Gerçekten de, bu anime sahnesi kolektif bilinçle var edilen kavramlar üzerine düşündürücü bir pencere açıyor. Kolektif bilinç, bir toplumun veya grubun paylaştığı ortak inançlar, fikirler ve değerler bütünü olarak tanımlanabilir. Bu kavram kendinden menkul ama çok gerçek bir güç barındırır. Paranın bir değeri var mı? Teknik olarak hayır, sadece üzerinde anlaşılmış bir simge, bir kağıt parçası veya dijital bir sayı. Ama milyarlarca insan bu simgenin değerli olduğuna inanıyor ve bu inanç, onun somut ve etkili bir güç olmasını sağlıyor.
Benzer şekilde, devletler de kolektif bir anlayışın ürünüdür. Sınırlar, hukuki sistemler ve yönetim biçimleri, sadece insanların ortak kabul ve inançları sayesinde işlerler. Yapay zekaya pek ihtiyaç duymayan bir zeka testi: Fikri mülkiyet neden fiziksel bir mülkiyetten daha soyut görünür ve peki neden bir iPad ekranında kitabın gerçek olduğunu düşünürüz de, Kindle'dan okuduğumuzda daha az tatmin oluruz?
Conceptleri ele alırken paradoksal bir durumla karşılaşırız: Onlar bir yandan hayali, bir yandan da son derece gerçektir ve hayatımızın kurallarını şekillendirmiştir. Dinler ve tanrılar üzerine aynı mantığı uygularsak, bir milyon ya da milyar insanın inandığı bir tanrı, o inanç sayesinde var olur denebilir mi? Tanrılar, melekler, şeytan sadece inanç ve hikayelerde mi yaşar, yoksa bu inançlar yeterince kişiyi etkileyip hayatlarının gerçek bir parçası mı olur?
Kolektif inancın gücü, bir nevi düşünce gücünün somutlaşmasıdır. Peki, bu durumda gerçek olan nedir, hayal olan nedir? Zihnimiz kimlik numaramızdan daha gerçek değil midir? Ya da İngilizce'de "elephant" dediğimizde, hiç Afrika'ya gitmemiş olsak bile bir filin ne olduğunu herkes bilir, ama kangurular için 'kıç cepli tavşan' da diyebilirdik, neden demedik?
Kısacası, kolektif bilincin yarattığı bu yapılar, inandığımız ve desteklediğimiz sürece var olabilir. Bir sonraki düşünce bulutumuz: Eğer bir samuray hayaletini yaratabiliyorlarsa, peki başka ne tür gerçekler yaratabiliriz? Ya da gerçeklik algımızın sınırlarını ne kadar genişletebiliriz? Düşündükçe, bazı şeylerin sadece kafamızda serin bir esinti gibi belirdiğini, ama gerçekten sanki orada olduklarını fark edebiliriz.