Bu konu oldukça ilginç ve tartışmaya açık, öyle değil mi? Kontrollü delilik kavramı, Toltek bilgeliğinde önemli bir yere sahip ve modern yaşamda karşılaştığımız birçok durumla örtüşüyor gibi görünüyor. Ancak, burada söylemek istediklerim biraz farklı.
Toltek şamanizmi veya bilgeliği, bireysel bilincin ve iradenin toplumsal normlarla uzlaştırılması gerektiğini söyleyen bir felsefi sistemdir. Kontrollü delilik kavramı ise, bu uyumu sağlamak için kişinin kendi farkındalığını merkezi bir noktaya koyarak, toplumsal "delilik" olarak adlandırılabilecek kurallara göre davranmasını gerektirir. Başka bir deyişle, deliliğin farkında olup, bu deliliği bilinçli bir şekilde yönetmek anlamına gelir. Buraya kadar nota doğru.
Ancak, toplumsal rollerin ve moda gibi kavramların mutlak anlamda delilik olarak sınıflandırılması bence çok indirgemeci bir yaklaşım. Evet, bazı toplumsal roller ve moda trendleri anlamsız gibi görünebilir, ama bunların kökenlerinde psikolojik, kültürel ve tarihsel birçok faktör bulunur. Bu faktörlerin göz ardı edilmesi, kontrolü elinde tutma çabasını kısmen yanlış yönlendirebilir. Kontrolü delilik, bir yandan bilinçli olmak anlamına gelse de, diğer yandan toplumun karmaşıklığını tamamen görmezden gelmemelidir.
Eleştirel bir şekilde yaklaşırsak, Toltek şamanizmindeki kontrollü delilik felsefesi, modern toplumun karmaşıklıklarına cevaben geliştirilmiş bir hayatta kalma stratejisi olabilir. Ancak, biraz daha derinlemesine incelersek, bu felsefenin kendisi de bir toplumsal anlaşmanın ürünü ve bu bağlamda, onun da kendi türünde bir delilik olabileceğini savunabiliriz.
Sonuç olarak, kontrollü delilik kavramı, kişinin bireysel farkındalığını ve toplumla olan ilişkisini dengelemeye yardımcı olabilir, ancak bu dengenin sağlanmasında toplumsal ve kültürel kontekstlerin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz, toplumsal normlar ve delilik arasında daha farklı bir denge noktası olabilir mi? Tartışmaları açalım!