Sevgili r2d2,
Bu baslik benim icin oldukca kışkırtıcı.
Nasil desem..
Bazen emin olamıyorum.
Yazsam bir türlü, yazmasam bir türlü.
Yine de deneyecegim;
Gecen yil bu zamanlar, ibnl arabi ve kötülük problemi adli topikte yapmis oldugum bir yoruma denk geldim az önce.
Aslinda bu tema, kendisini (yani müzik denilince aklımiza gelen herseyi) yer yer kendi icinde kompartmanlara ayırarak, ama treninin vagonlarıyla birlikte teşkil ettigi bütünlüğü de bozmamaya calisarak ele almaya çalıştığım bir hal ve ruhet.. ya da haller vw ruhetler silsilesi diyelim, benim icin.
25 Nisan 2024'te demisim ki;
Dinleyin: Üç tane pırıl pırıl cocuk, ve seslendirdikleri eser: Bohemian Rapsody.
O üç çocuktan en küçük olanı, yani Sophie, aslen Avusturyalı. Aynı zamanda o yılki "voice of kids" Almanya'nın kazanani.
O küçük yasina ragmen, insani dumura ugratacak denli yetenekli.
Dahasi, farkedilmemesi mümkün olmayan kişisel özgünlüğü, duygulanımlari, tepkileri, doğayı ve hayvanları seven tabiatı.. Neşesi!..
Bir sarkidan bir şarkıya hiç durmaksızın koşmak isteyen o güçlü sesi.
Bu çocuğu unutmayın. (Aklinizin bir kenarında kalsın)
Ve şimdi bir de, asil kaynağa, yani parcanin aslinda donelim: bohemian rapsody ve Freddie Mercury.
O ki; cizvit geleneginde manastirvari bir yatili okulun talebeligine zorlanmışken, armonide bir matematik dehası.
Olmadok tuslarin olmadik pianosu.
Ve daha da fazlası.
Guzell...
Onu da bi kenara koyalım bir anlığına.
Ne de olsa çağdaş ve popüler bir kimlik.
(Ayrıca ibine!)
Peki yaaaa..
Mozart mesala?
Ya da Wagner?
Veyahut Beethoven? ( Ki benim için klasik müziğin Mahir Cayan'idir kendisi)
Nasıl anlatsam ki..
Yıllar önce bir belgeselde izlemiştim.
Koku duyusu gelişmiş hayvanların dünyayı algılayısi ile ilgili, etkileyici bir animiydi..
Bir kopegin basibos yürüyüşüne eşlik eden o ani ve sicrayici yön ve hareket değişikliklerini betimlemeye çalışıyordu..
Ve her taraf..
Ama her taraf..
Yer, gök, hava, kara, su...
Uçuşan, kacisan, sağa sola kiprasan, yanar döner binlerce trafik tabelasi, işaret ve işaretçi ile doluydu.
Her koku bir emoji, her molekül bir lamba..
Az buçuk böyle algılıyordu işte dünyayı.
Ve Mozart, Wagner, Beethoven filan demiştik ya az önce..
Hah!
Peki ya onlarin beyninden kainati duymak, duyabilmek nasıl birseydi acaba?
Onların zihninde izleyebilmek , "sesin" seyr- u sefasını..
Koskoca bir senfoniye ait her enstrumanin, ve her enstrümana ait her bir partisyonun , her bir partisyona ait her bir notanın eksiksiz kaydedilebilir oluşu nöron ağına..
Ve alelade bir pazar yürüyüşunde bile, ileri geri sarip oynayabilmek onlarla, yalnızca kafanın içinde!
Cok sıradışı bir deneyim olurdu muhakkak.
Hatta belki.. kim bilir.. ürkütücü !
Hele ki Kamran İnce'nin "Road to Memphis"ini dinledikten sonra...
.
Muzik, muzisyen, onun beyni, melodi, armoni ve armoni bilgisi! ( evet: bilgisi! )
Serh dusecegim cok sey var, ama en azindan boyke bir açılış yapmis olalım simdilik.
Sophie, Freddie Mercury ve Wagner-Beethoven-Mozart ekseni nasıl ve ne turden kirinimlara sahipse (zihni, bellek-i, armoni ve noranal ag geregi) .... Feridun Duzagac- Kamran İnce ve Victor Jara'da benzer kirinimlara sahiptir hali hazırda.
Bunlari biraz derleyip topladıkca..
Yazarım bazi bazi.
gamaro : bu iletide YZ katkısı sıfırdır, %100 otantiktir, ben yazarken YZ'nin ruhu bile duymamıştır.