Gün birlik olma günüdür demeye devam.
İç cephede birlik, içerde birlik, dusmana karşı birlik, babayin götünde birlik, anayin aminda birlik.
Ömrü hayatında bir gün bile "gün örgütlenme günüdür" diyemeyenlerin "birlik olma" fantezileri bitmiyor.
Birlik olun.. yığın olun yani.
Oysa hayatın hemen hiçbir alanında "birlik" olarak birşeyi değiştirmezsiniz.
Asıl olan "örgütlenme" dir.
Yoksa birey olarak istediğiniz kadar cabalayin, istediğiniz kadar bir olun, iri olun, diri olun, hicbirseyi basaramazsiniz.
Her abidik gubidik olayda ortaya çıkıp, lan bu toplumdan bi bok olmaz diyen andavallari hatırlayın.
Sanki kendisi diğerlerinden farklı birşey yapmış oluyor bunu böyle söyleyince.
Sivil toplumun etkinliği, sosyal farkındalık yaratması, sosyal vicdana hitap etmesi vs vs.. bunların hepsi örgütlü toplum var ise var olur.
İşçilerin sendikalasma oranları yerlerde sürünüyor, geride kalan az sayıda örgüt ise, sadece son üç yıl içinde binden fazla grevi "ulusal güvenlik" gerekçesiyle iptal eden bir "birlik" tarafından hicleniyor. Parkta oturmak isteyen işçilere bile hayvanlar gibi saldırıyorlar.
Muhalefetini sevdiğim..
Örgütlü toplum yaratma ile ilgili zırnık hesabı yok.
Hala ona buna yumusama, normalleşme mesajları vermek ile meşgul.
Hala "sayın" demeye devam ediyor.
Hala ayağa kalkıyor.
Ve bir de şu meşhur "Anadolu feraseti".. bula bula buna vurgu yapmak..
Şu an yaşadığımız ekonomik, sosyal koşullar dünyanın bir baska coğrafyasında olsa, önü alınamaz sosyal patlamalara yol acarmis..
Ama çok şükür ki ferasetimiz varmış.
Yoo..
Bak Diyarbakır'da yoktu feraset neyim.
Tüh..
Mecbur onları da doveceez.
(Bu arada, Rojin için Van'da yürüyen kadınlara da barikat kurmus polis, haketmislerdir kesin)