KaptanMosey Bu konuda şimdiye kadar okuduğum veya izlediğim şeylerden oluşturduğum zihinsel resme dayalı olarak birkaç algımı, görüşümü paylaşabilirim elbette. Bu konuda en çok yararlandığım kaynaklardan biri, Michael Newton'un "Ruhların Yolculuğu" ve "Ruhların Kaderi" adlı kitaplarıdır.
Varoluşta "özgür irade" yasasının en önemli yasa olduğu söylenir. Bu nedenle, ölmeden önce de, öldükten sonra da, "başımıza neler geleceği" evrensel bir plan-programla veya katı yasalarla belirlenmiş veya dayatılıyor değil. Yani kişiden kişiye, ruhtan ruha değişen durumlar olabiliyor. Ama genel olarak, öldükten sonra bir Işık görme ve o ışığa çekilme deneyimi oluyor. Bu deneyimi yaşadığını anlatanların birçoğu kendilerini o Işıkla "bir" olarak algılıyor, bir tür kaynaşma, birleşme oluyor. "Tanrının Işığı" gibi birşey yani. O ışıkla birleşme, onun derinliklerine çekilme (akışla akma) deneyimi bireyi spatyom denen "yuva"ya götürüyor. Buranın (dünyanın) gözüyle bakılınca, "yabancı" bir yerden bahsediyormuşuz gibi oluyor ama anlatılan odur ki, asıl yabancı olan, uzak olan, "gurbet" olan yer dünyadır. Ölüme Yakın Deneyim yaşayıp bunu paylaşan binlerce insanın çoğunun anlatımları bunu doğruluyor gibi görünüyor.
Öldükten sonra Işığa veya ışığın kaynağına doğru akış yoluyla Yuva'ya gitme deneyiminin ne kadar sürede gerçekleşeceği, kişiden kişiye epeyce değişebiliyor. Kişinin ölüm sonrasına dair güçlü inançları bu konuda çok belirleyici oluyor. Burada yine "özgür irade"nin önemi ve neticeleri söz konusu. Örneğin kişi ölümden sonrasını bir yokluk olarak düşünüyorsa, epeyce bir süre bu inancına uygun bir deneyim içinde kalabiliyor. Yuva'ya (ışığa) geçiş konusunda herkese yardımcı olmaya çalışan ruhlar (bazıları ölen kişinin dünyadan şahsen tanıdıkları, yakınları, sevdikleri olabilir) var ama bireysel özgür iradenin önemli nedeniyle, bireyin düşüncelerine veya inancına zorla müdahale edip ona asıl gerçeği gösterme/dayatma gibi bir "lüksleri" yok yardımcı varlıkların. Bireyin kendi bilinci ve isteğiyle birşeyleri görüp adım atması gerekiyor, yardıma açık ve istekli hale gelmesi gerekiyor. Her ruhun böyle bir yardıma ihtiyacı olacak diye birşey yok ama birçok insanın olabilir.
Yuva'da ilk yapılan şeylerden biri, geride bırakılan deneyimlerin bir "gözden geçirilmesi" oluyor gibi görünüyor. Yuva'nın dünyaya kıyasla çok daha yüksek olan frekansına uyumlanmak için, dünyevi düşük bazı tesirlerden arınmak, kurtulmak gerekiyor. Bu gözden geçirme, o hayatın bağlayıcı dünyevi etkilerinden kurtulmaya da hizmet etmiş oluyor.
Kişi bilincinde o hayatı tamamen geride bırakıp Yuva bilincini iyice "geri" kazandıktan sonra Yuva'nın içinde kendi bilinç düzeyine uygun bir seviyeye yönlendiriliyor. Michael Newton'un anlatımlarına göre ruhlar genellikle gruplar halinde faaliyet gösteriyor. Bunları "okul sınıflarına" benzetmek mümkün görünüyor. Bir ekibiniz, grubunuz var. Dünyanın etkilerinden iyice kurtulduğunuzda, Yuva'da sadece dünya hayatı değil, tüm evrenin, tüm evrenlerin, tüm varoluşun genel manzarasıyla karşı karşıyasınız. Bir bütün olarak tüm varoluş. Tüm ruhlar, tüm varoluşla birdir. Tabi bireyin tüm varoluş alemlerine, boyutlarına bakarken ne görecekleri, gördüklerinden ne anlayacakları tamamen onların bilinç düzeylerine bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Ama netice itibariyle dünya, enkarnasyon yoluyla bilgi artırmaya hizmet eden sonsuz denebilecek sayıdaki gezegenlerden veya boyutlardan veya deneyim ortamlarından yalnızca biridir. Yuva'da sadece dünya insanlığı değil, tüm varoluştan varlıklar var ama "bilinç sınıfı" faktörü nedeniyle benzerler kendi aralarında gruplaşıyor, kendi aralarında çok daha fazla sosyalleşiyorlar. Öbür tarafta dünyada bildiğimiz şekilde fiziksel bir beden yok. İçine girilip çıkılan bir beden yok. Işık varlığısınız ve görünümüzü isteğe, ihtiyaca göre belirleyip değiştirebiliyorsunuz.
Yararlandığım kaynaklara dayalı olarak yaptığım ve en azından büyük ölçüde doğru olduğunu tahmin ettiğim ve/veya umduğum bu anlatımlar, bu bilgiler, sizin esasen bilmediğiniz şeyler değil, bu kaynakların anlatımına göre. Sadece dünyevi hayatın bilinç düşürücü, hatta bilinci travmatize edici etkilerinden dolayı unuttuğunuz, bilincinizin epeyce derinlerinde kalmış bilgiler. Ölünce "hatırlayacağınız" şeyler. Tabi benim benimsediğim kaynakların bakış açısı bu. Ben öyle inanıyorum yani.
Eğitim öbür tarafta da devam ediyor ama ruhların kendi seviyelerine uygun bir deneyim ortamına "enkarne" olmaları, birçok ciddi zorluklar barındırmakla birlikte, biraz da bu zorlukların yardımıyla bireyi "öbür tarafa" kıyasla çok daha hızlı ilerletebilecek potansiyellere sahip. Ama tam tersi etkiler de yapabilir, öbür tarafta (yani yuvada) epeyce şifa görmeye muhtaç hale de getirebiliyor. Bu da yine kişiden kişiye çok değişebilen birşey.
Sonuçta, yeni bir enkarnasyon vakti gelince, ki bu da temel olarak ilgili ruhun özgür iradesine ve rehberlerinin tavsiyelerine uygun olarak gerçekleşiyor, dünyadan başka gezegenlere enkarne olma gibi bir seçenek de mevcut olmakla birlikte, daha önce en çok dünya insanları içinde enkarne olanlar için, tekrar dünya insanları arasında enkarnasyon ihtimali çok yüksektir.