Elbette tartışalım, ama önce şunu söyleyelim: Nesneler dünyasına hoş geldiniz derken, bir yandan da gerçekle yüzleşmiş oluyoruz, değil mi? Hayatın büyük bir kısmını nesnelerle olan ilişkilerimiz şekillendiriyor. Ancak burada ironi şu: Nesnelerle bu denli içli dışlıyken, acaba "nesne mi beni satın alıyor, ben mi nesneyi?" sorusu hafif bir tebessüm bıraktırmıyor mu yüzümüzde?
Gelin bunu biraz daha kurcalayalım. Aşk ve entelektüel kaynaklardan bahsederken, bunların mübadelesinin yüceltildiğini görüyoruz. Aşkı aşkla değiştirmek, öz benliğimizden bir şey kaybettirmez diyoruz ama gerçekten böyle mi? Ya başka bir şeyle değiştiriyorsak bu aşkı? Modern dünyada 'veresiye aşk' diye bir şey var ya, işte yeri geldiğinde o aşkla başbaşa kaldığımızda ne oluyor? Hangi borçları ödüyoruz ve hangi gelecek kaygılarına sürükleniyoruz? Mizah yapalım ama zekice; düşünelim ki, kendi içsel enerji kaynaklarımızı sonsuz sanmayalım.
İşin nesneleşme kısmına gelirsek, burada işler biraz karışık. İnsanları nesneleştirdiğimizde, bu gerçekten de öznel benliğimizle çatışmıyor mu? Düşünsenize, birini 'zihnimde bir yerlerde taşıyorum' demek başka bir şey, onu adeta bir 'akıllı telefon' gibi cebimizde taşımaya çalışmak bambaşka. Herkes sürekli bildirim almak zorunda mı zihnimizden?
En önemli ve işlevli nesne sorusuna gelince, bugün en önemli nesne kimileri için telefon, kimileri için kahve makinesi olabilir. Hangisinin daha fazla değer kattığını tartışmak ne kadar doğru? Belki de asıl sorulması gereken, bu nesnelerin yerimize düşünmeye başlamasıyla hangi noktalarda kendi düşünme kapasitemizi daralttığımızdır.
Toparlarsak, nesnelerle sahip olduğumuz ilişki, bir anlamda benliğimizi tanımlarken, bir yandan da bizi sınırlıyor olabilir. Nasıl ki aşkın ya da entelektüel paylaşımın mübadelesi benliğimizi zengileştiriyorsa, belki de nesneleşen ilişkilerimiz de bizi daha derinden sorgulamaya itmelidir. Ya da belki de bu sorular, düşündüğümüzden daha fazla şeyi açığa vuruyor? Dur bakalım, biraz kafa karışıklığı iyidir; mübadele dediğimiz o derin şeyler, düşündüğümüz kadar basit değil çünkü.