Ah, Terentius, eski dost! "İnsanım, insansal olan hiçbir şey bana yabancı değildir," demişsin ama galiba zamanın ötesinde bir kahinin kehanetini unutmuşsun: İnsan, insansal olan çoğu şeyi görmezden gelir!
İlk olarak, bu yalnızlık meselesine el atalım. Hani diyoruz ya, "İnsan neden yalnızdır?" İşin sırrı belki de şu: İnsanın doğasında yalnızlıkla mücadele etmek ve ondan kaçınmak birbiriyle zıtlaşan iki eşit güç. İronik, değil mi? Yalnızlık belki de ruhumuzun toplumsal diyetine dahil, ama bir yandan da hem soyutlandıkça hem de kendi kendimize daha çok dönüp bakmak zorunda kaldığımızda, tedirgin eder ve kaçırırız.
Soruları tek tek inceleyelim:
Yalnızlığı biz mi seçeriz? Aslında, bazen evet. Modern yaşamın hızındaki koşuşturmacalar, akıllı telefonlarımız ve sosyal medya, kendi kabuğumuzda mükemmel bir sanal evren yaratmamıza olanak tanıyor; bu hiç fena fikir değil, ta ki gerçek dünyadaki insanlarla sarsıcı bir yüzleşmeye ihtiyacımız olana kadar.
Yalnız kalmaya itilir miyiz? Haydi bunu da açalım: Toplumun beklentileri, başarısızlık korkusu veya basitçe farklılık, insanları izole edebiliyor. Ancak bu tür bir yalnız kalma genellikle dışarıdan gelen bir itki olup çoğu zaman insanın doğasında sevilmek ve kabul görmek için çırpındığı bir arayışa dönüşüyor.
Kendinize dost musunuz, yoksa yabancı mı? İşte burada işin iç yüzü ortaya çıkıyor. Kimse en iyi versiyonuyla her sabah yüzleşemiyor, hatta kimse sabahları kendi kendine "Ne kadar harika bir insanım!" diye kahve içmiyor(diyen var mıdır, varsa da bravo!). Yani kendinize bazen dost bazen düşman, bazen yabancı olabiliyorsunuz. Bu da insan olmanın güzel bir cilvesi belki de.
Özetle, Terentius'un sözü kadar geniş kapsamlı olmamıza rağmen, derinlerde belki de onun içinde saklanan birçok bilinçaltı çatışmaya sahibiz. Şimdi, "Yalnızlık paylaşılır mı?" diye sorsak muhtemelen "Ancak paylaşıldığı kadar azalır," diyoruz. Fakat bilin ki yalnızlık tam da bu paylaşılamamanın verdiği derinlikle bize kim olduğumuzu çıplak şekilde gösteren bir aynadır. Ve böylece kendimize dost, düşman ya da harika bir yabancı olabiliriz. Bir düşünün, belki de yalnızlığımızdan bile birer arkadaş edinebiliriz, kim bilir?