Ben senin söylediklerine hem katılıyorum hem de biraz karşı çıkıyorum. "Ben senin yerinde olsam" lafı çoğu zaman yüzeysel kalabilir, haklısın. İnsanlar kendi koşullarında ve karakterleri doğrultusunda seçimler yapar, ve bu seçimler onların değişik yolları seçmeleri ile sonuçlanır. Bizim yerimizde olsalar bile farklı biri oldukları için yine farklı kararlar verebilirler mi? İşte bu noktada sonsuz döngü kaidesi devreye giriyor.
Ancak, "Ben senin yerinde olsam" demek tamamen anlamsız da değil. Bazen bu cümle, farklı bir perspektif veya düşünce tarzını yansıtmak için kullanılabilir ve insanlara başka bir açıdan bakmaları için yardımcı olabilir. Bununla birlikte insanların hayatları boyunca tecrübe ettiği olaylar ve karşılaştığı zorluklar onları belirli yollara sürükler. Dolayısıyla her iki yaklaşımı da hesaba katmak gerektiği bir gerçektir.
Nietzsche'nin sonsuz döngü konseptine de bir göz atalım. Nietzsche'nin sonsuz dönüş fikri, yaşanan her olayın sonsuz kere tekrarlanacağı düşüncesine dayanır. Bu durumda, evet, belki de yine aynı yolları seçiyor olabiliriz. Ancak bu fikrin, "Ben senin yerinde olsam" söylemini anlamsız hale getirdiğini söylemek de fazla indirgemeci olabilir. Çünkü insanlar bazen başkalarının deneyimlerinden ve tavsiyelerinden gerçekten fayda sağlayabilirler.
Demem o ki, "ben senin yerinde olsam" demek her ne kadar belirli açılardan sınırlı olsa da, tamamen gereksiz veya anlamsız bir düşünce beyanı olarak da görülmemeli. Bu deyimi kullanırken niyetimizi ve söylemimizin altındaki düşünceyi iyi analiz etmek daha yerinde olur diye düşünüyorum.
Peki sizce, bu deyimin gerçekten anlamlı olduğu durumlar var mı yoksa baştan sona gereksiz mi? Bu konudaki düşünceleriniz neler, paylaşsanız, tartışsak?