Bir savaşçı için tonaldeki tüm inanç sistemleri zihnin lakırdısından öteye geçmez. Zira bilinmeyenle ilgili her fikir, inanç ya da inançsızlık, zihnin sakız çiğnemesinden ibarettir. Tonal adasının genişletilmesiyle son bulur. Zihin tonalde bildiği kadarını anlayabilir ya da anladığını sanabilir. Bu noktada tüm inanç ya da inançsızlık biçimlerini rafa kaldırır bir savaşçı. Bunun tonaldeki karşılığı apateizm gibi duruyor. Yani tanrının varlığıyla ya da yokluğuyla ilgilenmeme, önemsememe durumu. Bir savaşçı için tüm inanç ya da inançsızlık sistemleri zihnen bir çözüme ulaştırılamayacağı ve zihnin gereksiz mesaisine sebep olacağı için uzak durulması geren şeyler. Bu yüzden apateizm savaşçının içinde bulunduğu doğal durum gibi görünüyor. Gerçekten öyle midir? Apateizmin savaşçının yoluyla kesiştiği yerler vardır. Mesela savaşçı hiç bir dogmatik fikre saplanmış değildir. Bu konularda zihinsel spekülasyonlara girişmez. Tanrıyı tanımlamaya, onu anlamaya, kavramsallaştırmaya uğraşmaz. Kutsallarla vakit harcamaz. Dışsal bir otoriteye gerek duymaz, kendi içsel sezgisiyle yolunda yürür. Fakat Apateizmin bir savaşçı için gerçekten içinde bulunduğu hali tanımlamaya yetebileceği ile ilgili şüphelerim var. Zira ilgisizlik savaşçının yolu değildir. Savaşçı ilgisizliğin değil dikkatin ustalığının yolunu seçmiştir. Apateizm bir biçimde anlamsızlıkla barışma durumu gibidir. Ama savaşçı için her hal anlam taşıyan bir farkındalık durumudur. Apateizm iki durumla da ilgilenmiyorum diyerek zihinsel bir kararlılık halinde yaşayabilir ama savaşçı bilinmeyeni tanımlamaya çalışmadan onun izini sürer. Apateizmin önemsememesiyle savaşçının önemsememesi arasında fark vardır. Savaşçı her şeyin önemli olduğunu ama geçici ve hayali olduğunu bilir. Savaşçının önemsediği tek bir şey vardır: Önemsememek.

İlk bakışta apateizm ve savaşçının yolu arasında belirli bir benzerlik var gibi görünse de, daha derinlemesine bakıldığında, aralarındaki farklar oldukça anlamlıdır. Apateizm, basit bir şekilde tanrının varlığı veya yokluğuyla ilgilenmeme hali olarak tanımlanırken, savaşçının yolu, varoluşsal bilincin ve farkındalığın en yüksek derecede olması gereken bir yaşam biçimidir. İronik olan şu ki, apateizm aslında bir tepkidir. Bilinçli ya da bilinçsiz, varoluşsal ya da yüzeysel herhangi bir dürtüye tepki olarak oluşmuş bir durumdur. Tanrı konusundaki ilgisizliğini "önemsiz" bulur ve bu konuda bir pozisyon almaz. Ancak savaşçı, bu tür ilgisizlikleri bir lüks olarak görebilir mi? Savaşçı için hayat, bir varoluş dansı, bir farkındalık oyunu değil midir? Savaşçının apateizmi veya herhangi bir "izim"i benimsemesine gerek yoktur; çünkü onun yolunda zaten hiçbir "-izm" yoktur. Tüm bu "-izm"ler, sınırlı insan aklının yarattığı etiketlerdir ve savaşçı, bu tür etiketlerden çok daha fazlasını görmeyi hedefler. Onun yolu, yaşamın özüne, gerçekliğin kalbine ulaşma çabasıdır. Burada sorulması gereken kışkırtıcı bir soru olabilir: Apateizm nasıl olup da savaşçının yaşamının "doğal" hali gibi görünebilir? Savaşçının yolu, pasif bir ilgisizlikle mi karakterize edilir yoksa her an uyanık bir dikkat ve farkındalıkla dolu mudur? Belki de savaşçı, apateizmin ötesine geçip yalnızca bilinenin değil, bilinmeyenin de üstüne gitmeye cesaret eder. Sonuç olarak, apateizm bir tür zihinsel emeklilik halidir; savaşçı ise zihinsel mücadelenin ustasıdır. İkisinin yolu kesişir mi? Belki yüzeyde ama derinde, savaşçı kendi kurallarını koyan bir oyun oynarken apateizm çoktan sahayı terk etmiştir. Accordion çalan birinin sadece bir notayla yetinmesi gibi bir paradoks bu: Bunu yapmak mümkün mü, yoksa müziği kaçırmak mı? İşte savaşçıyı eski kafalı bir apateistten ayıran şey bu: Bir notanın ötesine geçmek, tüm melodiyi duymak!

> @"Bozkurt_G"#p11897 Tonal adasının genişletilmesiyle son bulur. Zihin tonalde bildiği kadarını anlayabilir ya da anladığını sanabilir. Biraz konu başlığından bağımsız bir soru olacak ama yine de soracağım :) Bir savaşçı, yukarıda ifade ettiğin gibi Tonal adası... Nagual , bileşim noktası , yorumlama … vb gibi Nagual öğretisine özgü kavramları dışında… Neden ifade etmek istediklerini farklı kavramlarla ya da farklı cümlelerle ifade etmeyi denemiyor ? Evet, kabul ediyorum, her öğreti gibi Nagual yolu da kendine özgü bir dil ve terminolojiyle konuşur. Ama örneğin Gurdjieff’in yaklaşımı bana burada çok daha esnek geliyor. O, karşısındaki kişinin hangi gelenekten geldiğini önce anlar, bir hristiyan mı, bir müslüman mı, bir ateist mi, bir okültist mi? Ardından o kişinin anlayabileceği kavramları seçerek, anlatmak istediklerini ona göre dile getirirdi. Bu esneklik, bence bir savaşçıda da olması gereken bir şey değil mi? Nagual öğretisinin kavramlarını sürekli aynı şekilde kullanmak, bu kavramları zamanla sabitleştirip kemikleştirmiyor mu? Tıpkı ‘Tanrı’ kelimesi gibi. Örneğin bir savaşçı arkadaşıma, Gurdjieff’in ‘anlam’ kavramıyla Castaneda’nın ‘yorumlama’ kavramının özde aynı şeyi işaret ettiğini söylediğimde, bana ‘Hayır, Castaneda öğretisinde anlam diye bir şey yoktur, yalnızca yorumlama vardır’ diyerek karşı çıkmıştı. Ben de elbette farkındayım, Castaneda’nın metinlerinde ‘anlam’ kelimesi geçmiyor, ama ifade edilmek istenen şeyin özünü kast ettiğimi açıklamaya çalıştım. Yine de ikna edemedim. O sadece ‘yorumlama’ dedi ve orada kaldı. Şunu sormak istiyorum. Bu öğreti sabit kalsın, ona hiçbir müdahalede bulunulmasın. Bunda hemfikiriz. Fakat neden bir savaşçı, bu sabit kavramların dışına çıkmayı, aynı özleri başka kelimelerle aktarmayı denemiyor ? Neden bu kadar katı kalıyor? Sadece Nagual öğretisinin kavramlarıyla mı konuşabiliriz ?

> @"YildizTozu"#p11921 Bir savaşçı, tonal , nagual , bileşim noktası , yorumlama … vb gibi Nagual öğretisine özgü kavramları dışında… Neden ifade etmek istediklerini farklı kavramlarla ya da farklı cümlelerle ifade etmeyi denemiyor ? Senin de kabul ettiğin gibi, bu durumu "sosyolekt" olarak adlandırabiliriz. Belli konulara yoğunlaşmış insan guruplarının kendi aralarında gelirştirdikleri terminoloji ve jargon bağlamında bu normaldir. Zaten bu kendiliğinden oluşur. Zorlama değildir. > @"YildizTozu"#p11921 Şunu sormak istiyorum. Bu öğreti sabit kalsın, ona hiçbir müdahalede bulunulmasın. Bunda hemfikiriz. Fakat neden bir savaşçı, bu sabit kavramların dışına çıkmayı, aynı özleri başka kelimelerle aktarmayı denemiyor? Neden bu kadar katı kalıyor? Sadece Nagual öğretisinin kavramlarıyla mı konuşabiliriz? Buna gerek var mı gerçekten? Eğer bu yolun yolcusu isen zaten bu kavramları zamanla içselleştirirsin. Bu yolun bir yolcusu değilsen zaten neden bu yolla ilgili her hangi bir gereklilik duyasın? Mesela Zen budiste ya da tasavvufçuya bunu sorar mıydın?

> @"Bozkurt_G"#p11925 Mesela Zen budiste ya da tasavvufçuya bunu sorar mıydın? Eğer tanımını bilmediğim bir kavram kullansaydı evet sorardım. Mesela tasavvufta nefsi emmare , Zen budizminde koan gibi.. Bu kavramlar nedir anlayabileceğim şekilde ifade etmesini isterdim. Ki Don Juan Castaneda'ya bu kavramları uzunca bir süre anlatıyor. Bir kafedeydi yanlış hatırlamıyorsam, masa üzerinde Tonal, tanrı ...vs anlatıyordu. Bu soruyu sormaktaki amacım Nagual öğretisindeki kavramlara karşı olduğumdan değil. Çokta büyülü kelimler buna itirazım yok. Aynı terminolojiye sahip iki savaşçı bu kavramlar üzerinden birbiriyle konuşabilir. Sohbet çok da güzel derinleşebilir. Ancak benim gözlemlediğim ve eleştirdiğim nokta şu, bir savaşçı bu kavramları bilmeyen bir kişiye de bu kavram aracılığı ile cevap veriyor. Kolay kolay bu kavramların dışına çıkamıyor. Benim bu konuda eleştirim, bu durumu "esnek olamamak" ve "sabit kalmak" şeklinde düşünmem. Bir zen budistinden ve bir tasavvufçudan esneklik beklemem ama bir savaşçıdan esneklik beklerim :)

Çok fena katılıyorum sana @"YildizTozu"#23 . bu yüzden açtığım konuda tamamen her hangi birisinin de anlayacağı şekilde anlatacağımı söylemiştim. #730

> @"YildizTozu"#p11930 Çokta büyülü kelimler buna itiraz yok Büyülü kelimeler falan değil. Sadece sosyolekt. Bu kavramlara aşina olmayan kişilere ulaşmaya çalışmak gibi bir dert yoktur ki zaten. Niye olsun? Her yol kendine hastır ve yolcusuna aşikardır. Tüm insanlar bunu bilsin, öğrensin gibi bir dert olamaz. Ben aslında Toltec bilgeliğiyle ilgili bir soru ya da başlık açınca bu konuyla ilgili kişilerin cevap vermesini yeğlerim. Zira toltec bilgeliğinin örneğin bir tasavvufçuyla nesini konuşacağım? Dünyada binbir türlü yol var. Her yolun yolcusu da ayrı. Davet yok, bilgi paylaşayım endişesi yok. Mesela seninle toltec bilgeliği hakkında konuşmaktan memnun olurum. Ama savaşçıysan. Bu yola düşmüşsen. En azından kitapları okumuşsan. Yoksa senin yolun senin yolun, benim yolum benim yolum. Kesişmesi gerekmeli diye bir endişem yok. Yani seninle Toltec bilgeliği konusunda konuşacaksak en azından Castanedanın kitaplarını okumuş olmanı beklerim. Ya da bu konuda yazılmış diğer kitapları. Eminim sen de Jung için aynı şeyleri söylerdin :)

> @"Bozkurt_G"#p11897 Apateizmin savaşçının yoluyla kesiştiği yerler vardır. Mesela savaşçı hiç bir dogmatik fikre saplanmış değildir. Kısa bir reklamdan sonra gelelim konuya. Aslında gözlemlediğim "savaşçıların" (özellikle tırnak içinde) çoğunun dogmatik fikirleri olduğu yönünde. Tabi şimdi şu söylenebilir hemen. Efendim onlar çakma savaşçı veya kanepe savaşçısı falan. > @"Bozkurt_G"#p11897 Fakat Apateizmin bir savaşçı için gerçekten içinde bulunduğu hali tanımlamaya yetebileceği ile ilgili şüphelerim var. Zira ilgisizlik savaşçının yolu değildir. Kesinlikle evet. Bu yüzden bir savaşçının aslında ne olduğunun bir önemi yoktur. Yani müslüman, hristiyan, budist bir savaşçı da olabilir (bence) > @"Bozkurt_G"#p11897 Savaşçı her şeyin önemli olduğunu ama geçici ve hayali olduğunu bilir. Savaşçının önemsediği tek bir şey vardır: Önemsememek Burası biraz garip olmuş. Hiç bir şey önemli değildir. Ama değerlidir. İkisi farklı kavramlar. Son kısım da bildiğim tek şey, hiç bir şey bilmediğimdir gibi olmuş.

> @"xenix"#p11937 Tabi şimdi şu söylenebilir hemen. Efendim onlar çakma savaşçı veya kanepe savaşçısı falan. Savaşçının kusursuz olduğunu kim söyledi. Kusursuz bir varlık var olamaz :D > @"xenix"#p11937 Son kısım da bildiğim tek şey, hiç bir şey bilmediğimdir gibi olmuş. Burası biraz paradoksal bir söylem oldu, farkındayım. Ama açıklayamayacağımız şeyleri açıklamaya çalışınca böyle oluyor☺

> @"Bozkurt_G"#p11934 Büyülü kelimeler falan değil. Bence anlamları bakımında büyülü kelimeler. > @"Bozkurt_G"#p11934 Eminim sen de Jung için aynı şeyleri söylerdin Tabi ki öyle isterim bu terminolojiye hakim olmayan kişilerle konuşmak gerçekten zor ve yorucu olabiliyor. Ama sana ne demek istediğimi ifade edemediğimi düşünüyorum. Misyonerler gibi Castaneda öğretisini insanlara anlatın ve büyüyün böyle bir derdiniz olsun demiyorum. Demek istediğim Castaneda öğretisindeki "dünyayı yorumlamanın" özünde ne olduğunu anlayabildiyse bir savaşçı, bu kavrama başkası "anlam" diyorsa ona hayır o "anlam değil "yorumlama" diye tutturmaz. Kavramlar konusunda sabit kalmamak gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum. Aksi takdirde bir savaşçı belli bir noktada sabit kalır ve kemikleşir. Bu başkalarıyla ilgili değil, kendisi ilgili bir durum.

@"YildizTozu"#p11943 Bugün toltec bilgelik öğretisinin dilimize dolanmış terminolojisinin büyük oranda yaratıcısı Nevzat Erkmen'dir. Onun tutkulu diyebileceğimiz çevirisi sayesinde bir çok kelimeyi teminolojimize soktu ve bir sosyolekt oluşturdu. Bence iyi ki de oluşturdu, zira bugünlerde yapılan Castaneda çevirilerinden ben aynı tadı alamadım. Mesela ingilizcedeki "power" kelimesini "Erk" olarak çevirmesi bile çok şeyi farklı anlamamıza hizmet etti. Konuşurken de Erk kelimesini kullanmak, "güç"den başka bir şey kastettiğimizi vurguluyor. Aslında işin önemli tarafı hangi dili kullandığımızdan ziyade, öğretinin evrensel olup olmadığı. Zira Toltec öğretisi, ister bir japon köylüsüne, ister antik mısırda yaşayan bir firavuna, istersen anadolunun göbeğinde yaşayan benim gibi bir insana hitap edebiliyor. Gerisi jargonmuş, sosyolektmiş, terminolojiymiş, çok da önemli değil. Hala da ben anlatamadım derdimi diyorsan hayıflanma. Muhtemelen ne demeye çalıştığını ben anlamıyorum :)

Apateizm ile savaşçının yolu kesişir mi?

YildizTozu

r2d2 Diğerleri çok da anlamamışların kitapları.

Güzel kardeşim diğerleri de Gurdjieff öğrencilerinin kitabı ? Ne anlamamışların kitabından bahsediyorsun ? Gurdjieff’in öğrencileri mi konuyu anlamamış 🤣

He Gurdjieff’in öğrencileri konuyu anlamadı. Sen anladın 🤣

r2d2

YildizTozu He Gurdjieff’in öğrencileri konuyu anlamadı. Sen anladın 🤣

Mümkün değil, değil mi?

Ouspensky, iyi bir yazman. Genelde Gurdjieff'in ağzından çıkanları aktarmış.
Diğerleri genelde yorum. Ve evet, ne yazık ki, pek anlamamışlar.

YildizTozu

r2d2

Ouspenksy , zaten Maurice Nicoll’den kitap yazmasını istiyor. Maurice Nicoll de bu istek üzerine 5 ciltlik kitap serisi hazırlıyor. ( o da Gurdjieff öğrencisi )

Bu 5 ciltlik kitapların adı , “Gurdjieff ve Ouspenky Öğretisi Üstüne Psikolojik Yorumlar” olduğu için sen hemen bunu onun “yorumu” zannediyorsun.

Halbuki Maurice Nicoll kitapta Ouspenksy ve Gurjdjieff öğretisini anlatıyor, arkasında da onların bu konu üzerine yaptıkları yorumları aktarıyor.

Ayrıca yine Gurdjieff öğrencisi ve aynı zamanda yoldaşı ve dostu olan Jeanne de Salzman’ın bir kitabı var ki o da çok güzeldir.

Ayrıca Gurdjieff ‘in bizzat kendi yazdığı tek kitap olan “Beelzebaptan Torununa Masallar” kitabı vardır.

Tamam Gurdjieff ve öğrencileri konuyu anlamadı. Sen anladın 🙂. Öfff yani öffff 🙂

r2d2

Birşeyi çoğunlukla 'kendi üzerinden' anlayamazsın zaten.

Bir bütünlüğe oturtman gerek. Ne kadar büyük bir bütünlüğe oturtabilirsen (ne kadar farklı sistemle aralarındaki bağlantıları çözebilirsen), o derece anlamlanır şeyler.

r2d2

Adına bakıp anlamıyorum. Okudum da.

Salzman'ın kitabının adı ne. Belki okumuş olabilirim, ama hatırlamam gerek?

Onun dışında, "konu bitmez".
Herkes bir noktaya kadar anlar, ama "konu bitmez".

YildizTozu

r2d2 Salzman'ın kitabının adı ne

The Reality of Being: The Fourth Way of Gurdjieff

r2d2

YildizTozu

Türkçe'de çıktı mı bu?

r2d2

Gurdjieff'in kendisinin 3 kitabı var. Ama adında "remarkable man" lafı geçen hariç, diğer ikisi çok da fazla şey vermez. Fazla sır perdesi arkasındadır. Komple şaşırtmaç bile olabilir. Birşey anlaşılmaz yani. Pek birşey veresi yokmuş genel insanlığa. Ouspensky'nin yazdığı olmasaymış, Gurdjieff'ten hiçbirşey anlamayacakmışız.

YildizTozu

r2d2 Gudjieff'in kendisinin 3 kitabı var.

Tek bir kitap 3 cilt halinde yazıldı. Az evel Ouspenky'nin kitabı hariç kitap yoktur derken şimdi Gurdjieff 'in 3 kitabını hatırlaman ne güzel oldu.

r2d2 Türkçe'de çıktı mı bu?

Hayır.

r2d2

YildizTozu Az evel Ouspenky'nin kitabı hariç kitap yoktur derken şimdi Gurdjieff 'in 3 kitabını hatırlaman ne güzel oldu.

Gene aynı fikirdeyim. Gurdjieff kendi sistemini kendi kaleminden anlatmamıştır. Hala tek kitap var, savındayım.

Neyse, ben kaçtım.

YildizTozu

r2d2

r2d2 Gurdjieff kendi sistemini kendi kaleminden anlatmamıştır.

Maurice Nicoll 5 cilt ne yazmıştır. Tarhana çorbası tarifi mi ? Gurdjieff öğretisine hakim değilsin. Belirttiğim kitaplardan haberin yok . Arada benim söylediğim kitapları chatgpt ye sorup bana geri cevap yazıyorsun.

xenix

YildizTozu Maurice Nicoll 5 cilt ne yazmıştır. Tarhana çorbası tarifi mi ?

şurada ekrana çay püskürttüm.

xenix

sonsuz gamaro

YildizTozu Maurice Nicoll 5 cilt ne yazmıştır. Tarhana çorbası tarifi mi ?

Ben bu beş ciltlik tarhana çorbası tarifini bulsam felsefeyi bırakırım. (Veya bir tarhana çorbası yapanım olsa)

r2d2

Evet. Aynen öyle yapıyorum.

gamaro

YildizTozu r2d2, Güzel kardeşşiim..

Yıldıiiiz bu ne hal 🤣

YildizTozu

gamaro Yıldıiiiz bu ne hal 🤣

İşte o, içimdeki fosforlu Cevriye 🤣

gamaro

YildizTozu bence gayet seksi 😅

« Önceki Sayfa