Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

İlişkileri tüketmek

delete



Bizler ilişkilerimizi tüketiriz. Tıpkı bir yemeği tüketir gibi. Bu tüketim merak duygusuyla bağlantılıdır. İlişkinin ilk başlarında karşımızdaki sevgilimizi merak ederiz. Her şeyini. Geçmişini, düşüncelerini, duygularını. Zamanla bu merakımız bizi öğrenmeye güdüler. Öğrendikçe merakımız ve ilgimiz azalır. O kişiyle olan bağlarımız farklı bir şekle dönüşmeye başlar. O kişiyi artık kalıplaşmış öğrenmişliklerimizle değerlendirmeye başlarız.

Ayrıca kendi tecrübelerimden edindiğim bazı deneyimlere göre, insanların bazı özellikleri başkaları tarafından bilindiğinde bir beklenti oluşturuyor ve doğallığını kaybediyor. Ben hediye almayı çok severim. Fakat bunu ne zaman öğrenseler, dile getirseler artık hediye alamaz oluyorum. Sanki doğal isteğim bir nevi zorunluluk, sorumluluk duygusuna dönüşüyor.

İlişkilerimiz tükendiğinde malesef geriye dönüşümü olmuyor. O yüzden meraklarınıza yenik düşüp sevgilinizi tüketmeyin. Aslında yaşamınızda hiç bir şeyi tüketmeyin. Onlara dokunun, etkiniz olsun, etkilenin ama tüketmeyin.


Doğal olanı

Baal -- 11.05.2011 - 10:53

Doğal olanı tüketmektir.

Mesela bir elma ,bakıyorsun rengi şekli harika,kokluyorsun mis gibi fala filan...

hepsi iyi hoş fakat en güzeli o elmayı yemek ve sindirmektir.


yukarda bana eksi bir oyu

Baal -- 11.05.2011 - 14:36

yukarda bana eksi bir oyu veren arkadaş neden böyle düşündüğünü bari yazsaydı..öyle eksiyi yapıştırıp kaçmak olmuyor.Neden eksi??


Ortayı bulalım

xenix -- 11.05.2011 - 21:36

O zaman hem tüketelim, hem de hızlı tüketmeyelim.

Tamam elma güzel, seyrettik. Eyvallah. Yemeye de başladık ama açgözlü görgüsüzler gibi değil de tadını çıkara çıkara yiyelim.

xenix: Takiplerim


sevgili simge, sanırım bir

belgin -- 11.05.2011 - 22:01

sevgili simge, sanırım bir keşif gezisinde ulaşılan adadan sonrasında bıkmaktan söz ediyorsun… ve yine sanırım bu ada sadece dişi yada erkek bir ada… ana ada, baba ada, yavru ada yada dost, arkadaş ada değil:)

eğer bıkma, usanma söz konusuysa, bence o ada fırtınarla, kuraklıkla zaten yok olmaya mahkum yüzen adalardandır:) açık denizlere kök salmış ana karaların, baba adaların öyle kolay değildir yitip gitmeleri… sığındığın adada huzur bulmuşsundur, kolay kolay terk etmezsin… yada sürekli keşfetmen gereken yavru adalar vardır ki her geçen gün adanın bir başka yerinden sana el sallar, göz kırpar:)

bu biraz da bizim keşfetme isteğimizle alakalıdır ve aslında her şey sürekli değişim halindedir, kimbilir belki de tükettiğimiz kendimizdir… kendi egomuzun, ihtiraslarımızın törpüsüyle azalttığımız kendimizdir…* insanların bazı özellikleri başkaları tarafından bilindiğinde bir beklenti oluşturuyor ve doğallığını kaybediyor* mesela bence şöyle bakabiliriz, o kişi bi yanımızı keşfetmiş işte ne güzel:) izin verelim keşfetsin, keşfedilen adaya yerleşenlere buyurun deyip onlarla zenginleşmenin keyfini yaşayalım:) sevgilerimle keşfetme ve keşfedilme isteğiyle:)


Sevgili belgin. Hayır

Simge -- 13.05.2011 - 13:17

Sevgili belgin. Hayır sadece ikili ilişkilerden bahsetmiyorum elbette. İlk paragrafımda her ne kadar sevgili örneğini versemde yazım tüm ilişkileri kapsıyor. Tanımlar yargılara, yargılar ise kalıplara dönüşüyor. İlişki tükeniyor çünkü kafamızda o kişinin bir kalıbı oluşmuş oluyor. Ondan sonrası ise şartlı refleks. Otomatikleşmiş sorumlulukların devamı.

Aslında anlatmak istediğim tüketmek elmayı yemek değildir. Elmanın nasıl bir şey olduğunu bildiğinizi sanmaktır. Bu yüzden artık elma size hep benzer ve sıradan bir meyve haline gelir. Onu çocukken yerken duyumsadığınız hazzı alamazsınız bir daha. Kişiler ve ilişkiler de böyledir.


Tükenecekse tükenir...

hamlet was here -- 10.01.2012 - 09:16

Tüketmekten çok acaba öğrenmekten mi bahsediyoruz?

Yani, bir çocuk ilk defa bir köpek gördüğünde çok şaşırır, hatta sadece ilk gördüğünde değil, ilk 5 görüşünde, 10 görüşünde çılgınca tepkiler verir, çok ilginç bulur, onunla ilgili merak oluşur, birşeyler öğrenmek ister vs vs.

15-20. kez gördüğünde de tepkileri hala yüksektir ama yavaş yavaş o köpeğin nasıl bir canlı olduğunu, nasıl tepkiler vereceğini, ne yapacağını öğrenir ve sınırlarını keşfeder, 30.kez gördüğünde artık ilk gördüğü kadar tepki vermez.

Ama böyle olacak diye o çocuğa köpeği çok az mı gösterelim? Yahut merakımızı devam ettirmek için, atıyorum köpeğin bu sefer bağırsak sistemini mi merak edip inceleyelim, sonra o bitince bizi ilgilendirmeyen, merak etmediğimiz başka başka özelliklerini mi merak etmeye zorlayalım kendimizi.

Bence hayır, doğal şekilde ilginç gelen şeylere tepkimizi vermek, merak ettiğimiz şeyi araştırmak ama sonrasında merakımız devam etmiyor, ilgimizi çekmiyor ise de zorlamamak gerek. Her tanıştığımız, her görüştüğümüz, her ilişkiye girdiğimiz kişi ile ilişkimizi ömür boyu sürdüreceğiz, devam ettireceğiz, aramızdaki paylaşımın süresini uzatmak için uğraşacağız diye bir zorunluluğumuz yok.

Ama şu var, bir insan tanıdık diye, tüm insanları tanıdığımızı düşünüp, bir insandan yola çıkarak tüm insanlar ile ilgili merakımızı bitirmeyelim. Farklı bir deyişle, etrafımızda olup bitenle, artık bizi şaşırtacak birşey olamaz diye alakamızı kesip, bakan kör haline gelmeyelim.

Bence Simge hanım, belki de siz hediye almayı değil, insanları şaşırtmayı seviyorsunuz. Ya da, zaten herkeste vardır, sevdiğimiz bir şey görevimiz haline gelince, eski keyifle yapmayız, hatta yapmak bile istemeyiz. Siz de görev haline geldiği için yapmak istemiyor olabilirsiniz, yoksa sizin bir özelliğiniz bilindi, öğrenildi diye değil. Yani tüketimden kaynaklanan bir sonuç değil bence.


İnsanlar ilişkilerine ad

Femme.fatale -- 18.01.2012 - 17:21

İnsanlar ilişkilerine ad koymaya o kadar meraklılar ki, onu yaşamayı unutuyorlar.
Düşünsenize, karşınıza birisi çıkıyor ve ondan hoşlanıyorsunuz ve hatta çok güzel zamanlar geçiriyorsunuz. Daha ne istiyosunuz, tadını çıkartınsana be! Niye gelecek projeksiyonu yapıyosunuz?
Sanki gelecek projeksiyonu yapınca mutluluk bir ömür sürecek.
Nah sürer, asla sürmez,sürmüyor da.
Çünkü siz daha o günden beklentilerinizle yediniz ,içtiniz, bitirdiniz onu:-))
Afiyet olsun.


svg. Baal Tüketmek

sucu -- 19.01.2012 - 14:45

svg. Baal

Tüketmek doğaldır, hatta ve hatta tüketmemekte doğaldır, aslına bakarsan, yapay denilen herşey üretilmesi ve yapılması doğal olduğu için doğaldır. bu şekilde yazıya bakılınca verdiğin elma örneği çok doğru oluyor...

Fakat başlığı açan kişinin anlatmak istediği sanırım göster ama verme değil, göster, merak et, yaşa, tat, dokun, öğren ama bu konuda tutumlu ol. şeker konulmamış bir çikolata düşünemiyorum ama çikolatası bol bir çikolatada beni suya doğru yönlendiriyor. Sanırım konu çok basit herkes tarafından bilinen klişe bir hal gibi görünsede, sonuçta kendimize yaklaşımımızda nasıl isek, çevremize karşı yaklaşımımızda aynı olacaktır.

çevreyi sadece sevgili ya da aile olarak almakta iseniz, zaten yazdıklarımı yok sayınız efenim.

Gidip kendiniz ile biraz sohbet edin, dilerseniz adına tanrı diğin ya da bir varlık diğin ya da başka birşey... fakat sohbet edin. Düşündüğünüz gibi gıpta edilecek yada nefret edilecek bir insanmısınız yoksa sağdaki soldaki hocaların dediğinin aksine 5 para etmez bir insanmısınız ? 5 para etmez olmak tam anlamı ile özgürlük.


İlginç bir konu. Aslında

rnd -- 16.05.2013 - 10:40

İlginç bir konu. Aslında ilginçten çok önemli, ve insanı çözümsüz mü bu durum şeklinde düşünmeye itiyor.

Şimdi iki şey birbirine yaklaştığında 'çok olandan az olana' bir akış da başlıyor. Yan tarafta faklı alanlarda sizden farklı şeyler biriktirmiş biri var. Sizde de aynı şekilde. Onun varoluşunu, tarzını, duygu/düşüncelerini anlamaya çalışıyorsunuz. Yeni şeyler tadıyorsunuz.

Peki bu süreç ne zamana kadar sürüyor. Kaplar eşitlenene kadar. Tabii bir tane kap taşımıyoruz, bir sürü alan/kap var. İster iki kişi karşılaşsın, ister bir kişi ve bir kitap (tabii tek yönlü bu durumda), ister bir kişi ve bir forum; durum hep aynı.

Peki biz kendi kaplarımızı nasıl doldurduk, şu yaşımıza kadar biriktirdiklerimizle. Yani nispeten yavaş yavaş. Peki bir kişiyi anlamak ne kadar sürer; olasılıkla o kadar sürmez.

Şimdi bu durumda birkaç seçenek var gibi görünüyor; Biri pastayı yavaş yemek dediğim şey. Bu da sonu geciktirmekten öte birşey değil.

İkincisi başka yeni pastalar bulmak. Diğer konularda tek birşeye bağlanmayız genelde ama sevgili konusunda durumun karşı alternatifi yeterince iyi tanımlanmadığı için (ya fazla serbest veya tarafların üzüleceği bir durum veya sırf cinsellik için yapılan birşey gibi) bu seçenek çok anlamlı veya işlevsel kullanılmıyor/bulunmuyor gibi.

Üçüncü nokta ise şu. Tüketme hızını yavaşlatmak bir çözüm ama gerçek çözüm değil. Gerçek çözüm üretme hızını arttırmak. Bir de şu var. Kendimizi ne kadar çözdük ki, karşımızdakini tümüyle çözmüş olabilelim. Yani ona baktığımızda kalıplar görüyor oluşumuzun suçlusu o mu, yoksa bizim yüzeysel bakışımız mı? Şarkı aynı şarkı ama bazan hoşumuza gidiyor, bazan sıkılıyoruz. Yoksa şarkı hep aynı şarkı değil mi? Bizim şarkıdan olan algımız mı aynı olan?

Peki neden kendimizden, kendi kalıplarımızdan sıkılamıyoruz? Dışarıdan göremediğimiz için mi?


Bir an sevinç duyarken,

rumana -- 16.05.2013 - 14:25

Bir an sevinç duyarken, korkuyorum sonra hemen,
Haydut yıllar çalar götürür diye hazinemi;
Bir an, başbaşa kalmaktan öte bir şey istemezken,
Sonra diyorum ki, alem niye görmesin sevincimi?
Bazen, sana baka baka kendime çektiğim ziyafetle,
Doydum sanırken, bir bakışın açlığıyla ölüyorum sonra,
Senin bana verdiğin ya da verebileceğinden öte,
Ne bir şeyden zevk alıyorum, ne de çabalıyorum almaya.
İşte böyle, her gün hem açlıktan ölüyor, hem tıkanıyorum;
Ya oburca her şeyi yiyorum, ya da hiçbir şeye dokunmuyorum.

başlıkla uyumlu gördüm:))


İlginç bir yaklaşım.

rnd -- 18.05.2013 - 06:41

İlginç bir yaklaşım. Aslında bir insanı tanımak daha fazla süre gerektiriyor bence. Daha doğrusu tanımak değil. 'Tanımak' sözü sanki yeni gördüğünü eski kategorileriden hangisine/hangilerine girdiğini bulmak gibi bir anlama geliyor daha çok. Oysa 'yeni kategoriler bulmak/görmek' bizde yeni hissi uyandıran şey.

Evet bir grup insandan (ve hayvandan) sanırım sevgi dışında pek birşey beklemiyoruz (bazan onu da beklemiyor olabiliriz). Bunlar genelde değiştiremeyeceğimiz insanlar. Aile, akrabalar vs. Sevgiliden çok şey mi bekliyoruz diye düşündüm bir an. Sanırım en yakın ilişkiyi onunla yaşadığımız için bizde 'ilerleme noktası' o. Yani bir yenilik/gelişme olacaksa yaşama/ilişkilere vs bakışımızda en hassas kısımdan bekliyoruz bunu. En yüzeysel bir ilişkimizde aşama kaydetsek bile bu zaten yaşanmış/bilinen türde birşey olacak çok da fazla birşey katmayacak bize gibi.

Öte yandan diğer ilişkilerimizde "sadece bana ait olacaksın, olsan iyi olur" durumu/tutumu olmadığı için, bu da sevgililik/eş ilişkisine ekstra bir yük bindiriyor gibi. "Madem sadece sen olmasını istiyorsun, her rolde sen olacaksın, ve iyi oynasan iyi olur" gibi bir durum ortaya çıkıyor sanki.

Çok ilişki yaşama durumlarına ilişkin toplumsal düşüncemiz bence olayın henüz çok başında. Yani sadece suistimal geliyor aklımıza. Ki çoğu öyle. Ama bunun da bir sebebi var.


çok ilişki yaşama

rumana -- 18.05.2013 - 17:10

çok ilişki yaşama durumlarına toplumsal bakış açımızdan ayrık olarak söyleyebileceğimiz çok şey olabilir yine de.her şeyiyle hayatımıza almak istediğimiz insanı seçmek için ille de çok fazla ilişki yaşamamıza gerek yok sanırım.bu durum insanı yıprattığı gibi gerçekçi hislerden de uzaklaştıran bir tutum bana göre.amaç "hayatımıza birini almak" olmamalı benim düşünceme göre.çok fazla denemeyi de bu yüzden yapmamalıyız toplumun düşüncesinden ayrık olarak.bir insan hayatında kaç kişiye yoğun hisler besleyebilir? hayatına birini alabilmek için denemeler yapmamalı insan.çünkü nihai amaç değil sonuçta bu durum.toplumsal düzen bu davranış kalıbına itiyor olsa gerek.oysaki başlı başına hayatın kendisi birçok boyut barındırıyor içinde.rnd'nin son paragraftaki kastını pek anlayamadım aslında.

bu arada ben de katılıyorum bir insanı hemen tanıyamayacağımıza.aslında biz o kişi olamayacağımız için yine tam anlamıyla tanıyamayız.anlamaya çalışıp kendi durumumuza kıyasla benzeşimler kurabiliriz belki.bir de biraz tanıyabilmek için bana göre şart olan şey,kendimize ve insani hislerimize karşı çok dürüst olmamız gerekliliği.kendimizi,insani doğamızı dürüst bir şekilde değerlendirerek bilmemiz ve anlamamız gerek.çünkü insan çoğu zaman bilinçsizce kendini kandırma eğilimine giriyor.güvenli buluyor o alanı.sonrası gözünü kapatıp tanıdım bitirdim zannedip bir yalanın içinde yaşamak oluyor biraz.kendimize dahi yapıyoruz bunu sürekli.savunma mekanizması gibi görüyorum bu bilinçsiz tutumumuzu.oysaki çıplak bir şekilde algılamaya çalışınca her şeyin rengi değişiveriyor birden.çoğu şey korkunç görünüyor gözümüze.dolayısıyla insan daha güzele ve daha iyiye meylediyor ve kendi kurgusuna inanmaya başlaması kaçınılmaz oluyor.


bu arada dilimize pelesenk

rumana -- 18.05.2013 - 17:29

bu arada dilimize pelesenk olmuş bence bu tür konular.nedenler ve nasıl gelişiyorları ihtimalleriyle düşünmüyoruz pek.belki de kimi insanlar durmadan kendini değiştiren ve geliştiren bir yapıda değiller.ya da bunları yaşasa da paylaşıp aktarmayan,gizleyip saklayan bir yapıda olduklarından dolayı tüketilebilecek bir kalıpta görünüyorlar belki bazı insanlar.ve de bu sonuç yaşanıyor.bütün bunlar da doğal görünüyor.yoksa benim neden a ile ilişkim tükenmiyor da b ile tükeniyor.neden a ile sürekli ilerlerken b ile birkaç adımdan sonra tekrara düşüyorum? ve b kişisinin sığ ve kendini geliştirmeyen bir yapıda olup olmadığı yargısına yine de nasıl varabiliriz ki? kimi insanlar gerçek anlamda uyuşmasa da birçok töleransla hayatlarını birleştirebiliyorlar.bu gibi ilişkilerin tükenmesinden daha normal ne olabilirki?


Sanirim Once taniyip sonrami

Demet -- 19.05.2013 - 05:38

Sanirim
Once taniyip sonrami seviyoruz yoksa once sevip sonrami tanimaya basliyoruz . Galiba bu biraz kadinlarla erkekler arasinda da farklililk gosteriyor . Her zaman kendimize benzeyenleri secme egilimi gosteriyoruz .


oh tüketsekte bitse hiç

sanalmanik -- 09.05.2015 - 23:05

oh tüketsekte bitse hiç kalmasa mümkün mü? bi daha derdi olmaz anasını satim;

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -