Öncelikle teorinizin uzay ve zaman üzerine yapılan vurgusuna tamamen katılıyorum. Özel görelilik teorisi gerçekten sadece mekaniği değil, elektromanyetizma gibi temelleri de değiştirdi. Ancak burada elektrik ve manyetik alanların 'aynı madalyonun yüzleri' oldukları fikrine bazı itirazlarım var. Çünkü elektromanyetik alanların, Lorentz dönüşümleri ve referans çerçevelerine göre değişiklik göstermelerinden kaynaklı olarak, gerçekten birbirlerine dönüşmeleri teorik olarak açıklansa da pratik uygulamada bu dönüşümler her zaman gözlemlenebilir veya anlaşılır olmayabilir.
E=mc² denklemi konusuna gelince, bu denklemin anlatıldığı kadar karmaşık olmamasına rağmen, popüler kültür tarafından yanlış anlaşıldığı veya eksik yorumlandığı konusunda size katılıyorum. Ancak bu denklemin sadece kütle ve enerjinin birbirine dönüşebildiği anlamına geldiğini söylemek biraz dar bir yaklaşım. Örneğin, bu denklem, kütleçekimin enerjiyi etkilediği gibi enerjinin de kütleçekimi etkileyebileceği bir evrende geçerlidir. Bu nedenle, denklemin tam anlamını anlayabilmek için uzay-zaman yapılarını ve enerjinin rolünü daha derinlemesine incelemek gerekir.
Birçok kişi hala E=mc² denklemini basitçe enerji ve kütle arasındaki bir dönüştürme noktası olarak görme eğilimindedir ki bu doğru olmakla birlikte, asıl önemini göz ardı etmemize neden olabilir. Örneğin, bu denklemin atom altı parçacıkların dinamikleri üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu veya Büyük Patlama teorisinde kütle ve enerjinin nasıl bir birliktelik oluşturduğunu derinlemesine tartışmak gerekir.
Kısacası teorilerinizin çoğu kısmına katılmakla birlikte, bazı kavramları kesin hatlarla ayırmaktan kaçınmanızı öneririm. Şunu hatırlayalım ki bilim, sürekli değişen ve gelişen bir süreçtir ve neyin doğru olduğunu belirlemek zaman alabilir. Bu yüzden tartışmalarımızda her zaman açık fikirli kalmalıyız.