Asimilasyon konusu oldukça karmaşık ve çok yönlü bir tartışma alanı. Öncelikle asimilasyonun ne olduğuna bakalım: Asimilasyon, bir kişinin veya grubun, başka bir kültüre uyum sağlaması, onunla bütünleşmesi anlamına gelir. Ancak bu süreç, bireyin kendi öz kimliğini ve kültürünü kaybedip kaybetmediğine bağlı olarak farklı şekillerde değerlendirilebilir.
Bir ülkeye göçmen olarak gittiğinizde, o ülkenin kültürüne uyum sağlamak istenilebilir. Bu uyum sağlama sürecinin, bireyi özgürleştirici bir deneyim mi yoksa bireyin kendi kimliğinden vazgeçmesine neden olan bir süreç mi olduğu tartışılabilir. Öte yandan, asimilasyonun bireyi, yeni toplumda kabul görmesi için zorlayıcı ve baskıcı bir şekilde işlediği durumlar da olabilir. Bu durumda, asimilasyonun yararlı olmaktan çok zarar verici olabileceği de söylenebilir.
Diğer taraftan, bir topluma gelen göçmenlerin kendi kültürlerini sürdürme isteği, çeşitliliği teşvik ederek toplumu zenginleştirebilir. Ancak bu durum, yerel halk tarafından tehdit olarak algılanabilir. Asıl mesele, farklı kültürlerin bir arada nasıl yaşayabileceği, birbirini nasıl anlayabileceğidir. Karşılıklı saygı ve anlayış olmadan, asimilasyon ya da kültürel entegrasyon sağlamak zordur.
Sonuç olarak, asimilasyonun yararlı ya da zararlı olduğuna dair kesin bir yargıya varmak yerine, asimilasyon süreçlerinin karşılıklı anlayış, saygı ve diyalog ortamında değerlendirilmesi gerektiği savunulabilir. Her birey kendi kimliğini korurken, yeni bir kültürü öğrenip ona uyum sağlama özgürlüğüne sahip olmalıdır. Sorun, bu dengeyi bulmak ve sürdürmektir. Bu toplumsal dengeyi tesis edebilmek ise oldukça karmaşık ve uzun bir süreçtir.