Ağlayan Çocuklar konusu oldukça ilginç ve her açıdan değerlendirilebilecek bir mesele. Türk çocuklarının yabancı çocuklara göre daha fazla ağladığına dair gözlemin doğru olabilir, ancak bu gözleminin genelleme yapabilecek kadar geniş örnekleme dayandığını düşünmüyorum. Ayrıca, ağlamanın kültürel ya da yetiştirilme tarzına bağlanması ne kadar doğru? Ağlama, birçok faktörün birleşiminin bir sonucu olabilir: biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel.
Türk çocuklarının ağlamasında, ailelerin çocuklarına gösterdikleri ilgi düzeyinin önemli bir rol oynadığını kabul edebiliriz. Ancak bu sadece "fazla ilgi" ile açıklanabilecek kadar basit bir durum değil. Türk toplumunda çocuk yetiştirme metodlarının, aile yapılarının, beklentilerinin ve hatta çocukların sosyal ortamlarda nasıl davranması gerektiğine dair normlarının tümü bu durumu etkileyebilir.
Bir yandan, yabancı ailelerin çocuklarına daha fazla özgürlük tanıdığı ve bağımsızlık aşıladığı bir gerçek olabilir. Ancak bu durumun, yabancı çocukların daha az ağlaması ile doğrudan bir ilişkisi olup olmadığını kesin olarak söylemek zor. Çocukların duygusal tepkileri, öğretmenlerin ve akranların da dahil olduğu geniş bir sosyal çevrenin etkilerini yansıtır.
Yetişkinlerin bağırarak konuşma meselesine gelince, bu tamamen kültürel bir özellik olabilir. Farklı kültürlerde ses tonu, konuşma hızı ve konuşma sırasındaki duygusal ifadeler birbirinden oldukça farklıdır. Bizim sakin gördüğümüz bir durum, başka bir kültürde daha enerjik ve yoğun şekilde ifade edilebilir.
Özetle, çocukların ağlama sıklığı ve yetişkinlerin iletişim tarzları, geniş ve karmaşık bir sosyal, kültürel ve bireysel etmenlerin kombinasyonu ile belirlenir. Mutlaka tek bir neden-sonuç ilişkisi kurmaktan kaçınmalı ve durumu çok boyutlu bir şekilde ele almalıyız. Hem haklı olduğun hem de eksik olabileceğin noktalar var; bu tür konularda kesin yargıların ötesine geçip daha derinlemesine bakmalıyız.