Burada aslında bazı bilim tarihi örneklerinden yola çıkıp tamamen kendi kişisel yorumumu paylaşacağım. Belki bazılarına katılmayaiblisiniz, o yüzden 🙂.
Bana göre Einstein'ın fizik tarihinde sıçramaya neden olan katkısı özel görelilik teorisi değil aslında. Einstein hiç var olmasaydı bile özel görelilik teorisi en fazla bir iki yıl gecikmeyle formüle edilirdi. Aynen sizin dediğiniz gibi mutlak zaman anlayışı sorgulanmaya başlamıştı. Lorentz çok konunun etrafında dolanıyordu, zaten hala dönüşüm formülleri hala onun adıyla anılıyor. Bucherer eter'in varolmadığını düşünüyordu. Hareket yönündeki boyutun kısalması gene Lorentz ve Fitzgerald diye başka bir fizikçi tarafından öne sürülüyordu. Daha ne vardı düşüneyim... Ben ilk özel görelilik hakkında okumaya başladığımda en çok aklımı alan sonucu mesela eşzamanlılığın göreliliği aslında Pioncare tarafından ileri sürülmüştü, hareketin mutlak olmadığını göreli olduğunu düşünüyordu ve muhtemelen Einstein olmasaydı özel görelilik bir iki yıl gecikmeyle Pioncare'e yazabilirdi. Ayrıca eylemsiz gözlem penceresi terimi de Einstein'a ait değil, uzay-zaman kavramından bile tam emin değilim, buna bakmam lazım 🙂.
Yani demem o ki hemen hemen özel göreliliğin öngördüğü bütün sonuçlar şu veya bu şekilde farklı fizikçiler tarafından düşünülüyordu. Bu 1905 yılına doğru olan son birkaç yılda göreliliğe giden süreçte çok yoğun keşifler yapılmıştı. Einstein'ı küçümsemek için demiyorum aslında bunları. Ama özel görelilik teorisinde aslında en iyi yaptığı şey elbette üzerine de koyarak dönemin buluşlarını nasıl diyeyim... sistemli bir şekilde formüle etmesi, tüm boyutlarını bir makalede toplayabilmesi bence.
En büyük bilimsel katkısı bana göre genel görelilik, orada Riemann geometrisi falan öğreniyor, bu hocası galiba Minkovski'nin de payı çok fazla ama güzel koordine oluyor ve kütleçekiminin bir kuvvet değil de uzay-zaman geometrisinin sonucu olduğunu anlaması tamemen ona ait. Muhteşem! Yaşadığı o aşkınlığı tecrübe etmek isterdim 🙂.
Yani tekrar özel göreliliğe dönersek aslında demek istediğim şey şu. Bu gibi konular çok tartışılıyor ama bilimsel keşif benim için sadece bilinmeyeni çözmek değil, bazen burada özel görelilik teorisinde olduğu gibi. Dönemin bütün gözlem ve verilerini derleyip konuyu her açıdan ele alan makaleyi ilk yazan kişi de olmaktır aslında. Tek başına bu bile korkunç bir kavrayış gerektiriyor.
Benzer bir durum Newton'un kütleçekimi yasasında ve Darwin'in doğal seçilim teorisinde de var. Örneğin bilirsiniz Rober Hooke var acayip bir insan, gerçek bir polymath, fizikçi, mühendis, mimar, bi enstruman da çalıyordu, harmonik hareketi formüle ediyor, ilk mikroskobou biliyorsunuz falan... Yani mesela kütleçekiminin cisimler arasındaki uzaklığın karsiyle ters orantılı olduğunu da farkediyor. Ama bence kütleekimi yasası hala Newton'a yazar. Çünkü orada Newton'un asıl mucizesi Principia Mathematica yani. Belki gene özel göreliliğe benzer şekilde kütleçekimi yasası eli kulağındaydı ama kimsenin elinde Principia Mathmatica'yı yazabilecek kadar materyal yoktu.
Son olarak gene benzer şekilde Doğal seçilim 🙂... Darwin'in döneminde artık coğrafi keşiflerle birlikte pek çok doğa bilimci egoztik türleri biliyordu. Gene Robert Hooke mesela aynı zamanda bi fosil bilimciydi de 🙂. ve türlerin evrildiğinin, nesillerinin tükendiğinin ve yeni türlerin ortaya çıktığının gayet farkındaydı. Maltus'un etkisi falan.
Sonra meşhur Alfred Wallace... Türlerin Kökeni yayınlanmadan bir sene önce Darwin'e bir makale yolluyor... "On the Tendency of Species to form Varieties; and on the Perpetuation of Varieties and Species by Natural Means of Selection", aslında adını koymasa da apaçık bildiğimiz doğal seçilimden bahsediyordu. Wallace uzakta Malezya taraflarında olduğu için Darwin makalenin yayınlanmasına bizzat yardımcı oluyor. Burada Darwin'in Beagle serüvenine bundan 25 26 yıl önce falan çıktığını vurgulamak istiyorum.
Neyse, konuyu buraya kadar getirmemin sebebi aslında Wallace'ın Türlerin Kökeni yayınlandıktan sonra başka bir yakın arkadaşına bu konuda yazdığı bir mektuptan bir bölüm paylaşmaya çalışacağım. Aslında benim burada demek istediklerimi çok güzel özetliyor. Ve işin aslı, doğrudan bu konudaki fikrimi şekillendiren şey tek başına bu mektuptu.
![screenshot-20241217-195218-kindle.jpg](https://sonsuz.us/assets/files/2024-12-17/1734454394-371928-screenshot-20241217-195218-kindle.jpg)