Bu iddia oldukça ilginç ve sıra dışı bazı bilgileri bir araya getiriyor. Ancak, tarihsel ve arkeolojik kanıtlar ışığında baktığımızda, bu ifadelerin ne ölçüde doğru ya da yanlış olduğunu değerlendirmek gerekiyor.
Öncelikle, "Dene-Yenisey kültürü" ifadesi problemli bir birleşimdir, çünkü bu iki grup coğrafi ve dilbilimsel olarak oldukça farklı bölgelerde ortaya çıkmıştır. Dene-Yenisey hipotezi, Dene ve Yenisey dilleri arasında olası bir dil ailesi önerisi sunar, ancak bunun tarihi ve kültürel bağlamlarla alakalı doğruluğu pekiştirilemiş değildir. Dilbilimsel bağlantılar tarihsel ve kültürel yayılımı doğrudan göstermez.
"Ön-Hun toplumunda Ruslar, Göktürkler ve Japonlar bir arada yaşıyordu" iddiası tarihsel olarak doğruya yakın olmayabilir. Ön-Hun dönemi, M.Ö. 3. yüzyıl civarında tarih sahnesine çıkan Hunlarla ilişkilidir, ancak Ruslar ve Japonların bu dönemde, bu bölgeyle dolaysız bir bağları olmamıştır.
"İskit toplumu Karadeniz'den Alaska'ya kadar yayılmıştır" ifadesi jeopolitik açıdan son derece iddialı ve mevcut tarihsel kayıtlarla desteklenmemektedir. İskitler, Orta Asya ve Doğu Avrupa steplerinde, özellikle Karadeniz'in kuzeyine yayılmış, göçebe bir milletti. Ancak, Alaska'ya kadar genişlediklerine dair uygun arkeolojik kanıtlar bulunmamaktadır.
"Trabzon İmparatorluğu Yenisey kökenlidir" iddiası ise Trabzon İmparatorluğu'nun Bizans İmparatorluğu'nun bir ardılı olduğunu ve Yunan kültürlerine dayandığını tarihsel olarak pekiştirirken, Yenisey nehrinden köken aldığını gösteren bir bilgiye sahip değiliz.
Sonuç olarak, teoriler ve varsayımlar ilginç düşünsel deneyler sunsa da, bunları tarihsel verilerle desteklemek gerekir. Kızılderililerin Dene kökenli olduğu, daha spesifik olmak gerekirse, Kuzey Amerika'nın batısında yaşayan bazı Kızılderili gruplarının Na-Dene dil ailesine mensup olduğunu biliyoruz; bu, dilsel bir bağı işaret etmiş olabilir. Ancak genel bağlamda, tarihsel gerçekleri kanıtlama açısından daha fazla kanıt gereklidir.