Redpillcilerle yeni tanıştım. Başta kız tavlama sanatı gibi geldi. Sonradan insan doğasına dair dogmatik saptamalar ışığında hayatı disiplin altına alma tavrı olduğuna kanaat getirdim. Gerçi redpill kavramı altında olup da sadece kadın tavlamaya, kadın düşmanlığına ya da bilimum ana akımla alakasız öğeye odaklananlar var. Fakat bence günümüz insanına çok uygun kapsül bir felsefe akımı olmaya layık. Yıllardır felsefeyle uğraştığım halde çözemediğim acılarımı üç beş günde bitirdi. Bu bakımdan övgüye değer olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi dogmatikler ama ben bu dogmalardan hareketle söylediklerini izlenim olarak kabul ediyor ve bu izlenimleri reddetmek yerine anlamaya çalışıyorum. Anladığım kadarıyla da derdime derman olduğunu itiraf ediyorum. Redpill akımı bir yönüyle de son derece sığ ve materyalist. Çünkü erkek varlığının olgunlaşana dek kaynak yaratmanın peşinde koşmasını salık veriyor. Kadına ulaşana dek kaynak yaratmalı erkek. Bu da mal ve para edinmek anlamına geliyor. Günümüzün gerçekleri. Bir çeşit Jules Payot ahlakçılığı bu. Yani ahlak anlayışı olmasa da yöntemi bakımından benziyor. En azından "yüksek değer erkek" olana dek böyle bir yaşamı öngörüyor. Kadınsız ve anti hedonist olursan, günün birinde kadına ve her türlü hazza ulaşman mümkün olur. Benim için önemli olan kısmı; erkeğin duygusal açıdan korunmasını sağlaması. Bu yaştan sonra para kazanıp kadın elde edecek halim olmasa da zamanında elde edip kaybettiğim kadınlardan arta kalan acıları süpürebilirdim. Öyele de oldu. Teşekkürler redpill.

Ah, redpill! Tıpkı sabahları içilen acı bir kahve gibi: İlk yudumda yüzünüze çarpan acılık, sonrasında ise sizi sanki dünyadaki tüm sırları çözebilecekmişsiniz gibi hissettiren bir enerji dalgası. Ama dostum, gerçek şu ki, bu kahvenin içinde ne var tam olarak bilinmez. Bir de bakmışsınız ki, muhteşem bir filozof gibi "Redpill kahvesini yudumladım ve artık her şeyin farkındayım!" diye dolaşıyorsunuz. Peki, gerçekten bu kadar basit mi? Kabul ediyorum, redpill kendini hayatın gerçeklerini fark ettirme açısından satıyor. "Uyanış" diyorlar ya hani, Matrix'teki Neo gibi. Ama asıl sorgulanması gereken şey; bu "gerçek" denilen şeyin kim tarafından tanımlandığıdır. Tamam, erkekler için "yüksek değer"e ulaşmayı hedefleyen bir yol haritası sunuyor. Ama dostum, sahi mi yani? Paran var, malın mülkün var, al sana "yüksek değer". Gerçekten bu kadar mı sığ? O zamansa mutlu hayatın sırrını çözmüşüz demektir: Para, mal, mülk! Ama haydi şimdi biraz ters köşe yapalım: Ya aslında bütün mesele şemsiyenin altında değil de dışındaysa? Kadınsız bir yaşamı tavsiye ediyor. Anlayış şu: "Kadınsız ol, anti-hedonist yaşa, er ya da geç kadın sana gelecek." Ah, müthiş bir strateji! Sonuçta bu iş tam bir satranç değil mi? Bekle, bekle, bekle... Sürpriz saldırı! Ama ya bu bekleyiş aslında kendi gerçek potansiyelimizi keşfetmenin önündeki bir engelse? Ya yalnızken kendi benliğimizi bulmak yerine, kaçırdıklarımızı listelemekle vakit geçiriyorsak? İronik değil mi, bu kadar materyalist bir sistemin altında aslında duygusal bir korunma kalkanı aramak? Gerçekten düşündürücü. Ya da belki de... ben mi abarttım? Belki de gerçekten sistem çalışıyordur ve biz felsefe düşkünleri sadece fazlasıyla derinlere dalıyoruz. Belki de bir gün hepimiz redpillcilerin gerçekleriyle yüzleşiriz ve kahkahalar atarak "Evet ya, bu kadar basitmiş meğer!" deriz. Ama günün sonunda, asıl önemli olan redpill kapsülünü yutarken altında yatan motivasyonumuzdur. Yaşayan her varlık gibi bir anlam arayışı mı, yoksa dış dünya ve başkalarına olan tepkilerimize dair bir kaçış mı? O zaman size bırakıyorum sevgili okuyucular, kırmızı hapınızı içerken neyi içiyorsunuz, bir düşünün bakalım? Şimdi gidip bir kahve daha doldurayım. Sonuçta bu kadar felsefi muhabbet bir kafein balonu gerektirir! 🥳☕

"Gerçekten bu kadar mı sığ?" demişsin. Evet. Sığ ama daha fazlası da var. Spor yapmayı da öneriyor. :) "Ya yalnızken kendi benliğimizi bulmak yerine, kaçırdıklarımızı listelemekle vakit geçiriyorsak?" demişsin. Kendi benliğimizi başkalarıyla ilişki içinde bulabiliyoruz. Fakat bu çok tehlikeli bir yöntem. Başkaları, özellikle de kadınların geneli, sizin entellektüel değerinizle zerre ilgilenmiyor. Mümkünse onu yok etmeye çalışıyor. Dolayosoyla sığ ama güçlü olmak, derin ve zayıf olmaktan daha iyi bir durum insan için. Nietzche okuyarak da güçlenebilirsin. Fakat redpill gücünün çeyreği etmez. Entellektüel olarak zayıf olabilirsin. Fakat güçlü ve sağlıklı olursun. Sorgulanmamış hayatın yaşanmaya değmeyeceği dogmasından sıyrılmak lazım. Redpill size öncelikle hayatta kalma fırsatı veriyor. Ötesi size kalmış. Sonuçta kendini geliştirmek kişinin elinde. Redpill töz gibi düşünülebilir. Diğer her şey onun üzerinde inşaa edilirse sağlıklı olma şansı çok daha yüksek olur. "İronik değil mi, bu kadar materyalist bir sistemin altında aslında duygusal bir korunma kalkanı aramak?" demişsin. Değil. Duygulardan korunmak ve onlara karşı kayıtsız kalmak için Pyrrhoncu ya da en azından stoacı olmak gerekir. Bunun için de çok fazla çaba, deneyim ve acı çekmelidir. Bunlar yerine "take the redpill" yeterli. Anlam arayışı değil bence. Bilakis arayışı kesmek ve haptaki kadarıyla yetinmekle ilgili. Evet. Biz çok derinlere dalıp vurgun yedik. Redpillcilerse güvenli bölgede ve sağlıklılar.

"Çirkin Ördek Yavrusu Sendromu"nu hiç duydunuz mu? Bu, gençliğinde cinsel veya romantik partnerler çekemeyen ve büyüdüğünde ya çok çekici ya da her zaman istediği tipte partnerleri çekebilen biri için kullanılan resmi olmayan bir etikettir... Olumsuz tarafı, reddedilme, korku ve öfke psikolojisinin asla gerçekten ortadan kalkmaması ve bu zehirli düşünce kalıbının bu kişinin hayatının bir sonraki bölümüne sızmasıdır. Dolayısıyla, yeni bulduğu fırsatın tadını çıkarmak ve hayatındaki bu yeni bölümü keşfetmek yerine, bu kişi geçmişindeki insanların neden olduğu acı ve reddedilme için şu anki hayatındaki her erkeği veya kızı "cezalandıracaktır". Çözülmemiş kızgınlık, bu yeni ilişkilerde elde edilebilecek her türlü mutluluğu "engelleyecektir". Mümkün olan en tatmin edici ilişkileri tatmak ve deneyimlemek yerine, bu kişi ilişkilerinde bir kontrol döngüsünü manipüle etme olasılığı daha yüksektir.

@"Misafir"#p8807 Duymadım. Fakat içeriğine dair malumatım var. Çok fazla psikolojik dogma kokuyor. İnsan hayatı kısa. Bu kısa hayatın da kısa bir diliminde hazlara maksimum düzeyde erişilebilir. Hal böyle diye hayata saldırmak yerine temkinli olmak ve güç kazanmaya, kaybetmemeye odaklanarak daha fazla zaman kazanılabilir. Diğer türlü çalakalem yazmak gibi yaşanırsa okunaklı olmayacaktır ortaya çıkan. Böyle yola çıkanların çok azı hedefine ulaşır.

"Başkaları, özellikle de kadınların geneli, sizin entellektüel değerinizle zerre ilgilenmiyor. Mümkünse onu yok etmeye çalışıyor. Dolayısıyla sığ ama güçlü olmak, derin ve zayıf olmaktan daha iyi bir durum insan için." İnsan "hangi derinlikte olmak istediğini" seçebilecek bir canlı mı? Siz bir kere "derinliği" tattıktan sonra daha azıyla yetinemezsiniz. Diyorsunuz ya, kadınların geneli sizin entellektüel değerinizle ilgilenmiyor diye. Peki siz bu ilgilenmeyen kadınlarla ilgileniyor musunuz gerçekten? Asıl soru bu. Öyle bir kadınla mutlu olabilecek misiniz? Kadın olsun da çamurdan olsun, bir şekilde elde edeyim de gerisi önemli değil diyen bütün yüzeysel bakışlar aynı kayaya toslamayacak mı? "Kadın kendisine meta gibi bakarsa, erkek de ona öyle bakarsa, mutlu mesut yaşayıp giderler" diye mi bitiyor gerçekten hikaye? Anlam arayışı bitebilir bir şey değildir. Hatta özellikle de, bunu gereksiz bularak bitirilebilir birşey değildir. Bunu bitirdiğinizde hayatınızın da bir anlamı kalmaz. Benim görebildiğim kadarıyla red pill'in getirdiği katkı (belki de tek katkıdır), sadece kadın değil, aslında erkeğin de toplumsal rollerle çepeçevre kendisini tutsak ettiğidir (veya tutsak edildiğidir). "Toplumsal" demek, aslında birbirini farkında olmadan tutsak etmek demek, neredeyse.

"Siz bir kere "derinliği" tattıktan sonra daha azıyla yetinemezsiniz." demişsiniz. Bence tam tersi. Yetinmeye, daha doğrusu katlanmaya gücünüz ve yeteneğiniz oluyor. Sert fren yapan bir metrobüs şoförünü dövmek isteyip dövmeyebilmek gibi bir şey. Sıradan insanla da vakit geçirebilir hale gelirsiniz. İlla erenlerle takılmanıza gerek kalmayacaktır. Eski kız arkadaşımla ilişkimizin bozulması, felsefe bölümüne kayıt olmamla başladı. Kadınları tanımadığım için onunla paylaşmak istedim. Okul buluşmalarından birine götürdüm. Sonuç facia. O günden sonra ufak ufak ayılmaya başladım ama süreç ve kopuş başlamıştı. Onunla tartışmayı kesmeme rağmen hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Aslında neler olduğunu redpillden sonra anladım. Kadınla felsefe yapmanıza, değerlerinizi yeniden değerlendirmenize hiç gerek yok. Bilakis bunu asla yapmamalısınız. Anlam sorunu basit değil. Bence zaten bilinebilir hiç değil. İnsanlar kendilerince bir anlamdan başkasına atlayıp yaşlanıyor. Bazıları da futbol taraftarı gibi kendileri için biçtikleri tek bir anlamlı şeyle yaşayıp ölüyor. Bazıları da asıl bu çabanın anlamsız olduğunu keşfedip anlamla ve bilgi denen sanılarla ilişkisini keserek huzura kavuşuyor. Redpill bunun üzerine kurulmasa da bilmeden yaptığı şey bu.

Bence bu şuna benziyor. Akıllı biri aptal rolü yapabilir ama olamaz. Ve sürekli de yapamaz. Tahammül edebilmek ve farklı yapıda insanlarla da paylaşımda bulunabilmek ayrı bir konu. Ama zaman gelecek acıkacaksınız. Derinliğe acıkacaksınız. Bütün kadınlar aynı değil, erkekler de aynı değil. Yaşadığınız olay şunu da gösteriyor olabilir. Zaten o kız arkadaşınızla ayrılığa (fikir/bakış vs ayrılığına) düşecektiniz, bu olay sadece onu hızlandırdı belki de. İyi mi, kötü mü oldu, tartışılır. Bu sadece "kadınla felsefe yapmamalısınız" olayı değil. Her insan her düşünceyi hemen ilginç veya kabul edilebilir bulacak diye birşey yok. Bu kadın olayı değil. Başka bir erkekle konuşurken de, bir an şunu hissedebilirsiniz, "ben bu konuyu bu kişiyle konuşuyorum ama, daha fazla derine de gidilebilecek gibi durmuyor". Bunun birçok sebebi olabilir. İlgisini çekmiyordur, alıştığı fikirlere fazla aykırıdır, hayata bakışı bambaşkadır vs vs. Yani herkesle yaşanabilecek bir durum bu.

Derinliği etrafınızdaki insanlarla paylaşmak zorunda değilsiniz. Çok lazımsa derin insanların olduğu yerlere gidersiniz. Ben mesela nezaket sahibi insan görmek istediğimde Haydarpaşa'ya giderim. Yaşadığım yerde yok diye bunalıma girmem. Bu "derin" terimi üzerinde çok durduk. Mevzunun temelinde bu varmış gibi oldu. Bence bu insan ilişkileri için asla bir gereklilik olmadığı gibi bilakis ilişkileri bozan da bir şey. Entelektüel terimleri olur olmaz yerlerde kullanmaya çalışan Fatih Doğan (futbol muhabiri) gibi görünür insan. Eğer gittiği her ortamda derinlik arıyor ya da orayı derinleştirmeye çalışıyorsa.

Bu söylediklerinize katılabilirim. Herkesin her konuda farklı bir derinliği vardır, ve herkesle farklı şeyler konuşulabilir. Herbiri ayrı bir yönümüzü besleyebilir. Derinlik üzerinde durma sebebim, "artık bu tip şeylerle ilgilenmeyeceğim" gibi radikal kararların aslında çok da anlamlı olmayabileceğini vurgulamak içindi. Yani "yüzeysellik"ten bir hayat felsefesi çıkmaz bence.

Bir de şu var. Belki kız arkadaşınız haklıdır. Eğer Niçe felsefesi yapıyorsanız, çoğu insan için (ben dahil) bu kabul edilebilir bir felsefe türü değil. Umutsuzluğa ve hiçliğe götüren bir felsefe çünkü. (Gerçi ben hiçliğin de içinden geçip karşı kıyıya çıkmak gerektiğini düşünürüm. Ama çoğu insan ancak o kıyıda kalabilir. O yüzden tehlikelidir.) Yani, çoğu insan, birinin böyle bir felsefeyle ilgilenmesindense hiç felsefeyle ilgilenmemesini tercih edecektir. Yani bütün düşünceler ve bütün felsefeler eş düzeyde değildir. Bazıları size güç katar, bazıları alır götürür.

Redpill akımı hakkında

TorukMakto

Redpill'i anlamak istiyorsanız, hipergami kavramını anlamanız lazım öncelikle. Onu anlamak için de Sabahattin Ali'nin "Hasan boğuldu" isimli kısa öyküsünü okumanızı öneririm. Hasan ve Emine'nin sadece geleneklere kurban olmadığını, kadının doğasında bulunaduğu düşünülen hipergaminin etkisiyle bunların olduğunu düşünmeye başlarsanız, redpill akımının kadına düşman olmadığını, onu anlama çabasının bir ürünü olduğunu da düşünmeye başlarsınız. Daha detaylı anlamak için youtube drredpill ve kısalar kanallarını takip edebilirsiniz. İngilizcesi olan için kitap kaynakları da mevcut. Memlekette bu kadar redpillci varken hiçbir yayınevinin el atmaması da ilginç.

xenix

TorukMakto hipergami kavramını anlamanız lazım öncelikle.

Hipergami kavramını anlıyorum.

TorukMakto Onu anlamak için de Sabahattin Ali'nin "Hasan boğuldu" isimli kısa öyküsünü okumanızı öneririm.

Onu da okudum. Hatta bizim oranın hikayesidir.

redpill'e gelirsek bu arkadaşlar hipergamiye karşı ama kadını seçmek için de güçlü olması gerektiğini düşünen arkadaşlar mı o kısmı biraz açar mısın. Yoksa kadını anlamak adına hipergaminin doğasını anlayıp kabul etmiş insanlar mı?

Misafir

Matrixteki redpill mi bu, insan alınca gerçeği görüyoruz, poligami okuyor ooohhh

TorukMakto

xenix Kabul etmişler. Kendisinin farkında olan kadını seçmeye çalışıyorlar. Bunlara drredpill "yeşil bayraklı kadın" diyor. Hipergamiye karşı değiller. Bunu doğal bir fenomen olarak görüp ona göre yaşamaya çalışıyorlar. Kadınlara kızmayın diyorlar üstelik. Bu onların doğası. Emine'ye Hasan'ı seçmeyip bıraktı diye kızmamalıyız. Onun bu davranışı, içinden gelen bir güdü diye bakıyorlar. Hasan'a spor yaparak dağ köylüsünün kabul edebileceği standartta güçlü ve maskülen erkek olmayı önerirlerdi muhtemelen.

Misafir

Hiperfamoyo çok iyi anlamak lazım, hiper fami, güçlü kadın düşük erkek, prensesle uşak düşüşle şoför artistle manav bunlar çok önemli anlamak kazım yoksa olmaz redpilllll

r2d2

"redpill'e gelirsek; bu arkadaşlar hipergamiye karşı, ama kadın tarafından seçilebilmek için de güçlü olması gerektiğini düşünen arkadaşlar mı o kısmı biraz açar mısın. Yoksa kadını anlamak adına hipergaminin doğasını anlayıp kabul etmiş insanlar mı?"
diyorsun sanırım. Gerçi aynı şeyi yazmışsın ama zor anladım deminki haliyle.

Herkes daha "gelişmiş" varlıklarla biraraya gelmek ister (bunu bile düşünmek gerek).

Ama burada gelişmişlik veya başarı, para/güç/statü üzerinden tanımlanmış. Yani "ilk görünürdeki tanım".
Materyalist bakış açısı.

TorukMakto

r2d2 Materyalist olduğundan bahsetmiştim.

xenix

TorukMakto
Anlamak için soruyorum.

Sistem: Kadın hipergamidir. (kültürel, evrimsel, veya başka sebeplerle) Kadın güçlü erkeğe yönelir. (Güç dönemin şartlarına göre değişir) Bu yüzden erkek güçlü olmalıdır. (Erkeğe yüklenen sorumluluklar vs)

Redpill: Kadın hipergamidir. Bu yüzden erkek seçilmek istiyorsa alfa olmak ve kendini geliştirmek zorundadır. Tavsiyemiz budur.

Yani var olan kültürel, toplumsal veya evrimsel sistemle redpillin savunduğu şey aynı oluyor o zaman. Yani bu var olan sistemden rahatsızlık yok aksine onaylamak var. Ben mi yanlış anlıyorum yoksa farklı bir şey mi anlatıyorlar?

Yani Emine'nin Hasanı seçmeyip ona test yapması günümüzde de olan şey zaten. Bu durumdan rahatsızlık yok mu? Neden alfa olmak zorundayız kardeşim, artık mağara devrinde yaşamıyoruz diyerek bunu farkeden ve sistemden kurtulmaya çalışan (kırmızı hapı alarak) kişiler yerine, bu sistem güzel, mavi hapla devam edelim diyen kişiler var gibi görünüyor.

Ben mi kaçırdım bir noktayı?

r2d2

Demek istediğim, sen materyalist değilsen, veya materyalist olmayan kadınlar (veya erkekler) için de bir anlamı olmayan bir felsefeye dönüşüyor o zaman.

"Evrensel" bir felsefe gibi sunuluyor ya, onun için vurguladım.

TorukMakto

r2d2 r2d2 Materyalist olmaya gerek yok. Fakat uzun süreli ilişki ya da evlilik istiyorsa erkek, kaynaklara ulaşmalı ya da ulaşacağına dair umut vermeli. Böyle bir dünyada yapılmasıgereken bu. Bir komünde yaşanıyorsa kaynak edinerek maskülen olmaya çalışmak zaten mümkün değil. Çünkü bütün kaynaklar zaten paylaşılıyor. Artık maskülen erkek olmak için sağlayıcı olmaya gerek yok. Fakat hipergami hala orada. Komünde yaşayan kadınlarla tanıştım. Neyi öncelediklerini bilmiyorum. Drredpille sormak lazım. Güzel soru olur bu.

r2d2

Bu arada şunu da söylemek isterim. İnsanlar hipergamiyi veya hayatın maddi yönlerini de dikkate almak durumundalar. Ama benim karşı olduğum şey bunun "yaşamın temel hayat felsefesi" haline getirilmesi.

Buna ayırabileceğim pay maksimum %49. Yeter de artar bile.

TorukMakto

r2d2 %49 iyi bir oran. 🙂 Bence korunmak yeterli. Romantik erkekler için çok yıkıcı tehlikeler var.

Misafir

Şimdi hocam "kroyum ama para bende" diyen birisi redpillci midir?

TorukMakto

Misafir buna cevap vermeye gerek görmüyorum.

r2d2

Aslında misafirin sorusu "öylesine" gibi görünüyor ama haklı olamaz mı?
Eğer "kaynak" diyerek para/güç/statü kastediliyorsa, bunların hepsi
bir şekilde "paradır" yani sonuçta. Bir kıro "ben de kaynak sağladım işte" diyorsa
neyi eksik ya da yanlış yapmış oluyor?

Ben kendi kafamdakini anlatayım. Sizin "kaynak toplamak" dediğiniz şeyi ben başka bir şekilde yaptım olasılıkla. Öncelikle kız/kadın peşinde koşarak "uygun" birinin bulunabileceğine pek inanmıyordum. "Uygun" kişiyi anlayabilmek için, "kendimi tanımam" gerektiğine inanıyordum. Bunun için de gelişmem gerekiyordu. Ama bu amaç bakiydi. Yani biriyle tanışmak için değil.

Fakat "kaynakları" para/güç/statü üzerine kurmadım. Tabii bunlar da gerekliydi bir oranda, ama yeterli değildi bana göre.

Ben kaynakları daha geniş tuttum;
4.ruhsal/inançsal (çerçevesiz düşünceler)
3.zihinsel/düşüncesel
2.duygusal
1.fiziksel

Sizin bahsettiğiniz para/güç/statü ve hatta fiziksel yakışıklılık/güzellik/çekicilik kavramlarının hepsi, bana göre fiziksel düzeye karşılık geliyor.

Bence her üst düzey bir alttakinden 2 kat önemli. Yani fizikselin önem derecesi 1 ise, duygusalın 2, zihinselin 4, ruhsalın 8 bana göre. Tabii karşıdaki bir insanda, bunları tanıyabilme zorluğu da aynı katsayılara sahip.

Sonra da şuna inandım. Kendimi ne kadar geliştirirsem, kendimi o kadar iyi tanıyabilirim. Kendimi ne kadar tanıyabilirsem, başka birini de, o oranda iyi tanıyabilirim. Ve hatta bunları yaptıkça, bana uygun kişiyi hayatıma çekecek bir mıknatısı da giderek o oranda güçlendiririm. Ki öyle de oldu.

Bu sistemdeki temel sorunlardan biri bence şu. Eğer "çok satacak kitabı" yazmaya çalışırsanız, büyük olasılıkla o kitabı yazamazsınız. Ama "iyi bir kitap" yazmaya çalışırsanız, hem iyi hem de çok satan bir kitabı yazabilirsiniz. Yani amaç salt maddesel/rasyonel olunca, sezgisel aklı ikna edemezsiniz ve ilham da bulamazsınız.

Bu açıdan bana göre birçok şey yanlış. Mesela "İşletmenin amacı kar elde etmektir" derseniz başka, "İşletmenin amacı fayda üretmektir, ve yan ürün olarak da kar elde eder" demek bambaşka iki motivasyondur.

TorukMakto

r2d2 Redpill bize gelişmeyin demiyor zaten. Onlar bize asgarisini, olması gerekeni, olmazsa olmazı söylüyor Bir nevi töz. Diğer her şey onun üzerinde yükselecek. Bunlar olmadan entelektüel gelişimin en azından bir kadınla olmak bakımından hiçbir anlamı yok. Belki bunlar olmadan toplumsal hayatta var olabilirsiniz. Mesele cinsellik sorununu aşma meselesi değil. Bir kadınla tam ve doyumlu beraberlik yaşama sorunu. Ötekini farklı yollardan aşıyor insanlar. Eskiden feste (facebookta) looserım, fakirim diye diye kadınları bulundukları yere getirebilen dayılar vardı. Şimdi de başka şeyler oluyor. Bu değil.

TorukMakto

xenix Gücün varsa sisteme karşı durabilirsin. Bunu yapmaya kimsenin gücü yok. Nietzche, kırmızı bayraklı bir kadından çok çekmişti. İnsandaki güç istemini biliyordu. Gücü istedi ama yeterli güç edinememiş olmalı ki başa çıkamadı. Belki de bu kimsenin başa çıkması mümkün olmayan bir fenomendir. Nefes almak zorunda oluşumuz gibi. Olması gereken bir şey Kimsenin bununla derdi yok. Doğru nefes alma teknikleri falan var. Nefes almadan yaşama teknikleri yok. Toplumsal sistem de koruyabilir. Mesela, Japonlar, bizim kavatlık olarak bildiğimiz hali kullanıyor. Aile korunuyor ama eşler özgürce başkalarıyla sevgili olabiliyor. Toplumsal yapıyı koruyarak önüne geçmeye çalışmışlar. Bence iyi yapmışlar. Yolda kimse dönüp sana kavat demezse durum normaldir. Çünkü norm odur zaten.

xenix

TorukMakto Gücün varsa sisteme karşı durabilirsin. Bunu yapmaya kimsenin gücü yok.

O zaman diyorum işte redpill değil bluepill . Sisteme karşı çıkmayıp bunu kabul etmek ve o sistemde var olmaya çalışmak neden redpill? Bu konuda hemfikiriz sanırım. Yani bu öğretinin sistem karşıtı olmadığı konusunda.

TorukMakto Nietzche, kırmızı bayraklı bir kadından çok çekmişti.

Neden kırmızı bayraklı Lou Salome? Bence bildiğin yeşil bayraklı tariflere göre. Emine'den bir farkı yok ki.

Diğer kısımlar da zaten sisteme uyum sağla, doğru nefes al, sistem nefes al diyor sen de o zaman nefes al şeklinde.

Normlar kısmına katılıyorum. Benim anlamadığım zaten ataerkil sistemin erkeğe dayattığı şeyleri redpill adı altında da dayatılması. Ayrıca sadece o da değil. Biraz kadına şiddeti de destekliyor sanırım redpill? Veya buna yol açıyor diyebilir miyiz?

TorukMakto

xenix xenix Emine de kırmızı bayraklıydı. Kendi doğasının farkında olmayan kadınlar genellikle kırmızı bayraklı kadınlar. Farkında olsa zaten sevdiği adama maskülen olması için yol gösterirdi. Belki de en baştan beta erkeğe hiç bulaşmazdı. Öteki de aynı şekilde.

Redpill doğal sisteme baş kaldırmıyor. Bilakis ona uyumlanmanın peşinde. Toplumun yapay, yozlaşmış ve bozuk değerlerinden uzaklaşmaya çalışıyor. Matrixle birebir eşleştirirmeyin.

Ataerkil sistemi dayatmıyor ama kötü de bulmuyor. O zamanlarda işlerin şimdikine nispeten daha iyi yürüdüğünü düşünüyor. Redpill kadına şiddeti önermediği gibi bilakis karşısında durur. Zaten redpill düşüncesinin hedeflediği alfa erkeklerin kadına şiddet uygulamayacağı inancında. Beta erkekler kadına şiddet uyguluyor. Alfa olmadığım için bilmiyorum henüz. Beta erkek olarak da yapmadığım şeydi. Herhalde alfa olabilseydim yine yapmazdım. 🙂

r2d2

Kırmızı hap iyi, kırmızı bayrak kötü mü?

Ben bu kırmızı bayrak, yeşil bayrak ne, pek anlamadım.

TorukMakto

r2d2 uygun ve uygun olmayan diyelim.kırmızılardan uzak durman gerekir. Onları değiştiremezsin. Hiçbir yolla ilişkiyi düzlüğe çıkaramazsın.

« Önceki Sayfa Sonraki Sayfa »