Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Toplumsal hafıza

delete

Her toplumun kendine kültürel ve tarihsel bir altyapısı olduğunu biliyoruz, her birinin günümüz bakış açısının da bu altyapının üzerinden filizlendiğini. Her toplum, toplumluğunu o ya da bu şekilde tecrübe ederken, diğerlerine de yaşantı farkılığını hissettiriyor.

Toplumsal hafıza da toplumların birbirinden ayrıldığı önemli noktalardan biri diye düşünüyorum. Daha önce böyle bir kavramın bu denli önemli olabileceğini göz önüne almazdım. Ben de aile, din ve yazılı kuralların etkinliğini düşünürdüm.

Şöyle bir örnek verelim. a,b ve c devletleri yaklaşık aynı dönemde kurulmuş olsunlar ve günümüze kadar örneğin 1 önemli savaş, 1 önemli başarı ve 1 çalkantılı dönem geçirmiş olsun. Üçünün de kağıt üzerinde yaşadıkları paralel olsun. Ama toplumsal hafızaları farklı etki etsin. A toplumunun çok güçlü bir hafızası, C toplumunun da çok zayıf bir hafızası olsun.

O zaman, A toplumu, başarının her yıldönümünde delicesine eğlenceler yapacak, hakkında filmler çekip kitaplar yazacaklar. Başarıda söz sahibi kişileri ön plana çıkarıp onlarla ilgili hastane, okul vb kamu binası yaparak adını yaşatacaklar değil mi? Başarıda sloganlaşmış bir cümle gençlerin t-shirtlerine taşınacak, şarkılarına konu olacak. Daha aklımıza gelmeyen bir çok unsur, başarının kutlanması için kullanılacak, öğretmenler ise çocuklara böyle bir çalkantılı dönem olmasaydı böyle de başarı olmazdı diyecekler. Çünkü çocuklar her kutlamada soracaklar, nedir bu başarının formülü diye.

Geçmişini bilmeyen geleceğini kuramaz diye bir söz vardı, okulda öğrenmiştim ben de. Doğru galiba.

Sözü getirmek istediğim yer sanıyorum, toplumsal hafıza bir toplumun sürekliliğinde en az ailenin yapısı kadar önemli bir etmen. olan ve olası olanın bilgisi verildiği / alındığı durumda daha rasyonel bir akıl yürütme doğacak, teoriler üstüste bindikten sonra sentez için yeterli veriye mahal verecek bu durum.


Konu dışı

sonsuz -- 28.04.2008 - 16:30

Tebrikler 1000. düğümü gönderdiniz. Ödül kazandınız. :) Ben içimden 1000. düğümü gönderene ödül veririm diyordum. Sayın rouge, imzalı bir Sır Mısır kitabı kazandınız.





:)

Rouge -- 28.04.2008 - 16:37

Şaşırdım ve mutlu oldum:)

Teşekkür ederim sonsuz.

Ve Sayın Sibel Atasoy.

Okumak ve hakkında yorum yazmak için sabırsızlanıyorum:)


Kutlarım :)

Agnia -- 28.04.2008 - 16:45

Sonsuz'un bu jesti de çok hoş doğrusu, onu da kutlarım.
Ve tabi yorumlarınızı bekleyeceğim, sevgiler

Toplumsal hafıza konusu da çok önemli bir durumu dile getiriyor, hatta bu konu bana biraz da kitlesel egoyu anımsattı. Bi yerlerde yazmış olmalıyım, bulursam paylaşırım.


:) Teşekkür ederim

Rouge -- 28.04.2008 - 16:48

Kitlesel ego kavramı da bana çok incelenesi geliyor, okumak dileğiyle.:)


Kitlesel ego

Bilgisev -- 29.04.2008 - 01:16

Genelde toplumlar belli birtakım varsayımları tabu halinde korumaya yatkındırlar. Bu tabu varsayımları eleştirmek cesaretini gösterenler derhal dışlaştırılır ve marjinal görüş olarak ciddiye alınmazlar. Ancak, toplumu değiştiren ve dönüştüren de bu marjinal fikirlerdir. Eğer marjinal fikirlere sahip çıkan insan sayısı belli bir kritik noktaya ulaşırsa, o fikir toplumun yeni tabusu haline bir anda dönüşür.

Tüm dinler bir tek kişinin marjinal görüşlerinden türemişlerdir. Bilim de aynı şekilde gelişmiştir. Örneğin, Galile dünyanın yuvarlak olduğunu ve kendi etrafında döndüğünü savunduğunda o dönemin din adamları kesinlikle bu marjinal fikri kabul etmedikleri gibi Galile'yi hapse dahi atmışlardır. Ancak, zaman Galile'yi haklı çıkarınca din adamları da dünyanın yuvarlak olduğunu kabullenmek zorunda kalmışlardır.

Bu bakımdan genel kabullere ters düşen marjinal fikirlerinizi belirtmekten çekinmeyin. Çünkü, bugün için uçuk-kaçık gibi görünen fikir ve görüşler yarın pekala genel olarak toplumda "gerçek" halinde kabul görebilir. Örneğin, insandaki belli enerji merkezlerinin bulunduğu "çakra" görüşü ve bunların birer çark halinde döndükleri fikri Hint kültüründe uzun süreden beri bir gerçek olarak kabul görmektedir. Bugün için kanıtlanmasa dahi ilerde gerçekten bu tür merkezlerin varlığı kabul edildiğinde ve kanıtlandığında kitlesel egoya mal olmuş olur.

Toplumda çığır açmış olan kişiler kitlesel egoya fazla önem vermeyen, kendi bildiğini korkmadan savunup uygulayan insanlardır.


Hediyeniz hayırlı olsun

orcagada -- 29.04.2008 - 02:03

Yazınızı çok beğendim.Kitabınızı da güle güle okuyun.

Bu arada sayın Sonsuz jestiniz çok zarif.Geri kalan 999 düğümümden biraz tüyo verebilir misiniz?Belki birini çözer şu güzelim kitaptan kazanabiliriz.

Saygılarımla...


Düğüm kavramı

sonsuz -- 29.04.2008 - 02:12

İçinde bulunduğumuz sisteme eklenen her yazı ingilizce "node" olarak Türkçe'yede düğüm olarak çevrilmiştir. Bu yorumu okuyabildiğinize göre yukarıya adres çubuğuna bakarsanız, ?q=node/1000 şeklinde bir bölüm göreceksiniz. Yani bu 1000. yazıymış (ağ günlüğü, forum veya kitap sayfası olabilir).





Güldürdüm kendime

orcagada -- 29.04.2008 - 02:36

Ama bunu bilmiyordum.Birşey daha öğrenmiş oldum.Sağolun.


Yok canım kimse gülmemiştir

sonsuz -- 29.04.2008 - 02:39

Bence birkaç kişiden başkası anlamamıştır hakkaten 1000. düğüm kavramını. Açıklamam için iyi bir fırsat oldu teşekkürler.





Toplumsal Hafıza

Misafir -- 01.05.2008 - 01:35

Belki de bu yüzden egemen güçler toplumun hafızasını belirlemek için bu kadar uğraşıyor.Sonuçta, 'toplum hafızası' tam olarak kendiliğinden oluşan bir olgu değil.Bazı olayların hatta dönemlerin bile toplumun büyük çoğunluğunun hafızasından sildirildiğine tanık olduk.Örneğin Amerika'nın Vietnam filmleri, gerçek gündemi gereksiz konularla meşgul eden basın vs. Bunların hepsi dünyada yaşanan gelişmelerle ilgili toplumda yanlış ve eksik bir hafıza oluşmasına neden oluyor sanırım.


İletişim araçları

Bilgisev -- 01.05.2008 - 02:46

İletişim araçları sayesinde günümüzün insanı yönlendirilmekte, hatta kandırılmaktadır. Günümüzde Toplum Mühendisliği diye yeni bir bilim dalı dahi türemiştir. Toplum mühendisleri insanların zaaflarını, hassas noktalarını saptayarak onları istedikleri şekilde ve yönde şartlamakta, adeta beyin yıkamaktadırlar. Bu beyin yıkama mekanizmasına medya denilen basın ve yayın organları, ticari şirketler ve sivil toplum örgütleri de bilerek veya bilmeyerek katkıda bulunmaktadırlar.

Günümüzde şehir insanının her yediği ve içtiği madde yapay bir dönüşümden az veya çok geçmiş durumdadır. Sebze ve meyveler hormonlu, konserve ve salçalar, dayanıklı olmaları için katkılı, sular ilaçlanmış ve doğal şeklinden uzaklaştırılmış durumdadırlar. Kısacası şehir insanı doğal olanı görmeden, tatmadan, duymadan, koklamadan ve dokunmadan yaşamını sürdürmektedir. Şu halde şehir insanının hem edindiği bilgi hem de yaşadığı ortam yapay olmaktadır. Bu durumda yapılması gereken, bize sunulan yapay bilgilere kanmamak ve onları sorgulamaktır.


Sevgili Bilgisev

Agnia -- 01.05.2008 - 03:33

Güzel söylüyorsun da sence tavuk çiftliğinde, yirmicmküp alanda yirmi gün yaşayıp ambalajına giren tavuk, kendine yapılabileni sorgulayabilecek imkana sahip mi?
Bırak bu imkanı, kendine yapılanın farkında mı?
(neden 8 senedir tavuk yemediğim anlaşılıyor!)
:)


Zaten

Bilgisev -- 01.05.2008 - 04:08

Amaç tavuk olmaktan kurtulup insan olmayı başarmaktır. Tavuk sorgulamaz ama insan sorgular. Sorgulamadan yaşayan insana ben beşer diyorum. Beşer boyutundan kurtulmak hepimizin amacı olmalıdır.

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -