum açıkçası.. Böyle bir ihtimal de göz önünde bulundurulmalıdır.. Yine de, olası bir terör saldırısında, WHO'nun açıkladığı verilere göre, mevcut aşı stoku 50 ila 100 milyon arasındadır.. Bu miktarlar kitlesel aşılama için yeterli olmasa bile, salgının kontrol altına alınması için yeterli olarak kabul ediliyor.
Son olarak, son kalan labaratuvarlarda bulunan Çiçek virüsü stoklarının yok edilmesi durumda dahi mevcut tıbbi teknolojilerle ülkelerin Çiçek aşısını üretilebileceği biliniyor.
Tüm bu ihtimaller göz önüne alındığında, Çiçek virüsünün yok edilmemesi durumunda dünyanın çok daha büyük bir riske gireceğini söylebilirim.
Bu yüzden mevcut stoklar derhal yok edilmelidir!
sonsuz -- 02.06.2011 - 08:50
Sıra sizde. (Yok edilsin ekibi +1 puan kazanmıştır)
bwallace4ever -- 02.06.2011 - 13:27
Çiçek virüsü çok çabuk yayılan seri bir virüstür. Bir kişinin virüsü kapması bütün dünyayı epidemi konusunda alarma geçirir. Sadece insan üzerinden ilerlediği için tehlikesi daha da yüksektir.
Çiçek virüsü 3000 yıl boyunca zaman zaman kabuğuna çekilen, zaman zaman epidemilere sebep olan bir virüstür. Tıpkı bir nükleer silahlar gibi o virüsün de yayılmasının sonuçları felaket olur.
Bir ülkenin elinde bulunması ciddi bir problem arzederken, bu virüsün hem Amerika hem Rusya gibi iki önemli gücün elinde olması denge açısından şarttır.
Ellerinde böyle yokedici güce sahip iki ülke birbirlerine en ufak bir müdahelede bulunmaya cesaret edemez. Bizzat barışın kurulması için bu iki gücün elinde bu virüsün olması şarttır. Biri diğerini tehdit edebilecek bir nedeni yoktur, çünkü aynı tehdit diğerinin de elindededir. Küba Misil Krizinde benzer bir durum yaşanmıştır. Olayın sonunda, Rusya Küba'daki nükleer füzelerini, Amerika da Türkiye'deki başlıklarını geri çekmek zorunda kalmıştır. Dönüp bakınca bu iki ülke her zaman dolaylı yollardan savaşa girmişlerdir birbirleriyle. Birebir savaşı ikisi de göze alamamamışlardır. Aynı şey şu günlerde Pakistan ve Hindistan için de geçerlidir.
Bu bir realist görüştür. Ancak olumlu bir realizmdir. Kitle imha silahları iki zıt tarafın da kontrolünde olduğu sürece bırakın bir problem arzetmeyi, barışın bekçiliğini yapar. Sevgi pıtırcıklığı ile değil, bizzat tehdide dayalı ama gerçek bir barıştır bu.
xenix -- 02.06.2011 - 21:27
Bir kıta insanın (amerika yerlilleri) milyonlarcasının ölümüne neden olan çiçek virüsünü, saklamalı mıyız diye tartışıyoruz...
Bu virüsler ne kadar güvenilir ellerde olsalar da sonuçta insan elindeler. Hoşlanmadığınız bir grup insan mı var. Bir köy dolusu olsun. Bunlara sözde yapacağınız yardımla hepsine çiçek virüsü bulaştırabilir ve ortadan sessizce yok olmalarını sağlayabilirsiniz. Bir ülke dolusu insanı bile. Veya sevmediğiniz bir ırkı...
Peki ne için saklanıyor deniyor, eldeki aşılar yetersiz olduğu için. Bahaneye bakın. 30 yıldır dünyada çiçek aşısı zaten uygulanmıyor. En son çiçek aşısı olanların hepsi 30 yaşın üstünde. Bugün böyle bir biyolojik silah uygulansa, ülkenin 30 yaş altı bütün gençleri ölebilir. Ve artık virüs bulaştıktan sonra aşı da işe yaramaz. Kullanılmayan bir aşı için neden bu virüsler hala yok edilmiyor?
Wallace4ever iyi yazmış aslında. Silah olarak tutuluyor ellerinde. Gerçi tuttuğu taraf gereği bir ülkenin elinde olmasın, en azından iki ülkenin elinde olsun da belki o zaman kullanmazlar demiş. Bir kişinin bile içeriden bir kür çiçek virüsünü kaçırıp terörist gruplara milyonlarca para karşılığında satmayacağının garantisi nedir? Bu arada virüsü öyle çoğaltmak falan da çok zor şeyler de değildir.
Artık çiçek aşısı üretilmiyorsa, çiçek virüsünün de biyolojik tehlike ve silah olarak bulundurulmasının bir anlamı yoktur. İleride lazım olur diye düşünenleri ne için lazım olur diye de düşünmeye sevk etmek istiyorum.
xenix: Takiplerim
yusuf35 -- 04.06.2011 - 11:11
Hayat sonuçta ne için lazım olabileceği konusunda bir fikrim yok aslında ama genede neden olduğunu bilmeden içimden bi ses ilerde başka birşey için yaralı olabileceğini söylüyor .
hani savunayım diyorum da aslında itiraf etmek gerekirse yok edilemesi gerekir bencede çaktırmayın :D ne diyim yani ne diyim savunmam gerekirken tutamadım kendimi :D
sangre -- 05.06.2011 - 11:50
Yukarıdaki yazılarda, daha çok Çiçek virüsünün biyolojik silah olarak kullanılabilme ihtimali üzerinde durulmuş.. Bu konuda bir kaç noktaya açıklık getirmek isterim;
Öncelikle ABD ve Rusya'nın sahip olduğu stokların, bir çeşit denge unsuru olduğu iddia edilmiş.. Bunun günümüzde doğru olmadığını düşünüyorum.
Günümüz dünyası 50-60 yıl öncesinin dünyası değildir.. 80'li yıllardan sonra, daha belirgin olarak ise Sovyetlerin yıkılmasının sonra iki kutuplu dünya da ortadan kalkmıştır.. Günümüz dünyası tek kutuplu bir dünyadır.. Dolayısıyla Kapitalist sisteme entegre olmuş bir Rusya'nın elinde bu virüsün bulunması, hiçbir şekilde ABD'ye denge unsuru olmaz.. Ha ABD ile İngiltere'de bu virüs var, ha ABD ile Rusya arasında.. Ayrıca Rusya ne ekonomik olarak, ne de askeri olarak ABD ile bir denge unsuru oluşturabilecek güce sahiptir.. Sovyetlerin militarist gücü Rusya'da bulunmuyor.
Günümüzde gelişmiş ülkeler birbirleriyle rekabet ederek, zaman zaman da gelişmemiş ülkeleri sömürerek yollarına devam ediyorlar.. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde var olan ekonomik gelişmelere baktığımızda, dünyanın çok kutuplu/merkezli bir şekle büründüğünü rahatça söyleyebiliriz.. Artık ekonomik gücü ellerinde bulunduran bir kaç ülkenin söz sahibi olduğu dünya geride kalıyor.. Bu yüzden ne tek kutuplu bir dünyada, ne de çok kutuplu bir dünyada sadece iki ülkenin elinde bulunan bu virüslerin her hangi bir denge işlevselliği kalmıyor.
İkinci ve daha önemli bir konu ise, artık '(Psikolojik) savaş ile, tehdit ile, göz dağı ile' bir dünya barışının kurulamayacağını tecrübelerimize de dayanarak çok iyi biliyoruz.. Soğuk savaş döneminde her an bir yerlerde savaş olabileceği ihtimali ile, hatta zaman zaman savaşlarla geçiyordu.. Gerçek bir dünya barışı bu şekilde ülkelerin birbirlerini tehdit etmesi ile değil, dünyanın bir atolye misali, ülkelerin işbölümü ve kendi alanlarındaki uzmanlaşmalarıyla birbiriyleriyle olan ticari ilişkileri geliştirmesinde yatıyor.. Tehdit veya denge ile gelen barış, zoraki barıştır.. Ve mutlaka bir şekilde bozulacağı ise sadece bir zaman meselesidir.
Son olarak diyebilirim ki; 'Nasıl ki insanların bireysel olarak silahlandırılmasıyla birbirlerini vurmalarını engelleyemiyorsak, ve birbirlerini vurmamalarının tek yolu insanların silahsızlandırılmalarıysa, aynısı ülkeler için de geçerlidir'
Bireylerin veya ülkelerin silahlanması başka bir tartışma konusu aslında.. Burada, bu tip bir silahlanmanın da ötesinde çok büyük kitleleri etkileyebilecek biyolojik ve nükleer silahlardan bahsediyoruz.. Yani diğer konuya göre, içinde çok daha büyük bir risk barındırıyor.
Bu yüzden, nükleer silahlar da dahil biyolojik silahların ve biyolojik silah üretmeyi sağlayacak virüslerin ortadan kaldırılması gerekiyor (Elbette Çiçek hastalığı gibi ortadan kalkmış ve aşılamaya gerek olmayan virüsler için bu geçerli)
Günümüz uluslararası hukuk sistemi, bu konuya yer verebilir.. Bu bir ütopya değildir, hayal hiç değildir.. Gayet realist bir görüştür.
(Burdaki realist akımdan kasıt, uluslararası ilişkiler literatüründeki 'realist/idealist' ikilemi sanıyorum.. Yeni bir tartışma başlatmamak için, ben realist kelimesini gerçek anlamda kullandım)
sonsuz -- 29.11.2011 - 21:34
Hollandalı bilimciler tarafından son derece bulaşıcı ve ölümcül bir grip virüsü türevi geliştirilmesi tartışma yarattı.
ntvmsnbc
Güncelleme: 08:21 TSİ 28 Kasım. 2011 Pazartesi
Hollandalı bilim insanları, 2009’da dünyada yaklaşık 9 bin insanın ölümüne yol açan kuş gribi virüsünün “çok daha bulaşıcı ve öldürücü” bir türünü geliştirdi.
Erasmus Tıp Merkezi’nde, kuş gribine yol açan H5N1’in genetiği üzerinde oynayan Ron Fouchier liderliğindeki ekip, sadece beş mutasyonun (gen değişimi), virüsü dünya nüfusunu silip süpürecek kadar bulaşıcı hale getirebileceğini keşfetti. İnsanlara benzer solunum yollarına sahip dağ gelincikleri üzerinde test edilen yeni virüs, çok kısa sürede milyonlarca kişiye bulaşma kapasitesine sahip.
YANLIŞ ELLERE GEÇERSE
Araştırma, bilim dünyasında büyük tartışma yarattı. Genetiği değiştirilmiş virüsün “yanlış ellere düşmesi” halinde biyolojik savaşa yol açması endişeleri dile getiriliyor.
Daily Mail Gazetesi, virüsün “şarbondan beter” olduğunu ve tüm uygarlığı tehdit edebilecek potansiyele sahip olduğunu yazdı. Araştırmayı H5N1’i daha iyi anlamak için yapan Fouchier, “yapılabilecek en tehlikeli virüs” dese de, yöntemini yayımlamaya kararlı.
Konu bilimsel yayın özgürülüğünü de tartışmaya açtı. Hollanda Ulusal Biyogüvenlik Danışma Kurulu ise makaleyi yasal olarak engelleyemese de basından yayınlamamasını rica etmeyi değerlendiriyor.