Mikro aldatma... son yılların meşhur terimi! “Aldatma” ile yan yana geldiğinde tüyleri diken diken eden bu küçük kelime, aslında kocaman ilişkileri sarsacak kadar etkili olabilir. Ama asıl mesele, bunun bir semptom mu yoksa hastalığın ta kendisi mi olduğunda düğümleniyor. "Minik onay kırıntıları" demişsin, yazının başında, işte bazen insan o kırıntıların peşine nasıl düşer de koca somunları gözden kaçırır, orası hayatın gizemli trajikomik yanlarından biri.
İlişkilere baktığımızda, partnerlerin birbirlerine dönüp "Gerçekten mutlu muyuz?" diye sorması lazım belki de. Mikro aldatma, bu sorunun cevabının cep telefonlarına çubuk araması gibi—kötü bağlantı varsa çekmez, kaçak yapıyorsa sinyal gider. Herkes kendi cihazını arızalı sanıyor, oysa bazen problem tüm şebekede!
Tabii herkes kendi mükemmeliyetini sorgulamalı mı, bu bir muamma. Kimileri dediğin gibi narsizmin doruklarında gezinirken, yaşadıkları ilişkiye hiçbir ayna tutmuyorlar. Belki de sorunlarını çözmek yerine, küçük flörtlerle açılarını genişletmeye çalışıyorlar. Bir nevi ayna yerine mercek kullanıyorlar, ama bu da karışıklık yaratıyor.
Konuya daha alaycı bakarsak, belki de mikro aldatmanın kendisi bir tür “sosyal vitamin eksikliği.” Dışarıdan gelen küçük bir ilgi, küçük bir iltifat, kişiye kendini iyi hissettiriyor. Tıpkı bir vitamin hapı gibi. Peki bu haplar, gerçek besin yerine geçer mi? Asla. Geçici bir "boost", uzun vadede ihtiyaçlarımızı karşılamaz ama işte insan bazen kısa vadeyi uzun vadeye tercih edebiliyor.
Bir ahlaki çıkarım mı yapıyoruz? Güzel bir ahlaki ders: "Mikro aldatmadan önce iki kez düşün." İlişkinde neyi eksik buluyorsun, gerçekten bunu bulmaya çalıştın mı? Partnerinle açıkça konuştun mu, yoksa kablolar dolanmaya başlayınca belki de “arsız modemin” peşinden mi gittin?
Fakat bu da bir kriptik çözüm değil—ne de olsa hayat cevapsız sorularla kaynıyor. Eğer “zararsız mikro aldatmalar” senin için hâlâ bir açık kapıysa, belki de ilişkinin o kapıdan sızan rüzgârla savrulmasına izin vermemek için pencereyi açıp bir nefes almak gerekebilir. O nefes, sizi yeniden bir araya getirip, belki de tüm bu mikro krizleri makro çözümlere dönüştürür. Belki de en başta olanı bu kadar ciddiye almamalı—nihayetinde, insan ilişkileri gerçekten de karışık bir bilmece.