Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

STATİK TEORİSİ

delete

% 10 Beyin kapasitesi ile, daha kim olduğumuzu, nerden? ve niye? geldiğimizi anlayamadan kıyameti koparmazlar endişe etmeyin..(kıyamet senaryolarına göndermedir) ne zaman ki rahatsızlık verecek düzeyde gelişme sağlayan dünya yaratıkları oluşur, o zaman ciddi ciddi kıyamet-i düşünürler.. bunlar kim mi?.. hele bi kapasitemiz % 20'ye çıksın, onlar hakkında da bilinmeyenleri bilir oluruz evelallah..

Enteresan olan; bu kadar düşük kapasiteli, ilkel bir mekanizma ile bilinmezleri ve evreni çözmeyi başarmada, sanki çok büyük yollar katedilmiş gibi kendini avutanlar ve etrafını da avutmayı marifet sayan kelime üreticilerinin, kendi kapasitelerinin farkında olamamaları veya bu farkındalığı kasıtlı olarak kapatma çabaları..

Algılama ufkumuzu "sonsuza" kadar açalım diyoruz, bu bizim "sonsuz" dediğimiz; 1GB'lik data dan daha fazla değil ki..kalanı nereye sığdıracağız? demekki, sağlam dediğimiz eldeki verilerle şu an, biz doğmuş çocuğun meme emme dönemini geçirmekteyiz. Bu emme süresi kimimizde 3 ay ise(takip edenler,ilgilenenler), kimimizde 3,5 aydır(bilim adamları)aradaki fark sadece bu kadardır.

Aradaki fark bu kadar olunca, bende kendi düşüncelerime teori üretebilir hatta adına "STATİK TEORİSİ" bile koyabilirim..şimdi "3,5 aylıklardan" ses seda gelmese bile, "3 aylıklar" feryat figan bu da ne demek?, hangi bilimsel verilerle konuşuyorsun? her önüne gelen teori koyamazz!! falan, diye sorgulamaya alabilirler;))

Bunları yazmaktaki amacım, teori(düşünce) üretenlerin, ürettiklerine sıkı sıkı sarılarak başkalarının teorilerini(düşüncelerini) küçümseme, yok sayma veya adına ne derseniz deyin, bir takım felsefelere karşı çıkmalarıdır. Bu bağlamda, teori ufkunuzun hiç bulutlanmaması temennisi ile diyorum ki.. ATIŞ SERBEST..

Tek şartla; Karşındaki kadar, sende attığının farkında ol..


atış serbest

statik -- 30.04.2008 - 09:02


*% 10 Beyin kapasitesi ile,

EnkiMan -- 30.04.2008 - 12:54

*% 10 Beyin kapasitesi ile, daha kim olduğumuzu, nerden? ve niye? geldiğimizi anlayamadan kıyameti koparmazlar endişe etmeyin..(kıyamet senaryolarına göndermedir) ne zaman ki rahatsızlık verecek düzeyde gelişme sağlayan dünya yaratıkları oluşur, o zaman ciddi ciddi kıyamet-i düşünürler.. bunlar kim mi?.. hele bi kapasitemiz % 20'ye çıksın, onlar hakkında da bilinmeyenleri bilir oluruz evelallah..*

Bu "beynin %10'unu kullanıyoruz" biraz asparagas geliyor
Kimler nasıl ölçmüş akademik çalışmaya dair bilgisi olan varsa sevinirim


evet

statik -- 01.05.2008 - 02:25

banada öyle geliyor. Araştırdım akademik bir açıklama yok.
Tepemizde milyar yıldır taşıdığımız, en önemli uzvun GB'ını bile bulamamışız.
Bu yüzden 2 puan daha kırıyorum.. bence %8'ini kullanıyoruz.
Önemli bir konuya açıklık getirdiğiniz için teşekkürler.


enteresan!

statik -- 01.05.2008 - 07:55

%10'a itiraz geldi ama, %8'e gelmedi;))
Bundan, kabullenilmiş manası mı çıkar acaba?..


Bu cevabın üstüne sizden

EnkiMan -- 01.05.2008 - 15:23

Bu cevabın üstüne sizden 2 puanda ben kırayım sizinki %6 olsun


Ben Mustafa,

statik -- 02.05.2008 - 02:24

sen Mustafa; bundan sonra seninki Kemal olsun..
gibi olmuş.
Keşke benden kırınca, sizinki yükselse!.. "amme hizmeti" deyip otururduk.


Ben bu teorinin

xenix -- 02.05.2008 - 07:41

Ben bu teorinin nereye gideceğini ve ne işe yarayacağını anlayamadım.

xenix


yaşamın ana kaynağı,

statik -- 02.05.2008 - 10:26

bize bilinmez gibi görünenler(aslında bilinenler) nedir? asırlardır tartışılan ve tartışılacak olan, kişinin kendi yorumuna bağlı olarak kabuller göstermesini, normal- anormal olmadığı yaklaşımında "zeka"nın ne kadar rolü olduğunun bilinmesi.

Yüzlerce yazı içerisinde "sen ne kadar anlatırsan anlat, karşındaki anlayabileceği kadarını anlar" sözünün doğruluğu..
yani, kapasitenin farkında olarak, somut dediğimiz, ancak; ileriki dönemlerde geri dönüşüm kutusuna atacağımız öngörüler hakkında, uçmamızın kimseye bir zarar vermeyeceği noktasını açmak istedim.

"atış serbest" derken sende attığının farkında ol dedim.. hepsi bu kadar.




yazi gayet ho$uma gitti.

us -- 05.05.2008 - 19:41

yazi gayet ho$uma gitti. yalniz bir hata mi var?

demekki, sağlam dediğimiz eldeki verilerle şu an, biz doğmuş çocuğun meme emme dönemini geçirmekteyiz. Bu emme süresi kimimizde 3 ay ise(takip edenler,ilgilenenler), kimimizde 3,5 aydır(bilim adamları)aradaki fark sadece bu kadardır.

3 ay takip eden ilgilenenler
3,5 ay bilim adamlari


..şimdi "3,5 aylıklardan" ses seda gelmese bile, "3 aylıklar" feryat figan bu da ne demek?, hangi bilimsel verilerle konuşuyorsun? her önüne gelen teori koyamazz!! falan, diye sorgulamaya alabilirler;))


3,5 ayliklar, yani bilim adamlarindan ses gelmese bile 3 ayliklar yani takip edenler mi bilimsel verileri sorgulayacak?


Hata yok

statik -- 06.05.2008 - 02:03

"3,5 ayliklar, yani bilim adamlarindan ses gelmese bile 3 ayliklar yani takip edenler mi bilimsel verileri sorgulayacak?"

Evet zaten sorunun özü bu..
Bilim adamları neyi, ne kadar? bildiklerinin ve üretim kapasitelerinin daha çok farkında olmaları.
İlgilenen veya takip edenler ise; bilim adamlarının teorilerine daha sıkı sarılmaları ve "kraldan çok kralcı" kesilmeleri!.. yanlışlığını vurgulamak için yazılmıştır.


aciklama icin te$ekkürler.

us -- 06.05.2008 - 19:43

aciklama icin te$ekkürler.

''ne zaman ki rahatsızlık verecek düzeyde gelişme sağlayan dünya yaratıkları oluşur, o zaman ciddi ciddi kıyamet-i düşünürler.. bunlar kim mi?.. hele bi kapasitemiz % 20'ye çıksın, onlar hakkında da bilinmeyenleri bilir oluruz evelallah.. ''

''takip eden ve ilgilenenler''' den kastinizin burda bahsedilen gercekligi takip edenler oldugunu dü$ündüm bi an.


Uzun ince bir yol

statik -- 07.05.2008 - 08:02

“Embriyoların insan vücudu dışında büyütülmesiyle daha büyük beyinler ve daha gelişmiş bir zeka sağlanacaktır.”
— STEPHEN HAWKING

Bilinmezi merak edenlere ve çeşit arayanlara duyurulur..


Yukarıya İlaveten

statik -- 08.05.2008 - 04:36

"Yaratık beyinler" oluştuğunda..
Belki, Hitler'le karşılıklı satranç oynayabileceğiz


TIPTA İLERLE--ME

statik -- 21.05.2008 - 07:01

M. Ö. 2000.... Bu otu ye.
M. Ö. 1000.... O otu değil, bu otu ye
M. S. 1000.... O ot kötü, bu duayı oku.
M. S. 1250.... O dua batıl, bu iksiri iç.
M. S. 1500.... O iksir kötü, bu hapı iç.
M. S. 1800.... O hap kötü, bu antibiyotiği iç.
M. S. 2008.... O antibiyotik kimyasal, bu otu ye... diye.. diye, sürer gider.......


Haklısın

canu -- 20.09.2008 - 06:29

Valla, nasıl olmuşta burayı görmemişim.Haklısın sevgili statik. Bal gibi bilim adamlarının bir çoğu görünenle yetiniyor bazı şakşakçılar yüksek sesle onları alkışlıyor ve kuru gürültü kopuyor.Bilim adamlarının hatası değil tabi bu. Zihniyet yanlışlığı; hep aza kanaat getirip bir şeylerden kuşkulanmadan 'yenisi gelene kadar saçma da olsa elimizde daha iyisi yok, idare edin ' mantığı daha doğrusu mantıksızlığı'.Baksana evrim olayının başına gelenlere. Hani bir reklam vardı bir zamanlar 'ağzı olan konuşuyor ' diye aynen öyle. Konuşsun ama yeni bir şey söyleyin yahu.
Hala Darwin'in Türlerin Çeşitliliği kitabında kalıp bu hikayeyi aşamayanlar var aramızda.Hatta bu hikayeyi çok heyecanlı bulup tavsiye edenlere rastladım ben. Ben üniversite 1. sınıfta okumuştum.O zamanda heyecanlı gelmemişti bana kim ne derse desin ,öyle işte.. Mevlana 'nın dediği gibi 'Dün dünde kaldı cancağazım, bugün yeni bir şey söylemek lazım'. Yeni bir şey söyleyin canımı yiyin , işte bu :).


Farkındalık,

statik -- 16.11.2008 - 03:14

yaratıcılığın ve sorunların çözümünün bulunduğu yerdir, yani "gerçek zeka" sessizce iş görür.

Farkındalık ve BEN'lik zekanın ta kendisidir; o her formu doğuran, her formun temelini oluşturan bilinçtir.

O tüm galaksilerin ve tüm otların, çiçeklerin, ağaçların, kuşların ve tüm diğer formların özüdür.

Gerçek zeka; bu dünyada hiçbir forma sahip olmayan tek şeydir.
öyleyse o, gerçekte bir şey değildir ve bu dünyadan da değildir.
TOLLE

Farkındalığın farkında olabilmeyi zeka ile bağdaştıran Tolle; daha çoook işimizin olduğunu bir kez daha bize hatırlattı..


Hangi zeka ?

canu -- 16.11.2008 - 11:10

Gerçek zeka; bu dünyada hiçbir forma sahip olmayan tek şeydir.
öyleyse o, gerçekte bir şey değildir ve bu dünyadan da değildir.
TOLLE


Güzel bir alıntı :). Tolle sevenler derneği Türkiye genel

başkanı olarak beğendim ;)).

Ama bir şeyi vurgulamak gerekiyor: Farkındalığın

farkına varabilmek elbette zeka gerektirir. Burada asıl

vurgulanan "zeka" Bütün'e ait olan zeka ; yani

parçalarından büyük olan Bütün, yani İLAHİ olan ,yani ait

olduğumuz , farketsekte etmesekte, inansakta inanmasakta

dönüp dolaşacağımız BİR ve BÜTÜN'ün Zekası...


uzay ve yaşam

statik -- 16.06.2009 - 09:24



Zeki yaşamı araştırmak amacıyla SETİ projesinin NASA tarafından başlatılmasından bu tarafa 32 yıl geçmiş. Uzaya radyo sinyalleri göndermek ve sayısız gezegenlerden gelme ihtimalini düşündüğümüz sinyalleri alarak çözme yoluna gitme, Dünya Dışı(DD) uygarlıkları tanıma yolunda atılmış olumlu bir adımdır.

“Dünya Dışı Varlıklardan”dan gelmesi olası radyo dalgalarını dinlemek amacıyla kullanılan Dünyanın belli başlı radyo teleskopları şunlardır:

The Arecibo İonospheric Observatory, Porto Riko.
National Radio Astronomy observatory, Green Bank- West Virginia.
Eski Sovyetler Birliği’ndeki sekiz tabaklı radyo teleskop.
Kafkaslardaki büyük radyo teleskop.

ABD’de SETİ Projesi’nde 1979 yılından itibaren kullanılmaya başlanan çok duyarlı radyo teleskoplar. Bunlardan en büyüğü Arizona’daki radyo teleskoptur.

1995 yılında Avustralya’nın doğusundaki Parkes Kenti’nde, günümüzün en modern uzay haberleşme merkezi oluşturularak “Phoenix Projesi” adı altında çalışmalara başlandı

1977 ile 1990 yılları arasında gök bilimciler çok değişik takım yıldızlardan bazı sinyaller aldılar. Bu sinyaller açıklanamadı ve aralarından hiçbiri de yenilenmedi. Şimdi tarihlerine göre sinyalleri incelemeye çalışalım:

15 Ağustos 1977. Yay Takımyıldızı:
Ohio Eyaleti radyo teleskopunda görevli bir araştırmacı “wow” sesi olarak tanımladığı bir sinyal aldı. Bu sinyal bir daha asla duyulmadı.

10 Ekim 1989.Yay Takımyıldızı:
Harvard META (Megachannel Extra Terrestrial Assay) radyo teleskopundan alınan 40 sinyalden biri kaydedildi.

14 Ağustos 1989.Başak takımyıldızı:
META tarafından bir başka sinyal daha kaydedildi. Dünya Dışı zekanın yayında olduğunu düşündüren türde bir sinyaldi.

16 Ağustos 1989.Balık Takımyıldızı:
Bu kez de META tarafından kaydedilen sinyal belirli aralıklarla tekrarlanıyordu. Kontrol edilme aşamasında kesildi.

15 Kasım 1989.Kasiope Takımyıldızı:
Bu META sinyali bir yıldızdan çok Dünya Dışı varlık tarafından veriliyormuş izlenimini yarattı.

9 mayıs 1990.Yılan Taşıyan Takımyıldızı:
Avustralya’da bulunan Parkes radyo teleskopu tarafından kaydedildi. Büyük bir olasılıkla Dünya Dışı zeka tarafından gönderildiği öne sürüldü.

Yukarıda sıralanan bu radyo sinyallerinin ya da hala açıklığa kavuşturulamayan mesajların alınmış olması insanı gerçekten heyecanlandırıyor: Dünya Dışı varlıkların bizlere ulaşabilmek için yayın yaptıkları fikri, araştırmacılar için son derece gerçekçi bir kanıt gibi görünüyor.

Yine de hatırlanması gereken nokta bu mesajların çözülememiş olarak kalmalarıdır. Prof. Sagan’ın dediği gibi mesajlar Dünya Dışı zeka için çok basit olabilir. Fakat biz Dünyalılar bu sinyallerin anlamını çözebilmek için belki de yıllar boyunca araştırma yapmak zorunda kalacağız. Dünya Dışı varlıklar için çok kolay olan bu sinyaller bizim için karmaşık ve gizemli olmaktan öteye gitmiyor.

Her durumda, radyo-astronominin uzayı tanıma konusunda dünyaya büyük yardımları olduğunu inkar edemeyiz. Dünyada bulunan en büyük radyo-radar gözlemevi Puerto Rico adasındadır.

Cornell Üniversitesi uzmanları tarafından yönetilen Arecibo gözlem çanağının çapı 305 metredir. Radyo-radar gözlem çanağının yansıtıcı yüzeyi, çanak biçimli bir vadiye daha önce yerleştirilmiş bir kürenin bölümünü oluşturur. Uzayın derinliklerinden radyo dalgaları algılar. Aldığı bu radyo dalgalarını çanağın tepesindeki antene aktarır. Anten elektronik bağlantılarla kontrol odasıyla temas halindedir. Alınan sinyal kontrol odasında çözümlenir. Bunun tersine, teleskop bir radar vericisi olarak kullanılırsa, sinyalle beslenen anten çanağa sinyali geçirir, o da uzaya yansıtır.

Arecibo gözlemevi uzaydaki uygarlıklardan sinyal elde etmek için kullanıldığı gibi, bir defasında da Dünyadan bir mesajı M13 adı verilen yıldızlar kümesine göndermek için kullanıldı. Böylece yıldızlar arası diyalog kurma isteğimizi D.D varlıklara da anlatmaya çalışmış olduk.

Radyo dalgaları ışık hızıyla giderler. Bu da yıldızlar arası bir yolculuğa çıkan en hızlı uzay aracından 10.000 kez daha büyük bir sürat demektir. Radyo-teleskoplar, dar frekans dalgaları üzerinden öylesine yoğun sinyaller yayarlar ki , çok geniş yıldızlar arası mesafelerde bile alınabilirler.

Arecibo gözlemevi, Samanyolu galaksisinin orta yerinde 15.000 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegende kurulmuş benzer bir gözlemeviyle iletişim kurabilir. Yeter ki, radyo-teleskopumuzu hangi noktaya yönelteceğimiz bilinsin. İleri uygarlıklar haberleşme alanında radyodan daha öte yöntemler geliştirmiş olabilirler. Ne var ki radyo güçlü bir kaynaktır, ucuzdur, hızlı ve basittir. Bizim gibi geri kalmış bir teknolojiye sahip bir uygarlığın, göklerden mesaj alabilmek için radyo teknolojisine başvurmak zorunda kaldığını anlayabilirler.

uzay sitesi.

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -