gamaro O karanlık dönemin "feci" kurbanları, sosyalistler ve devrimcilerdir.
Biliriz!
yahya kahya tarafından zaptedilip tecavüz edilen ve perişan halde ölen maria suphi'nin aziz hatırası için:
"mustafa kemal, 22 ocak 1921’de meclis’te, “işte bu serseriler, türkiye komünist fırkası diye bir fırka teşkil etmişlerdir ve bu fırkayı teşkil edenlerin başında da mustafa suphi ve emsali bulunmaktadır. bunlar kendilerine para veren, kendilerini himaye eden ve bunlara ehemmiyet atfeden moskova’daki prensip sahiplerine yaranmak için birtakım teşebbüsatı serseriyanede bulunmuşlardır. bu suretle memleketimize, milletimize hariçten komünizm cereyanı sokulmaya başlanmıştır,” konuşmasını yapar. tam bir hafta sonra yapılan görüşmeler sonrasında mustafa suphi ve arkadaşları kars'tan ülkeye giriş yapar.
ittihatçılar, görünürde tasfiye edilmiş gibi görünse de aslında hemen her şeye hâkim olanlar yine ittihatçı soykütüğe sahip kemalist hareket ve tabii bir de onlara bağlı cinayet şebekesi teşkilat-ı mahsusa...
mustafa suphi ve arkadaşları erzurum'a vardıklarında önceden tertiplenmiş bir protesto ile karşılaşır. saldırılar, hakaretler, linç teşebbüsleri... erzurum'da, kazım karabekir'in yanına varıp ankara'ya mustafa kemal'le görüşmek için geldiklerini söylerler. kazım karabekir, bunun olamayacağını söyleyip heyeti trabzon'a doğru yönlendirir. zorlu ve tehlikeli bir yolculukla trabzon'a varan heyeti, trabzon'da kahya yahya beklemektedir. kahya yahya, teşkilat-ı mahsusa'ya çalışan yerel bir çete reisi, haydut, haraççı gaspçıdır.
mustafa suphi, 14 arkadaşı (ki bunlardan biri de vanlıymış, ahmetoğlu hayrettin, ama hiçbir bilgi bulamadım hakkında) ve suphi'in eşi maria, kahya yahya tarafından alınıp batum'a götürülmek için bir tekneye bindirilir.
tam 100 yıl önce bu saatler...
28 ocak'ı 29 ocak'a bağlayan gece mustafa suphi ve arkadaşlarının teknesi karadeniz'de seyrederken yanlarına başka bir tekne yanaşır. bu, kahya yahya ve adamlarının olduğu teknedir.
silahlarla, süngülerle, sopalarla teknedeki herkes vahşice öldürülüp, ayaklarına taş bağlanıp karadeniz'e atılır. bir kişi hariç; mustafa suphi'nin eşi maria...
maria, odessa'da doğmuş bir rus komünisttir. 1905 ve 1917 devrimlerinde aktif rol almış, mustafa suphi ile 1917 devrimi sonrası tanışmış, evlenmiş ve sosyalist devrimi diğer ülkelere de yayma düşüncesindeki bir enternasyonalisttir.
maria, karadeniz'in karanlığında kocası ve arkadaşlarının vahşice katledildiklerine şahit olur. kendisini ise öldürmemişlerdir; çünkü o artık bir ganimettir! savaşın en çirkin yüzüyle henüz karşılaşacaktır.
maria, kahya yahya tarafından "kapatılır". o artık kahya yahya'nın "cariyesi" olmuştur. trabzon rus konsolosluğuna yollamak istediği not yahya tarafından ele geçirilince artık zaruri ihtiyaç dışında odadan çıkmasına müsaade edilmeyecektir.
aynı zamanda pontuslarla verdiği mücadeleden dolayı "vatansever lider" olarak anılan biridir kahya yahya; trabzon'dan rize'ye kadar sözü geçen vatansever bir savaşçı!
maria'ya uzun bir süre şiddetin, tecavüzün her türlüsünü yaşattıktan sonra, uzun zamandır maria'yı isteyen, bölgenin zenginlerinden nemlizade ragıp'a "hediye" olarak gönderir.
maria, bir zaman da nemlizade'nin "kapatması" olarak kaldıktan sonra, kahya yahya, maria'yı geri alır ve bölgedeki kabadayılara "pazarlamaya" başlar...
odessalı, 1905, 1917 devrimlerine katılmış, devrim inancı ve mustafa suphi'ye olan aşkı uğruna yollara düşmüş bir komünist kadın bir toplumsal cinnetin tam ortasına düşmüştür...
ve sonunda aklını yitirmiştir...
nasıl öldüğü, konusu ise net değil. kimilerine göre kabadayıların bir eğlencesinde öldürülmüş, kimilerine göre de aklını yitirmiş bir şekilde trabzon sokaklarında uzun bir süre yaşadıktan sonra ölmüştür...
“karadeniz'de 15'ler olayı" diye anılan vakada aslında on altı kişi öldürdü. on altıncısı maria suphi'ydi, zira o her gün öldürdü.