Evet bir diğer başlıktaki sorularını buraya taşıdım. Sırayla yorum yapayım.... Sorular kışkırtıcı, dilim de galiba sivri olacak.
Kadınlara saçınızı, başınızı, bedeninizi örtün diyen zihniyet bunu neden istemiş ?
Yazıda bu konuyla alakalı bir ironi var ..Sizin yorumunuz ???
Şimdi bu konuda Kuran'da birkaç tane ayet var. Bunlardan en açık dilli olanları Nur ve Ahzab Suresinde. Bir tanesi bütün kadınların örtünmesini emrederken bir tanesi peygamerin karılarından bunu istiyor. Kabaca sebep, akrabaları ve kocaları dışındaki erkeklerin dikkatlerini çekmemeleri ve tacize uğramamaları.
Şimdi ne yazık ki şöyle bir gerçek var; ve Orta Doğu kültürü ve dinleri taa antik dönemlerden beri, bunun üstüne basarak söylüyorum; antik dönemlerden beri, Sümer ve Mezopotamtya'dan beri, çok ağır ataerkil bir anlayışta ve İslam da bu dinlerden günümüze ulaşmış olanlarından bir tanesi. Bu anlayışı temsil ediyor. Kadınları örtünemeye zorlama kadınların sosyal hayattan tamamen izole ediyor ve sosyal hayatta sahip olduğu son hakları da elinden alıyor, kadını ne yazık ki tamamen erkeğe bağımlı, onun kölesi haline getiriyor. İslam ülkelerinde günümzdeki durum ortada, hangi birini örnek vereyim.
Tam olarak bu söylediğim sebeplerden ve az sonra sıralamaya devam edeceğim sebeplerden dolayı, özellikle bir kadının müslüman olmasını hepten kaldıramıyorum, tepkimi kontrol edemiyorum.
Genç kadınlar kan bağıyla bağlı olduğu aileleri tarafından yabancı bir aileye satılıyor, akrabası olmayan bir ailenin insafına terk ediliyor. Kızlık zarı tek bir şeyin garantisi; müşteri aile için 0km mal. Buna zarar veren biri olduysa, malın ederini ödemek şartıyla cezadan kurtulup kıza sahip olabilir, aksi takdirde mala zarar vermek suçundan cezasını çekmeli, babanın uğradığı zararı bir şekilde karşılamalıdır.
Anlayış bu. Bak sana aşağıya Kuran'ın meailinden iki arama sonucunu koyuyorum. Biri "kadın" öteki "koca". Ben yorum yapmayacağım, aynı şeyleri tekrarlamaktan utanmaya başladım.
https://www.kuranvemeali.com/meal_bul?sure=&ayet=&meal=omer-celik&kelime=kadın
https://www.kuranvemeali.com/meal_bul?sure=&ayet=&meal=omer-celik&kelime=koca
Şimdi bunları söyledikten sonra. Neden özellikle bir kadının İslam'ı övmesini kaldıramıyorum onu açayım. Ben müslüman bir ailenin erkek çocuğu olarak uzunca bir zamandır ateistim. Oysa ki muhafazakar müslüman bir toplumda erkek bir birey olarak kadınlar üzerinde yüksek statümü kabul edip yaşyabilirdim. Ben bir anlamda mürtet olarak İslam'ın cinsiyetime tanıdığı statüden vazgeçiyorum aslında.
2000'li yılların başlarında Theo van Gogh, İslam ve kadınla ilgili eleştirel bir film yaptı diye öldürüldü. Bak bu kişi kendisi bir kadın olmadığı gibi müslüman bir toplumun içinde bile yaşamıyordu, gayet altı kuru keyfi yerinde yaşamına devam edebilirdi. Öldürülme riskini alıp bu filmi çekti, film bir zamanlar youtube'deydi.
Bir buçuk-iki yıl kadar önce İran'da Mahsa Emini, 22 yaşında genç bir kız, kapanmaya karşı çıktığı için ahlak polisleri tarafından gözaltında öldürüldü, ardından zaten uzun süren protestolar, ilave idamlar yaşandı. Şimdi tam burada duygu sömürüsü falan yapmıyorum... Bu genç kız, mücevher ve değerli taşlarını korumakla ilgilenmediği için mi öldürüldü? Bu mu yani sorun? Bunu nasıl içine sindirebiliyorsun. Gerçekten yazıklar olsun.
Şimdi aynı birinci soruyu sen cevapla, ben asıl senin cevabını merak ediyorum. Tolstoy'dan havalı alıntılar yapmışsın, bana Spartacus'ten halinden memnun köleler alıntısı yaptırma.
Başka bir toplumda , güneşin doğuşu ile uyanma . Bir takım bedensel aktiviteler , mantaralar ile yapilan nefes ve ses çalışmaları ile güne başlamak var . Bununla ilgili fikriniz.
Bir kültür ötekiyle etkileşime girip ortaya bir sentez çıkınca bu hemen kutsal mı kabul edilmeli? Bu mudur? Kültürel etkileşim ilahi bir onay olmadıkça imkansız mıdır? Güneş hemen hemen her antik toplumda kutsal kabul ediliyordu, Güneş'in yaşam üzerindki vazgeçilmez rolü düşünülünce buna da şaşırmamak lazım. Yoksa şaşırmalı mıyız, bu kadar mı alığız?
İslam'da namaza gelirsek; evet Güneş'in pozisyonuna göre namaz vakitleri belirleniyor. Konuya devam edebilmek için burada biraz ayrıntıya girmek istiyorum. Uygulamadaki 5 vakit namazdan sadece 2 tanesinin vakti üzerinde bütün İslam dünyasında fikir birliği var o da öğlen ve akşam. Bunun dışında öğlen namazı vakti de dahil dünyada namaz vakitlerinin bir kısmının veya tamamının gün içinde gerçekleşmediği bölgeler var. Ama dünyanın değil ama evrenin yaratıcısı Allah bunun farkında değil.
Ülkemizin de bulunduğu enlemlerde yılın tamamında 5 namaz vaktinin hepsi de her gün gerçekleşmekte. Bütün problemleri bi kenara koyup bizim enlemlere göre konuşursak vakitler özetle şöyle:
Sabah namazı vakti doğu ufu aydınlanmaya başladığı ilk andır ve Güneş doğmadan önce kılınması gerekir. Daha geleneksel Arap ülkelerinde Güneş, ufkun 9 derece altındayken gerçekleşir, bizim gibi biraz astronomik takılan ülkelerde Güneş ufkun 18 derece altındayken gerçekleştiği kabul edilir.
Öğlen namazı vakti gölgelerin gün içinde en kısa olduğu anda başlar, bu az önce dediğim gibi bütün İslam dünyasında evrensel.
İkindi namazı vakti bazı mezheplerde bir cismin gölgesinin boyunun kendi boyuna eşit olduğu andır, bazı mezheplerde örneğin Hanefilik gibi de, gölge boyunun cismin boyunun iki katı olduğu andır. Bazı daha kuzey enlemlerinde durumun imkansızlığı farkedilince yapılan çok modern tanım ise öğle vakti ile günbatımı arasındaki tam orta noktadır. Bu ultra modern tanım.
Akşam namazı vakti gün batımı anı.
Yatsı namazı vakti, batı ufku tamaen karardığında gerçekleşiyor. bu sabah namazı vaktine benzer şekilde muhafazakar meheplerde Güneş batı ufkunun 9 derece altına indiğinde gerçekleşiyor, bizim gibi modern takılan ülkelerde ise 18 derece altına inmesi kabul ediliyor.
Şimdi, bunları yazdım çünkü bu bilgiler ışığında şunu demek istiyorum. Görüldüğü gibi namaz vakitleri gün içinde aslında simetrik değil. Sabah ve yatsı namaz vakitleri birbirinin simetriği, öğle namazı da kendisinin simetriği fkat akşam ve ikindi namazlarının simetriği yok. Bunun bir sebebi var. İslam'da belli vakitlerde namaz kılmak yasaktır. Bunlar, gün doğumu, ikindi ve akşam vakitleri arası yani günbatımına doğru yasak. Öğle namazından hemen sonra öğle vaktinde de yasak. Bunun sebebi ise Güneş'e tapınmayı önlemektir. Yani demem o ki, sizden bir adım öndeler @Asude hanım.
Yine başka bir medeniyette. Tek tanrılı inanışa geçmekle ilgili başka bir hikaye var , ironi dolu başka bir hikaye ile anlatılmış .
Şimdi, bununla ilgili de aslında sonsuz'da başka maddelerde tartışmıştık. Özetle demem gerekirse din ortaya çıktığından beri, ki burada Mısır ve Mezopotomya'da milattan önce 3000-3500 yılları gibi bir dönemden bahsediyouz, aslında her şehirde çoğunlukla monolatrik inançlar hakimdi. O dönemlerde krallıkların etki alanları kendi şehirlerinin ötesini kapsayamıyordu.
Milattan önce 2500'lere doğru yaklaşmaya başladığımızda önce Mısırda sonra da mezopotomya'da ilk kez birden fazla şehri etkisi altına alabilen krallıklar veya daha doğru teorik bir tanımlamayla ilk imparatorluklar ortaya çıkmaya başladı ve bilk kez etkisini arttıran bu şehirlerin tanrıları da komşu şehirlerdeki tanrıları ve dolayısıyla onların dinlerini yok etmeye başladılar.
Mısır'dan örnek vereyim. M.Ö. 2900 yılları civarı olması lazım Yukarı Mısır şehri Nekhen ilk kez Aşağı Mısır'ı istila ediyor. Horus o dönem Nekhen şehrinde sadece yerel bir tanrı. Gene bener şekilde Orta Krallık ve Yeni krallık dönemi hanedanlarının memleketi Teb şehrinin tanrısı Amun. Mısır pantheonunun baş tanrısı oluyor.
Mezopotomya'da benzer şekilde Inanna'nın Enki'den ma'ları çalması... Babil'in tanrısı Marduk'un tanrıların kralı olması ve çok sonraki dönemlerde Ashur'un tanrıların kralı olması. Yani hangi birini anlatayım. Bu dediklerimi anlamak için biraz dinler tarihini özümsemek gerekiyor.
Zaten günümüzde pagan kabul edilen antik toplumların çoğu kendi şehirlerinde çoğunlukla monolatrik bir din inancına sahipti.
Tibette uygulanan, 5 hareketten oluşan bedensel sağlığa yönelik uygulama var. Ilk hareket semazenler gibi kendi etrafında dönmek.
Bunu onlar neden , semazenler neden yapıyor ?
Kültürel etkileşim bile değil bu da. Hadi diyelim öyle. Yani bunun neyi kanıtladığını anlamadım. Mevleviliğin kutsal sayılabilecek herhangi bir kökeni bile yok. Müslümanlar bile dışlıyor, Burada @Dudullu vardı, @Dudullu yardım et.
5-Ölüleri biz kefenle , gülsuyu ile belli bir düzen ve ritüelle gömerken. Eski mısırda fakirleri neden toprak kaplara koyup , gömerken. Kralları değerli eşyalar,vs.ile daha özel alanlara görmüyorlardı ?
Evet, kim ölmek ister ki, hangi evlat anasının ölümünü kabul edebilir, biraz teselli aramayı niye normal karşılayamıyoruz. Nedir bu hemen kutsallaştırma zavallılığı.
Gene burada başka başlıklarda da yazdığım gibi zaten ben güçlü bir euhmerizm savunucusuyum. Yazının icadından önce yaşamış bazı kralların, antik dönem ve günümüz tanrılarının kökeni olduğunu savunuyorum. Gelecek nesillerin tanrılaştıracağı bir kralın büyük bir törenle gömülmesinde anormal bir durum görmüyorum.
BAzı kişiler öldükten sonra hemen unutulur, bazı kişilerin cenazesine ise geniş kitleler katılır.
Merak ediyorum , birde siz anlatın...
Mesajını düzenledikten sonra silmişsin ama bir arpa suyu sorusu vardı, zaten anlamamıştım soruyu ama gene de cevap vereceğim. Arpa suyu bence de kutsal, arpa suyu volkanlarının olduğu bir cennete inanıyorum 🙂.