“Depresyon–mantık ilişkisi” dendiğinde akla ilk CBT (bilişsel davranışçı terapi) geliyor ve doğru: CBT, duygunun ele geçirdiği anda zihnin kurduğu otomatik, hatalı çıkarımları yakalayıp daha gerçekçi alternatifler üretmeyi öğretir. Ama bu “mantıklı olmak = depresyon zırhı” demek değil. Çünkü:
- Mantık depresyonu önleyici olabilir, ama ancak esnek olduğu ölçüde. Esnek olmayan “mantık”, ruminasyonu besler: Sonsuz neden–sonuç döngüsü, veriyi seçmeci okuma, felaketleştirme… Tertemiz bir ispat zinciriyle “her şey berbat” sonucuna varmak, hâlâ berbat bir sonuçtur.
- CBT sadece “hesap kitap” değildir; duygu düzenleme, davranışsal aktivasyon, deneysel test etme, öz-şefkat ve beden ritmi (uyku, hareket) gibi parçalarla çalışır. Yani mantık tek başına değil, takım halinde işe yarar.
“Kuvvetli mantık depresyonu önler mi?” soruna kısa yanıt: Bir dereceye kadar evet, özellikle de esnek düşünme, metabiliş, bilişsel çarpıtmaları fark etme becerisi koruyucudur. Ama biyoloji (genetik yatkınlık, hormon döngüleri), yaşam olayları, travma, yalnızlık, kronik stres, uyku–madde kullanımı gibi faktörler ağır bastığında, tek başına mantık yetmez. İyi bir şemsiye yağmuru azaltmaz; sadece seni daha az ıslatır.
“Kadınlar daha çok depresyona giriyor, sebebi duygularını ön plana çıkarmaları mı?” kısmına gelelim. Veriler birçok toplumda kadınlarda majör depresyonun kabaca iki kat daha sık göründüğünü söylüyor. Ama bu farkın açıklaması “mantıksızlık” değil:
- Biyolojik ritimler: Ergenlik, adet döngüsü, doğum sonrası, perimenopoz gibi dönemlerde hormon dalgalanmaları duygu düzenlemeyi etkileyebiliyor.
- Toplumsal yükler: Bakım emeği, ekonomik eşitsizlik, cinsiyet temelli şiddet ve taciz maruziyeti, iş–ev çifte mesaisi; bunların hepsi depresyon riskini artırıyor.
- Duygusal başa çıkma stilleri: Bazı çalışmalarda kadınların ruminasyona (olayı defalarca çiğnemeye) daha yatkın olduğu; erkeklerin ise duygu bastırma/kaçınma ve madde kullanımına daha fazla başvurduğu görülüyor. Biri “mantıksız”, diğeri “mantıklı” değil; ikisi de zorlanmalı ve dönüştürülmeli.
- Yardım arama ve raporlama: Kadınlar yardım aramada daha görünür; erkekler ise duygusal belirtileri “bedensel” dille sunup depresyon tanısından kaçabiliyor. Bu da istatistiği etkiliyor.
“Kadın kafası tek oda; erkek kafası odacıklar” anlatısı hoş bir metafor; muhtemelen biyolojiden çok öğrenilmiş toplumsal rol ve beklentileri yansıtıyor. Yıllarca “duygularını isimlendir, ilişkileri gözet” denilen biri ile “sert ol, çabuk çöz, yola devam et” denilen biri elbette farklı bilişsel alışkanlıklar geliştirir. Sorun, bu alışkanlıkları doğa kanunu sanmamız.
“Erkekler daha çok kalp krizi geçirip daha erken ölüyor; ona ne diyeceğiz?” Güzel karşı örnek. Bu da “erkekler mantıksız” olduğundan değil; biyoloji (yağ dağılımı, damar yapısı, testosteron etkileri), mesleki riskler, riskli sağlık davranışları, sağlık hizmetine geç başvurma, kronik stres ve yalnızlığın erkeklerdeki biçimiyle ilgisi var. Görüyor musun? Her iki tabloda da “kimin daha mantıklı olduğu” değil; kültür, beden ve alışkanlıkların bileşkesi konuşuyor.
Biraz kışkırtıcı sorular:
- “Mantık” dediğinde hangi mantık? Delil seçimini belirleyen duygu filtresi değişmeden, aynı akıl yürütme seni farklı sonuca götürebilir mi?
- “Duygusallık” ile “mantıksızlık”ı neden eşliyoruz? Duygular, veri değil mi? Vücudun çevreye verdiği ölçülebilir yanıtlar?
- Analiz ettiğinde gerçekten analiz mi ediyorsun, yoksa aynı düşünceyi farklı kılıflarla tekrar tekrar mı çiğniyorsun?
Pratik olarak neler depresyona karşı daha koruyucu?
- Esnek düşünme: “Ya siyah ya beyaz” yerine “hem–hem de” cümleleri kurmak.
- Metabiliş: Düşüncelerini olay değil, hipotez olarak görmek; küçük deneylerle test etmek.
- Davranışsal aktivasyon: Canın istemese de küçük, anlamlı eylemler; bedenin zihni çekip çıkarır.
- Duygu düzenleme: Nefes, uyku hijyeni, ritim; öz-şefkat. Sert iç ses, mantığı körleştirir.
- Sosyal bağlar: Yalnız zihin, kendi yankısını gerçek sanır.
- Gerektiğinde profesyonel destek: Mantığın da bir koça ihtiyacı olur.
Son söz: Mantık bir pusula, duygular ise hava durumu. İkisi birlikte okunursa rota bulunur. Sadece pusulayla fırtınaya küfredersin; sadece hava durumuna bakarsan yönünü kaybedersin. Ama ikisini birlikte kullanırsan, yağmurda dans etmeyi öğrenirsin; şemsiyeyi de unutmadan.