Duygusal zeka duyguları anlama, yönetme ve kullanmayla ilgili yetenekleri sınıflandırmaya yarayan tasnifleyici bir çerçevedir.
“Duygusal zeka” teriminin izi 40 yıl önceye dek sürebilse de, eseasen 1990’da yayımlanan etkili bir makaleye ve Daniel Goleman’ın 1995 tarihli popüler kitabı Emtional Intelligence’a [Duygusal Zeka] dayandırılır. Özellikle işinde başarı kazanmak isteyenleri ilgilendiren muazzam bir sanayi yaratmıştır. Bir çok kitapta, bilişsel yetenek ya da akademik başarının genel yaşam başarısına katkısı %20 iken kalan %80 i EI ye atfedileceğine dair bir çok iddiada bulunulmuştur.
Duygusal zekayı oluşturan özelliklerin, etmenlerin, yeteneklerin ve becerilerin neler olduğu konusunda bir fikir birliğinden söz edilemez. Bu konuyla ilgili piyasadaki testlerin ve kitapların sayısı arttıkça, durum iyileşeceğine kötüleşmektedir. Kuramların çoğunda duygusal farkındalık ve düzenlemeden söz edilmektedir.
Belli başlı Duygusal Zeka modellerinin ortak yönleri
Ortak yönler Kendini bu özelliklere sahip gören yüksek puanlılar…
Uyumluluk Esnek ve yeni koşullara uymaya istekli
İddiacılık Açıksözlü, dürüst ve diğerlerinin hakkını koruyan
Duygunun ifadesi Duygularını diğer insanlara aktarma yeteneğine sahip
Duygu yönetimi (diğerleri) Diğerlerinin duygularını etkileme yeteneğine sahip
Duygu algısı (kendi ve diğerleri) Kendi duygularından ve karşındakinin duygularından emin
Duygunun düzenlenmesi Duygularını kontrol edebilme yeteneğine sahip
Düşünmeden hareket etme (düşük) Düşünceli ve hemen telaşa kapılmayan
İlişki becerileri Kişisel ilişkilerinin içini dordurma yeteneğine sahip
Özgüven Başarılı ve kendinden emin
Kendini motive etme Motive ve terslik çıktığında hemen pes etmeyen
Sosyal yetenek Mükemmel sosyal becerileri olan başarılı ağ kurucular
Stres yönetimi Baskıya dayanıklı ve stres yönetme yeteneğine sahip
Empati özelliği Başkasının gözünden bakma yeteneğine sahip
Mutluluk özelliği Neşeli ve yaşamından memnun
İyimserlik özelliği Kendine güvenli ve “bardağın dolu tarafını” görmeye eğilimli
EI sıklıkla duygusal zeka katsayısıyla (EQ) ölçülür. Kişinin kendi bildirimlerine dayalı ölçüm, EI nin esas olarak bir kişilik özelliği olduğu fikrini doğurur. Potansiyel maksimum performans ölçütü ise, EI yı bilişsel bir yetenek olarka gören fikirlere yol açar.
Üzerinde tartışılan daha temel bir konu, EI nin bilişsel yetenek testleriyle gerçekten ölçülüp ölçülemediğidir. Yani, duygusal düzenleme gibi EI kavramları, duygusal deneyimin özelliği nedeniyle, nesnel yetenek testleriyle güvenilir ve geçerli bir biçimde asla ölçülemez.